27 Nisan 2021 Salı

Tam Kapanmada Mağdur Vatandaşa Bayram İkramiyesi Verilsin

 

•“Tam Kapanmada” Geliri Kesilen Mağdur Vatandaşa Bayram İkramiyesi Verilmeli

•Ek Ders Ücretleri Yasalara Aykırı Şekilde Kesilen Öğretmenlerimizin Haklarının İade Edilmesi İçin TBMM’ye Araştırma Önergesi Verdik 

•Ortaöğretim Başarı Puanı Kaldırılarak Az Da Olsa Eğitimde Fırsat Eşitliğinin Sağlanmalı

Değerli Basın Emekçileri

Milli Eğitim Bakanlığı, 19 Nisan 2021 tarihli kararı ile yüz yüze veya uzaktan eğitimde öğrenciler derse katılım sağlamazsa öğretmenlere ek ders ücreti ödenmeyeceğini açıkladı. Kararda, “Öğretmenlerin, öğrencilerin derse katılmamaları nedeniyle yerine getiremedikleri ders görevlerini yapmış sayılmalarının mümkün bulunmadığı değerlendirilmektedir” ifadelerine yer verildi.

Ek ders ücreti ödenmeyerek mağdur edilen öğretmenler de okul müdürlüklerine yazdıkları dilekçelerle “Uzaktan eğitim kapsamında EBA ve EBA dışındaki platformlarda canlı ders görevimi yerine getirmek için tüm yükümlülüklerimi yerine getirdiğim halde öğrenci derse katılmadığı için ek ders ücretleri müdürlüğünüzce ödenmemiştir.” denilerek ek ders ücretlerinin ödenmesini talep etmektedirler. 

Danıştay 11. Dairesi de 19.06.2007 gün ve E: 2007/341 sayılı kararıyla Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar'ın 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Öğrencilerin sınava girmeleri kaydıyla" ibaresinin yürütmesini durdurmuştur. Danıştay’ın gerekçeli kararında "Öğrenciler sınava/derse gelmese dahi bunun sorumluluğunun öğretmende olmadığını öğretmen sınav/ders için tüm hazırlıklarını yapmış olduğunu bu nedenle öğrenciler sınava girmese dahi ek ders ücretlerinin ödenmesi gerekliliği bulunmaktadır" ifadelerine yer verilmiştir. 

Danıştay’ın kararına göre; yüz yüze eğitim öğretim, EBA üzerinden ya da diğer platformlardan uzaktan öğretim kapsamında canlı ders vermek amacıyla tüm hazırlıklarını yaparak derse başlayan öğretmenin canlı dersinin teknik yetersizlikler nedeniyle kesilmesi ya da hiç bir öğrencinin canlı derse katılmaması/katılamaması halinde dahi ek ders ücretleri ödenmelidir.  

Eğitim sendikaları da sorumluluğunu tam olarak yerine getiren öğretmenin öğrencinin derse katılmamasından/katılamamasından sorumlu tutulamayacağını; ayrıca devam mecburiyetinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaldırıldığını, olağanüstü koşullarda öğrencinin devamından Bakanlığın sorumlu olduğunu hatırlatarak; kararın yok hükmünde olduğunun altını çizilmektedirler.

Milli Eğitim Bakanlığının aldığı karar; pandemi koşullarında görevini eksiksiz yerine getiren, özveriyle çalışan öğretmenlerimizi cezalandırma yöntemidir.

Milli Eğitim Bakanlığı asıl yapılması gerekenleri yapmıyor,  gücü öğretmenlere yetiyor. 

Öğretmenleri aşıladınız mı? Hayır!

Derslik sorununu çözdünüz mü? Hayır?

Okullarda yüz yüz eğitim öğretim ve sınav yapılabilmesi için gerekli sağlık koşullarını sağladınız mı? Hayır!

Öğretmen açığını kapattınız mı? Hayır!

Sözleşmeli, Ücretli öğretmen ayrımını kaldırdınız mı? Hayır?

Öğretmenlere ikramiye talebini karşıladınız mı? Hayır!

Öğretmenlere 3600 ek göstergeyi verdiniz mi? Hayır!

Öğretmenler Meslek Kanunu çıkardınız mı? Hayır

Ama ne yaptınız? Öğretmenin hakkı olana ek ders ücretini kestiniz!

Pandemi koşullarında her işte çalıştırdığınız; vefa destek grubu ve filyasyon ekiplerinde görevlendirdiğiniz öğretmenlerimize bunu mu reva gördünüz?

Yazıklar olsun size!

Öğretmenlerin ek ders ücretlerinin yasalara aykırı bir şekilde kesilmesinin araştırılması ve ek ders ücretlerinin verilmesi amacıyla Anayasa’nın 98., TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını için TBMM Başkanlığına da bir araştırma önergesi verdik. Konunun takipçisi olacağız. Her koşulda öğretmenlerimizin haklarını savunacağız. 

Değerli Basın Emekçileri

Aylardır tam kapanma için çağrı yapıyoruz, nihayet 29 Nisan- 17 Mayıs tarihleri arasında tam kapanma kararı çıktı. Bu karar çok geç alınmış ve eksik bir karar olmasına rağmen gerekli bir karardır.

Günlerdir yüz yüze eğitim ve sınavlar ertelensin diye çağrı yaptık. Bu kararla nihayet öğrencilerin çığlığı duyuldu. Şimdi sıra, ortaöğretim başarı puanı kaldırılarak, az da olsa eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasındadır.

Kapanma sürecinde kimsenin aç ve açıkta kalmaması gerekir. Bu süreçte işyerleri kapanan hiçbir geliri olmayan, gündelik işlerde çalışan vatandaşlarımızın da mağdur edilmemesi gerekir.

Buradan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a bir çağrı yapmak istiyorum… Önümüz bayram, emeklilere verilecek bayram ikramiye miktarı kadar bu vatandaşlarımıza da bayram yardımı verilmelidir. Bu miktarın da bin liradan en az bin 500 liraya çıkartılması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Bu yardımlar yapılmayacaksa milletimiz taş mı yesin?!


Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

27 Nisan 2021


22 Nisan 2021 Perşembe

Lebalep Kongrelerde Bulaşmayan Covid 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında Bulaşıyor!


Değerli Basın Emekçileri
Milli Bayramlara alerjisi olan AKP bu kez de pandemiyi bahane ederek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını yasakladı. İçişleri Bakanlığı yayınladığı genelgeyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı resmi tatil olması dolayısıyla, hafta sonuna özel sokağa çıkma kısıtlamasını 22 Nisan Perşembe günü, saat 19.00'dan başlattı.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ 23 NİSANI YASAKLAMA PLANI  
İçişleri Bakanlığı bunu yapar da Milli Eğitim Bakanlığı durur mu? Milli Eğitim Bakanlığı da haftalar öncesinden, 6 Nisan 2021 tarihli yazısı ile çelenk sunma törenlerinin fiziki mesafe koşullarına uygun şekilde asgari düzeyde katılımla gerçekleştirileceğini, çelenk sunma törenleri dışında kişilerin bir araya gelmesine neden olabilecek kutlama programları yapılmayacağını ilan etmiş. 

Ey İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, madem pandemi konusunda bu kadar hassassınız, pandemi yasaklarını yerle yeksan eden, Türkiye’yi kızıla boyayan AKP’nin lebalep kongrelerini neden görmediniz? Bakanlarla birlikte lebalep cenazelere niye katıldınız, niye izin verdiniz?

23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarının yasaklanması için haftalar önce hazırlık yapan,  Eyy Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, madem fiziki mesafe koşulları konusunda bu kadar hassassınız, çocuklarımızın sağlığını bu kadar düşünüyorsunuz; neden haftalardır 8. ve 12. sınıf çocuklarımıza yüz yüze sınav ve eğitim işkencesi yapıyorsunuz? Öğretmenlerimizi aşılamadan haftalardır bu sınavlara ve eğitime neden sokuyorsunuz?  

Aylardır çağrı yapıyoruz?
•Yüz yüze sınavları durdurun,
•Tüm öğretmenlerimizi ve eğitim çalışanlarını aşılatın,
•Milli Eğitim Bakanlığına ek bütçe talep edin,
•Öğrencilerin bilgisayar, tablet, televizyon internet ihtiyaçlarını karşılayın,
•Öğretmen ve öğrencilere interneti ücretsiz yapın,
•Öğretmen açığını kapatın, ivedilikle 100 bin öğretmen atamasını yapın,
•Yüz yüze eğitimin yapılabilmesi için derslik ihtiyacını tamamlayın,
•İnşaatları tamamlanamamış okulların ödeneklerini verip teslim alın,
•Her okula yeterli sayıda bilişim öğretmeni, temizlik ve sağlık personeli atayın,
•Okulların dezenfektan, maske ve temizlik malzemelerini karşılayın, 
•LGS ve YKS sınav tarihlerini uygun bir tarihe erteleyin,

Ancak bunların hiçbiri yapılmıyor!
Milli Eğitim Bakanlığı haftalar öncesinden Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını nasıl yasaklarız çabası içine giriyor!

COVİD MİLLİ BAYRAMLARDA MI BULAŞIYOR
Pandemi milli bayramlar olunca mı bulaşıcı oluyor?
Yoksa milli bayram alerjiniz depreşince mi pandemi yasaklarını hatırlıyorsunuz?
Milli bayramları yasaklamak için şimdi de pandemiyi mi kalkan olarak kullanıyorsunuz? 
Ne yaparsanız yapın, hangi yasakları koyarsanız koyun, Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’nın açılış günü olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanmasına engel olmazsınız.
Bu halk tüm yasaklarınıza rağmen milli bayramlarını en güzel şekilde kutladı, 23 Nisanı da kutlayacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın?
23 Nisan bizim gönüllerimizde?
Balkonlardan, evlerimizin en güzel köşelerinden, kalplerimizin en derinliklerinde kutlayacağız…
Milli bayramları yasaklayarak Cumhuriyetle hesaplaşmak isteyenlere, en güzel cevabı vereceğiz!

TİCARET BAKANI YÜCE DİVANLIKTIR
Siz milli bayramlarımızı yasaklayacağınıza Türkiye Cumhuriyetinin Bakanlık makamlarını ticari emelleri için kullananlara hak ettiği cezayı verin.
Sayın Erdoğan, Bakanlık makamını kendi şirketine kaynak aktarmak için kullanan eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ı görevden almanız yetmez.
Cumhurbaşkanlığı ya da AKP Genel Başkanlığı sıfatıyla derhal suç duyurusunda bulunun.
Görevini kötüye kullanan Ruhsar Pekcan Yüce Divanda yargılanmalıdır. Bu çağrımı Cumhuriyet savcılarımız da ihbar kabul etmelidir.
Antik Roma’da köleler hırsızlık yaptığında cezası ölümdü.
Özgür Romalılar hırsızlık yaptığında ise malının üç katı ceza olarak ödüyordu.
Siz 21. Yüzyılda,  9. yüzyıldaki Antik Romalıların da gerisine düştünüz?
Çalanın yanına kar kalıyor?

NUTUK YASAKLAYANLAR EMELLERİNE ULAŞAMAYACAK
Değerli Basın Emekçileri
Mersin Çamlıyayla İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Bakkal Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük eseri #Nutuk'un okullarda dağıtılmasını yasaklama gafletinde bulundu. 
Sen kimsin, bu cesareti kimden alıyorsun? 
Bu olayın bireysel olmadığını biliyoruz!
Bu İlçe Milli Eğrim Müdürünün arkasındaki güçler kim? Bunların da ortaya çıkartılmasını istiyoruz?

Milli Eğitim Bakanlığı bu zatı yöneticilik görevinden aldı. Yöneticilik görevinden alınması doğru olmakla birlikte yeterli değildir. Nutuk’u yasaklayan bir zihniyete çocuklarımız teslim edilemez. Gerekli soruşturmanın yapılıp, hak ettiği ceza verilerek, bu şahsın okullarımızdan uzaklaştırılması gerekir. 

Şunu herkes bilsin ki vatanını satan Vahdettin’in peşinden gidenlere çocuklarımızı emanet etmeyeceğiz!

Bir yanda okullarda Nutuk dağıtmalarına izin verilmeyen Ülkü Ocakları; diğer yanda Nutuk’u okullarda yasaklayan Vahdettin’i kendine rehber edinen AKP ile yol yürüyen MHP...

Eyy Bahçeli siz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yoldan mı yürüyeceksiniz?
Yoksa!
İstanbul işgal altındayken, vatanını bırakıp İngiliz zırhlısıyla kaçan Vahdettin’in yolundan yürüyenlerle mi birlikte olacaksınız?
Vatan satanın mı? Vatan kurtaranın mı yanında olacaksınız?
Herkes kararını versin?

Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
22 Nisan 2020

4 Nisan 2021 Pazar

BULGARİSTAN SEÇİMLERİ:TÜRKİYE'DE OKUMA YAZMA BİLMEYENLER OY KULLANAMIYOR

BULGARİSTAN SEÇİMLERİ:TÜRKİYE'DE OKUMA YAZMA BİLMEYENLER OY KULLANAMIYOR

Bugün Bulgaristan’da yapılan seçimler için çifte vatandaşlık hakları bulunan Türkiye’de yaşayan Bulgaristan göçmeni vatandaşlar da oy kullanıyor. Ankara’da oy kullanan vatandaşları sandık başında ziyaret ederek yaşadıkları sorunları dinledim. Çifte vatandaşlığı olan Bulgaristan göçmenlerinin oy kullanmasını engellemek için Ankara’da sadece iki sandık kurulmuş.

Türkiye’de oy kullanma hakkına sahip 500 bin vatandaş var;  anacak AB ülkeleri dışındaki ülkelerde yaşayanlara Bulgaristan yasalarına göre 35 sandık kurma sınırı getirilmiş. Bu sayı bir milyon da olsa, 50 binde olsa 35 sandıkla sınırlı. Bu durum vatandaşın oy kullanma hakkının elinden alan antidemokratik bir uygulamadır.  CHP olarak bu konuyu uluslararası boyuta taşıyarak, uygulamanın yanlışlığının düzeltilmesi için girişimde bulunacağız. 

Türkiye’de bulunan Bulgaristan’ın sadık sorumlusu listede adı bulunmayan ve de okuma yazma bilmeyen vatandaşın oy kullanması için belgeyi tercüman aracılığı ile doldurma hakkını okuma yazması olmadığı için kabul etmiyor. “Okum yazma bilmeyenler oy kullanamaz diyor.” 

Bu uygulama insan haklarına aykırıdır. Türkiye’de yaşayan Bulgaristan göçmenlerinin Bulgaristan’da demokrasiye sahip çıkmalarının önü kesilmek isteniyor. Biz CHP olarak Türkiye’de de Bulgaristan’da da demokrasiyi savunuyoruz.

Demokrasinin olmadığı yerde, IRKÇILIK hortluyor.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili 

4 Nisan 2021

2 Nisan 2021 Cuma

AKP GAZİ MECLİS’E DARBE YAPTI


Değerli Basın Emekçileri
1 Nisan 2021 Çarşamba günü AKP’nin Gazi Meclisimize darbe yaptığına hep birlikte tanıklık ettik. Biliyorsunuz tüm vatandaşlarımızı fişlemeyi amaçlayan  “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi” muhalefet partilerinin oylarıyla reddedilmişti. Aynı kanun daha önce de Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmişti.
Mecliste sadece el kaldırıp indiren AKP ve MHP milletvekilleri, kendi getirdikleri yasaları dahi takip edip Meclis çalışmalarına katılmıyorlar.  Çalışmadan para alanların, aldıkları onca para haramdır. Cumhur İttifakının Milletvekilleri saraydan talimat gelirse Genel Kurul çalışmalarına en fazla 250 kişiyle katılıyor; talimat olmazsa 50 kişiyle katılıp, daha sonra da “Elektronik oylama olsaydı koşa koşa gelip oylamaya katılırdık.” diyorlar.  
AKP, saraydan gelen talimat sonrasında TBMM’nin iradesini ayaklar altına alarak, kanunları ve Meclis İç Tüzüğünü çiğneyerek, yapılan oylamayı yok saydı.
Yasa teklifi AKP ve küçük ortağı MHP’nin oylarıyla 6 Nisan’da yeniden görüşülmek üzere gündeme alındı.
Eğer gündeme aldıkları konu esnafın, çiftçinin sorunu olsaydı; atanmayan öretmen sorununu çözseydi, 3600 ek göstergeyi verseydi, emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözseydi, KYK borçlarını silseydi biz CHP olarak gözü kapalı bu teklifi onaylardık. Ancak bunların getirdiği vatandaşı fişleme yasası. Kamuda işe girmek isteyen vatandaşı halasının, dayısının, teyzesinin çocuğunun varsa bir suçu bunu dikkate alarak devlet kapısından uzaklaştırmak istiyorlar. Böyle kanun olur mu? Akrabalık bağına göre masum insanlar cezalandırılır mı?  
Uzun zamandır tek adam tarafından Meclis’in işlevleri sınırlandırılmış, muhalefetin ne kanun teklifleri, ne araştırma önergeleri ne de soru önergeleri dikkate alınmıyordu. Son gelişme ile Meclis’e sivil darbe yapılarak tüm yetkileri elinden alınmış oldu. 
AKP’nin Meclis iradesini tek kalemde yok sayması, AKP’nin siyasi bir parti olmadığını, tek adam diktatörlüğünün adı olduğunu da tüm dünyaya ilan etti.
AKP ve küçük ortağı MHP son günlerde antidemokratik uygulamalarına akıl almaz bir şekilde hız verdi. 
Önce insan hakları savunucusu HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Milletvekilliğini bir twiti paylaştığı için düşürdü. 
Siyasi parti kapatmayı tarihe gömeceğiz diyerek İktidara gelen AKP, 6 milyonun üzerinde vatandaşımızın oy verdiği, Meclisin 3. partisi olan HDP’yi kapatmak için MHP ile kolları sıvadı.
Ancak Anayasa Mahkemesi, HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı usul eksiklikleri tespit ettiği için iddianameyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade etti.
MHP Genel Başkanı hızını alamayarak HDP ile birlikte Anayasa Mahkemesi’nin de kapatılması talimatını verdi. Talimat diyorum, çünkü Bahçeli’nin talimatı saraya ulaşıyor, saray da AKP Milletvekillerine ulaştırarak uygulamaya sokuyor. 
Eyy Erdoğan, Eyy Bahçeli…
Bağımsız yargıyı yok ettiniz, kanunları yok saydınız, Anayasa Mahkemesini kapatmayı konuşuyorsunuz…
Unutmayın!
Sizin de bağımsız yargıya muhtaç olduğunuz günler de gelecek!
Devran hep böyle devam etmeyecek! 

Değerli Basın Emekçileri,
Demokrasinin uygarlık olduğunu bilen, demokrasinin tadını almış, yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığını uygulayarak görmüş bir halka Gazi Meclis’in iradesinin yok sayılmasını kabul ettiremezsiniz. 
Tarihte demokratik yollarla iktidara gelip halkına zulmeden, halkın özgür iradesini yok sayan diktatörlerin sonu hep hüsran olmuştur. 
Türkiye Cumhuriyetini kuranların… Mustafa Kemal Atatürk’ün yoldaşları olarak bizler,  Gazi Meclisimize yapılan darbeye karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Halkın özgür iradesi, diktatörlük heveslilerini sandıkta tarihin çöplüğüne gömecektir.
Gelin sandığı halkın önüne koyun! Halkın diktatörlük mü, demokrasi mi istediğini görün…
15 Temmuz’da Gazi Meclisimizi yok etmek için bombaladılar. Bugün de 1 Nisan 2021 Çarşamba günü Meclisimizin iradesini yok saymak istediler.
Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın! Fiili ve meşru mücadelemizle bütün zorlukları aşacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığımız bayrağı 2. yüzyıla onurla taşıyacağız.

Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
2 Nisan 2021

1 Nisan 2021 Perşembe

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİN SÜRESİ UZATILSIN

 KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİN SÜRESİ UZATILSIN

CHP’nın sendikacı Milletvekilleri Kısa Çalışma Ödeneğinin süresinin uzatılmasını istedi.

Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, İzmir Milletvekili Kani Beko ve Muğla Milletvekili Süleyman Girgin TBMM’de ortak basın toplantısı düzenleyerek, 31 Mart’ta bitirilen Kısa Çalışma Ödeneği süresinin uzatılmasını istedi. 

Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya (KESK/Eğitim Sen Kurucu Başkanı) yaptığı açıklamada, “Pandemi koşulları ağırlaşarak devam ederken Kısa Çalışma Ödeneği’nin kaldırılması işsiz sayısını daha da artıracaktır. İşverenlerin dayanma gücü kırılacak, üretimin durmasına ve üretim yapan işyerlerinin hızla kapanmasına neden olacaktır.” dedi.

 “Soruyoruz size, pandemide hangi koşullar iyileşti de Kısa Çalışma Ödeneği’ni kaldırdınız?” diyen Kaya, “Pandemi mi sona erdi? Ekonomik kriz mi bitti? Toplumun tüm kesimleri mi aşılandı? Kapalı olan işyerleri normal üretime mi geçti? İşsizlik sayıları mı azaldı? Hangi gerekçelerle Kısa Çalışma Ödeneği’ni sonlandırdınız?” dedi. 

“Saray iktidarı, işçinin birikiminden günde 47 liranın işçiye ödenmesini çok görüyor… “ diyen Kaya, “Siz kimin parasını kime vermiyorsunuz. İşsizlik Fonu işsiz kalan işçiler için oluşturulan bir fondur. Bu günlerde kullanılmayacaksa, ne zaman kullanılacak? Nerelerde kullanılacak? Kimin için kullanılacak?” diye sordu. 

Kaya, “Bugün yapılması gereken Kısa Çalışma Ödeneği’nin asgari ücret seviyesine çıkartılarak, 2021 yılı sonuna kadar ödenmesine devam edilmesidir. 2022 yılında da değişen koşullara göre ödenip ödenmeyeceğine karar verilmelidir.” Çağrısında bulundu.

İzmir Milletvekili Kani Beko (Önceki dönem, DİSK Genel Başkanı) yaptığı açıklamada, “Çok açık ve nettir ki; bu durum büyük bir işsizlik dalgasına neden olacaktır. Pandemi koşullarında zaten açlıkla, yoksullukla boğuşan milyonlar bir kez daha açlığa, sefalete terk edilecektir. İşten çıkarmalar artacağı için, işsizlik daha da çok artacaktır.” dedi.

“14 milyona yakın işçinin 6.2 milyonu yani yüzde 44 oranında işini, gelirini kaybetti.  Bu süreçte yani 1 yıldan bu yana sendikalara üye olan işçiler, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadıkları gerekçesiyle 25/2 maddesi çıkış kodu olan 29 ile işten atıldılar. Bu işçiler tekrar işlerine dönmelidirler.” diyen Beko, “Pandemi sürecinde yüzbinlerce çalışan sözde işten atılmadı ama ücretsiz izne çıkarıldı. Bu uygulama da derhal sonlandırılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Beko, “İşten atmalar yasaklanmalıdır, Kod 29’un kullanılması engellenmelidir. Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalıdır. İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmelidir. Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalıdır. Tüm çalışanların bir an önce aşı olmaları sağlanmalıdır.” dedi. 

Muğla Milletvekili Süleyman Girgin (Önceki dönem,  Maden-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı ) “2020 Mart’ından bu yana AKP’nin pandemi ile trajik imtihanına şahit olduk. Trajikti çünkü; diğer ülkeler çubuğu sosyal devlet olmaya bükerken; AKP tam bir vurdumduymazlıkla vatandaşlarımızı kendi kaderine terk etti. Trajikti çünkü; vatandaşlarımız canı ve cüzdanı arasına sıkışmışken, tek kalemde yandaşın milyarlarca liralık vergi borcunu silen, her sene bütçeden garantili projelere milyarlarca lira akıtan Tek Adam Rejimi faturayı yine halka kesti.” dedi. 

Girgin, kitlesel işsizliğin önüne geçilmesi ve çalışanların zorla ücretsiz izne çıkartılmaması için önerilerini şöyle sıraladı:

“1)Kısa çalışma ödeneği pandemi sonuna kadar devam ettirilmelidir.

2) Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartları kaldırılmalı, tüm işçilerin kısa çalışma ödeneğine erişimi kolaylaştırılmalıdır.

3) Kısa çalışma ödeneği alan işçilerin ileride işsizlik ödeneğinden ve emeklilik hakkından kayıp yaşamaması için düzenleme yapılmalıdır. 

4) İşten çıkarma yasağı salgın boyunca bütün istisnaları kaldırılarak devam etmeli, Kod-29 zulmüne son verilmelidir. 

5)Günlük 47 TL’lik ücretsiz izin sömürüsüne son verilmelidir. 

6) Kısa çalışma ödeneğinin alt sınırı 2825 TL net asgari ücret olarak belirlenmelidir. 

7) İşsizlik sigorta fonundan işverenlere yönelik teşvik ve destek ödemelerine son verilmeli, fonun maddi varlığı sadece işçiler için kullanılmalıdır.

8) Kayıt dışı çalışanların ve yoksul yurttaşların geçimini sağlamak üzere düzenli bir gelir desteği sağlanmalıdır.” 

Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, İzmir Milletvekili Kani Beko ve Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in TBMM’de ortak basın toplantısı metni:

Yıldırım KAYA CHP Ankara Milletvekili

Değerli Basın Emekçileri

Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması 31 Mart tarihinde sona ermiştir. Ancak Kısa Çalışma Ödeneği’nin ödenme koşulları ortadan kalkmamıştır. Aksine Covid-19 pandemisi yaygınlaşmış, Türkiye’nin risk haritası kızıla boyanmış, ekonomik kriz daha da derinleşmiştir.

Pandemi koşulları ağırlaşarak devam ederken Kısa Çalışma Ödeneği’nin kaldırılması işsiz sayısını daha da artıracaktır. İşverenlerin dayanma gücü kırılacak, üretimin durmasına ve üretim yapan işyerlerinin hızla kapanmasına neden olacaktır. Kısa Çalışma Ödeneği’nin sonlandırılması zincirleme etki yaratarak işsizliğin ve ekonomik krizin daha da artmasına neden olacaktır. 

Soruyoruz size, pandemide hangi koşullar iyileşti de Kısa Çalışma Ödeneği’ni kaldırdınız?

Pandemi mi sona erdi?

Ekonomik kriz mi bitti?

Toplumun tüm kesimleri mi aşılandı?

Kapalı olan işyerleri normal üretime mi geçti?

İşsizlik sayıları mı azaldı?

Hangi gerekçelerle Kısa Çalışma Ödeneği’ni sonlandırdınız…

İşçinin, işverenin ve toplumun tüm kesimlerinin ortak talebi, bu zorlu koşullarda Kısa Çalışma Ödeneğine devam edilmesi yönündedir. 

Kısa Çalışma Ödeneğinden bugüne kadar toplam 3 milyon 700 bin işçi yararlandı. Mart ayı sonunda da 1 milyonu aşkın işçi yararlanıyordu. 

Bugünden itibaren daha çok işçi işsiz kalacak, daha çok işçi ücretsiz izne çıkartılacak, daha çok işyeri kapanacaktır.

Kısa Çalışma Ödeneği’nin kaldırılma kararı, işçiyi açlığa mahkum eden bir karardır!

Kısa Çalışama Ödeneği, İşsizlik Fonu’ndan ödenmektedir. İşsizlik Fonu’unda biriken para işçinin parasıdır. Yani işçinin birikimi, işçiye ödenmektedir.

Saray iktidarı, işçinin birikiminden günde 47 liranın işçiye ödenmesini çok görüyor… 

Siz kimin parasını kime vermiyorsunuz.

İşsizlik Fonu işsiz kalan işçiler için oluşturulan bir fondur.

Bu günlerde kullanılmayacaksa, ne zaman kullanılacak?

Nerelerde kullanılacak?

Kimin için kullanılacak?

Bugün yapılması gereken Kısa Çalışma Ödeneğinin asgari ücret seviyesine çıkartılarak 2021 yılı sonuna kadar ödenmesine devam edilmesidir. 2022 yılında da değişen koşullara göre ödenip ödenmeyeceğine karar verilmelidir.  

Kani Beko İzmir Milletvekili

Değerli Basın Mensupları;

TBMM’de kabul edilen bir düzenleme ile işsizlik fonundan ödenmek üzere kısa çalışma ödeneğine ilişkin koşullar belirlenmiş ve bir süredir bu yolla pandeminin oluşturduğu ağır koşullar hafifletilmeye çalışılmıştır. 

Ancak Cumhurbaşkanın kararı ile bugün itibarıyla Kısa Çalışma Ödeneği sonlandırılmıştır.

Çok açık ve nettir ki; bu durum büyük bir işsizlik dalgasına neden olacaktır. 

Pandemi koşullarında zaten açlıkla, yoksullukla boğuşan milyonlar bir kez daha açlığa, sefalete terk edilecektir. İşten çıkarmalar artacağı için, işsizlik daha da çok artacaktır. 

Zaten ülkemizde şu an 10 milyona yakın işsizler ordusu vardır.

Dünyada 95 ülkenin nüfusundan daha fazla kişinin ülkemizde işsiz olduğunu vurgulamak isterim.

Kısa çalışma ödeneği kapsamında 3,7 milyon çalışana 2020 yılında 27 milyar lira, bu yılın ilk iki ayında ise 5 milyar lira olmak üzere toplam 32 milyar lira ödeme yapıldığı vurgulanmaktadır. 

Ancak bu kişilerin SGK primleri yatırılmadığından dolayı önümüzdeki dönemde başta kendileri ve onlarla birlikte aileleri de sağlık sorunlarıyla uğraşacaklardır. 

Bu güne kadar yaklaşık 1.400 TL kısa çalışma ödeneği alan kişiler, açlık sınırı 3 bin TL’ye yakın, yoksulluk sınırının 8 bin TL’yi geçtiği bir süreçte zaten zar zor geçiniyorlardı. Bu nedenle de kısa çalışma ödeneğinin bitirilmesi değil aksine kapsamı ve miktarının genişletilerek devam ettirilmesi gerekmektedir.

Kısa çalışma ödeneği kesilirse, bu insanlara iş bulamazsak, işsizlik fonundan da yararlanmazlarsa bu insanlar evine ekmek getiremez konumuna geleceklerdir. Son günlerde AKP’lilerin ve çevrelerindeki kişilerin lüks harcamalarına, devleti ve imkanlarını nasıl talan ettiklerine şahit oluyoruz. 

Kapalı alanlarda kongre yapanlar ve salgının yayılmasını sağlayanlar yani Saraydakiler itibarlarından biraz tasarruf yapacak, uçan, yüzen saraylarından, aldıkları birden fazla maaşlardan vazgeçecek ve esnafa, işçiye, çalışana destek olacaklardır.  

Değerli basın mensupları,

Buradan bir kez daha İşsizlik Ödeneğinden Yararlanma Koşullarını hatırlatmak isterim;

1. Kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalmak,

2. Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün hizmet akdine tabi olmak,

3. Hizmet akdinin feshinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak,

Bu yasal koşulları, kısa çalışma ödeneği alanların yerine getirmesi çok zordur. Bu yurttaşlar işsizlik fonundan ne yazık ki maaş alamayacaklar. Bugünden itibaren kısa çalışma ödeneği de alamayacaklar. 

Bu durum ILO’nun kararlarında da tanımlanmıştır. 

ILO'nun sosyal güvenlikle ilgili 102 sayılı Sözleşmesi ve 202 sayılı Tavsiye Kararı'na uygun olarak bütün yurttaşlara asgari geçimi şartlarını sağlayacak bir asgari gelir desteği/sigortası sağlanmalıdır. O nedenle de bu kişilere mutlaka asgari ücret düzeyinde bir maaş bağlanmalıdır. 

Pandemi sürecinde başta sağlık çalışanları olmak üzere yüzlerce çalışan koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. 

Birçok insan işini, gelirini ve ekmeğini kaybetti. 

14 milyona yakın işçinin 6.2 milyonu yani yüzde 44 oranında işini, gelirini kaybetti.  

Bu süreçte yani 1 yıldan bu yana sendikalara üye olan işçiler, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadıkları gerekçesiyle 25/2 maddesi çıkış kodu olan 29 ile işten atıldılar. Bu işçiler tekrar işlerine dönmelidirler.

Pandemi sürecinde yüzbinlerce çalışan sözde işten atılmadı ama ücretsiz izne çıkarıldı. Bu uygulama da derhal sonlandırılmalıdır.

İşten çıkarmalar Covid-19 süresince yasaklanmalı, işten çıkarmalar ve ücretsiz izinler yerine kısa çalışma ödeneği uygulaması uzatılmalıdır.

Bunun yanı sıra; 

İşyerlerinde başta üretim alanları olmak üzere ulaşım, beslenme, barınma gibi tüm alanlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalıdır. 

Kronik hastalığı olan ve belli bir yaşın üzerindeki tüm işçiler kamu ya da özel fark etmeksizin, bu süreçte idari-ücretli izne çıkarılmalıdır. 

İşten atmalar yasaklanmalıdır, Kod 29’un kullanılması engellenmelidir. 

Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalıdır. 

İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmelidir. 

Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalıdır.

Tüm çalışanların bir an önce aşı olmaları sağlanmalıdır. 

Süleyman Girgin Muğla Milletvekili

Değerli basın mensupları hepinizi saygıyla selamlıyorum;

2020 Mart’ından bu yana AKP’nin pandemi ile trajik imtihanına şahit olduk. 

Trajikti çünkü; diğer ülkeler çubuğu sosyal devlet olmaya bükerken; AKP tam bir vurdumduymazlıkla vatandaşlarımızı kendi kaderine terk etti.

Trajikti çünkü; vatandaşlarımız canı ve cüzdanı arasına sıkışmışken, tek kalemde yandaşın milyarlarca liralık vergi borcunu silen, her sene bütçeden garantili projelere milyarlarca lira akıtan Tek Adam Rejimi faturayı yine halka kesti. 

Trajikti çünkü; TÜRK-İŞ’e göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı, 2.719 TL iken işçilerimize 1431 TL nakdi ücret desteğini reva gördü. 

Pandemiye işsiz girenlerden, kayıtsız çalışanlardan bahsetmiyorum bile…

Hem testiyi siz kıracaksınız, yani pandemi döneminde halkı ekonomik krize mahkum edeceksiniz, hem de kalkıp tokadı halka atacaksınız yani açlığa talim ettireceksiniz. Bunu kabul etmiyoruz!

Değerli basın mensupları;

Pandemi ve kriz kıskacına karşı yetersiz de olsa bir gelir desteği mekanizması olan Kısa Çalışma Ödeneği'nin dün itibariyle sona ermesi yüz binlerce insanın işini, gelirini tehdit ediyor.

Eğer kısa çalışma ödeneği uzatılmazsa,  1 milyon 300 bin işçi ya işsiz kalacak ya da zorunlu olarak günlük 47 TL karşılığında ücretsiz izne çıkartılacaktır. 

Kimse kasada para yok demesin!

3-4 maaşlı AKP’li bürokratlara gelince kasada para var, işçiye emekçiye gelince kasada para yok. İşçilerin bu yalanlara da karnı tok! 

Ödeneği sonlandırmak toplumu intihara sürüklemektir. 

Kısa çalışma ödeneğinin en azından pandemi sonrasına kadar devam etmesi gerekmektedir.

Değerli basın mensupları,

Özellikle sendikal örgütlenmenin olmadığı işyerlerinde, işçilerin önemli bir bölümünün SGK bildirimleri gerçek kazançları üzerinden değil, asgari ücret düzeyinden yapılmaktadır. 

Bu çarpık durum; işçilerin emeklilik aylığı, geçici iş göremezlik ödeneği, işsizlik sigortası ödeneği ve kısa çalışma ödeneği gibi ödemelerinin düşük hesaplanmasına neden olmaktadır. 

Bazı işverenler, sendikal örgütlenme içindeki işçiyi cezalandırıcı nitelikte kısa çalışma kapsamına almakta, işçiler arasında ayırım yapılmaktadır. 

Bazı işverenler, faaliyeti tamamen durmuş olan işyerlerinde kısa çalışma süresinde işçilere yıllık izin kullandırmıştır. 

Bazı işverenlerce, kısa çalışma kapsamında olmalarına rağmen işçiler 30 gün süreyle çalıştırılmıştır. 

Bazı işverenler işçiyi ücretsiz izne göndermekle tehdit ederek çalıştırmıştır. 

Sonuç olarak, bu kötü niyetli uygulamaların, denetim yoluyla engellenerek kısa çalışma ödeneği uygulamasının uzatılması sosyal devlet olmanın gereğidir. 

Ancak geçici olan bu uygulamayı sonlandıracak etkin bir ekonomik ve sosyal programın bir an önce yürürlüğe konulması isabetli olacaktır, bunu da ilk seçimlerde iktidara gelecek olan partimiz, alnının akıyla yapacaktır. 

Değerli basın mensupları,

Kitlesel işsizliğin önüne geçilmesi ve çalışanların zorla ücretsiz izne çıkartılmaması için;

1) Kısa çalışma ödeneği pandemi sonuna kadar devam ettirilmelidir.

2) Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartları kaldırılmalı, tüm işçilerin kısa çalışma ödeneğine erişimi kolaylaştırılmalıdır.

3) Kısa çalışma ödeneği alan işçilerin ileride işsizlik ödeneğinden ve emeklilik hakkından kayıp yaşamaması için düzenleme yapılmalıdır.

4) İşten çıkarma yasağı salgın boyunca bütün istisnaları kaldırılarak devam etmeli, Kod-29 zulmüne son verilmelidir.

5) Günlük 47 TL’lik ücretsiz izin sömürüsüne son verilmelidir.

6) Kısa çalışma ödeneğinin alt sınırı 2825 TL net asgari ücret olarak belirlenmelidir.

7) İşsizlik sigorta fonundan işverenlere yönelik teşvik ve destek ödemelerine son verilmeli, fonun maddi varlığı sadece işçiler için kullanılmalıdır.

8) Kayıt dışı çalışanların ve yoksul yurttaşların geçimini sağlamak üzere düzenli bir gelir desteği sağlanmalıdır. 

Bu amaçla ILO’nun sosyal güvenlikle ilgili 102 sayılı Sözleşmesi ve 202 sayılı Tavsiye Kararı’na uygun olarak bütün yurttaşlara asgari geçimi şartlarını sağlayacak Aile Destekleri Sigortası uygulaması derhal hayata geçirilmelidir.

Değerli basın mensupları, bitirirken şunları söylemek istiyorum;

Küresel salgının ekonomik ve sosyal alanda yol açtığı tahribatın giderilmesinde fedakârca çalışan işçilerin emeği bulunmaktadır. 

Zor günlerde, işçilerimiz sağlıkları pahasına üretimi aksatmadan sürdürmüşlerdir. 

Kısa çalışma ödeneğinin pandemi sonuna kadar sürdürülmesi, iktidarın lütfu değil görevidir. 

Hepinize teşekkür ediyorum.