31 Aralık 2021 Cuma

DAĞ FARE DOĞURDU AKP ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNUNU TEKLİFİNİ TBMM BAŞKANLIĞINA VERDİ

 DAĞ FARE DOĞURDU

AKP ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNUNU TEKLİFİNİ TBMM BAŞKANLIĞINA VERDİ

Tüm partiler 24 Haziran Genel Seçimlerinde Öğretmenlik Meslek Kanununu çıkarma sözü verdi. CHP sözünü tutarak, eğitimin tüm bileşenlerinin görüşlerini de alarak 23 Kasım 2018’de Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifini TBMM Başkanlığına verdi. Ancak o günden bu güne teklifimiz Meclis’in tozlu raflarında bekletiliyor. 

AKP ise seçimde verdiği sözleri unutarak ne bizim teklifimizi Meclis’e getirdi, ne de kendisi bir teklif sundu. Ta ki 2021 yılının sonu gününe kadar. Bugün 31 Aralık 2021’de sarayda hazırlanan 12 maddelik bir Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’ni TBMM Başkanlığına sundu. 

Ancak  “Dağ fare doğurdu.” AKP “hazırlıyoruz”, “hazırladık”, “Saraydan çıktı, çıkacak.” diyerek beklentileri o kadar yüksek tutu ki Meclis’e sunduğu Öğretmenlik Meslek Kanun Teklifi tam bir hayal kırıklığı yarattı.

AKP’nin “Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi” diye Meclis’e sunduğu, Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği düzenlemelerin ısıtılarak Meclis’in gündemine taşınmasından öteye geçmiyor. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği öğretmenleri ayrıştıran kariyer basamakları yeniden getiriliyor. Türkiye'nin tek Başöğretmeninin Cumhuriyetimizi kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olduğu “unutularak” başöğretmenlik bir basamak olarak görülerek, öğretmenlere de veriliyor. 

Öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları yeterince düzenlenmediği gibi;  sözleşmeli, ücretli öğretmen çalıştırma, öğretmen yetiştirme politikaları da teklifte yer almıyor. 3600 ek gösterge 2023 yılına bırakılırken, emekli öğretmenler de bu kapsamın dışında kalıyor.

Özetle, AKP’nin öğretmenlerin derdine derman olacak bir Öğretmenlik Meslek Kanunu yapmayacağı ortada. Yılın son günü, son saatlerinde bir teklif getirerek, tribünlere oynamak istiyor. Ancak biz buna asla izin vermeyeceğiz. Öğretmenlerimizin hak ettiği, öğretmenlik mesleğinin onuruna yakışır bir Öğretmenlik Meslek Kanununu halkın iktidarında çıkaracağız.

Buradan tüm eğitim bileşenlerine bir çağrı yapıyorum. CHP olarak 23 Kasım 2018 yılında TBMM Başkanlığına verdiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’nin linkini aşağıda paylaşıyorum. Önerilerinizi kaya.yildirim@gmail.com adresine gönderirseniz, bizler de eksiklerimizi tamamlama fırsatı buluruz. 

CHP'nin 23 Kasım 2018'te TBMM Başkanlığına verdiği Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi linki: https://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-1401.pdf


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

31 Aralık 2021



    

 





3 Aralık 2021 Cuma

2511 ENGELLİ ÖĞRETMENİN ATAMASINI YAPIN ENGELLERİ KALDIRIN

2511 ENGELLİ ÖĞRETMENİN ATAMASINI YAPIN ENGELLERİ KALDIRIN

Hayatın her alanını, engelliler için de engel olmaktan çıkartacak farkındalığı yarattığımızda; yapılan törenler, ziyaretler, konuşmalar ve “farkındayız”, “yanındayız” açıklamaları anlam kazanır.

Ancak şu anda engellilerin hayatlarını engelsiz yaşamaları için gerekli çabanın gösterilmediğini uygulamaların hayata geçirilmediğini görüyoruz. 

Bugün iktidarın her kademesi, 3 Aralık Dünya Engelliler gününde konuşmalar yapacak. Milli Eğitim Bakanlığı da bugünü kutlayacak, etkinliklere katılacak; okulları, öğretmenleri, öğrencileri ziyaret edecek. Ancak yapılan açıklamalar, uygulamalarla örtüşmüyor. 

Bugün Meclis’te, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle engelli öğretmenlerimizle bir araya geldik. Atama bekleyen 2511 engelli öğretmenimiz var. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip 750 engelli öğretmenin atamasının yapılacağını açıkladı. 

3 Aralık Dünya Engelli Günü’nde Milli Eğitim Bakanına bir çağrı yapmak istiyorum.  Atama bekleyen 2511 öğretmenimizin atamasını yaparak engelleri kaldırın.

Türkiye Cumhuriyeti 2511 öğretmeni de, 25 bin öğretmeni de, 250 bin öğretmeni de atayacak güce sahiptir.

Yeter ki tercihinizi eğitimden, öğretmenden, öğrenciden yana yapın.

Partimiz engellilerin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarını çok yoğun bir şekilde sürdürüyor.

CHP olarak 21 Haziran 2021’de “Engellilerin İstihdam Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”nı düzenledi. Halkın iktidarında engelli vatandaşlarımızın yanında olacağımızı bir kez daha buradan tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. 

• Türkiye’de çalışabilir engelli istihdam oranı yüzde 22’dir. Hedefimiz engellilerin istihdamının tamamını karşılamaktır.

• CHP iktidarında kamudaki engelli kotalarının tamamını dolduracağız. Özel sektörde de engelli kotlarının doldurulması için gerekli denetimleri yapacağız.

• Engellilerin kendi eğitim alanlarında istihdam edilmelerini sağlayacağız. 

• Engelli aylıklarını ve bakım yardımlarını hesaplanmasında, engellinin gelir durumunu esas alacağız.

• Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği'ni adil olarak yeniden düzenleyeceğiz.

• Devletin sağlık kurulu raporlarını güvenilir standartlara oturtacağız. Her kurum farklı uygulama yapamayacak.

• Engellilerin otomobil, telefon, bilgisayar vb. araçlarından ÖTV alınmayacak.

• Engellilerin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmasını, tüm tıbbi malzeme ve ihtiyaçlarının ücretsiz karşılanmasını sağlayacağız.

• Otizmli-down sendromlular için erken tanı ve erken müdahale hizmetlerini geliştireceğiz.

• Özel gereksinimli çocukların, örgün eğitim dışında aldıkları rehabilitasyon hizmetini en az 40 saate çıkaracağız.  

• İşitme ve görme engellilerin, üniversiteler dahil eğitimin her kademesinde rahat ve kaliteli eğitim alabilmelerini sağlayacağız.

• Engellilerin üniversiteye giriş sınavlarına istedikleri illerde ve özel cihazlarıyla girebilmelerini sağlayacağız. 

• Tüm ulaşım araçlarını, sinema, tiyatro gibi kültür merkezlerini, eğitim kurumlarını ve ortak kullanım alanlarını engelli dostu haline getireceğiz.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

3 Aralık 2021




30 Kasım 2021 Salı

DİYARBAKIR EĞİTİM SEN ÜYESİ 21 ÖĞRETMEN HUKUKSUZ ŞEKİLDE MESLEKTEN İHRAÇ EDİLDİ


DİYARBAKIR EĞİTİM SEN ÜYESİ 21 ÖĞRETMEN HUKUKSUZ ŞEKİLDE MESLEKTEN İHRAÇ EDİLDİ

AKP iktidarı kendisine muhalif sendikalara baskı uygulamaya devam ediyor. Bu sendikaların başında da Eğitim Sen geliyor. Yıllardır yöneticilerini, üyelerini tutukluyor; gece yarısı evlerini basıp arama yapıyor, gözaltına alıyor. Yetmedi meslekten ihraç ediyor.

Ama bir türlü susturamıyor…

Susturamadıkça daha da hırçınlaşarak saldırının dozunu arttırıyor.

Eğitim Sen’i susturmaya çalışan çokkk iktidarlar oldu…

Susturamadılar!

Tarihin tozlu raflarında yerlerini aldılar.

Eğitim Sen mücadeleye tüm heyecanıyla devam ediyor…

Sizin de susturmaya gücünüz yetmez!

Ömrünüz de yetmez!

Özellikle de Diyarbakır ve çevre illerde Eğitim Sen yöneticileri ile üyelerine uygulanan hukuk dışı uygulamalar her geçen gün daha da ağırlaşıyor. 

6 Kasım 2020’de Eğitim Sen Diyarbakır Şube yönetici ve üyesi 29 kişinin evleri basılarak arama yapılmış, hukuksuz şekilde gözaltına alınmıştır. Tutuklanan bir üye ise çıkarıldığı ilk duruşmada tahliye edilmiştir.   

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı,  başlattığı soruşturma sonucunda “kovuşturmaya yer olmadığına” karar vermiştir.

Yapılan uygulamaların hukuk dışı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.  

Ancak Savcılığın kararına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Sen üyesi 24 kişi hakkında hiçbir somut gerekçe olmamasına rağmen idari soruşturma başlatılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri de soruşturma boyunca öğretmenlerimize onur kırıcı tavır içinde olmuştur.

Bakanlık müfettişlerinin hazırladığı dosya üzerinden, Eğitim Sen üyelerinin ihracı talebi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35. maddesi kapsamında MEB bünyesinde kurulan Komisyon’a gönderilmiş ve 3 Kasım 2021’de sözlü savunmaları alınmıştır.

29 Kasım 2021 Pazartesi günü ise Diyarbakır için, eğitimciler için, öğrenciler için kara bir gün oldu. 21 Eğitim Sen üyesi öğretmenin ekmeği, aşı, özgürlüğü ve mesleği elinden alınarak meslekten ihraç edildi.  

Eğitim Sen’in örgütlü mücadelesine karşı başlatılan hukuk dışı uygulamalar; yüksek yargı kararlarına, AİHM kararlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

Eğitim Sen’in yaptığı mücadele sendikal mücadeledir.  Basın açıklaması yapmak, mitinglere katılmak, sosyal medya hesaplarından sendikal etkinlik paylaşmak suç değildir.

Milli Eğitim Bakanlığı kendini yargının üstünde görerek, Eğitim Sen üyelerini hedef almıştır.

Suç işlemiştir!

Hukuk Diyarbakır’da ayrı, Ankara’da ayrı, İstanbul’da ayrı, Yozgat’ta ayrı, Bolu’da ayrı uygulayarak bu ülkeye barışı getiremezsiniz.

Toplumun bir kesimini ötekileştirerek, düşmanlaştırarak oy devşirmenize izin vermeyeceğiz. 

Bu uygulamaları yapanlardan er ya da geç, yargı önünde hesap sorulacaktır.

Öğretmenlerimiz görevlerine mutlaka dönecektir.

Ne yaparsanız yapın eğitim emekçileri mücadelesine devam edecek… 

Kervan yürüyecek!

Yaşasın örgütlü mücadelemiz…


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

30 Kasım 2021


29.11.2021 TARİHİNDE İHRAÇ EDİLEN EĞİTİM SEN ÜYELERİ  

1- Kasım Aydın

2- Mehmet Arda

3- Mehmet Baydemir

4- Recep Şimşek

5- Zeynep Kaya

6- Mehmet Emin Üzel

7- Abbas Şahin

8- Tahir Çetin

9- Yıldırım Arslan

10- Hamdin Öztekin

11- Saliha Zorlu

12- Ezgi Çelik

13- Halıs Kızılırmak

14- Murat Derince

15- Şenay Koç

16- Baran Kılıç

17- Hacer Alp

18- Pelda Sevim

19- Yücel Yıldırım

20- Fatih Mutlu

21- Savaş Solmaz


28 Kasım 2021 Pazar

İKİNCİ YÜZYILDA EĞİTİM HAKKI ÇALIŞTAYI KISA SONUÇ BİLDİRGESİ

İKİNCİ YÜZYILDA EĞİTİM HAKKI ÇALIŞTAYI KISA SONUÇ BİLDİRGESİ

AKP iktidarı eğitim sistemini büyük bir krizin içine sürüklemiştir. Sorunun kaynağı olanlardan çözüm beklenemez. Eğitim sorunları sahte, göstermelik Şuralarla da çözülemez. Bu nedenle eğitimle ilgili tüm toplum kesimlerini, deneyim ve birikimlerini paylaşmaya, eğitim sorunlarını konuşmaya, çözümlerimizi ortaklaştırmaya davet ettik.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 7 Bölgede 81 ilden gelen eğitim alanında örgütlenmiş sendika, dernek, vakıf vb örgüt, öğrenci, veli, gazeteci, eğitim alanında sözü olduğumuz herkesi kapsayan “İktidar İçin Eğitim” toplantıları yaptık; bu toplantılarda katılımcılar görüşlerini, yazılı raporlarını bizlere sundular. Bu sunuşlarda dile getirilen görüş ve öneriler eğitim sorunlarının nerelerde yoğunlaştığının bir kanıtı olmakla kalmadı, bu toplantıların devamı olarak bütün ülkeyi kucaklayacak biçimde eğitimin tüm bileşenlerini bir araya getiren “İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı” adlı çalıştayımızda üzerine çalışılan temel belgelerinden biri olmuştur.

“İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı” çalıştayımızı 27 Kasım 2021 tarihinde başarıyla gerçekleştirdik. Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Lale Karabıyık’ın sunuşuyla açılan çalıştayımızda davetli konuşmacılardan Prof. Dr. Ferhunde Öktem’in “Eğitim Felsefesi” konulu konuşmasından sonra Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, partimizin eğitime ve eğitim sorunlarına bakışımızı ifade eden bir konuşma yapmıştır. 

Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu konuşmasında, “Bir yüzyılı bitirdik, bir yüzyılı bitirirken istedik ki, eğitim sorununu da büyük ölçüde aşmış olalım. Ama bugün geldiğimiz noktada çok güzel başlayan bir eğitim süreci zaman içinde ciddi aksamalara yol açtı. Çocuklarımızı yeri geldi denek olarak kullandık. Bunu yaparken de eğiticileri, öğretmenleri dinlemedik. Oturduk masamızın başına kararı biz verdik, en iyisini biz biliyoruz dedik ve sonuçta da bugünkü tablo çıktı ortaya. 4+4+4 sistemi parlamentoya geldiğinde bunun yanlış olduğunu, kalkınma planlarında olmadığını, eğitim şuralarında görüşülmediğini, Bakanlar Kurulunda görüşülmediğini, Milli Eğitim Bakanlığında görüşülmediğini, 5 milletvekilinin imzasıyla bu teklifin verildiğini, 5 milletvekilinden hiçbirisinin de eğitici olmadığını söyledik… Ama az önce sizin de ifade ettiğiniz gibi; bir nesil de gitse, iki nesil de gitse biz bunu uygulayacağız anlayışı, dayatma kültürü egemen oldu. Akşam bu konuya bakarken o kanun teklifini tekrar çıkardım. Kanun teklifi bu. 5 imza var altında, 5 grup başkanvekili hiçbirisi eğitici değil. Avukat var, siyasal bilgilerden maliyeci, sanayici var, yine bir maliyeci var, ilahiyatçı var ve avukat var. Hiçbirisi eğitici değil. Dolayısıyla bugünkü tablo hepimizin yüreğini burkan bir tablo.” dedi.

Genel Başkanımızın konuşmasından sonra Millet İttifakı bileşenlerden İyi Parti’nin Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Şenol Sunat, İyi Parti’nin eğitim ve eğitim sorunlarıyla ilgili düşüncelerini paylaşmıştır. 


New York Üniversitesinden Prof. Dr. Selçuk Şirin dünyayı yakalamak için “İkinci Yüzyılda Yeniden Eğitim Yeniden Reform” başlıklı bir sunum yapmıştır.


Çalıştayımızda katılımcı örgütlerin temsilcileri de ayrıca söz alarak görüş ve önerilerini çalıştayımızın katılımcılarına sunmuşlardır.


Çalıştayımızın öğleden sonraki çalışmalarında ise önceden ilgi alanlarına göre davet edilen akademisyenler, eğitim örgütleri temsilcileri, eğitim yazarları, öğrenci temsilcileri, öğrenci veli dernekleri ve okul aile birliği üyelerden oluşan komisyonlarımız çalışmalarına geçmiştir.


“İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı” başlıklı çalıştayımızda;


“Eğitim Hakkı Açısından Temel Eğitim” komisyonumuzun başkanlığını Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Meral Uysal, 


“Eğitim Hakkı Açısından Mesleki Teknik Eğitim” komisyonunun başkanlığını Hacettepe üniversiteden Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy, 


“İkinci Yüzyılda Öğretmenlik Mesleği” komisyon başkanlığını Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Soner Yıldırım,


“İkinci Yüzyılda Yükseköğretim ve İstihdam Politikaları” komisyon başkanlığını ise Çukurova Üniversitesinden Prof. Dr. Adnan Gümüş gerçekleştirmiştir.


Komisyonlarımıza tanınan süre içinde üzerinde uzlaştıkları görüş ve önerileri “Kısa Sonuç Bildirgesi” başlığıyla kamuoyumuzun dikkatine sunuyoruz.


İKİNCİ YÜZYILDA ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ

Komisyonumuz görüş ve önerilerini “Öğretmen adaylarının seçimi, eğitimi ve öğretmenlik mesleği başlığı altında toplamıştır.

Çözüm Önerileri

Öğretmen adaylarının seçimi:

1. Öğretmen ihtiyacı önceden belirlenmeli ve bu ihtiyacın karşılanması için gerekli planlamanın yapılmalıdır.

2. Öğretmen Liselerinin tekrar açılması ve bu lise mezunlarının üniversite giriş sınavlarında avantajlı kılınması sağlanmalı ve öğretmenlik mesleğine ilgi teşvik edilmelidir.

3. Eğitim Bilimleri Fakülteleri yeniden güçlendirilmeli ve köklü üniversitelerde Eğitim Bilimleri Fakülteleri açılmalıdır. Diğer eğitim fakültelerinin bazıları ise bölgesel olarak birleştirilmelidir.

4. Ataması yapılmayan öğretmen sorunun aşılması, öğretmenlerin istihdamının sağlanması için fakültelere alınan öğrenci sayılarının belirli bir plan doğrultusunda azaltılması yoluna gidilmelidir.

5. Öğretmenlik mesleğine yatkın olmayan öğrencilerin 3. Sınıftan itibaren başka fakültelere geçmesine izin verilmelidir.

Öğretmen Adaylarının Eğitimi:

1. Öğretim Teknolojileri yeterlilikleri bütün öğretmen adayları için kazandırılmalıdır.

2. Öğretmenlik profesyonel bir meslektir ve öğretmen yetiştirme Eğitim Fakültelerinin görevi olmalıdır “pedagojik formasyon” kursları kesinlikle kaldırılmalıdır.

3. Eğitim Fakültelerinin fiziksel koşulları iyileştirilmelidir.

4. Öğretmenlerin kültürel okuryazarlığının geliştirilmesi için eğitim fakültesi programlarında kültür, sanat ve spor derslerinin verilmesi, öğretmenliğin entelektüel bir meslek olduğunun vurgulanması gerekir.

5. Öğretmen adayının okul ortamını her yönüyle tanıması ve deneyimlemesi (yaparak yaşayarak öğrenmesi) için programlarda 2. sınıftan itibaren başlamak kaydıyla her yıl 1 ders olmak üzere 3 uygulama dersi yer almalıdır. Ayrıca programlar kapsamında okutulan diğer derslerde de teori ve pratiğin dengeli bir şekilde yer alması sağlanmalıdır.

6. Öğretmen adaylarının; eğitimin politika, ekonomi, sosyoloji, kültür, gibi alanlar ile bağını kurabilmeleri amacıyla öğretmen eğitimi programlarında Eğitim Sosyolojisi, Eğitim Felsefesi, Eğitimin Güncel Sorunları, Çok Kültürlü Eğitim, Eleştirel Pedagoji, vb. başlıklı dersler yer almalı bu derslerin içerikleri öğretmen adaylarının entelektüel gelişimine uygun olacak biçimde düzenlenmelidir.

7. Öğretmen yetiştirme programlarında mutlaka cinsel sağlık eğitimi yer almalıdır.

8. Öğretmenlerin hizmetiçi eğitimi daha etkili hale getirilmelidir. Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü bağımsız bir enstitü haline getirilmeli ve bölgelerdeki şubeleri de eğitim-araştırma uygulama merkezleri olacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.

Öğretmenlik Mesleği:

1. Öğretmenlik Meslek Kanunu ILO - UNESCO ortak belgesi olan Öğretmen Statüsü Tavsiye Kararı doğrultusunda tüm eğitim paydaşlarının katılımıyla hazırlanmalıdır.

2. Öğretmenlik mesleğinin statüsünün geliştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

3. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilerek tüm öğretmenlerin kadrolu olarak istihdam edilmesi sağlanmalıdır.

4. Öğretmenlere yönelik mevcut kariyer sistemi kaldırılarak, öğretmenlerin eğitim farklı alanlarında akademik kariyer yapmalarını sağlayacak yeni bir kariyer modeli getirilmelidir.

 

EĞİTİM HAKKI AÇISINDAN TEMEL EĞİTİM

Çözüm Önerileri

1. Devlet bilimsel, laik, nitelikli, kesintisiz temel eğitimi tüm yurttaşlarına eşit bir şekilde sağlamakla yükümlüdür. Eğitim hakkı fırsat eşitliği politikaları ile sınırlandırılamaz. Temel eğitimde okullaşma ile ilgili veriler dezavantajlı toplum kesimlerinin (Çalışmak durumunda kalan, cezaevinde yaşamak durumunda olan, ıslah evinde kalan, geçici koruma altında olan çocuklar, çatışma yoğunluklu bölgelerde yaşayan, özel gereksinimli çocuklar, kız çocukları, ana dili Türkçe olmayan çocuklar, Roman çocukları…vd) eğitime erişim sorununun yalnızca eğitimsel yaklaşımlarla çözülemeyeceğini ortaya koymakta, eğitimsel çözümlerin sosyal politika önlemleri ile bütünleştirilmesini gerektirmektedir. Bu çözümlerin üretilmesi anne-babaların eğitime yönelik duyarlılıklarını geliştirmeyi amaçlayan yetişkin eğitimi programlarını da kapsayacak biçimde, pozitif ayrımcı, daha fazla kamu kaynağı ayıran bir yaklaşımla ele alınmalıdır.  Sosyal devlet yaklaşımının da gereği budur. Temel eğitimin her düzeyinde yüzde yüz okullaşmayı sağlayacak sosyal politikalar geliştirilmelidir.

2. 2012- 2014 yılında uygulamaya konan 4+4+4 eğitim sistemi ile eğitime erişim eşitsizliği artmıştır. Çocuk işçiliğini besleyen, çağ nüfusu öğrencileri açık öğretime yönlendiren, kız çocuklarının erken evliliğe teşvik eden, eğitimin içeriğini dinsel referanslara göre biçimlendiren eğitimde piyasalaşmanın önünü açan bir uygulama olarak 4+4+4 dayatması eğitim hakkının önündeki engellerden birisidir. Eğitimden kopuşların ilköğretimin ikinci aşamasında yoğunlaştığı göz önünde bulundurulduğunda bu uygulama ile fiilen gerçekleşen zorunlu eğitim süresi 5 yılın altına çekilmiştir. 4+4+4 şeklindeki uygulama asla devam etmemelidir. 

3. Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının düşük olmasının temel nedeni bu alanın büyük ölçüde piyasaya terk edilmesi ve özel okulların ücretlerinin de yüksek olmasıdır. Erken yaşlardan başlamak üzere kamusal parasız okul öncesi eğitim olanakları sağlanmalıdır. Okul öncesi eğitimde yaşanan sorun yalnızca özelleşme ile ilgili değildir. Vakıf ve cemaatlerin sıbyan mektebi adı altında dini eğitimin verildiği okul öncesi eğitim kurumları açmasına izin verilmemelidir.

4. Çalışma durumunda kalan çocukların temel eğitim sorunlarının çözümünü hedefleyen politikaların ailelerin içinde bulunduğu yoksunluk ve yoksulluk koşullarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırabilecek nitelikte ve kapsamda olması,   pozitif ayrımcı politikaları içermesi, süreklilik taşıması, göstermelik olmaktan öteye gitmesi gerekmektedir. Görüldüğü gibi sorunun bir boyutu, eğitim politikaları ile ilgili iken diğer boyutu da sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak bu toplum kesimleri için daha fazla kaynak ayıracak hükümet politikaları ile ilgilidir.

5. Özel gereksinimli çocuklar için yeterli nitelikte ve nicelikte kamu eğitimi hizmeti sağlanmalı, bu kesime yönelik hizmetler bilgi ve deneyime sahip alanın uzmanları ve öğretmenleri tarafından yürütülmeli, hizmetler MEB, sosyal hizmet kurumları ve yerel yönetimler ile iş birliği içinde aileye yönelik rehberlik ve destek hizmetlerini de kapsayacak biçimde ele alınmalıdır.

6. Üstün yetenekli çocukların ilkokuldan başlayarak tespiti için ilkokul öğretmenlerinin ve rehber öğretmenlerin hizmet içi eğitimi gerçekleştirilmeli, Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin fiziki altyapı ve personel eksikliği sorunları giderilmeli, Bilim ve Sanat Merkezlerinin öğretmenlerin merkezin amaçlarına uygun nitelikte olmaları sağlanmalı ve bu merkezler aile rehberlik faaliyetlerini de kapsayacak biçimde geliştirilmesi ve uygun fiziki ortamlara kavuşturulması sağlanmalıdır.

7. Taşımalı eğitim yoluyla il ve ilçe merkezlerine öğrenci taşıma uygulamasından vazgeçilmelidir. Mevcut durumu ile taşımalı eğitimin maliyeti sanıldığı kadar düşük değildir. Kaldı ki eğitime erişim güçlüğü yaşayanları desteklemek sosyal devletin görevidir. Birleştirilmiş sınıf güçlenmeli, derslerde kullanılacak materyal desteği sağlanmalı ve yeterli sayıda lojman hizmeti sunulmalıdır.  Türkiye’de atanmayan öğretmenler de göz önünde bulundurulduğunda artan nüfusun eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak öğretmen kaynağı bulunmaktadır. Öte yandan taşımalı eğitimin gerekçesi olarak gösterilen birleştirilmiş sınıflar uygulaması öğretmen eğitimi ile çözülebilecek bir nitelik de taşımaktadır.  

8. Nüfusun eğitim düzeyini yükseltmenin bir yolu tüm çocukların zorunlu eğitim süresini tamamlayacak şekilde, eğitim sürecine dâhil edilmesinden geçerken diğer yolu yetişkinlerin eğitim eksikliklerinin tamamlanmasından geçmektedir. 4+4+4 modeli ile çağ nüfusu öğrencilerinin açık öğretime geçişlerinin yolu açılmıştır. Yapılan araştırmalar bir yetişkin eğitimi kurumu olması beklenen açık öğretim lisesinin öğrencilerinin büyük çoğunluğunun çağ nüfusu öğrencilerden oluştuğunu göstermektedir. Oysa ki açık öğretim uygulamaları sosyal devlet anlayışının bir sonucu olarak örgün eğitim dışında kalan yetişkinlere eğitim fırsatı sağlamak için gündeme gelmiştir. Çağ nüfusu öğrencilerin açık öğretim lisesine geçişleri engellenmeli bu kurumlar birer yetişkin eğitimi kurumu haline getirilmelidir.  Özellikle kadınlarda okuryazarlık sorununun hale devam ettiği göz önünde bulundurularak 1. Kademe ve 2. Kademe okuma-yazma kursları işlevsel hale getirilmeli, kadınların bu kurslara katılımını özendirici önlemler alınmalıdır.

9. MEB yetişkin nüfusun eğitim ihtiyaçlarını büyük ölçüde Halk Eğitimi Merkezleri kanalıyla yürütmektedir.  Bugün il ve ilçe merkezlerinde 990 halk eğitimi merkezi bulunmaktadır. Halk eğitimi merkezleri hobi kursları ağırlıklı olarak işlevlerini yerine getirmektedirler. Bu merkezler eğitim, üretim ve örgütlenme bütünlüğü içinde katılanların öğrenmesi, öğrendiklerini üretime çevirmesi ve ürettikleri ürünleri gelir getirici bir etkinliğe çevirecek biçimde örgütlenmesini sağlayacak yapıya kavuşturulmalıdır.  Bu merkezlerde görev yapan yönetici, kadrolu öğretmen, usta öğreticilerin yetişkin eğitimi ile bilgi eksikliklerinin giderilmesi, örgün eğitim benzeri yapıdan kurtarılması sağlanmalıdır.

10. Pandemi sürecinde uzaktan eğitim yoluyla gerçekleştirilen eğitim uygulamalarındaki öğrenme kayıplarını telafi edecek programlar geliştirilmelidir.


EĞİTİM HAKKI AÇISINDAN  MESLEKİ TEKNİK EĞİTİM 

Çözüm Önerileri

Komisyonumuz Mesleki ve teknik eğitimi, temel eğitim hakkı açısından değerlendirerek görüş ve önerilerini oluşturmuştur. Buna göre;

1. Mesleki eğitim; eğitim sistemi içinde,  temel eğitimin bütünselliği dikkate alınarak yeniden değerlendirilmeli ve çocuklarımızın temel eğitimden yararlanmalarını sekteye uğratacak uygulamalardan kaçınılmalıdır.

2. Mesleki eğitimin düşük eğitim düzeyi olarak algılanması, bütünlüklü olmayan yapısı sorgulanmalıdır.

3. Mesleki Teknik eğitimin çocukları daha fazla okuldan uzaklaştıran uygulamalarına son verilmelidir.

4. Zorunlu temel eğitimde akademik ve mesleki-teknik eğitim ayrımı ortadan kaldırılmalıdır.

5. Temel eğitim ve yaşam becerileri piyasa tahakkümünden kurtarılmalıdır.

6. Mesleki eğitimin mevcut durumuyla sürdürülmesi durumunda meslek lisesi mezunlarının güvenli, güvenceli çalışmalarını sağlayan istihdam politikaları izlenmelidir.

7- Mesleki ve Teknik Eğitimde açık bulunan bazı bölüm ve alanlar bugün geçerliliğini yitirmektedir. Teknolojik ve bilimsel gelişmelerin ışığında alan ve dallar güncellenmeli, yeni, çağın gereklerine uygun ve istihdam olanağı bulunan alan ve programlar açılmalıdır. 

8- Staj uygulamaları ile ilgili uygulama güncellenmeli, öğrencilerin ucuz işgücü ya da çocuk işçi olmasına yol açacak uygulamalara son verilmeli, kendi gelişimlerine ve eğitim aldıkları alana uygun şartlarda staj yapmaları sağlanmalıdır. Staj uygulaması çocukların psikolojik, pedagojik ve mesleki gelişimine katkıda bulunacak şekilde yapılandırılmalıdır. 

9- Mesleki ve Teknik eğitim yöneticileri alandan gelen, yeterli yöneticilik eğitimini almış alan öğretmenlerinden seçilmelidir.

10- Mesleki ve teknik eğitim okullarının programları bölgelerin ihtiyaçları, özellikleri ve istihdam alanları göz önünde bulundurularak yapılandırılmalı, öğrencilerin mecbur bırakıldıkları değil tercih ettikleri bütünlüklü bir eğitim programları uygulanmalıdır.

11- Mesleki ve Teknik eğitim kurumlarına öğretmen yetiştirme yeniden yapılandırılmalıdır. Nitelikli öğretmen yetiştirme politikaları hayata geçirilmeli, Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri ihtiyaç duyulan ve istihdam sağlayabilecek alanlarda öğretmen yetiştirmek üzere, MEB ile koordinasyon sağlanarak bağımsız bölümler olarak açılmalıdır.


İKİNCİ YÜZYILDA YÜKSEKÖĞRETİM VE İSTİHDAM POLİTİKALARI  

Çözüm Önerileri

1. Üniversite fikrine uygun, üniversite tanımı yapılmalı; idari özerklik, mali özerklik ve bilimsel özgürlük üniversite fikrinin ayrılmaz parçası olarak tanımda yer almalıdır.

2. Yükseköğretim ve üniversitelerde kurumsal özerkliğin ayrılmaz parçası olarak ilgili bileşenlerden oluşan kurullar yönetimi esas olmalıdır. İdari özerkliğin sağlanmasının en geçerli yolu demokratik (bileşenlerce seçilmiş) kurullar yönetimdir. YÖK, ÜAK ve üniversiteler kurul yönetimi bile olamamıştır. YÖK kaldırılmalı ve seçilmiş rektör veya seçilmiş üniversite temsilcileriyle oluşan eşgüdüm kurulu oluşturulmalıdır.

3. Rektörler, üniversite bileşenleri veya onların temsilcilerinden oluşan senato tarafından seçilmelidir ve geri çağrılabilmelidir. Birim temsilcileri de ilgili bileşenlerce seçilmelidir. Boğaziçi örneğinde, üniversite bileşenlerinin iradesine uyulmalıdır.

4. Mali özerklik sağlanmalıdır. Üniversiteler kamu kaynaklarıyla finanse edilmeli, bu kaynakların uygun kullanımı üniversitelerin yetkisinde olmalı, amaca uygun kullanımları ile ilgili şeffaflık, kamu denetimi ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.

5. Üniversitenin işlevleri, tanımına uygun ve evrensel ölçütlere göre belirlenmelidir. Araştırma, öğretim ve toplumsal hizmet ve danışmanlıklar; araştırma, öğretim, kontenjanlar ve hizmet alanları ve bunların nasıl yürütüleceği meta değerine göre değil toplumsal ve evrensel ölçüt ve ihtiyaçlara göre belirlenmelidir.

6. Üniversitenin kapsamı, tanımına uygun ve evrensel ölçütlere göre belirlenmelidir. Meslek Yüksek Okullarının yükseköğretimle ve üniversitelerle bağları yeniden düzenlenmelidir.

7. Üniversiteler planlanmalıdır. Yeni üniversite, fakülte veya MYO açılması ilke ve ölçütlere bağlanmalıdır. Kuruluş yeri olarak ilçe veya şehir değil bölgesel öncelikler dikkate alınmalıdır. Ölçütleri karşılamayan mevcut üniversitelerin uygun dönüşümleri sağlanmalıdır.

8. “Özel-ticari yükseköğretim” üniversite fikri ve tanımıyla uzlaşmazdır. Vakıf üniversiteleri üniversite tanımına uygun hale taşınmalı, kamu hizmeti sürdürmelidir. Üniversite tanımına uymayan, ticarileşen vakıf üniversiteleri kamulaştırılmalıdır.

9. Üniversitenin yerel, toplumsal ve evrensel ihtiyaçlarla bağları kurulmalıdır. Araştırma alanları buna uygun belirlenmelidir.

10. Uluslararası ilişkiler, Bologna Süreci, AB, uluslararası standartlar ve diğer uluslararası ilişkiler üniversite tanımına, bilimsel özgürlüklere uygun şekilde geliştirilmelidir. Dışsal akreditasyon gibi kurumsal özerklik ve bilimsel özgürlüklerle çelişen uygulamalar gözden geçirilmeli, üniversite tanım ve ölçütlerine uygun hale getirilmeli; üniversite fikriyle çelişen ilişki ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.

11. Üniversitenin birincil işlevi olan araştırma ve araştırma alanları yerel, toplumsal ve evrensel ölçüt, ihtiyaç ve gelişmelere uygun şekilde planlanmalıdır. Araştırmacı ve öğretim elemanı yetiştirme üniversitenin asli işlevlerinden olup toplumsal ve evrensel dönüşümleri, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri dikkate almalı, uzun erimli olarak planlanmalıdır. Araştırma alanlarıyla bağları kurulmalıdır.

12. Güvenceli çalışma; kurumsal özerkliği ve kurullar yönetiminin ayrılmaz parçasıdır. Araştırma görevliliği dahil idari teknik tüm çalışanlar güvenceli çalışmalıdır. Çalışanlara yaşam şartlarına ve uzmanlıklarına uygun özlük hakları ve yeterli maaş sağlanmalıdır.

13. Üniversitelerde, atama ve yükselmelerde hak ve liyakat esas olmalıdır. Akademik yükselmeler nicel değil nitelikli ölçütlere bağlanmalıdır. Kadro hakkı olanların kadroya atanmaları bekletilmeksizin yapılmalıdır.

14. İdari ve teknik personelin üniversitenin bilimsel işlevleri ile bağları kurulmalı; atama, yükselme ve özlük hakları karşılanmalıdır.

15. Üniversite tanımı ve ölçütleriyle bağdaşmayan disiplin ve denetim anlayışından vazgeçilmeli, denetim bilimsel işlevlerin yerine getirilmesine yönelik olmalı, haksız şekilde KHK ve görevine son verilenler derhal iade edilmeli, atama veya yükselme süreçlerinde hak kaybına uğrayanların hakları karşılanmalı, haksızlığa yol açan sorumlulardan hesap sorulmalıdır.

16. Üniversitenin asli işlevlerinden öğretim işlevi, bilimsel ve evrensel ölçüt ve gelişmelere uygun nitelikli olarak sürdürülmelidir. Yükseköğretim ve üniversite programlarının ortaöğretimle, toplumsal ve evrensel ihtiyaç ve gelişmelerle bağı kurulmalıdır. Programlar ve kontenjanlar bilimsel ölçüt ve toplumsal evrensel ihtiyaçlara göre belirlenmelidir.

Öğrenci kabulünde yarışmacı sınavlar değil, bilimsel ve pedagojik ilkelere uygun dayanışmacı ve geliştirici geçiş sistemi oluşturulmalıdır.

17. Öğrencilerin barınma, geçinme ve öğretim ihtiyaçları kamu tarafından ücretsiz karşılanmalıdır. Öğrencilerin sosyokültürel gelişimlerine uygun başta kütüphane ve sanat etkinlikleri olmak üzere her türlü koşul sağlanmalıdır.

18. Uzaktan, açıktan, ikincil, tezsiz gibi öğretim tür ve biçimlerinin üniversite tanımına ve nitelikli öğretime uygunluğu gözden geçirilmeli;  bilimsel ve pedagojik ölçütlere uygun olmayan yöntemlerden vazgeçilmelidir.

19. Yükseköğretimde ülke ve evrensel şartlarla gelecek bağlantısı kurulmalı; her mezuna onur ve uzmanlığına uygun iş ve yaşam koşulları sağlanmalıdır.

20. Merak, araştırma, bilimsel eleştirel düşünme üniversite yaşamının ayrılmaz parçası olup dersler ve üniversite ortamı buna uygun hale getirilmelidir.

21. İnsan ve üniversite tanımıyla bağdaşmayan otoriter, baskıcı, disiplinci anlayıştan vazgeçilmeli, kampüsler yasaklar değil özgür kampüslere dönüştürülmelidir.  

22. Bilim, araştırma, öğretim ve danışmanlık kurumları olan yükseköğretim ve üniversiteler her boyut ve evresiyle tanımında içerilen kurumsal özerklik ve bilimsel özgürlükleri esas tutmalı, toplumsal ve evrensel ihtiyaç ve gelişmelere göre planlanmalı, demokratik ve uygar bir ülke ve toplumun motoru haline getirilmelidir.

“İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı Çalıştayı”  tüm görüş ve öneriler değerlendirilerek basılı rapor haline getirilerek “Sonuç Bildirgesi” başlığıyla kamuoyu ile de paylaşılacaktır. 


Divan Kurulu Üyeleri:

Yıldırım Kaya

CHP Ankara Milletvekili

TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü


Burcu Köksal

CHP Afyonkarahisar Milletvekili

TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi


Suat Özcan

CHP Muğla Milletvekili

TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi


Dr. Sibel Özdemir

CHP İstanbul Milletvekili


Doç Dr. Ahmet Yıldız

Ankara üniversitesi



25 Ekim 2021 Pazartesi

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİNDE NELER OLUYOR? DOÇ. DR. AZİZ ÇELİK’E PROFESÖRLÜK KADROSU 6 YILDIR NEDEN VERİLMEDİ


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 25.10.2021


Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyesi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Aziz Çelik;

- 31 Ocak 2011’de; Üniversiteler Arası Kurul’un oluşturduğu jürinin oybirliği ile verdiği kararla Sosyal Politika alanında doçent unvanını aldı. 

-31 Ocak 2016’da; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Kocaeli Üniversitesinin atama ve yükseltme yönergesi gereği aranan tüm şartlarını (Doçent unvanı aldıktan sonra 5 yıl çalışma ve gerekli bilimsel çalışma ve yayın puanı)  tamamladı.  

- 2 Mart 2016’da; Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ön Değerlendirme Komisyonu tarafından hazırlanan raporda “Adayın başvurusu tüm kriterler açısından yeterli görüldüğünden uygun bulunmuştur” denilerek profesörlük için aranan kriterleri eksiksiz tamamladığı tespit edildi.

Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünde yıllardır tek profesör bulunmaktadır. Doç. Dr. Aziz  Çelik’in Başkanlığını yaptığı Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalında ise profesör kadrosunda öğretim üyesi bulunmamaktadır.

Doç. Dr. Aziz Çelik’in çalıştığı bilim alanında ve fakültede pek çok meslektaşı çok kısa sürede profesörlük kadrosuna atanmıştır. Ancak Doç. Dr. Aziz Çelik, profesörlük için gerekli atama kriterlerini fazlasıyla yerine getirmesine, tüm şartları fazlasıyla taşımasına rağmen, 2016 yılından bu yana, 6 yıldır profesörlüğe yükseltilmeyi beklemektedir.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) üyesi akademisyenlere, tüm şartları taşımalarına rağmen,  profesörlük kadrosunun verilmediği de iddialar arasında yer almaktadır.

Bu bilgiler kapsamında; 

1- Doç. Dr. Aziz Çelik profesörlüğe yükselmek için tüm şartları fazlasıyla taşımasına rağmen,  6 yıldır profesörlük kadrosu neden verilmemiştir?

2- Doç. Dr. Aziz  Çelik’in Başkanlığını yaptığı Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalında, profesör kadrosunda öğretim üyesi bulunmamasına rağmen, profesörlük kadrosu 6 yıldır neden bekletilmektedir?

3- Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) üyesi akademisyenlere, tüm şartları taşımalarına rağmen,  profesörlük kadrosunun verilmediği, uzun yıllar bekletildiği iddiaları doğru mudur? 

4- Profesörlük kadrosu bekleyen kaç akademisyen vardır? Bu akademisyenler kimlerdir? Kaç yıldırı profesörlük kadrosu beklemektedirler?

5- Eğitim Sen üyesi kaç akademisyen profesörlük kadrosu beklemektedir? 

6- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve üniversitelerin atama ve yükseltme yönergesine aykırı işlem yapan rektörler hakkında nasıl bir işlem yapılacaktır? 

7- Mağdur akademisyenlerin mağduriyetleri nasıl giderilecektir?


17 Ekim 2021 Pazar

SÜLEYMAN SOYLU KIRK DÜŞÜNÜP BİR KONUŞACAK

Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'na hadsizlik eden Süleyman Soylu, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı makamını işgal etmektedir.  Mafyanın, eroin kaçakçılarının, çıkar gruplarının kullandığı Süleyman Soylu Türkiye için güvenlik sorunu olmuştur!

Süleyman Soylu’ya sesleniyorum, senden de, bürokratlarından da, müdürlerinden de, hakları için mücadele eden insanların üzerine salıp suç işlettiklerinden de yargı önünde hesap sorulacak.

Eyy Süleyman Soylu; haddini bileceksin, kırk düşünüp bir konuşacaksın. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalıştığını unutmayacaksın. 18 Ekim tarihinden itibaren Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun uyarılarını dinlemeyen, bakanlar, bürokratlar ve halka zulmeden herkes mutlaka bunun hesabını yargı önünde verecek. 


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

17 Ekim 2021


10 Ekim 2021 Pazar

SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN KAZANILMIŞ HAKLARI GENELGEYLE ORTADAN KALDIRILMAZ


Sağlık işçilerinin (4 D'li) bugün Ankara Ulus Meydanı'nda Toplu İş Sözleşmesi ile kazandıkları haklarının gasp edilmesine karşı yaptıkları basın açıklamasına katılarak destek verdim.

Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün çıkarttığı genelge ile sağlık işçilerinin gece vardiyasında aldıkları yüzde 35 oranındaki fazla mesai zammı kaldırılarak, vardiya saatlerinde de değişiklik yapıldı.

Sağlık Bakanlığının tarafı olduğu, altına imza attığı Toplu İş Sözleşmesi maddeleri genelgeyle tek taraflı olarak ortadan kaldırılamaz. Pandeminin en ağır yükünü omuzlayan sağlık emekçilerinin kazanılmış haklarının genelge ile  ortadan kaldırılması kabul edilemez. Bu keyfi uygulama kanuna aykırıdır ve suçtur. 

Buradan Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca'ya sesleniyorum; yapılan yanlış uygulamadan derhal dönülmelidir. Bir düzenleme yapılacaksa sağlık emekçilerinin lehine yapılmalıdır. 

Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
10 Ekim 2021

.  

5 Ekim 2021 Salı

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü'nde Neyi Kutlayacağız

Öncelikle pandemı süresince hayatını kaybeden, görevi başında şehit olan öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum.

Her türlü zorluğa rağmen inançla ve kararlılıkla görevlerini sürdüren öğretmenlerimizin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.

Öğretmenler ekonomik sıkıntı içinde… Ancak AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Avrupa'da son 20 yılda öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren ülke Türkiye'dir.” diyor.  Erdoğan’ı kim kandırıyor bilmiyoruz, ama resmi rakamlar onu yalanlıyor. 

ÖĞRETMENLER FAKİRLEŞTİ

Öğretmenler AKP iktidarında hızla fakirleşti. Çok uzağa gitmeden 10 yıl öncesine bir bakalım.

9. derecenin 1. kademesindeki bir öğretmen, 10 yıl önce 1.769 TL maaş alıyordu. Bu parayla 977 dolar ya da 10 adet çeyrek altın alabiliyordu.

2021 yılında ise 9. derecenin 1. kademesindeki bir öğretmen 4.960 TL maaş alıyor.  Bu parayla ancak 559 dolara ya da 6 adet çeyrek altın alabiliyor.

Mutfakların alev alıp yandığı şu günlerde hesabımızı bir de ayçiçek yağı üzerinden yapalım:

2012 yılında 1.769 TL’lik öğretmen maaşı ile 478 litre ayçiçek yağı alınabiliyordu. (5 litresi 18.5 TL)

2021 yılında 4.960 TL’lik öğretmen maaşı ile 291 litre ayçiçek yağı alınabiliyor. (5 litresi 85 TL)

Demek ki satın alma gücüne baktığımızda öğretmenlerin maaşları neredeyse yarı yarıya erimiş durumda…

ÖĞRETMENE EN DÜŞÜK MAAŞI VEREN ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE

2019 yılında İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üye ülkeleri arasında öğretmen maaşlarının en düşük olduğu ülkelerden biri Türkiye.

Lüksemburg 33 ülke arasında Satın alma Gücü Paritesine (SGP) göre öğretmene en yüksek maaşı veriyor. Türkiye ise listede 28. sırada yer adı. 

Lüksemburg 2019 yılında bir öğretmene yıllık brüt olarak 102 bin 630 Dolar maaş verdi.

Almanya 77 bin 638 Dolar

Kanada 70 bin 698 Dolar

Avustralya 64 bin 926 Dolar

Hollanda 64 bin 867 Dolar

Türkiye’de ise 31 bin 359 Dolar

ÖĞRETMEN YOKSULLUK SINIRI ALTINDA YAŞIYOR

Türk-İş’in Eylül 2021 dönemi yoksulluk ve açlık sınırı göstergelerine göre; açlık sınırı asgari ücretin (Asgari ücret: 2 bin 825 TL) üstüne çıkarak 3 bin 49 TL, yoksulluk sınırı ise 9 bin 931 TL oldu.

Bu rakamlara göre öğretmenlerimizin tümü yoksulluk sınırı altında, ücretli öğretmenlerimiz ise açlık sınırı altında hayat mücadelesi veriyor.

ÖĞRETMENLERE 3600 EK GÖSTERGE HAKKI VERİLMEDİ

Seçim dönemi beklenmeden tüm partilerin vaadi olan 3600 ek gösterge verilmedi.

Öğretmenler adeta pandeminin görünmez sesiz kahramanlarından oldular. Tüm imkansızlıklara rağmen uzaktan öğretimi olabileceğinin en iyisini verdiler. Kısıtlı bütçeleriyle uzaktan öğretim için gerekli olan tüm materyallerini karşıladılar. 

Vefa Sosyal Destek Gruplarında, filyasyon ekiplerinde, otogarlar nöbetlerinde hep onlar vardı.

ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU ÇIKMADI

Öğretmen Meslek Kanunu taslağı sarayda bekletiliyor hala çıkartılmadı. Bizim verdiğimiz Öğretmen Meslek Kanun teklifi de Meclis raflarında tozlandı.

Kadrolu, sözleşmeli, ücretli ayrımıyla öğretmenler sömürülmeye devam ediliyor.

“Eşit işe eşit ücret” hakları gasp ediliyor.

Öğretmenlerin bir maaş ikramiye talepleri hala karşılanmadı.

Atanmayan öğretmen sorunu kangren oldu.

2511 engelli öğretmeni kanuni hakları olmasına rağmen atamadılar.

3900 PİKTES Öğretmenlerinin sorunları çözülmedi.

15 bin ek atamanın 31 Ocak 2022 tarihinde yapılacağı duyuruldu, ancak bu atamanın hukuksuz bir şekilde karma atama olması, 2020 KPSS’lilerin haklarının gasp edilmesi sonucunu doğurdu. 

ÖĞRETMENLERİN SORUNLARI HALKIN İKTİDARINDA ÇÖZÜLECEK

Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz verdiği gibi, iktidarımızın ilk haftasında 3600 ek göstergeyi vereceğiz.

Amacı dışında kullanılan, torpil sistemine dönüşen mülakat sistemini derhal kaldıracağız.

İlk aşamada 80 bin öğretmen ataması yapacağız.

Eğitim fakültelerinin kontenjanlarında düzenleme yaparak, ihtiyacımız kadar öğretmen yetiştireceğiz. 

Öğretmen yetiştirme politikası yeniden planlanacak.

Kapatılan köy okullarını yeniden açarak atama bekleyen öğretmenlerimizin mağduriyetine son vereceğiz.

Engelli öğretmenlerimiz atama beklemeyecek, engelli öğretmenlerimizin tamamını atayacağız.

TBMM’nin tozlu raflarında bekletilen “Öğretmen Meslek Kanunu” teklifimizi kanunlaştıracağız.  

Yönetici kadrolarında daha çok kadın öğretmen olacak. Hak ettikleri oranda temsil edilmeleri için kadın öğretmenlere “pozitif ayrımcılık” yapılacak.

Sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına son verilecek bütün öğretmenlerimiz kadrolu çalışacak.  

Öğretmenlerimizin 657 sayılı kanuna göre iş güvenceleri sağlanacak.

Öğretmenlerimizin insanca yaşamaları ve mesleki gelişimlerini devam ettirmeleri için maaşlarında iyileştirme yapılacak.

Her yıl verilen Eğitim Öğrenim ödeneği bir maaş tutarında olacak.

Öğretmenler Günü’nde bir maaş ikramiye verilecek.

KHK’larla ihraç edilen öğretmenlerin yeniden adil yargılanmaları sağlanacak.

Haklarında takipsizlik, beraat ve İşe iade kararı verilenler bekletilmeden geriye dönük tüm hakları verilerek göreve başlatılacak.  

Sendikal haklar güvence altına alınacak, örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılacak.

Zorunlu hizmet yerine özendirici ve teşvik edici düzenlemeler getirilecek. Dezavantajlı bölgelerimize öncelik verilerek yatırımlar artırılacak.

Cumhur İttifakı gidecek, öğretmenlerin yüzü gülecek.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

5 Ekim 2021








30 Eylül 2021 Perşembe

YURT SORUNU VAR MI YOK MU GENÇLİK VE SPOR BAKANINA 18 SORU


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 30.09.2021 

Yıldırım KAYA
Ankara Milletvekili

2021-2022 eğitim öğrenim yılında da binlerce öğrenci KYK yurtlarına müracaat etmesine rağmen, kapasite yetersizliğinden yurda yerleşemedi. Ekonomik durumu iyi olmayan öğrenciler yüksek kira bedellerini karşılayamadıkları için ev de tutamadı. Öğrenciler sorunun çözümü için parklarda yatıp kalkmaya başladı.

Üniversite öğrencilerinin barınma sorununun çözümü için belediyeler de harekete geçerek; kendi bünyelerindeki yurtları, misafirhaneleri, hatta bedelini ödedikleri otel odalarını öğrencilerin hizmetine sundular.

Ancak barınma sorununu çözemeyen binlerce öğrenci de bazı vakıf yurtlarında cemaat ve tarikatların pençesine düşmekten kendilerini kurtaramadı.

Bu bilgiler kapsamında;
1. 2021-2022 eğitim öğrenim yılında KYK yurtlarına kaç öğrenci müracaat etmiştir?
2. KYK yurtlarına müracaat eden öğrencilerden kaçı yurtlara yerleştirilmiştir?
3. Bakanlığınıza bağlı KYK yurtlarının toplam kapasitesi kaç kişiliktir?
4. İllere göre, KYK yurt sayısı ve yurtların kapasitesi kaç kişiliktir?
5. İllere göre, KYK yurtlarında kalan öğrencilerin sayısı ve yüzdelik oranları kaçtır?
6. Yapımı devam eden kaç KYK yurdu vardır? Toplam kapasiteleri kaç kişiliktir? 
7. Vakıflara bağlı kaç öğrenci yurdu vardır?
8. Vakıf yurtlarında kaç öğrenci kalmaktadır?
9. Öğrenci yurdu açan vakıflar hangileridir?
10. Vakıf yurtlarında kalan öğrencilerin yaş gruplarına göre dağılım sayıları kaçtır?
11. Vakıf yurtları dışında kaç özel öğrenci yurdu vardır? Bu yurtların öğrenci kapasiteleri ve yaş gruplarına göre öğrenci sayıları kaçtır?
12. Bakanlığınız tarafından vakıf yurtlarına ekonomik destek verilmekte midir?
13. Bakanlığınız tarafından özel yurtlara ekonomik destek verilmekte midir?
14. Vakıf yurtlarına Bakanlığınız tarafından bina tahsisi yapılmış mıdır?
15. Özel yurtlara bakanlığınız tarafından bina tahsisi yapılmış mıdır?
16. Vakıf yurtlarına ve özel yurtlara Bakanlığınız tarafından yapılan destekler nelerdir?
17. KYK yurdu çıkmayan, öğrencilerin barınma sorunun çözümü için Bakanlığınızın ekonomik desteği/yürüttüğü bir çalışma var mıdır?
18. Bakanlığınız üniversite öğrencilerinin yurt sorununu ne kadar zamanda ve nasıl çözecektir?

29 Eylül 2021 Çarşamba

ERASMUS ÖĞRENCİLERİNİN AB HİBESİ NEDEN KESİLDİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

 Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat OKTAY tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 29.09.2021


Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili

Avrupa Birliği (AB), dünyada önemli öğrenci değişim programlarından biri olan Erasmus’a katılan öğrencilere temel ihtiyaçlarını karşılamaları için para vermektedir. Türkiye’den Erasmus’a hak kazanan öğrenciler de AB hibe yardımından tam ya da yarım dönemlik yararlanmaktadır.

Bilindiği gibi AB Erasmus’a katılan öğrencilere verilmek üzere belli miktarda parayı her dönem başı Türkiye Ulusal Ajansı’na göndermekte,  Ajans da parayı öğrencilere her ay dağıtılması için ilgili okullara vermektedir. 

Ancak Türkiye Ulusal Ajansı bu sene yaptığı düzenlemeyle AB’den gelen hibelerin büyük bir bölümünü kesti.  Karar göre öğrencilere tam ya da yarım dönemlik değil 2,5 aylık hibe verilecek. 

Alınan bu kararla, AB hibesi sayesinde Erasmus programına katılan öğrencilerin eğitimlerini sürdürme imkanları da riske girmiştir. 

Bu bilgiler kapsamında; 

1- Türkiye Ulusal Ajansı Erasmus öğrencilerinin hakkı olan AB hibesini neden kesmiştir?

2- Türkiye Ulusal Ajansı’nın Erasmus öğrencilerinin hakkı olan AB hibesini kesme hakkı var mıdır?

3- Türkiye Ulusal Ajansı Erasmus öğrencilerinden kestiği hibeyi ne yapmıştır? Nereye aktarmıştır?

4- Erasmus öğrencilerinin mağduriyetinin giderilmesi için Cumhurbaşkanlığı tarafından bir girişimde bulunulmuş mudur?

5- Sorun çözülemezse, Erasmus programına katılan öğrencilerin eğitimlerini sürdürmeleri için gerekli ekonomik destek Türkiye tarafından verilecek midir?  





28 Eylül 2021 Salı

ALEVİ ÇOCUKLARIN SORGULANDIĞI ŞEHİT ALİ İHSAN OKATAN ORTAOKULU’NA ZİYARET


Ankara Mamak ilçemizde 20 Eylül Pazartesi günü, Şehit Ali İhsan Okatan Ortaokulu’nda, din kültürü ve ahlak bilgisi “öğretmeni 8. sınıf öğrencilerine  “Alevi olanlar parmak kaldırsın” demiş, parmak kaldıran öğrencilere de “Aleviler neden abdest alıp namaz kılmıyor? Oruç neden tutulmuyor?" şeklinde sorular sormuştur.

Bugün Mamak İlçe Başkanımız Uğur Açıkalın ve Belediye Meclis Üyelerimizle birlikte Şehit Ali İhsan Okatan Ortaokulu yönetimiyle, öğrencilerle ve öğrenci velileriyle görüştük. Okul yönetiminden aldığımız bilgiye göre nefret suçu işleyen,  çocuklarımızın psikolojisini bozan kişinin bir ücretli ”öğretmen” olduğu ve iş akdinin feshedildiğini öğrendik. 

Bizler CHP olarak bu olayın takipçisi olacağız. Okullarımızda ya da hayatın diğer alanlarında toplumu bölenlere; din, dil, ırk, mezhep ayrımı yaparak nefret suçu işleyenlere asla izin vermeyeceğiz.

Mamak’taki eğitim sorunu da Türkiye’nin bir aynası. Atanmayan öğretmenler göreve başlamayı bekliyor. Okullar öğretmensiz; yarım kalan okullar, kalabalık derslikler…

Hatadan vazgeçilmiyor! Hala meslek sahibi olmayan kişiler ücretli öğretmen olarak asgari ücretin altında ücretle işe başlatılıyor… Yapılması geren atanmayı bekleyen pırıl pırıl eğitim fakültesi mezunu öğretmenlerimizin ivedilikle atamalarının yapılarak öğretmen açığının kapatılmasıdır. Eğitim işi çok ciddi iştir, iş ehline verilmelidir. Aksi halde sorunlarımız daha da derinleşecektir.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

27 Eylül 2021

17 Eylül 2021 Cuma

BOZKIRIN TEZENESİ NEŞET ERTAŞ “KENDİ KENDİSİNDEN UTANMAYAN, YERYÜZÜNDE HİÇ KİMSEDEN UTANMAZ.” SÖZÜNÜ HALKINDAN UZAKLAŞAN SARAY İKTİDARLARINA SÖYLEMİŞ

Ahilik dayanışmanın, paylaşmanın, hoşgörünün, dürüstlüğün adıdır; her şeyin en iyisini, en güzelini, en kalitelisini yapma ve yetiştirme felsefesidir. Bu felsefeyi anlayamayan iktidarlar sahipleri halkını felakete götürür. Tıpkı bugün olduğu gibi…

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Kırşehir’de yaptığı konuşmada, dünyanın en yüksek büyüme rakamlarına ulaştığımızı söylüyor.  Biz bu açıklamadan, kamu ihalelerini verdiği beşli çetenin dünyanın en yüksek büyüme rakamlarına ulaştığını anlıyoruz. Çünkü TÜİK’in rakamlarına göre 21,7 büyüme oranına ulaşan ne esnaf var, ne çiftçi var, ne köylü var ne de ücretli çalışan var… 

Gerçek işsizlik oranı yüzde 23,6’ya çıktı;  işsiz sayısı 8 milyon 460 bine ulaştı.  Vatandaşın bankalara borcu 1 trilyonu aştı. İcradaki dosya sayısı 22 milyon 880 bin oldu. Konut fiyatları yüzde 29 arttı. 

Hem üretim hem de ihracatta rekor kırdık dedikleri sanayi sektöründe istihdam 287 bin kişi, inşaat sektörünün ise istihdam 60 bin kişi azaldı. 

Taksitle konut almak isteyen vatandaşın Toplu Konut İdaresine (TOKİ) olan borçları 26,4 milyar liraya çıktı. Memura, işçiye ücret zammı yüzde 5 düzeyinde kaldı.

Erdoğan saraydan bakınca gözü beşli çeteyi, kendi ailesini ve yağdanlıklarını görüyor. Onlar da yüzde 21,7 değil yüzde bin büyüdüler, servetlerine servet kattılar… 

Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş “Kendi kendisinden utanmayan, yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.” sözünü halkından uzaklaşan saray iktidarlarına söylemiş. Erdoğan bunun bile anlayamamış!

Erdoğan’ın kendisi de Türkiye'nin ve milletin felaket içinde bulunduğunu itiraf etmiş. İktidarlar gelip geçicidir, milleti felaketten kurtaracak, aydınlığa çıkartacak vatanını milletini seven, kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklayan vatan evlatları elbet çıkacak… 

Fahiş fiyat artışları herkesin belini büktü. Meyve sebze diyarında, meyve sebze yemek lüks oldu. Erdoğan hala, "Maliyetleri düşürmek ve fırsatçılarla mücadele etmek suretiyle en kısa sürede enflasyonu da kontrol altına alarak, raflardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz." diyor. 20 senedir tek başına iktidardasın,  hala muhalefetteymiş gibi konuşuyorsun. Fiyatları düşürdün, fırsatçılarla mücadele ettin de elini tutan mı oldu… Fırsatçılar zaten senin yanı başında, çeşmenin başını tutmuşlar!

Erdoğan şeker pancar fiyatlarında %25 fiyat artışı yapıldığını söylüyor, ancak enflasyon oranı yüzde 40’a çıkmış. Gübreye yüzde 60 zam yapılmış,  akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisi (ÖTV) yüzde 54, yüzde 78 ve yüzde 189 oranında artırılmış…

Çiftçi gübre alamaz, mazot alamaz halde… Çiftçi aldığı krediyi ödeyememiş,  traktörüne, tarlasına haciz gelmiş…

Erdoğan bir hayal dünyasında yaşıyor. “Benden sonrası tufan.” diyerek halkı kandırmaya çalışıyor. Ancak bu milletin boş laflara karnı tok… Artık bu yalanlara kimse inanmıyor. 

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

17 Eylül 2021


13 Eylül 2021 Pazartesi

Pandemide Okulların Açık Kalması İçin Ne Yapmalıyız

 Pandemide Okulların Açık Kalması İçin Ne Yapmalıyız

1,5 sene gibi uzun bir aradan sonra okullarımız 18 milyon öğrenci, bir milyon 200 bin öğretmen ile 6 Eylül’de eğitim öğrenime başladı. 

Okulların açıldığı gün ben de Ankara’nın Çankaya, Mamak, Keçiören ve Altındağ gibi merkez ilçelerinde okulları ziyaret ederek incelemelerde bulunmuştum.    

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINI HER ZAMAN UYARDIK

Ancak Milli Eğitim Bakanlığına yaptığımız uyarılar dikkate alınmadığı için 2021-2022 eğitim öğrenim yılının da sorunlar yumağıyla başladığına tanıklık ettim. 

Okullarda öğretmen açığı olduğu için bu dönem de ücretli öğretmenler görevlendirilmiş. 

Sınıf mevcutları Bilim Kurulu’nun açıkladığı 15 kişilik sınıf mevcudunun çok uzağında.

MEB’in verilerine göre 2020-2021 eğitim öğrenim yılında bir dersliğe 

-İmam Hatip ortaokullarında 27

-Genel ortaokullarda 24

-İmam Hatip Liselerinde 15

-Genel Liselerde 32

-Meslek liselerinde 24

öğrenci düşmektedir.

Ama derslikler yetersiz, çocuklarımıza 40-50-60 kişilik sınıflarda eğitim öğrenim veriliyor.

Dezenfekten ve maske dışında hijyene yönelik bir tedbir alınmamış. (Ankara’da bazı okullarda öğrencilerden maske getirmeleri isteniyor)

Temizlik personeli yok, olanlar da yeterli sayıda değil.

Tuvalet ve lavabolar yetersiz ve temiz değil… 

Lavabolarda sıvı sabun yok!

Okulların güvenliğini sağlayacak güvenlik personeli yok.

Okullarda sağlıkçı yok. 

Aşısını yaptırmayan, aşı karşıtı öğretmenlerin derslere girmesi de olaya ne derece esnek yaklaşıldığının göstergesi…

Bu şartlar altında yapılacak eğitim ve öğrenim başta çocuklarımız olmak üzere tüm toplumu olumsuz etkileyeceğini hepimiz biliyoruz.

Oysa ki okulların kapanmaması hepimizin birinci hedefi olmalıdır. Milli Eğitim Balkanı Sn. Mahmut Özer de daha ilk hafta içinde 198 derslikte covid-19 vakası tespit edildiği ve bu nedenle bu sınıflarda eğitim öğrenime ara verildiğini açıkladı.

EĞİTİM ÖĞRENİME DEVAM ETMEK İÇİN İVEDİLİKLE YAPILMASI GEREKENLER:

31 Ocak 2022 tarihinde yapılacağı duyurulan 15 bin öğretmenin alımı 2020 KPSS puanıyla yapılıp, hemen göreve başlatılmalıdır. 

2021 KPSS sonuçlarıyla da 2022'nın başında 40 bin öğretmen ataması daha yapılmalıdır.

Normal eğitim öğrenim gören okullarda derslikleri yetersiz ve mevcutları fazla olan sınıflar bölünerek geçici olarak ikili eğitime geçilmelidir. 

Sınıf mevcutları kalabalık okullardan, sınıf mevcutları az olan okullara öğrenciler geçici olarak verilmelidir. 

Üçer günlük gruplar halinde iki grup halinde haftanın altı günü eğitim öğrenim görmeleri sağlanmalı.

Ders süresi 25 dakika, teneffüsler 15 dakika olarak yeniden düzenlenmelidir.

İkili eğitim öğrenime ( geçici süre) geçilmeli. İlk grup derse sabah saat 08.00’da başlayıp, saat 12.00’da bitirmeli; ikinci grup ise saat 13.00’da başlayıp saat 17.00’da bitirmelidir.

ORTAOKULLARDA UYGULANAN DERS PROGRAMI/TÜM DERSLER 

Sıra No        Ders                  Ders Saati

1 MATEMATİK         5

2 FEN BİLİMLERİ         4

3 İNGİLİZCE                 3

4 TÜRKÇE         6

5 SOSYAL BİLGİLER         3

6 DİN KÜLTÜRÜ         2

7 MÜZİK                 1

8 BEDEN EĞİTİMİ         2

9 GÖRSEL SANATLAR         1

10 BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ 2

11 ZORUNLU SEÇMELİ 1 2

12 ZORUNLU SEÇMELİ 2 2

13 ZORUNLU SEÇMELİ 3 2

TOPLAM 35 saat

PANDEMİ SÜRESİNCE ŞU PROGRAM UYGULANMALI/ANA DERSLER

Sıra No         Ders    Ders Saati

1 MATEMATİK 5

2 FEN BİLİMLERİ 4

3 İNGİLİZCE         3

4 TÜRKÇE 6

5 SOSYAL BİLGİLER 3


TOPLAM 21 saat


Ders saatlerini azaltmak için matematik, fen, Türkçe...vb.  ana dersler okulda, diğer derslerin ise uzaktan öğrenimle yapılması için esneklik getirilmelidir.  

Yeterli sayıda temizlik personeli alınarak tuvalet ve lavabolar sürekli temiz tutulmalıdır.

Her eğitim bölgesinde mutlaka bir sağlıkçı olmalıdır.

Her okulda bir bilişim ( bilgisayar) öğretmeni olmalıdır.

Yeterli sayıda güvenlik görevlisi alınmalıdır.

Kapalı olan 17 bin köy okulu açılmalıdır.

Derslik açığı kapatılmalıdır.

İnşaatı tamamlanmayan okullar hızla tamamlanarak eğitimin hizmetine verilmelidir. 

Aşı karşıtı olup, aşısını yaptırmayan öğretmenler derse girmemelidir. 

Aşısız olan hiç kimse okula alınmamalıdır.


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

13 Eylül 2021


3 Eylül 2021 Cuma

OKULLAR AÇILIRKEN CUMHURBAŞKANI EĞİTİMLE İLGİLİ DOĞRU BİLGİ VERMİYOR

40 BİN EK ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMADI

2021-2022 eğitim ve öğretim yılı 6 Eylül 2021 Pazartesi günü başlayacak. Öğrenci ve öğretmenlerimize başarılar diliyorum. Eğitim öğretime gönül veren, elini taşın altına koyan herkesin, hepimizin yolu açık olsun.

18 Ağustos 2021 tarihinde TBMM’ye verdiğim soru önergesi ile Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e 17 soru sormuştum. Soruları sizlerin aracılığıyla da kamuoyuyla paylaşmış,  15 gün içinde yanıt gelirse kamuoyuna açıklayacağımı duyurmuştum. Çünkü TBMM’nin İç Tüzüğü’nün 99. maddesine göre yazılı soru önergelerinin ilgili makam tarafından 15 gün içinde yanıtlanması gerekiyor.

Vatandaşlarımız sık sık “17 sorunuza Bakanlıktan yanıt gelmedi mi?” diye soruyorlar. Üzülerek söylemeliyim ki Milli Eğitim Bakanlığı süresi içinde sorularımıza yanıt vermedi.

Eğer Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yemin etmemiş olduğu İçin sorularımıza yazılı yanıt veremiyorsa, “Demokrasilerde çare tükenmez…” sözlü olarak da kamuoyuna açıklama yapabilir. 

Sorularımıza yanıt alamasak da eleştirilerimizi yapmaya, çözüm önerilerimizi eğitim emekçileri ve kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.

OKULLAR ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN TESLİM ALINAMIYOR

Ankara’da 154 okul ödenek yetersizliğinden süresi içinde teslim alınmadı. Diğer illerimizde de benzer sorununlar yaşandığını biliyoruz. Okullar pandemi koşulları devam ederken yeni eğitim öğretim yılında açılmayacaksa, ne zaman açılacak?

ÖĞRETMENLER VE ÖĞRENCİLER AŞILANDI MI?

Pandemi koşullarında eğitim öğretimin kesintisiz devam etmesi için öğretmenlerin, hizmetlilerin, kantincilerin, güvenlik görevlilerinin, servisçilerin, mutfak çalışanlarının ve 12 yaş üstü öğrencilerin tamamının aşılanması gerekir. 

Bu sürecin sağlıklı yürümesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının koordineli bir çalışma yürütmelidir. Aşısı tamamlanmayan hiç kimse okula alınmamalıdır. Defalarca sorduk, ancak hala öğretmen, öğrenci ve okullarda çalışacak diğer personelinin yüzde kaçının aşılandığını bilmiyoruz.

YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM DÖNEMİNDE KAÇ OKUL VE DERSLİK (SINIF) YAPILDI?

Milli Eğitim Bakanlığına 2021-2022 eğitim öğretim yılında kaç derslik (sınıf) yapıldığını sorduk ancak buna da yanıt alamadık.

Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum...

Bulunduğunuz, ilde, ilçede, köyde, mahallede inşaatı devam eden okulları bize bildirin.

Milli Eğitim Bakanlığının 2020 verilerine göre sınıflarda ortalama öğrenci sayısı 26’dır.  Ancak bu demek değil ki tüm okullarda sınıf mevcudu 26…  Çok sayıda okulumuzda sınıf mevcudunun 40-50-60 olduğunu biliyoruz. Bilim Kurulunun ilan ettiği gibi sınıfta 15 öğrencinin olması için 424 bin 659 dersliğe daha ihtiyacımız var.

Sınıf sorununun bir kısmını karşılamak ivedilikle köy okulları açılırsa 40 bin sınıfımız olur. Okul müdürlerinin odaları sınıf yapılırsa, bu sayıya 54 bin sınıf daha eklenir.

40 BİN EK ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMADI

2021-2022 eğitim öğretim yılı 6 Eylül’de başlıyor, ancak hala öğretmen açığı kapatılmadı. 2021 yılı için öğretmenlerimizin heyecanla beklediği 40 bin öğretmen ataması da bütçe yetersizliği gerekçe gösterilerek yapılmadı. 

Eğitim öğretimin en önemli unsuru olan öğretmen ataması için “Bütçemiz yetersizdir.” açıklamasını kabul etmiyoruz. Darda olan her ülkeye milyon dolarlar hibe eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi yetersiz olduğu için öğretmen atayamıyoruz.” diyemez.

Dese de bu açıklamayı kabul etmiyoruz!

Bunun anlamı “Öğretmen açığını sorun olarak görmüyoruz.” demektir.

Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 87 bin öğretmen açığı, Sayıştay raporlarına göre de 138.393 öğretmen açığı olduğunu biliyoruz.

ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ÇALIŞTIRMAK EMEK SÖMÜRÜSÜDÜR

AKP iktidarı öğretmen açığını kapatmak için 83 bin ücretli öğretmeni asgari ücretin altında, tüm sosyal haklardan mahrum çalıştırıyor. Bu öğretmenler aynı okulda, aynı derslikte, aynı saatte ders veriyor. Ancak aldıkları ücretler diğer öğretmenlerin ücretinin yarısına dahi ulaşamıyor. Bu mudur öğretmene değer vermek? Bu mudur adalet?

OKULLARA SAĞLIK GÜVENLİK VE TEMİZLİK PERSONELİ ALINMADI

Eğitim öğretimin pandemi koşullarında yapılacak olması okullarda sağlık ve hijyeni ilk sıraya taşımıştır. Ancak bugüne kadar okullara sağlık ve temizlik personeli alınmamıştır.

Diğer önemli konu ise okullara yeterli sayıda güvenlik personelinin de alınmamış olmasıdır.

Kadrolu çalıştırılması gereken temizlik ve güvenlik personeli, Toplum Yararına Programlar (TYP) kapsamında geçici süreli çalıştırılmaktadır.

Ancak TYP kapsamında alımı yapılacak olan personel listesi, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü'nün (İŞKUR) resmi sitesi üzerinden yayınlanmasına rağmen, personel alımı henüz yapılmamıştır.

Okulları kim temizleyecek?

Okul güvenliğini kim sağlayacak?

Pandemi koşullarında sağlık sorunu nasıl çözülecek?

ÜNİVERSİTE KONTENJANLARI BOŞ KALDI

AKP “Her ile bir üniversite açtım.” diye övünüp duruyor. Bir bina, bir rektör, bir mühürle bilim üretilemeyeceği, eğitim yapılamayacağı boş kalan kontenjanlarla da ortaya çıktı.

169 bölüm hiç tercih edilmedi

1280 bölümü tercih eden öğrenci sayısı 10’un altında kaldı

Mühendislik bölümleri, mimarlık bölümleri en az tercih edileneler arasında yer aldı.

Moleküler biyoloji ve genetik bölümleri de en az tercih edilen bölümlerden oldu. 

Felsefe bölümü de kimsenin tercih etmediği bölümler arasında…

Felsefe dersini kaldırırsan, mezunlarını atamazsan, işsiz kalacağını bile bile kim tercih yapacak?  Bilimsel eğitimle mücadele edersen, genetik bölümü tabii ki tercih edilmeyecek?

EĞİTİM PARALI OLDU

Anayasada eğitimin tüm vatandaşlar için zorunlu ve parasız olduğunu yazdığına bakmayın siz! 

AKP eğitimi dolaylı yollardan paralı hale getirdi. Okullarda kayıt parsası, temizlik malzemesi, servis parası, kırtasiye giderleri, top top kağıtlar… vb. ihtiyaçların öğrenci veliler tarafından karşılanması artık normalleşti.

20 BİN KÖY OKULU AÇILMADI

Kapatılan köy okullarının açılacağı Ziya Selçuk döneminde kamuoyuna duyurulmasına rağmen bir türlü açılmadı. Yeni Bakan Mahmut Özer de köy okullarının açılmasını maalesef hiç gündemine almadı.

Pandemi koşullarında çocuklarımız taşımalı eğitime devam edecek. Birleştirilmiş sınıf uygulaması, ikili eğitim sorununu da 19 yıllık AKP iktidarı çözemedi.

TALİM TERBİYE KURULU CEMAATLERE TESLİM

Tüm bunlar yetmezmiş gibi Cumhurbaşkanı Kararnameleriyle Milli Eğitim Bakanlığı bürokrasisi baştan aşağı değiştirildi. 11 genel müdür; şu ana kadar 8 il milli eğitim müdürü ataması yapıldı. 

Talim Terbiye Kurulu da yeni atamalarla cemaat ve tarikatlara teslim edildi.

Harf Devrimine karşı çıkan, halifeliği savunan anlayışta olan isimler milli eğitimimizde söz sahibi oldu!

ÖĞRETİM TAZMİNATI BİR MAAŞ OLSUN

Saraydaki tek adama buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Öğretmenlerimize ne 3600 ek göstergeyi verdiniz, ne ikramiye verdiniz, ne de hak ettikleri maaşı verdiniz… 

2021-2022 eğitim öğretim yılı başlarken öğretmenlerimizin eğitim öğretim tazminatını bir maaş tutarında verin. Öğretmelerimiz de pandemi koşullarında az da olsa rahatlasın…

Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz…

Ve tüm halkımız…

Umutsuzluğa kapılmayın!

Birlikte verdiğimiz mücadeleyle; laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitimi mutlaka gerçekleştireceğiz.

Her koşulda Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine sahip çıkacağız.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

3 Eylül 2021


1 Eylül 2021 Çarşamba

TALİM TERBİYE KURULUNA HARF DEVRİMİNE KARŞI YÖNETİCİ ATAYAN MİLLİ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER’E 5 SORU SORDUM

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

31.08.2021

Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili 

Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle T.C. Milli Eğitim Bakanlığına atandınız, göreve başlamak için Anayasa gereği TBMM’de henüz yemin etmediniz. Ancak Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle çok sayıda Milli Eğitim Bakanlığı bürokratı hızla değiştirildi.

Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle T.C. Milli Eğitim Bakanlığına atanan bürokratların, çeşitli cemaat ve tarikatlara bağlı vakıf ve derneklerin yönetim kurullarında görev aldıkları dikkat çekmektedir. 

Özellikle de T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına atanan Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin; cemaat ve tarikatlara bağlı Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), Önder İmam Hatipliler Derneği, Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği (YEKDER) ve Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV)… vb. vakıf ve derneklerde Yönetim Kurulu üyeliği yapmış kişiler arasından seçilmiş olduğu görülmektedir.

Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı üyeliğine atanan Prof. Dr. Mustafa Gündüz;  Harf Devrimi’ne karşı çıkarak, “Yeni neslin ancak iktidar yanlılarının yazdıklarını okuyacak olması, gelecek adına büyük bir avantaj ve güven vermişti. Alfabe değişikliği geçmişi unutturmak amacı yanında, yeni neslin neyi, nasıl okuyacağını planlamıştı. Bir de 1930 sonrasında, tarih öncesi mitolojiye sığınılarak kurgulanan dil ve tarih kültürüyle düşünceyi kötürüm haline getiren gelişmeler oldu.” ifadelerinin yer aldığı açıklamalar yapmıştır. 

Sekiz yıllık zorunlu eğitime karşı çıkan Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Cumhuriyet Devrimleri’ni hedef alarak halifeliği ve medreseleri savunmuştur. AKP hükümetinin FETÖ’nün dershanelerini kapatma girişimine de karşı çıkarak Zaman Gazetesi’nde yazılar yazmıştır.

T.C. Milli Eğitim Bakanlığına atanan bürokratların cemaat ve tarikatlara yakın, Cumhuriyet Devrimleri’ne mesafeli/karşı ve mücadele içinde olmaları kamuoyunda büyük endişe yaratmıştır. 

Bu bilgiler kapsamında;

1. Cumhuriyet Devrimleri’ni hedef alan kişilerin T.C. Milli Eğitim Bakanlığına bürokrat olarak atanmalarındaki amaç nedir?

2. Harf Devrimi’ne karşı olan bir kişilerin T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetim Kuruluna atanmasındaki hedef nedir?

3. Cumhuriyet Devrimlerine karşı çıkıp, halifeliği savunan kişilerin T.C. Milli Eğitim Bakanlığında üst düzey görev verilmesi ne anlama gelmektedir?

4. Fethullah Gülen’in dershanelerin kapatılmasına karşı çıkan bir anlayışın, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetim Kurulu üyeliği verilmesindeki amaç nedir?

5. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkan ve üyeleri neden cemaat ve tarikatlara bağlı vakıf ve derneklerde görev almış kişilerden oluşturulmuştur?


31 Ağustos 2021 Salı

ANKARA’DA ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN OKUL İNŞAATLARI TAMAMLANAMADI

ANKARA’DA ÖDENEK YETERSİZLİĞİNDEN OKUL İNŞAATLARI TAMAMLANAMADI

Ankara'da ve Türkiye genelinde ödenek yetersizliğinden yıllardır Milli Eğitim Bakanlığına teslim edilmeyen çok sayıda okul var.  

Ankara Mamak ilçemizdeki bulunan 29 Ekim Ortaokulu süresi içinde Milli Eğitim Bakanlığına teslim edilmeyen okullardan sadece birisi. Geçen yıl burada yaptığımız incelemelerde okulun 15.09.2019 tarihinde teslim edilmesi gerekirken, ödenek yetersizliğinden tamamlanamadığını tespit etmiştik.  Aradan bir yıl daha geçmesine rağmen okul hala Milli Eğitim Bakanlığına teslim edilmemiş.

Geçen yıl bu mahallede görüştüğümüz öğrenci velileri çocuklarını çok zor şartlarda uzak mahallelerdeki okullara götürüp getirmek zorunda kaldıklarını söylemişlerdi. Mahalleli 40 derslikli okulun bu yıl teslim edilmesini beklerken, okulun bu yılda tamamlanmamış olmasından büyük hayal kırıklığı yaşadılar.

Hem Ankara’da hem de Türkiye genelinde ödenek yetersizliğinden Milli Eğitim Bakanlığına teslim edilmeyen çok sayıda okul olduğunu biliyoruz. Bu bilgiler gizli bilgi değil. Tek tek araştırdığımızda okulları tespit ediyoruz. Bu konuda resmi kurumlardan da bilgi talebinde bulunduk. Ankara Valiliğinden ödenek yetersizliğinden teslim edilemeyen okulların bilgisini talep ettik, ancak bilgi alamadık. Milli Eğitim Bakanlığına verdiğimiz soru önergeleri de yanıtsız kaldı. 

Geçen yıl kendi imkanlarımızla Ankara için yaptığımız araştırma sonucunda ihalesi 2018 yılında yapılmış, ihale süreci yaklaşık 350 gün olan ve Milli Eğitim Bakanlığına henüz teslim edilmeyen 129 temel eğitim, 25 de ortaöğretim okulu olduğunu tespit ettik. Ayrıca bir kısım okulun da ruhsat sorunundan kaynaklı sorunlar yaşandığı bilgisine ulaştık.

BURADAN MİLLİ EĞİTİM BAKANI SAYIN MAHMUT ÖZER’E SESLENİYORUM…

Pandemi koşullarında okullarımızın ödenek yetersizliğinden tamamlanması vicdanların kabul edebileceği bir gerekçe değildir!

AKP iktidarının elini taşın altına koyup bu okulları zamanında tamamlaması gerekirdi!

Türkiye Cumhuriyeti okul inşaatlarını tamamlayamayacak durumda mıdır?

Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarının eğitim öğretim görmesi için okul ihtiyacını karşılayamazken, okul inşaatları dahi yarım kalırken; AKP iktidarı bazı ülkelere neden hibe yardımında bulunmaktadır? 

Pandemi koşullarında bu okullar eğitim öğretime açılmayacaksa, ne zaman açılacak?

Bilim Kurulu 15 kişilik sınıflarda eğitim öğretim görülmesinin uygun olduğunu açıklamasına rağmen, 40 kişilik 50 kişilik sınıflarda eğitim öğretim verilmesinin hangi haklı gerekçesi olabilir?

Milli Eğitim Bakanlığına verilmeyen ek bütçe nereye/nerelere harcanacak? 

Bizim eğitimden daha öncelikli hangi sorunumuz var?

Yüz yüze eğitim öğretimin sağlıklı yapılması için ödenek yetersizliğinden tamamlanamayan okullar, ivedilikle tamamlanarak eğitimin hizmetine sunulmalıdır.

Türkiye’nin tüm sorunlarına neşter vurmanın yolu; laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitimden geçiyor.

Hiç kimse eğitim sorununu görmezden gelemez, göz ardı edemez, küçümseyemez… Aksi halde hep birlikte kaybederiz!

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

31 Ağustos 2021


26 Ağustos 2021 Perşembe

OKULLAR AÇILIYOR TEMİZLİĞİNİ KİM YAPACAK?

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 

26.08.2021

Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili 


Bakanlığınız tarafından 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının 6 Eylül 2021 Pazartesi günü başlayacağı açıklanmıştır.

Yüz yüze eğitim öğretimin pandemi koşullarında yapılacak olması okullarda hijyen sorununu da ilk sıralara taşımıştır. Ancak bugüne kadar okullara temizlik personeli alınmamıştır. Diğer önemli konu ise okullara yeterli sayıda güvenlik personelinin de alınmamış olmasıdır.

Okullarda kadrolu çalıştırılması gereken temizlik ve güvenlik personeli, Toplum Yararına Programlar (TYP) kapsamında geçici süreli (24 ay) çalıştırılmaya başlanmıştır. 

Ancak TYP kapsamında alımı yapılacak olan personel listesi, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü'nün (İŞKUR) resmi sitesi üzerinden yayınlanmasına rağmen, personel alımının ne zaman yapılacağına ilişkin bir açıklama da yapılmamıştır.

Bu bilgiler kapsamında;

1. Okullara temizlik ve güvenlik personeli ne zaman alınacak?

2. Okullar açılmadan önce temizlik ve güvenlik personeli göreve başlatılacak mı?

3. Okullarda İŞKUR üzerinden Toplum Yararına Programlar (TYP) kapsamında çalıştırılan personel kadrolu yapılacak mı?

4. Sürekli bir işi yürüten temizlik ve güvenlik personelinin TYP kapsamında güvencesiz çalıştırılması kanuna aykırı değil midir? 

5. İş tecrübesi kazanan personelin 2 yılda bir değiştirilmesindeki amaç nedir?

6. Temizlik personeli olmayan okulların temizliği nasıl ve kimler tarafından yapılacak?






24 Ağustos 2021 Salı

ANKARA GÖLBAŞI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ 11 YILDIR NEDEN PREFABRİK BİNADA HİZMET VERİYOR!

İTİBAR BU MU?

ANKARA GÖLBAŞI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ 11 YILDIR NEDEN PREFABRİK BİNADA HİZMET VERİYOR!

İtibardan tasarruf olmaz diye uçak filosu kurup, yazlık, kışlık saray yaptıranlar Ankara’nın göbeğinde Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bir bina tahsis edememiş.

Ankara Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 11 yıldır prefabrik bir binada hizmet vermektedir. Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün prefabrik binasını giderek yerinde inceledim. Bu görüntü Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığına ve Başkent Ankara’ya hiç yakışmıyor.

Ankaralı vatandaşlarımız da duruma tepki göstererek, yeni hizmet binası yapılmasını ya da yeni bir bina verilmesini talep etmektedirler. Gölbaşı İlçemizin ihtiyaçlarını karşılayacak İlçe Milli Eğitim binasına bir an önce kavuşması gerekir. 

Konuyu TBMM Başkanlığına verdiğim soru önergesiyle de Meclis gündemine taşıdım. Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’e yanıtlaması için şu soruları sordum:


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 

20.08.2021

Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili 


Ankara Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü prefabrik binada hizmet vermektedir. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığına ve Başkent Ankara’ya yakışmamaktadır.

Ankaralı vatandaşlarımız da duruma tepki göstererek, yeni hizmet binası yapılmasını/verilmesini talep etmektedirler. 

Bu bilgiler kapsamında;

4. Ankara Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü neden prefabrik binada hizmet vermektedir?

5. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Ankara Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün prefabrik binada hizmet vermesi ne anlama gelmektedir?

6. Ankara Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne hizmet binası verilecek/yapılacak mıdır? Bu konuda yapılan bir çalışma var mıdır?








19 Ağustos 2021 Perşembe

MİLLİ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER’E 17 SORU

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 

18.08.2021

Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili 

Bakanlığınız tarafından yapılan açıklamaya göre 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında, öğretmenlerin mesleki çalışmaları 31 Ağustos 2021 Salı günü başlayacak. Birinci dönem, 6 Eylül 2021 Pazartesi günü başlayıp, 21 Ocak 2022 Cuma günü sona erecek. 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında okul öncesi eğitim ile ilkokul 1. sınıfa başlayacak öğrenciler için 31 Ağustos-3 Eylül 2021’de uyum eğitimleri gerçekleştirilecek.

Bu bilgiler kapsamında;

1. Öğretmenlerin tamamı aşılandı mı?

2. Öğretmenlerin tamamı aşılanmadıysa bugüne kadar kaç öğretmen aşılandı?

3. Okullarda çalışan diğer personelin tamamı aşılandı mı?

4. Öğrenci taşıması yapacak olan servisçilerin tamamı aşılandı mı?

5. 12 yaş üstü öğrencilerin kaçı aşılandı?

6. Okullar açılana kadar öğrencilerin aşılanması tamamlanacak mı?

7. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı çalışan kaç öğretmen var?

8. Öğretmenlerin kaçı resmi, kaçı özel okullarda çalışıyor?

9. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kaç okul var?

10. Okulların kaçı resmi, kaçı özel okul?

11. Yeni eğitim öğretim döneminde kaç okul yapıldı?

12. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda kaç derslik var?

13. Dersliklerin kaçı resmi, kaçı özel okullara ait?

14. Yeni eğitim öğretim döneminde kaç yeni derslik yapıldı? 

15. Yeni eğitim öğretim döneminde 40 bin ek öğretmen ataması yapılacak mı? 

16. Okullara sağlık ve temizlik personeli alınacak mı? 

17. Okullar pandemi koşullarına hazır mı? Bu konuda hangi hazırlıklar yapıldı?

12 Ağustos 2021 Perşembe

MİLLİ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER’E AÇIK MEKTUP


Sayın Mahmut Özer

AKP hükümetinin 8. Milli Eğitim Bakanı oldunuz. Görevinizde başarılar diliyorum. Güzel ülkemin aydınlık geleceği için başarılı olmanızı canı gönülden istiyorum.

Önceki dönem Milli Eğitim Bakan Yardımcısı olduğunuz için sorunlara yabancı değilsiniz. AKP’nin eğitimdeki başarısızlığının kaynağı “suyu tersinden akıtma” çabasıdır. Çünkü 19 yıllık iktidarını eğitim devrimleriyle mücadele etmekle geçirdi. AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan da tasavvur ettiği “kindar” nesli yetiştirmede yeterince başarılı olmadıklarını açıkladı. 

AKP tam anlamıyla hedefine ulaşamasa da, nafile çabaları çocuklarımızı, gençlerimizi mağdur etti; Türkiye’nin geleceğini çaldı.

Her konuda olduğu gibi eğitimde de son sözü Erdoğan’ın söylediğini biliyoruz. Eğitimde bir başarı varsa Erdoğan’a, başarısızlıklar da Erdoğan’a aittir. Milli Eğitim Bakanlarının sekreterlik görevi gördüklerini biliyoruz. 

Sayın Mahmut Özer;  daha TBMM’de yemin bile etmeden yıllardır birlikte çalıştığınız Bakanlık personelini hızla değiştirmeye başladınız… Ben de size hızla müdahale etmeniz gereken, çözüm bekleyen eğitimin öncelikli sorunlarından bazılarını hatırlatmak isterim. 

EK BÜTÇE İSTEYİP YÜZ YÜZE EĞİTİMİ BAŞLATIN

Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi yetersizdir. İlk yapmanız gereken iş en az 15 milyar lira ek bütçe talebinde bulunmak olmalıdır. 

Bugünün en büyük sorunu yüz yüze eğitimin başlatılamamış olmasıdır.

Öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin beklentisi okulların yüz yüze eğitime başlatılmasıdır. Eğitim bilimcilerin ve sendikalarının önerileri de bu yöndedir. Zaman kaybedilmeden tüm tedbirler alınarak okullarda yüz yüze eğitim başlatılmalıdır.

Öncelikle tüm öğretmenler ile 12 yaş üstü öğrencilerin aşılanması sağlanmalıdır. Aşısız öğretmen, öğrenci, okul personeli ve veli okulun bahçesine dahi alınmamalıdır.

40 BİN ÖĞRETMEN ATANSIN DERSLİK İHTİYACI KARŞILANSIN

2021-2022 eğitim öğretim yılında göreve başlayacak şekilde, 40 bin ek öğretmen ataması yapılmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre dersliklerde ortalama öğrenci sayısı 26’dır. Yüz yüze eğitim öğretimin sağlıklı yapılabilmesi için Bilim Kurulu’nun açıkladığı 15 kişilik sınıf mevcutlarını sağlayacak sayıda derslik yapımı hızla tamamlanmalıdır. Her derslikte 15 öğrencinin olması için 424 bin 659 dersliğe daha ihtiyaç vardır.

 Bütçe yetersizliğinden inşaatı durdurulan okullar derhal tamamlanmalıdır.

Pandemi koşullarında okulların temizliği ve hijyenik ortamın sağlanabilmesi için yardımcı personel ihtiyacı karşılanmalıdır.

KAPATILAN KÖY OKULLARI AÇILSIN TAŞIMALI EĞİTİME SON VERİLSİN

Kapatılan 20 bin köy okulunun 20 Eylül’de eğitim öğretime başlaması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

İkili eğitime, birleştirilmiş sınıflara ve taşımalı eğitime son verilmelidir. Öğrencinin olduğu her yerde öğretmen ve okul olmalıdır.  

Uzaktan eğitimin başlamasıyla interneti, bilgisayarı, televizyonu olmayan milyonlarca öğrenci eğitimde fırsat eşitsizliğinin kurbanı oldu. Mağdur öğrencilerimizin ihtiyaçları ivedilikle karşılanmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığının görev alanına müdahale eden cemaat ve tarikatlarla yapılan protokoller sonlandırılmalıdır. 

Öğretmenlere ikinci il emri tayin hakkı verilmelidir.

4+4+4 eğitim sistemi eğitimi sorunlar yumağa haline getirdi. Bir gecede sınav sistemleri değişti… İktidarın küçük ortağı da bir sabah kalkıp, “Üniversite sınavları kaldırılsın.” dedi. Plansız,  günü kurtaran bu tür politikalara son verilmelidir.

ANADOLU LİSELERİNİN KONTENJANLARI YÜZDE 10 ARTTIRILMALI

Sayın Mahmut Özer

İmam Hatip Liselerinden, Anadolu Liselerine geçmek isteyen öğrencilerin nakil işlemleri kontenjan yokluğu öne sürülerek engelleniyor. Ancak Anadolu Lisesinden, İmam Hatip Liselerine nakillerde bir sorun yaşanmıyor. 

Anadolu Liselerine geçişler neden engelleniyor. Talebin yüksek olduğu Anadolu Liselerinin kontenjanları neden artırılmıyor. YKS’de yapılan taban puan ayarlamasına benzer bir uygulamayla, Anadolu Lisesi kontenjanları yüzde 10 artırılarak öğrencilerin tercihleri karşılanmalıdır.

Özel okullar 20 Ağustos’ta hibrit eğitime başlayacaklarını açıkladılar. Bu kararı siz mi aldınız? Yoksa her okul kendi kararını kendisi mi veriyor?

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÇIKARTILMALI

Sayın Mahmut Özer

CHP olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifimizi hazırlayıp 23 Kasın 2018 tarihinde TBMM’ne sunduk. Önceki Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk da bir Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlayıp Cumhurbaşkanlığına sunduğunu kamuoyu ile paylaştı.  Ancak o taslak ne TBMM Başkanlığına geldi ne de kamuoyu ile paylaşıldı. 

Ziya Selçuk’un Cumhurbaşkanlığına sunduğu Öğretmenlik Meslek Kanununu çıkartacak mısınız? Ya da bizim hazırladığımız Öğretmenlik Meslek Kanunun çıkması için destek verecek misiniz?

ÖĞRETMENLERE 3600 EK GÖSTERGE VERİLMELİ

Öğretmenlere 3600 ek göstergenin verilmesi için kanun değişiklik teklifi verdik, AKP’nin de seçim vaadi olmasına rağmen hala bir sonuç alamadık. Siz bu konuda ne yapacaksınız?

Önceki dönem Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’a göreve başladığında, 27 Temmuz 2018’de öğretmen kökenli bir milletvekili olarak açık mektup yazıp, elini taşın altına koymasını istemiştim.

Mektubumda; Öğretmenlik Meslek Kanununun çıkartılmasını, 3600 ek göstergenin verilmesini, öğretmen açığının kapatılmasını, kadrolu-sözleşmeli-ücretli öğretmen ayrımının sonlandırılmasını, öğretmenlere ikramiye verilmesini, ekonomik şartlarının iyileştirilmesi ve ailelerin birleştirilmesi gibi can yakıcı taleplerimizi iletmiş.

Ancak mektubuma yanıt alamadım. Taleplerimizden, kısmen ailelerin birleştirilmesi ve standart öğretmen atamaları dışında hiç biri geçekleşmedi.

Simdi bu sorunlar sizin kucağınızda…

Sayın Mahmut Özer

AKP’nin 8. Milli Eğitim Bakanı mı olacaksınız? Yoksa adınızı, “adını tarihe yazdıran” Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlarının adının yanına mı yazdıracaksınız? Tercih sizin… 


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

12 Ağustos 2021