25 Haziran 2017 Pazar

Gelin bayramlaşalım adalet aşkına

Gelin bayramlaşalım adalet aşkına
Adalet yürüyüşünün 10. gününü geride bıraktık. Heyecan dorukta, ilgi çığ gibi büyüyor, memleket kopmuş adalete akıyor. Herkeste büyük bir umut var. Adımlar ne kadar hızlı atılırsa “adalet”e bir adım daha yaklaştığımızı hissediyoruz. Sevgiliye kavuşmanın heyecanı içindeyiz. Hepimizin yüreği aynı sevgiliye “adalet”e çarpıyor.

Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu #AdaletYürüyüşü nü başlatarak, Türkiye tarihinin akışını değiştirdi. Adaletin kutsal bir kavram olduğu bilinciyle; ekmek kadar su kadar değerli olduğunu, her türlü bedeli ödemeyi hak ettiğini gösterdi.

Bu yürüyüşle Türkiye’nin bütün renkleri bir araya geldi…
Kol kola, omuz omuza yürüyor.
İşte bizim gelecek umudumuz bu!

Hepimiz adalete susamışız.
Baharın gelmesini bekler gibi heyecan içindeyiz.
Biraz da umutlu bir telaştayız.

Yarın bayram yine yollardayız.
Halkımızda yollarda bayramlaşacağız.
Haydi, gelin kucaklaşalım.
Adalet aşkına…

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
24 Haziran 2017
Adalet Yürüyüşü Bolu girişi mola yeri

19 Haziran 2017 Pazartesi

Vicdanlardaki adalet ateşine bir çakmak çaktık!


Vicdanlardaki adalet ateşine bir çakmak çaktık!
Adalet yürüyüşümüz Ankara Kızılay Meydanı Güvenpark’tan büyük bir kararlılık ve heyecanla başladı. Heyecanımız o kadar büyüktü ki 25 km yolu bir solukta aldık. Adalet bir adım ötedeymiş gibi hızlandırdık adımlarımızı. Heyecanımız doruktaydı! Şimdi bu heyecan bütün Türkiye’yi sardı. Herkes adalet istiyor, adalet için yürüyor.

Yürüdükçe büyüyoruz!
Büyüdükçe umudumuz artıyor…
Adalete bir adım daha yaklaşıyoruz.

Biz vicdanlardaki adalet ateşine bir çakmak çaktık!
Yürüyoruz…
Geçtiğimiz her yerden adalet çığlıkları yükseliyor.
Umudumuz bir kat daha artıyor.

Adalet bu topraklara ne zaman gelir diye oturup bekleme.
Yolumuza yoldaş ol…
Gel katıl bize!

Katılamıyorsan…
Yol güzergahlarında el salla…
Bir tas su ver, ayran ver, bir demet kır çiçeği getir…
Gel sarıl bize!

Gönül çeşmeni aç!
İki satır yazı yaz, şiir yolla, yorum yaz…
Sosyal medyadan destek ol bize!

“Ben tek başına ne yapabilirim” diye kara kara düşünme.
Yalnız değilsin, buna inan…
Biz seksen milyonuz!
Yaşın kaç olursa olsun “Veysel amca” kadar kararlı ol.
Yeter ki boyun eğme.
Adaletin peşinden koş!

“CHP ana muhalefet o yürüyecek ki bizde arkasından yürüyelim” diyenler!
“Sokak, sokak” diye tempo tutanlar!
“Keşke şu zamanda yapılsaydı” diyenler!
“Geç kalındı” diyenler!
“CHP’nin arkasından mı yürüyeceğiz” diyenler…

Artık bahane üretmeye vaktimiz yok! Adalet sorunu seksen milyonun ortak sorunudur. Bu yürüyüş sadece CHP yürüyüşü değildir. Bıçak kemiğe dayandı. Hepimizin tarihi sorumluluğu var. Herkes taşın altına elini koyacak! Adalet yürüyüşü Türkiye için büyük bir şanstır, geleceğimiz için aralanan aydınlık bir kapıdır.

İşçiler, memurlar, emekliler, çiftçiler, serbest çalışanlar…
İmamlar, öğretmenler, doktorlar, avukatlar…
Gençler, anneler, babalar, öğrenciler…
Sesimize ses verin!

Adil yargılanmak isteyen KHK mağdurları…
İşine dönmek, evine yeniden ekmek götürmek isteyenler.
“Ağaç kabuğu yesinler” diyenlere inat!
Biz adımlarımızı hızlandırdık, bir adım da siz atın!

“Biz de adalet istiyoruz ama korkuyoruz” diyerek köşeye çekilmek yok…
Korkularımızın bizi yönetmesine izin vermek Yok!
Korkular bizi esir alır, köleleştirir.
Adalet özgürleştirir.

Barış için, adalet için yürü!
Umudunu kaybetme…

Türkiye “yola revan oldu”
Bu topraklara adaleti hep birlikte getireceğiz.
Haydi! Sen de katıl…

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
19 Haziran 2017




13 Haziran 2017 Salı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Mağdurların Ahını Aldı


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Mağdurların Ahını Aldı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ( AİHM), 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen bir öğretmenin başvurusunu iç hukuk yolları tükenmediği gerekçesiyle reddetti. AİHM, bu kararında iç hukuk yolu olarak “bağımsız mahkemeler” yerine siyasi iktidarın güdümündeki bir “komisyonu” adres göstererek skandal bir karara da imza atmış oldu.

AİHM’ın iç hukuk yolu olarak gösterdiği “OHAL İnceleme Komisyonu”, 23 Ocak 2017 tarihli resmi gazetede yayınlanmasına rağmen halen göreve başlamış değil.

AİHM, daha önce yaptığı açıklamalarda, sorunların iç hukuk yoluyla çözülememesi halinde devreye gireceğini söylemişti. Ancak bugün, hukukun işlemediğini, askıya alındığını görmezden gelerek AKP’nin hukuk tanımazlığına ortak oluyor.

15 Temmuz “kontrollü darbe” girişiminden sonra ihraç edilen mağdurlar İdare Mahkemesine, Danıştay’a, Anayasa Mahkemesine başvurarak iç hukuk yollarını kullanmak istediler. Ancak siyasi iktidar bu yolları tıkayarak kullanılmasına izin vermedi. İç hukuk yollarının kullanılmasının mümkün olmadığını gören mağdurlar haklarını AİHM’de arama yoluna gitti. Ancak orada da kapılar yüzlerine kapatıldı.

O zaman soruyoruz;
• AİHM, tüketilmesi gereken iç hukuk yollarının kullanılamadığını bilmiyor olabilir mi?
• AİHM, mağdurlara adres gösterdiği “Komisyon”un göreve başlamadığını, daha da önemlisi iç hukuk yollarının önünün kapatılması için kurulduğunu bilmiyor olabilir mi?
• AİHM, komisyon kurulsa bile 200 bin dosyanın 7 üye tarafından yıllar yılı incelenemeyeceğini bilmiyor olabilir mi?
• AİHM, iç hukuk yolu olarak “bağımsız mahkemeleri” değil de siyasi bir “komisyonu” adres olarak göstermesinin hukuka aykırı olduğunu bilmiyor olabilir mi?
• AİHM bu kararıyla adaleti siyasete teslim edenleri onaylamış olmuyor mu?

Görülen o ki; AİHM üyeleri skandal kararın altına imza atarken, “işimizi geri istiyoruz” diyerek açlık grevi yapan, tutuklanıp ölüme terkedilen akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı görmüyor.

FETÖ bağlantılı damatları üç günde salıveren adaletin, diğer tutuklular için aynı hızla işlemediğini görmek istemiyor.

AİHM bu kararıyla, AKP’nin insan hakları ihlallerine onay vermiş ve yeni hak ihlallerinin de önünü açmış oluyor.

Hukuk AKP eliyle katledilirken, AİHM buna seyirci kalıyor…

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
13 Haziran 2017

9 Haziran 2017 Cuma

Darbe planını akademisyenler mi yaptı


Darbe planını akademisyenler mi yaptı
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 4 bin 811 akademisyenin kamu görevinden çıkartıldığını açıkladı. İhraç olan, çalışma izinleri iptal edilen, ancak haklarında herhangi bir soruşturma açılmayan akademisyenlerin yurt dışına çıkışları da yasaklandı.

Devlet üniversitelerinde çalışırken muhalif oldukları için ihraç edilen akademisyenler, yurt dışına çıkamıyor. Haklarında hiçbir soruşturma açılmamasına rağmen, pasaport başvuruları reddedilerek ya da iptal edilerek keyfi şekilde çıkış izni verilmiyor. Yurt dışında iş bulan, çeşitli üniversiteler tarafından çağrılan akademisyenler engelleniyor. Aynı keyfi durum diğer meslek grupları içinde uygulanıyor.

Kamu üniversitelerinden ihraç edildikten sonra haklarında herhangi bir soruşturma açılmayan yabancı uyruklu akademisyenlere de kendi ülkelerine dönüş izni verilmiyor.

Yabancı uyruklu olup, kapatılan özel üniversitelerde çalışan akademisyenlerin çalışma izinleri de iptal edilmiş. Haklarında herhangi bir soruşturma açılmayan bu akademisyenlere de yurt dışı yasağı getirilmiş.

Çalıştığı özel üniversite kapatıldıktan sonra sınır dışı kararı verilen yabancı uyruklu akademisyenler de bulunuyor. Bu akademisyenlerden bazıları Türk vatandaşlarıyla evli ve çocukları var. Aile bütünlüğü bozularak, çocuklarından ayırarak, ya da çocuklarıyla birlikte sınır dışı ediliyor.

Bir Türk vatandaşıyla evli olup, 15 Temmuzdan önce yurt dışına çıkan, çalıştığı özel üniversite kapatılan ve hakkında hiçbir soruşturma açılmamış olan yabancı uyruklu akademisyenlere de yurda giriş izni verilmiyor.

Bir kamu üniversitesinde çalışırken ihraç edilen, hakkında soruşturma açılmamış, bir Türk vatandaşı ile evli ve aynı zamanda çifte vatandaşlık hakkı bulunan akademisyene, çocuklarını kendi ülkesinde daha iyi koşullarda okutması için gidiş izni verilmiyor.

Hukuk dışı keyfi uygulamaları saymakla bitiremeyiz… Gitmek isteyen akademisyenlere yurt dışına çıkış yasağı getirilirken, kalmak isteyen akademisyenler sınır dışı ediliyor.

KHK ile ihraç edildikleri için işe alınmayan, İş bulamayan, çalışma izinleri iptal edildiği için çalışamayan kişilerin yurt dışına çıkışları engellenerek açlığa mahkum ediliyor.

Tarihte eşi benzeri görülmemiş, görülme olasılığı da pek mümkün olmayan bir darbe sürecinden geçiyoruz. Silahlı kuvvetlerin bir kısmı darbecilik oyunu oynamak istiyor. En büyük bedeli eğitimciler ve sivil memurlar ödüyor. 35 bin öğretmen ve 6 bine yakın akademisyen meslekten ihraç ediliyor.

“Eğitim Ordusu” sözü 15 Temmuz “denetimli” darbe girişimi ile gerçeğe dönüşüyor.
Tek bir eksikle…
O da silahlarının olmaması.
Silahsız “eğitim ordusu” darbe yapmaya kalkışıyor (!)
Ve onbinlerce eğitimci meslekten ihraç ediliyor.

Sadece akademisyenlere, öğretmenlere değil, yüzbinlerce mağdura, “ağaç kabuğu yesinler” deniliyor. İşine dönmek için açlık grevi yapanlar tutuklanıp ölüme mahkum ediliyor. Onlara sahip çıkan milletvekillerine biber gazı sıkılıyor.

Ama unutmayın, ekmeği için, onuru için mücadele eden insanların haklılığı karşısında “kağıttan kaplan iktidarınız” yanıp kül olacak. İnsanlık dışı işkencelerinize, plastik mermilerinize karşı “Veli Saçılık” kazanacak.

Darbenin en garip yanı ise figüran rolünde de olsa, tek bir siyasi figürün bile “darbe oyununda” rol almadığının, AKP iktidarı tarafından ısrarla iddia edilmesi. Filmin içinde askeri, polisi, öğretmeni, akademisyeni, doktoru, hemşiresi, temizlikçisi, çaycısı, baklavacısı, börekçisi, eri, erbaşı, üç günlük askeri var. Ama siyasi ayağı yok! Hep bir ayak eksik… Filmini çeksen çekilmez. Çünkü inandırıcılığı olmaz.

Devletin tüm imkanlarını FETÖ’nün hizmetine sunan, “ne istediler de vermedik” diyen, devlette örgütlenmesinin, stratejik alanlara girmesinin önünü açan siyasiler hala görevleri başında bulunuyor. Damatlar teker teker gözaltına alınıp serbest bırakılıyor, toplumun gözünde aklanıyor. Milyon dolarları ödeyen iş adamlarının serbest bırakıldığı iddiaları ortada dolaşıyor.

Darbenin siyasi ayağına dokunulmuyor.
Sır gibi saklanıyor
Ama sır değil.
Dokunan yanar, biliyorlar…
Onlar dokunamaz, ama biz dokunacağız.
Yanacaklar!

Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
9 Haziran 2017