20 Eylül 2017 Çarşamba

AKP'nin Taşeron İşçiye Kadro Yalanı


AKP'nin Taşeron İşçiye Kadro Yalanı
AKP iktidarı kendi eliyle mağdur ettiği taşeron işçilere, yıllardır kadro vereceğini söyleyerek oy avcılığı yaptı.  Aradan 15 yıl geçmesine rağmen beklenen kadro bir türlü verilmedi.

Eski Başbakan Ahmet Davotoğlu, görevden el çektirilmeden önce, hiçbir ayrım yapılmaksızın kamuda çalışan taşeron işçilerin tamamının “kamuya” alınacağını duyurmuştu. Eski Başbakan, “Asıl işlerde çalışan personelimizi “kamuya” alıyoruz. Ayrıca, yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimizi de “kamuya” almayı kararlaştırdık. Böylece ister asıl iş olsun ister yardımcı iş olsun, dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi kalmayacak inşallah” demişti. 

Eski Başbakan, kelime oyunları yaparak özellikle “KAMU”ya alınacak demiş, “KADRO” verilecek dememişti. Oysaki aynı Başbakan, 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce, taşeron işçilerin “KADRO”ya alınacağını söylemişti.

Maliye Bakanı Naci Ağbal da taşeron işçilerin "Özel Sözleşmeli Personel" statüsünde kamuda istihdam edileceğini açıklamıştı.  Ağbal, taşeron işçilerin yeterlilik sınavına tabi tutulacağını, ücretlerinde hiçbir artışın yapılmayacağını, kadrolarının "Özel Sözleşmeli Personel" statüsü olacağını, 3’er yıllık sözleşme imzalanacağını ve 3'üncü yılın sonunda performans değerlendirmesi yapılarak sözleşmelerin yenileneceğinin altını çizmişti.

Biz de altını çizerek; “AKP hükümeti taşeron işçiye  “KADRO” vermiyor. “Özel Sözleşmeli Personel” satatüsünde kamuya alarak sömürü düzenine devam edecek” demiştik.

“Özel Sözleşmeli Personel” statüsü şartlarını da şöyle açıklamıştık:

  • Sınav şartı getiriliyor. 
  • Ücretlerinde hiçbir iyileştirme yapılmıyor.
  • Asgari ücrete mahkum ediliyor.
  • Performans değerlendirmesi getiriliyor.
  •  İş güvencesi verilmeyerk, 3 yıllık iş sözleşmesi imzalanıyor. 3'üncü yılın sonunda performans değerlendirmesi yapılarak sözleşmenin yenilenip yenilenmeyeceğine karar veriliyor.
  • Sendika hakları gasp ediliyor. Memur olmadıkları için kamu sendikalarına, işçi olmadıkları için işçi sendikalarına üye olamıyorlar.
  • Kıdem tazminatı hakkı verilmiyor
  • Toplu iş sözleşmelerinden, ikramiye ve sosyal haklardan yararlanma hakları yok.
  • Geçmişte açılan kadro davalarından vazgeçme şartı getiriliyor
  • Memur olma şartları aranıyor, 
  • Güvenlik soruşturması yapılıyor
“İşte AKP’nin yıllardır kadro yalanıyla sömürdüğü taşeron işçiye reva gördüğü yeni kölelik statüsü bu” demiştik.

AKP 1 Kasım seçimlerinde taşeron işçiden beklediği desteği de alarak iktidar oldu. Başbakan değişti, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanları değişti. Ancak taşeron işçilerin durumunda bir değişiklik olmadı. Değil taşeron işçiye “kadro” vermek,  “Özel Sözleşmeli Personel” sözü de rafa kalktı.

Şimdi yine seçimler yaklaşıyor!
Çiçeği burnunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, taşeron işçilerle ilgili çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da buna destek verdi. Maliye Bakanı, önceki çalışmaların dikkate alınarak, bir çalışma yürütüldüğünü söyledi.  Yandaş basın ve televizyonlar, taşeron işçiye “kadro” yalanını yeniden pompalamaya başladı.

Senaryo hep aynı!
Ancak taşeron işçinin hayatında değişen bir şey yok!
Ezilen hep taşeron işçi!

AKP taşeron işçiye hep yalan söyledi! Kadro sözünü, ne seçim bildirgesine koydu ne de hükümet programlarında yer verdi.  Hep gündemde tutarak, oy avcılığı yaptı. Umutla kadro bekleyen işçilerin geleceğini sömürdü. Yıllardır tekrarlanan oyuna rağme, taşeron işçilerimiz de AKP’ye oy vermeye devam etti!

Ancak, unutulmamalıdır ki sömürüden beslenenler kendi yarattığı kölelik sistemini kaldıramaz!!!

Taşeron işçilerin emeğinin üzerine kurulan çağdaş köleklik sistemini CHP kaldıracak!!!
CHP taşeron işçiye söz verdi!
Hiçbir ayrım yapılmaksızın kamuda çalışan taşeron işçilerin tamamını “KADRO”ya alacak!!!

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
20 Eylül 2017








12 Eylül 2017 Salı

CHP iktidara yürüyor


CHP iktidara yürüyor
12 Eylül darbesinin 37. yıldönümüne 20 Temmuz darbesi ortamında giriyoruz. Dün 1980 darbesini alkışlayanlar bugün 15 Temmuz darbe girişiminin ve 20 Temmuz darbesinin planlayıcı ve uygulayıcılarıdır.

12 Eylül darbesi gerçekleştiğinde FETÖ Terör Örgütü’nün elebaşı Fethullah Gülen darbecilere övgüler diziyor, Kenan Evren’i ”Cennetlik” ilan edip, şöyle diyordu; “Bu iş, öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir hiç sevabı olmasa da bu icraatı ona yeter, Evren cennete gidebilir”

O dönem darbeyi ve darbecileri alkışlayanlar, bugün iktidarı paylaşamadıkları için Türkiye halkına darbe yaptı.

1982 darbe Anayasası %92 oyla kabul edilmesine rağmen, darbeci Kenen Evren’in cenazesine 92 kişi katılmadı. Darbecilerin ve mühürsüz referandumla halkın oylarını çalanların bundan ders çıkartması gerekir.

Bugün Türkiye’nin, hiç olmadığı kadar CHP’ye ve CHP’nin ilkelerine ihtiyacı var. Darbeler ile Cumhuriyet tarihi boyunca elde edilen kazanımlar hızla yok ediliyor. Türkiye artık “çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma” yolundan çıkartıldı, karanlıklara doğru sürükleniyor. Bu sürüklenme OHAL ortamında zorla, zorbalıkla ve hileyle yapılıyor. AKP iktidarı rejimi yıkmak için amansız bir mücadele içinde...

Bu süreçte, AKP zorbalığına karşı çıkabilecek tek örgütlü gücün CHP olduğu da ortaya çıktı. “Adalet Yürüyüşü” ve “Adalet Kurultayı” bunun somut göstergesi oldu. Yandaş medyanın saldırısı, sözde gazetecilerin, köşe yazarlarının mesaisini bize ayırmasının sebebi de bundan kaynaklanıyor.

Mücadelemizi toplumun tüm kesimlerini kucaklayarak, hem TBMM’de hem de sokakta fiili ve meşru mücadele yöntemlerini kullanarak yapıyoruz. “Adalet Yürüyüşü”müzün başarısının altında yatan temel gerçek de budur.

“Adalet Kurultayı”nın bu kadar ilgi görmesinin nedeni ise halkın adalet arayışı ve farklı düşüncelerde de olsak, adil bir geleceği birlikte kurma isteğidir.

İl ve ilçe kongrelerimiz, yerel ve genel seçimlerde iktidara giden yolun ilk adımlarıdır. Büyük kurultay hazırlıklarımızı “İKTİDAR KURULTAYI” heyecanıyla yürütüyoruz. Çankırı’da da Türkiye’de de iktidar olmak için çalışıyoruz.

Çankırı’da daha çok çalışmamız gerek. Çünkü, Çankırı halkı adeta celladına aşık! İşsizliğe, yoksulluğa ve sürekli göç vermesine rağmen 2 milletvekilliğini de AKP’ye vermiş. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde AKP’nin oy oranı %69’a kadar yükselmiş. Ancak, Çankırı halkı hak ettiği hizmeti AKP hükümetinden alamamış. Bizim Çankırı’da bu dengeleri değiştirmemiz gerek…

Bu kongremiz KURŞUNLU’da, büyük kurultayımız da TÜRKİYE’de iktidara giden yolun ilk adımları olsun. Seçilecek arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
12 Eylül 2017/ÇANKIRI-Kurşunlu

4 Eylül 2017 Pazartesi

Sürgünleri Durdurun


Sürgünleri Durdurun
AKP hükümeti Eğitim Sen üyesi öğretmenlerden intikam almaya devam ediyor. 15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra, Doğu ve Güneydoğu’da açığa alınıp tekrar göreve iade edilen öğretmenler, şimdi de sürgün ediliyor.

Eğitim Sen üyelerini kanuna aykırı, keyfi bir şekilde açığa alıp, daha sonra görevlerine iade eden AKP hükümeti, çok sayıda öğretmeni de ihraç etmişti. Ancak, göreve iade edilen öğretmenleri bayram arifesinde sürgün ederek, kininin soğumadığını gösterdi.

İntikamın böylesi görülmedi! Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Elaziğ, Mardin, Van… Eğitim Sen üyesi öğretmenler sürgün listesinde. Dindar olduklarını iddia edenler, eşleri farklı illere sürgün edip, aile bütünlüklerini paramparça ediyor. Çocuklar anne babalarından ayrı yaşamaya mahkum ediliyor. Kanser hastaları ailelerinden uzak yerlere sürgün edilerek, aile desteği, tedaviye rahat ulaşma hakkı ellerinden alınıyor. Yaşam hakkı yok ediliyor.

FETÖ’nün siyasi ayağı yok diyenler, Eğitim Sen üyesi öğretmenlere FETÖ’cü muamelesi yapıyor. Siz FETÖ’ye milli eğitimi teslim ettiğinizde buna karşı mücadele edenler Eğitim Sen üyesi öğretmenler değil miydi?

Milli Eğitim Bakanı’na soruyoruz, Eğitim Sen’li öğretmenler ne zamandan beri FETÖ’cü oldu?

Onlar da çok iyi biliyorlar ki Eğitim Sen üyeleri “laik, demokratik, bilimsel” eğitimi savunuyor, öğrencilerine de bunu öğretiyor. Yıldırma politikasının nedeni de bu… Demokratik güçleri dağıtarak “dinsel” eğitime daha fazla alan açmak.

Zulüm yapan din tüccarı kindarlar, herkese, her şeye kin kusup, intikam duygularıyla saldırıyorlar. Her yaptıklarının onaylanmasını, alkışlanmasını istiyorlar. Tam bir diktatör anlayışı ile boyun eğmeyenleri, onaylamayanları, eleştirenleri, yok edip cezalandırıyorlar. Hukuk dişi yöntemlerle haklarını gasp ediyorlar.

Eğitim Sen üyelerini de sürgün ederek yıldırmaya çalışıyorlar. Ancak unuttukları bir şey var. Eğitim Sen üyesi öğretmenler, bu toprakların her karışında seve seve görev yapabilir, öğrencileriyle, velisiyle en sıcak ilişkiyi kurabilir, en kaliteli hizmeti verebilirler. Yıldırma politikalarına boyun eğmezler.

Kindarlığın kitabını yazanlar bilmelidir ki devlet vatandaşından intikam alamaz. İlkel, insanlık dışı, keyfi uygulamalar yapamaz. Yasaları herkese karşı eşit şekilde uygulama mecburiyeti vardır.

Hukuk dışı uygulamalarınıza son verin!
Sürgünleri durdurun!

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
4 Eylül 2017