29 Ocak 2021 Cuma

Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılsın Rektörler Seçimle Gelsin/TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’a Açık Mektup

Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılsın Rektörler Seçimle Gelsin

TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’a Açık Mektup

CHP Ankara Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Yıldırım Kaya TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyerek, üniversite rektörlerinin seçimle gelmesi için Yükseköğretim Kanununda ivedilikle değişiklik yapılması çağrısında bulundu.

Kaya, “Üniversite özerkliğinin göstergelerinden biri de rektörlerin seçimle gelmesidir. Türkiye’de rektörler seçimle gelmediği gibi, atama yöntemleri de 12 Eylül askeri darbe döneminin gerisine düşmüştür.” dedi.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a, YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç'a, “Gelin hep birlikte tüm demokratik düzenlemeleri yaparak üniversitelerimizi özgürleştirelim. Üniversitelerimizi siyasilerin vesayetinden çıkartalım, üniversite özerkliğini sağlayalım. Rektörlerin atamayla değil seçimle gelmesi için yasal düzenlemeleri yapalım.” çağrısında bulundu. 

“TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop, en büyük görev size düşüyor.” diyen Kaya, “ CHP İstanbul Milletvekilimiz Dr. Sibel Özdemir’in üniversite rektörlerinin seçimle gelmesi için Başkanlığınıza sunduğu, 6 Ocak 2021 tarih ve 2/3325 Esas Nolu  ‘Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ivedilikle ‘Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na getirilmesi ve TBMM Genel Kurulunda öncelikli olarak yasalaşması için gereğinin ivedilikle yapılmasını, kamuoyu önünde bir kez daha hatırlatmak istiyorum.” dedi.

Kaya, “Üniversitelerimiz özgürleşsin diye ‘kayyum’ rektör atamalarını kabul etmeyen, mücadele bayrağını yükselten, umutlarımızı diri tutan akademisyenlerimize ve üniversite öğrencilerimize selam olsun.” diyerek, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin ve öğrencilerinin eylemlerine de destek verdi. 

TBMM Başkanlığına Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini veren İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir de basın toplantısına katılarak, “Akademik özerklik bilimi ve bilim insanlarını siyasetin müdahalesinden korumaya yönelik oluşmuş kurumsal bir yapıdır. Bu kurumsal yapıyı yok ederek siyasetin emrine vermek bilimin önüne set çekmek, bilim insanını siyasi erkin emrine vermek demektir.” dedi. 

Özdemir, “Antidemokratik yollarla atanan üniversite rektörlerinin akademik yeterlilikleri tartışma konusudur. 127 devlet ve 70 vakıf üniversitesinin 197 rektörünün yüzde 23,8’inin Scoups, yüzde 34,5’inin WoS endeksindeki yayınlar arasında hiçbir makalesi bulunmamaktadır.  Ayrıca yüzde 50’sinin de her iki endekste yer alan makale sayısı 5 ya da daha az olduğu tespit edilmiştir. 197 rektörün 68’’inin uluslararası yayını yok, 71’inin de yayınına hiçbir atıfta bulunulmamış.” ifadelerini kullandı. 

CHP Ankara Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Yıldırım Kaya’nın açıklaması:

TBMM BAŞKANI SAYIN MUSTAFA ŞENTOP’A AÇIK MEKTUP

Üniversite özerkliğinin göstergelerinden biri de rektörlerin seçimle gelmesidir. Türkiye’de rektörler seçimle gelmediği gibi, atama yöntemleri de 12 Eylül askeri darbe döneminin gerisine düşmüştür. 

18 Haziran 1946 çıkartılan 4936 sayılı Üniversiteler Kanununa göre rektörler seçim ile göreve gelmekteydi. Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kurulmuş ve rektörlük seçimleri kaldırılmıştır. 

Rektörle en az on beş yıl profesör olarak çalışmış olma şartı getirilerek 5 yıl için atanmaya başlanıştır. 

7 Temmuz 1992’de rektörlük seçimleri geri getirilirken, YÖK’ün ve Cumhurbaşkanının atama yetkisi korunmuştur.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmiş; rektörlük seçimleri de 29 Ekim 2016’da, 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yeniden kaldırılmıştır.  Rektörlerin profesör olarak hizmet verme şartı da üç yıla indirilmiştir. 12 Eylül darbecilerinin dahi getirmediği antidemokratik uygulamaların altına imza atılmıştır. 

17 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle de “Rektörler profesörlük yapanlar arasından atanır.” hükmü getirilerek rektörlerin üç yıl profesör olarak çalışmış olma şartı da kaldırılmıştır. 

Antidemokratik yollarla, liyakata bakılmaksızın, üniversitelerin kültürü yok sayılarak atanan rektörlerinin akademik yeterlilikleri tartışma konusudur.

Rektörlerin akademik başarıları üniversitelerinin başarısıyla doğru orantılı olduğunu ortaya koyan araştırmalar ortadayken; akademik bir başarıya imza atamamış kişilerin siyasi nedenlerle üniversitelere rektör yapılması, başarısızlıkları da beraberinde getirmiştir.

Özellikle de 2016 yılından sonra yapılan liyakatsız rektör atamaları üniversitelerimizin ulusal ve uluslararası başarılarının hızla düşmesine neden olmuştur. 

Üniversite rektörlerinin siyasi öncelikler dikkate alınarak atanması telafisi uzun yıllar alacak tahribata sebep olmuştur. Uluslararası alanda başarılara imza atan köklü üniversitelerimize de büyük zarar vermiştir. Dünyada ilk 500 arasına giren üniversitemiz kalmamıştır.

Antidemokratik rektör atamasının en son örneğini Boğaziçi Üniversitesinde yaşamaktayız. “Kayyum” olarak atanan rektör fiili olarak göreve başlayamamıştır.

Çünkü üniversiteye öğretim üyeleri antidemokratik uygulamayı protesto ederek, rektör yardımcılığını kabul etmemiş ve kayyun rektöre sırtını dönmüştür.

Boğaziçi üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin antidemokratik rektör atamasına karşı demokratik mücadeleleri hala devam etmektedir.

Buradan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a, YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç'a bir çağrı yapıyorum. 

Gelin hep birlikte tüm demokratik düzenlemeleri yaparak üniversitelerimizi özgürleştirelim. Üniversitelerimizi siyasilerin vesayetinden çıkartalım, üniversite özerkliğini sağlayalım. Rektörlerin atamayla değil seçimle gelmesi için yasal düzenlemeleri yapalım. 

TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop, en büyük görev size düşüyor. CHP İstanbul Milletvekilimiz Dr. Sibel Özdemir’in üniversite rektörlerinin seçimle gelmesi için Başkanlığınıza sunduğu, 6 Ocak 2021 tarih ve 2/3325 Esas Nolu  “Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin ivedilikle “Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu”na getirilmesi ve TBMM Genel Kurulunda öncelikli olarak yasalaşması için gereğinin ivedilikle yapılmasını, kamuoyu önünde bir kez daha hatırlatmak istiyorum. 

Üniversitelerimiz 12 Eylül askeri darbe dönemini aratacak uygulamalarla ve kanunlarla yönetilmeyi hak etmiyor.

Üniversitelerimiz özgürleşsin diye “kayyum” rektör atamalarını kabul etmeyen, mücadele bayrağını yükselten, umutlarımızı diri tutan akademisyenlerimize ve üniversite öğrencilerimize selam olsun.

Parlamenterler olarak bizler de söz veriyoruz,  üniversitelerimiz özgürleşene kadar mücadelemiz devam edecek…

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili 

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu CHP Grup Sözcüsü





27 Ocak 2021 Çarşamba

KÖY ENSTİTÜLERİNİN KAPATILMASI/ 27 OCAK 1954

Köy Enstitülerinin kapatılmasının 67. yıl dönümünde, Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü önünde CHP Çankaya İlçe Örgütümüzün düzenlediği, eğitim sendikalarımızın da katılımıyla bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

KÖY ENSTİTÜLERİNİN KAPATILMASI

Köy Enstitüleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün hayallerinin vücut bulmuş halidir! İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün talimatıyla, dönemin efsane Milli Eğitim Bakanımız Hasan Ali Yücel’in öncülüğünde, İlköğretim Genel Müdürümüz İsmail Hakkı Tonguç’un mimarlığıyla 17 Nisan 1940 yılında kurulmuştur. 

Ancak geçmişte yaşayan ve gelecek hayalleri olmayanlar,  aydınlanma hamlelerini boğmak için harekete geçmiştir. Bundan 67 yıl önce bugün, yani 27 Ocak 1954 yılında Köy Enstitüleri kapatılmıştır. Bugün de o anlayışın temsilcileri geçmişte yaşamaya devam ediyor. Kendi zindanlarına hepimizi hapsetmek istiyorlar… 

Köy Enstitülerini kapatan anlayış, bugün de 21 Köy Enstitüsü binasını yıkmak için fırsat kollamaktadır. Oysaki Köy Enstitüsü binaları, 4 Ocak 2000 tarihinde Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Abdullah Dörtlemez 21 il valiliğine gönderdiği yazıyla koruma altına alınmıştır.

Ancak son yıllarda Köy Enstitüsü binalarının yıkılacağı değerli arazilerine el koyulacağı, bu eşsiz mirasımızın tarihi simgelerinin yok edileceği yönünde çok sayıda ihbar almaya başladık.

Bu iddiaları TBMM’ye verdiğim soru önergeleri ile Meclisin gündemine taşıyarak; Milli Eğitim Bakanı ve Kültür ve Turizm Bakanına sordum.  

Bakanlıklardan gelen yanıtlar, Köy Enstitülerine bakışı ortaya koyuyor. Milli Eğitim Bakanlığı “Binaların yıkılmasına valilik karar verir” derken, Kültür ve Turizm bakanlığı “risk” nedeniyle boşaltılan Köy Enstitüsü binasının restorasyonu için bir müracaat yoktur.” diyordu.

Oysaki bizim soru önergelerimiz ihbar kabul edilip “Köy Enstitüsü binalarının durumunun ivedilikle gözden geçirilerek gerekli restorasyon, bakım ve güçlendirme işlemlerinin başlatılması gerekirdi.

Covid-19 pandemisinden hemen önce Köy Enstitüsünün bulunduğu 21 şehre gitme eylem planı hazırlamıştık. İlk eylemimizde de Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği ile birlikte, 15 Mart 2020’de “İvriz Köy Enstitüsü halkındır, yıktırmayacağız” diyecektik.  Ancak Covid-19 pandemisi bu eylemi gerçekleştirmemize fırsat vermedi. Biz de 21 Köy Enstitüsü binasını yıkmak isteyenlere koşullar ne olursa olsun fırsat vermeyeceğiz. 

Köy Enstitüleri kapatılmamış olsaydı Cumhuriyetin eğitim devrimleri yarım kalmayacaktı. 

Demokrasinin, insan haklarının, bağımsız yargının, özgür düşüncenin, eğitimde fırsat eşitliğinin olduğu bir ülkede yaşıyor olacaktık.  

Hedefimiz,  geçmişi tekrar etmek değil…

Köy Enstitülerini kuranların gelecek hayallerini de gerçekleştirmek.

Köy Enstitüleri kültürünün temelleri üzerinde yükselmek…


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

27 Ocak 2021


25 Ocak 2021 Pazartesi

AKP İL BAŞKANLARININ GÖREVİ ÖĞRENCİLERE KARNE DAĞITMAK MI?

Tekirdağ AKP İl Başkanı Mestan Özcan'ın Süleymanpaşa İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin karnelerini evlerine dağıtmasını, TBMM'ye verdiğim soru önergesi ile Meclis gündemine taşıdım.

  


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 25.01.2021

Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili

2020-2021 eğitim- öğretim yılının ilk dönemi uzaktan eğitimle tamamlanmıştır. İlkokul ve ortaokul öğrencileri karnelerini dijital ortamda alırken, lise öğrencilerine ilk dönem karnesi verilmemiştir. Ancak Tekirdağ AKP İl Başkanı Mestan Özcan Süleymanpaşa İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin karnelerini evlerine dağıtmıştır. Karne dağıtma anlarını da videoya kaydederek sosyal medyada hesaplarından paylaşmıştır.

Süleymanpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Abdullah Şenol tarafından siyasi bir partinin il başkanına öğrenci karnelerinin verilerek evlere dağıttırılması; öğrenci velileri ve eğitim sendikaları tarafından tepkiyle karşılanmıştır.

Diğer yandan, lise öğrencilerine ilk dönem karnesi verilmemiş olmasına rağmen, Süleymanpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesinin karne hazırlayarak evlere dağıttırma amacı anlaşılamamıştır.

Bu bilgiler kapsamında; 

1. Okul müdürü, öğrencilerin karnelerini hangi yasal gerekçeyle siyasi bir partinin il başkanına dağıttırmıştır? 

2. AKP Tekirdağ İl Başkanı hangi yetkiyle öğrenci karnelerini evlere dağıtmıştır?

3. Öğrenci karnelerinin dağıtılması siyasi parti il başkanlarının görev alanı içinde midir?

4. AKP dışındaki siyasi partilerin il başkanları da evlere karne dağıtabilir mi?

5. Lise öğrencilerine ilk dönem karnesi verilmemesine rağmen, Süleymanpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi, neden karne hazırlayıp evlere dağıttırmıştır?

6. Bakanlığınızca sorumlular hakkında bir soruşturma başlatılmış mıdır?

7. Bakanlığınızca sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmuş mudur?

20 Ocak 2021 Çarşamba

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ZİYA SELÇUK’A AÇIK ÇAĞRI MEKTUBU / UZAKTAN EĞİTİMDE KARNE NOTU FIRSAT EŞİTLİĞİNİ DERİNLEŞTİRİR


 Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk

“Uzaktan eğitimde puanla değerlendirme yapılmaz” hükmü yönetmeliklerden çıkartılarak öğrencilerin sınavla değerlendirilmesinin önü açılmıştır.

Covid-19 pandemisinde öğrencilerin puanla değerlendirilmesi eğitimde fırsat eşitliğini daha da derinleştirecektir. 

18 milyon öğrencinin aynı koşullarda uzaktan eğitime erişemediği; bilgisayarı, interneti olmayan milyonlarca öğrencinin olduğu, hatta televizyonu olmayan öğrencilerin olduğu, 6 milyonu aşkın öğrencinin EBA’dan yararlanamadığı bir ortamda öğrencilere değerlendirme notu verilmesi hakkaniyetli değildir. 

Uygulama uzaktan eğitime yeterince erişemeyen öğrencilerimizi daha da mağdur edecektir.

Öğrencilerini mağdur etmek istemeyen öğretmenlerimizi ve idarecilerimizi karşı karşıya gelmeyelim. Velilerimizi de  bu zor dönemde endişeye sevk etmeyelim…

Bu olağanüstü dönemde öğrencilere verilebilecek en iyi not” sağlıklı kaldıkları ve pandemi kurallarına uydukları için içten bir teşekkür olacaktır.

Öğrencilerimizi mağdur etmeyeceğiniz inancıyla sayılarımı sunarım. 

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

20 Ocak 2021


18 Ocak 2021 Pazartesi

AKP EĞİTİM SEN’Lİ ÖĞRETMENLERİ PARTİYE NASIL SAHTE ÜYE YAPTI?


Araştırma şirketlerinin yaptığı son anket sonuçlarına göre AKP’nin oyları erimeye devam ediyor.  AKP her geçen gün biraz daha kan kaybediyor. AKP yetkilileri de çözümü sahte üye kaydetmekte bulmuş olacak ki uçan kuşu bile AKP’ye kaydetmişler.

Son dönemde AKP il ve ilçe başkanlıklarından vatandaşlarımız aranarak türlü vaatlerle AKP’ye üye olmaları isteniyordu. CHP üyeleri, hatta il ve ilçe yöneticilerimiz de aranarak AKP’ye üye olmaları için ikna edilmeye çalışılmıştı. Yakın zamanda CHP Erzincan İl Başkan Yardımcımız da AKP’den üyelik için aranmıştı.

AKP üyelik sahtekarlığını önceki dönemlerde de yapmıştı. Bunu biliyoruz… Ancak hukuken siyasi partilere üye olamayan devlet memurlarını da sahte üyeliklerle partiye kaydedebileceklerini hiç düşünmemiştik. O da oldu! AKP öğretmenleri, Eğitim Sen üyelerini ve yöneticilerini partiye üye kaydetti. İzmir’de görev yapan Eğitim Sen üyesi ve yöneticisi bir öğretmenimiz, İstanbul Silivri’de AKP üyesi yapıldı.

Peki devlet memurlarının siyasi parti üyelikleri nasıl oluyor da devletin ilgili kurum ve kuruluşları tarafında da onaylanıyor ya da görmezden geliniyor? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı devlet memurlarının üyeliğini nasıl kabul ediyor?

AKP çürümüş dökülüyor! Devlet kurumlarına yerleştirdikleri de lime lime…

Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
18 Ocak 202

7 Ocak 2021 Perşembe

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN TERÖRİST İLAN EDİLMESİ SUÇTUR

Prof. Dr. Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı kararıyla Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanmasını protesto eden öğrencilerin evlerinin basılıp, kapılarının kırılarak gözaltına alınmaları, İçişleri Bakan Yardımcısı tarafından basın toplantısında terörist ilan edilmeleri ve Yeldeğirmeni Mahallesi Muhtarı Sultan Aksu Kütük’ün evinin basılmasını TBMM Başkanlığına verdiğim soru önergesiyle, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordum.  
 
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 07.012021


Yıldırım KAYA
Ankara Milletvekili 

Prof. Dr. Melih Bulu, 1 Ocak 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Boğaziçi Üniversitesine rektörlüğüne atanmıştır.

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri; seçim yapılmadan, üniversitenin dışından Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasını demokratik haklarını kullanarak protesto etmiş, üniversite rektörünün seçimle belirlenmesi taleplerini gündeme getirmişlerdir.

"Üniversitemizde kayyum rektör istemiyoruz" diyerek barışçıl bir eylemi gerçekleştiren Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden bazılarının evleri gece yarısı, ağır silahlı özel harekat polisleri tarafından basılıp, kapıları kırılarak gözaltına alınmıştır.

İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı da gözaltı sabahı yaptığı basın toplantısında, gözaltına alınan öğrencileri hedef alarak terörist ilan etmiştir. 

Uluslararası sözleşmeler, T.C. Anayasası ve yasalar ayaklar altına alınarak, öğrencilerin masumiyet karinesi yok sayılmış, büyük bir mağduriyet yaratılmıştır. 

Ayrıca, İstanbul, Kadıköy, Yeldeğirmeni (Rasimpaşa) Mahallesi Muhtarı Sultan Aksu Kütük’ün evi de sabaha karşı İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele, Özel Harekat ve Güvenlik Şube ekiplerinden oluşan yaklaşık 10 polis tarafından basılmıştır. Muhtar Sultan Aksu Kütük ve eşi yere yatırılarak tehlikeli bir örgüt üyesinin arandığı söylenmiş; ancak daha sonra aradıkları kişinin protestoya katılan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu anlaşılmıştır. Sultan Aksu Kütük’ün 7 yaşındaki kızı ise tüm bu yaşananları ağlayarak izlemiştir.

Bu bilgiler kapsamında;
1. Barışçıl protesto eylemi gerçekleştiren Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin evleri neden gece yarısı ağır silahlı özel harekat polisleri tarafından basılmıştır?
2. Evleri basılan öğrencilerin zillerine basmak yerine, neden kapıları kırılmıştır?
3. İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çatak, gözaltında bulunan öğrenciler hakkında basın toplantısı düzenleyerek neden terörist ilan etmiştir?
4. Yeldeğirmeni (Rasimpaşa) Mahallesi Muhtarı Sultan Aksu Kütük’ün evi neden basılmıştır?
5. Muhtar Sultan Aksu Kütük’ün evinin basılma nedeninin, gözdağı vermek olduğu iddiaları doğru mudur?
6. Sultan Aksu Kütük’ün 7 yaşındaki çocuğunun yaşadığı travmanın sorumluları hakkında bir işlem yapılacak mıdır?
7. Öğrencileri terörist ilan eden İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı ve tüm bu antidemokratik uygulamaların sorumluları hakkında bir işlem yapılacak mıdır?

6 Ocak 2021 Çarşamba

MİLLİ EĞİTİMDE SEÇMELİ DERS BASKISI

Öğrenci ve velilere seçmeli ders konusunda baskı uygulanması için, Iğdır İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Yakup Alhan'ın hazırlayıp il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gayri resmi yollarla dağıttığı seçmeli ders programı hakkında, TBMM Başkanlığına, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlanması için soru önergesi verdim.
 
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 06.01.2021

Yıldırım KAYA 
Ankara Milletvekili

Iğdır İl Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli Şube Müdürü Yakup Alhan tarafından hazırlanan, “2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Seçmeli Ders Süreci" başlıklı program il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gayri resmi yollarla dağıtılmıştır.

Programda, “Kur’an-ı Kerim”, “Peygamberimizin Hayatı”, “Temel Dini Bilgiler” seçmeli derslerinin veli ve öğrenciler tarafından seçilmesi için nasıl yönlendirme yapılacağı ve ikna yöntemleri anlatılmıştır.

Yazıda ayrıca, il milli eğitim müdürlüklerinin, okul idarecilerinin, müftülüklerin, ilahiyat fakültelerinin, dini dernek ve vakıfların seçmeli derslerle ilgili görevleri de sıralanmıştır. Millim Eğitim Bakanlığının görev alanında olan eğitim ve öğretime müdahale eden müftülükler, dini vakıflar ve dernekler; öğrenci, veli ve okul yönetimleri üzerinde de baskı kurmaya başlamıştır.

Iğdır Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli bir şube müdürünün direktifleri doğrultusunda harekete geçen il milli eğitim müdürlerinin görevlendirildiği okul müdürleri de velilerimizi ve öğrencilerimizi kıskaca almıştır. Milli Eğitim Bakanlığımızın da altını çizdiği, öğrencilerin ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre seçmeleri gereken derslerin baskıyla değiştirilmesi çocuklarımızın hayallerini ve başarılarını yok etmekle birlikte, suçtur. Bu bilgiler kapsamında; 

1. Milli Eğitim Bakanlığını kim/kimler yönetmektedir? 2. Bakanlığınızın, Iğdır İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Yakup Alhan'ın hazırlayıp il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gayri resmi yollarla dağıttığı seçmeli ders programı hakkında bilgisi var mıdır?

3. Bir şube müdürünün hazırladığı gayri resmi programın, il milli eğitim müdürleri tarafından görev kabul edilip uygulamaya sokulması suç değil midir?

4. Milli Eğitim Bakanlığınca müftülüklere, dini vakıf ve derneklere eğitime ilişkin görev ve sorumluluk verilmesinin hukuki dayanağı var mıdır?

5. Sorumlular hakkında bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmamışsa, yapılacak mıdır?