21 Mart 2019 Perşembe

SEN ATATÜRK DİYE BİR ADAMI DUYDUN MU? DİYE SORACAK MİLYONLAR VAR

SEN ATATÜRK DİYE BİR ADAMI DUYDUN MU? DİYE SORACAK MİLYONLAR VAR
Sevgili Kırklarelililer
Emperyalizme karşı verdiği mücadele karşısında dünyanın önünde saygıyla eğildiği, Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik saldırılar, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma gününde de devam etti.
Avcılar Milli Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde, Avcılar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin organize ettiği Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma etkinliğinde okunan duada, Atatürk’ün adına yer vermeyerek bir kez daha kinlerini kustular.
Törene katılanlar arasında bulunan Albay Önder İrevül yapılan saygısızlığa seyirci kalmayarak, duayı yapan öğretmene, “Mustafa Kemal Atatürk’ü duydun mu sen hiç? Ona niye Fatiha okumadın?” diyerek tepkisini gösterip, töreni terk etmiştir.
Avcılar İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Engin ise, yaptığı açıklamada haddini aşan ifadelerle, Atatürk’ü kastederek, “Sadece dua sırasında adı geçmedi. Okunan Kur’an’dan ve duadan mı rahatsız oldular bilmiyorum.” diyerek saldırısına devam etmiştir.
Milli Eğitim Müdürü Emin Engin, 18 Mart Çanakkale şehitlerine okunan bir duada, Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçmemesini normalleştirmeye çalışıyor.
“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen bir vatan hainine resmi ziyaretler gerçekleştiren, Diyanet İşleri Başkanlığı da, “Çanakkale Zaferi ve Birlik Ruhu” başlıklı cuma hutbesinde, Çanakkale kara savaşlarının kahramanı, Anafartalar Komutanı, Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün adına yer vermemiştir. Oysaki başında bulunduğu, Diyanet İşleri Başkanlığını da Mustafa Kemal Atatürk kurmuştur.

Sevgili Kırklarelililer
Ülkesinin kurucusuna düşmanlık eden böyle bir anlayış, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir
Şimdi, bu Albayımız hakkında idari tahkikat başlatıldığı iddia edilmektedir. Bu iddia doğruysa, böyle bir tahkikat başlatıldıysa, bunu başlatanlar Atatürk düşmanlarıdır, bu anlayışın mimarlarıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı bu tür saldırılara sessiz kalarak, saldırıların ortağı ve onay makamı olmaktadır.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a sesleniyorum, il, il dolaşıp belediye başkan adayları için oy isteyeceğine, görevinin başına dön! Milli Eğitim Bakanlığı yap!
Görevlendirilmiş bazı sefiller; bizlere bağımsız bir vatan bırakan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e dualarda yer vermeyerek, karanlık hedeflerine ulaşacaklarını sanıyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığını ele geçirenler, Atatürk adını silmek istiyorlar. Onlar; laik, demokratik, bilimsel eğitimin düşmanlarıdır. Eğitim sistemimizi karanlık bir yola soktular.
Şimdi de Atatürk’ün doğduğu topraklarda, yerel yönetimleri ele geçirip, yaşam tarzımıza ve tüm değerlerimize müdahale etmeye hazırlanıyor.
Buna izin verecek misiniz?
Mustafa Kemal Atatürk ülke sevdalısıydı, vatanseverdi!
O, ülkenin kurtuluşu için, üniformasını fırlatıp atmıştı.
Onun yolundan gidenler de koltukları ellerinin tersiyle iterek, ele ele, omuz omuza yürüyecektir.

Hiç kimse unutmasın!
Bu ülkede, vatanını, halkını seven, onurlu, bilinçli, cesur, Atatürk'ün askerleri var…
“Sen Atatürk diye bir adamı duydun mu?” diye soracak milyonlar var.


#MartınSonuBahar


Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

21 Mart 2019/Kırklareli








19 Mart 2019 Salı

ERDOĞAN MANSUR YAVAŞ’I TEHDİT EDERKEN ONUN KAZANDIĞINI DA AÇIKLADI


31 seçim çalışmaları Adana’da devam etti. Yerel basını ziyaret ederek açıklamalarda bulundum.

ERDOĞAN MANSUR YAVAŞ’I TEHDİT EDERKEN ONUN KAZANDIĞINI DA AÇIKLADI

Türkiye tarihinde ilk defa bu kadar antidemokratik bir ortamda seçime gidiyor. AKP, akıl almaz baskı yöntemleriyle seçimleri kazanmaya çalışıyor. İnsanlar başıma bir şey gelir mi diye kime oy vereceğini dahi açıklamaktan korkuyor.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i hapse atmakla tehdit etti. Ardından, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu’yu hedef gösterdi. 6 yaşındaki çocukların, 31 Mart akşamı ellerinde silahlarla valilikleri, kaymakamlıkları basacakları yönünde ipe sapa gelmez açıklamalarda bulundu.

Havuz medyası da boş durmadı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Mansur Yavaş hakkında, çocuk tacizcisi ve şizofren birinin beyanlarını bahane ederek linç kampanyası başlattı. Mansur Yavaş’ın konu hakkında yaptığı açıklamalara ise havuz medyasında yer verilmedi.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir televizyon kanalında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Mansur Yavaş’ı hedef alarak, tutuklatmakla tehdit etti. Erdoğan,”Mansur Yavaş, seçimlere girebilse dahi, seçimden sonra bunun bedelini kendisi ödeyeceği gibi bedelini Ankaralılara da ödetme durumuna düşer" dedi.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Ankara Büyük Şehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş'ı tehdit ederken, kurduğu cümleyle, Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandığını da açıklamış oldu.

YEREL BASIN ZOR DURUMDA
Birçok hakları verilmeyen ve kısıtlanan yerelde yayın yapan gazeteler, yerel kanallar ve radyolar dövizdeki artış nedeniyle çok zor durumda. Maliyetler yükselmiş, reklam ve ilan gelirleri düşmüş. Bazı gazeteler sayfa sayılarını azaltarak, bir kısmı da tamamen siyah beyaz baskı yaparak ayakta kalmaya çalışıyor.
Ulusal medyayı havuza bağlayarak kontrol altına alan AKP, muhalif olan, yerel basını da ekonomik olarak bitirmek istiyor.
Sarı basın kartı verilirken yandaş muhalif ayrımı yapılıyor. Yerel basında çalışan muhalif gazetecilerin sarı basın kartı almaları daha da zorlaştırılıyor.
Son 3 yıl içinde farklı basın kartı türlerinden 44 bin 417 başvurunun, yaklaşık yüzde 50’sine, olumsuz yanıt verilerek muhalif gazeteciler elenmiştir.

TÜRKİYEDE ÖZGÜR BASIN YOK
Türkiye’de internet yasakları her zaman vardı. Ancak 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde sonra gerçekleştirilen 20 Temmuz sivil darbesinden sonra daha da baskın bir hale geldi. Birçok internet sitesi özellikle de haber siteleri kapatıldı.
• “AK Troller” olarak bildiğimiz, sosyal medya tartışmalarını manipüle eden, gündem yaratan, muhalif kişilere karşılık veren, yalan haberleri yayan, sayılarının 6000 bin olduğu iddia edilen sahte hesaplar, AKP tarafından destekleniyor.
• Özgür ansiklopedi olarak bildiğimiz Wikipedia 29 Nisan 2017 tarihinden bu yana tamamen erişime engellendi
• "İnternette özgürlük 2017" raporuna göre Türkiye internetin en çok kısıtlandığı ülkeler arasında yer alıyor.
• Türkiye’de internete erişim keyfi olarak kısıtlanmakta, sık sık bilinçli olarak yavaşlatılmaktadır.
• Sınır Tanımayan Gazeteciler, 2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye 180 ülke arasında 180. sırada yer alıyor.
• Türkiye 12 yılda 56 basamak gerilemiş.
• Türkiye’de son verilere göre 135 gazeteci tutuklu.
• 2016 yılından bu yana 150'den fazla basın kuruluşu kapatıldı.
• 3 bine yakın gazeteci işini kaybettiği
• Çok sayıda gazetecinin pasaportlarına el koyuldu.

ADANANIN BÜYÜK SORUNLARI VAR
• Adana’da işsizlik Türkiye ortalamasının çok üstünde. Türkiye’de resmi rakamlara göre işsizlik oranı %13,5 olmasına rağmen, Adana’da bu oran yüzde 15’lerin üzerinde.
• Şehiriçi trafik sorunu çözülememş.
• Adana’nın altyapısı yetersiz
• Adana’nın ”Enerji İhtisas Sanayi Bölgesi” ilan edilmesi, söylemden öteye gidememiş.
• Adana, çarpık kentleşmenin en fazla olduğu iller arasında yer alıyor
• Adana’ya göç eden insanların, istihdam sorunu, eğitim sorunu, barınma sorunu çözülememiş.
• Çok verimli toprakları olmasına rağmen değerlendirlemiyor. Beyaz altın diyarı olmasına rağmen pamuk ekim alanları her geçen gün biraz daha daralıyor.
Ancak bu kadar verimli topraklara ve genç işgücüne sahip Adana, 31 Mart’ta bu gidişe dur diyecek. Adana’da hak ettiği şekilde yönetilecek…
Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Zeydan Karalar, Seyhan’da 25 yılda yapılacak hizmetleri 5 yılda gerçekleştirdi. Şimdi de bütün Adana’yı kucaklayacak. Yaşar Kemal’in Çukurova’sının beyaz altını yeniden hak ettiği değeri bulacak, Adanalının yüzü yeniden gülecek.
Ne yaparsanız yapın Adana’ya halkçı belediyecilik gelecek, Adana halkı refaha ve huzura kavuşacak.
#MartınSonuBahar

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

19 Mart 2019/Adana

CİHAT ÇAĞRISI YAPAN KİTAP OKULLARDA DAĞITILIYOR


CİHAT ÇAĞRISI YAPAN KİTAP OKULLARDA DAĞITILIYOR 
Değerli Basın Emekçileri;
Son dönemde, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerlerine hakaret eden, kendileri gibi düşünmeyenleri; “sürü”, “başıbozuk”, “şahsiyetsiz”, “içkici”, “faiz sever” diye tarif eden, laikliğe kin kusan, cihat propagandası yapan bir kitap okullarımızda dağıtılmaya ve okutulmaya başlandı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tavsiye ettiği ve okutulması zorunlu kitaplar arasında yer almayan, Cahit Zarifoğlu’nun, “Bir Değirmendir Bu Dünya” kitabı, kimler tarafından, ne amaçla çocuklarımıza zorla okutulmaya çalışılmaktadır.

Bu kitap ilk olarak Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafında düzenlenen kitap okuma yarışmasında lise öğrencilerine “okunması zorunlu” kitaplar arasında tavsiye edilmişti. Çanakkale Milletvekilimiz Özgür Ceylan’ın konuyu Meclise taşıması ve Milli Eğitim Bakanlığına yazılı soru önergesi vererek gündeme taşımasından sonra; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, söz konusu kitabin, okunması zorunlu kitaplar arasında yer almadığı açıklaması gelmiş, Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü de kitabı okunması zorunlu kitaplar listesinden çıkartmıştı.

Aynı kitap şimdi de Adana ilimizde okullara dağıtılmaya başlandı. Adana Milletvekillerimiz Burhanettin Bulut ve Milletvekilimiz Ayhan Barut, soru önergesi vererek konuyu Milli Eğitim Bakanına sordu, yaptıkları basın açıklamalarıyla da kamuoyunun bilgisine sundu.
Kitabın, “Bilge nesil yetişmesine katkıda bulunmak” için, Genç Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Adana şubeleri düzenledikleri kitap okuma etkinliklerinde öğrencilere dağıtıldığını, okullara da kitap hakkında bilgilendirme yazısı gönderildiğini öğreniyoruz.

Genç Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in “Bilge nesil yetişmesine katkıda bulunmak” için Cumhuriyet devrimlerine kin kusan bir kitabı seçmesi oldukça düşündürücüdür.

FETÖ de “Altın nesil” yetiştirmek için aynı içeriğe sahip kitaplarını okullarımızda, yurtlarımızda yılarca çocuklarımıza okuttu. 15 Temmuz’da, FETÖ’nün kitaplarıyla yetişen neslin Türkiye için neler yapabileceklerini gördük.

Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk;
Bu sendikalar Milli Eğitim Bakanlığının yetkisini kullanarak okullarda istediği kitapları nasıl dağıtabiliyor? Kitabın okullarda okutulması için öğretmenler ve okul yönetimleri üzerinde nasıl baskı kurabiliyor? Bu sendikalar okullarda kitabın okutulması için propaganda yapma gücünü nereden alıyor? Kitabın “okutulması zorunlu kitaplar” arasında yer almadığını açıklamanıza rağmen, okullarımızda dağıtılması ve okutulmasını nasıl açıklayacaksınız?

Sayın Bakan, yetkinizi bu sendikalara mı devrettiniz, gücünüz mü yetmiyor kamuoyuna açıklayın.

Başta Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk olmak üzere, Adana Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürünü göreve çağırıyorum.


Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

19 Mart 2019/Adana

17 Mart 2019 Pazar

YENİ ZELANDA’DA CAMİ KATLİAMINI YAPAN TERÖRİST TÜRKİYE’DE KİMLERLE İLETİŞİME GEÇTİ AÇIKLAYIN


31 Mart yerel seçim çalışmalarımıza Bartın Amasra'da devam ettik. Amasra Cumhuriyet Meydanında düzenlediğimiz seçim mitinginde bir konuşma yaptım.

YENİ ZELANDA’DA CAMİ KATLİAMINI YAPAN TERÖRİST TÜRKİYE’DE KİMLERLE İLETİŞİME GEÇTİ AÇIKLAYIN

Değerli Amasralılar;
Amasra’da bahar bir başka güzel… Kuzeyin incisi Amasra’da bahar hazırlıkları çoktan tamamlanmış. Bu arada, baharın gelişini yasaklamaya çalışanlar da var! Oysaki örgütlemişler baharı, tüm renkleriyle geliyor.

BAHARIN GELİŞİNİ ENGELLEYEMEZSİN
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi anketçileri de dahil olmak üzere, tüm anketlerin Ankara’da Mansur Yavaş’ın kazanacağını açıklamasından sonra, “anketlere inanmıyorum” diyerek anketçilerin televizyonlara çıkmasını yasaklamış. Sen, anketçilerin televizyonlara çıkmasını yasaklarsın, ama baharın gelişini engelleyemezsin.

AYIP OLAN VATANDAŞINI 200 GRAM ÇAYA MUHTAÇ ETMEKTİR
Geçen gün AKP Genel Başkanı Adana’ya gitti, vatandaşın tepesine çay paketleri fırlatarak oy istedi. Çay paketi almak için kavga eden vatandaşları, “Neden kavga ediyorsunuz, ayıptır ” diyerek azarladı.

Sayın AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Asıl ayıp olan oy için vatandaşının tepesine çay paketi fırlatmaktır. Asıl ayıp olan vatandaşı 200 gram çaya muhtaç etmektir. Asıl ayıp olan geri kalmış ülkelerde bile görülmeyen bir yöntemle, halkı aşağılayarak oy istemektir.

YENİ ZELANDA’DA CAMİ KATLİAMINI YAPAN TERÖRİST TÜRKİYE’DE KİMLERLE İLETİŞİME GEÇTİ AÇIKLAYIN
Geçen hafta Yeni Zelanda’da camiye düzenlenen silahlı saldırıda 49 kişi hayatını kaybetti, 48 kişi de yaralandı. İnsanlığın başı sağ olsun, yaralılara acil şifalar diliyorum. Kin tohumu ekerek toplumları zehirleyenlere, nefret dilini kullananlara, ırkçılık, ayrımcılık yapanlara lanet olsun!

Eyy Recep Tayyip Erdoğan; millete çay dağıtacağına, CHP Genel Başkanına saldıracağına, Yeni Zelanda’da cami katliamı yapan terörist, Türkiye’de kimlerle iletişime geçmiş, kimlerle görüşmüş, neler yapmış, nerelerde kalmış kamuoyuna açıkla…!

Bu terörist sizin iktidarınızda 2 defa Türkiye’ye giriş yapmış, elini kolunu sallayarak çıkıp gitmiş…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, meydan meydan gezip halka korku salacağına, milletvekillerimize tehditler savuracağına, İŞİD’li teröristleri hastanelerde tedavi ettirip sokağa salacağına görevini yap! İçişleri Bakanlığı koltuğunu boşa işgal etme.

AMASRA’DA ÇEVRE DOSTLARI KAZANDI
Amasra; 3000 yıllık tarihiyle, doğasıyla Türkiye’nin cennet köşelerinden biri. Diğer bir deyişle kuzeyin incisi… Fatih Sultan Mehmet ilk gördüğünde Amasra’yı “ "Lala, lala Çeşm-i Cihan bu mu ola?" demiştir. Ancak AKP, Fatih’in gördüğü gözle Amasra’yı görmediği için yeşil ile denizin buluştuğu Amasra’ya termik santral yapmaya girişti.

Bartın Platformu, Türkiye’deki çevrecilerle birlikte, Amasra’yı kurtarmak için büyük bir mücadele verdi. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu olumlu veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığına 43 bin vatandaşımız dilekçe ile itiraz etti. Bartın Platformu’nun, 7 Kasım 2016 tarihinde topladığı 2 bin 19 imzayla Zonguldak İdare Mahkemesi’nde açtığı dava, 2019 yılında sonuçlandı. Sonunda kazanan Amasra oldu. Termik santral için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği ÇED olumlu raporu, Danıştay 14. Dairesi tarafından iptal edildi. Bu karar “Ankara’da Yargıçlar var” sözünü bir kez daha doğruladı.

Bartın halkının, Amasra halkının ve tüm Türkiye’deki çevre dostlarının mücadelesi bir kez daha Amasra’yı kurtardı.

AKP’nin yeniden termik santral dosyasını açıp açmayacağını bilmiyoruz. Ancak şundan eminiz, çevre dostları Amasra’nın yok edilmesine asla seyirci kalmayacak…

Gömü ve Tarlaağzı köylüleri, termik santral için binlerce zeytin ağacını katledenlere karşı nasıl nöbete başladıysa, zeytin ağaçlarını korumaya aldıysa, bundan sonra da aynı kararlılıkla mücadeleye devam edecekler.

Amasra; tarım ve turizm cenneti olmasına rağmen insanlar işsiz. Göç alması gereken ilçemiz göç veriyor. Bu durumun sorumlusu Amasra halkı değil, Türkiye’yi yönetemeyen AKP’dir.
















GÜCÜMÜZÜ BÖLMEYELİM
Siyaset hakkıyla yapıldığında, bir hizmet yarışıdır, bir nöbet değişimidir. Bizler zaman zaman o nöbetin başında oluruz, günü geldiğinde de nöbeti başka arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza devrederiz. Nöbeti devrettiğimizde de küsme, kırılma olmaz. Nöbetimizi en iyi şekilde tutmanın huzurunu ve gururunu yaşarız. Nöbete talip olanlara, tecrübelerimizle yol gösterip, destek oluruz. Yeni nöbete başlayanların yoluna yoldaş oluruz.

Nöbeti devreden tüm yoldaşlarıma sesleniyorum, kişisel kırgınlıklarımızı bir kenara koyalım, Türkiye için bir kez daha elimizi taşın altına koyalım, gücümüzü bölmeyelim. Gelin kol kola omuz omuza çalışalım, geleceğimizi başka ellere teslim etmeyelim.

Amasra Belediye Başkan Adayımız Recai Çakır bir öğretmen... Bugüne kadar nasıl binlerce körpe fidanlarımızı yetiştirdiyse, bundan sonra da Amasra’ya öyle sahip çıkacak. Amasra’nın tarihi mirasını, doğasını, zeytinini, yeşilini, ormanını, denizini aynı özenle koruyacak, gözü gibi bakacak.

Amasra baharlara gebe…

#MartınSonuBahar

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

17 Mart 2019/Bartın-Amasra

16 Mart 2019 Cumartesi

AKP’DEN ÖNCE AKP’DEN SONRA


31 Mart 2019 yerel seçim çalışmalarımıza Aydın'da devam ettik. Efeler ilçemizde, Aydın Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Özlem Çerçioğlu ve Efeler Belediye Başkan Adayımız Mehmet Fatih Atay ile Alevi Kültür Derneğinin kahvaltısına katıldık.


AKP’DEN ÖNCE AKP’DEN SONRA
Efeler’in güzel insanları merhaba
Yeni Zelanda’da cuma namazı kılanlara düzenlenen silahlı saldırıda 49 kişi hayatını kaybetti, 48 kişi de yaralandı. İnsanlığın başı sağ olsun, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Nefret dili, ırkçılık, ayrımcılık, ötekileştirme insanlık suçudur. Toplumları zehirleyen, kin tohumlarını ekenleri buradan bir kez daha kınıyorum.

Nefret dilini kullanarak kin tohumunu ekenler, insanları inancına, ırkına göre ayıranlar, insanlığı katledenlerdir.

Üzülerek söylemeliyim ki Türkiye’de de nefret dilini kullanarak siyaset yapanlar var. Demokrasi şöleni olması gereken, 31 Mart seçim propagandasında nefret dili kullanılmakta, insanlar ötekileştirilmektedir. Kendilerini desteklemeyen vatandaşlarımız zillet, illet gibi sıfatlarla aşağılanmakta ve terörist ilan edilmektedir.
Siyaset uğruna vatandaşlarımız arasında kin tohumları ekenleri kınıyorum. Onları kardeşlik dilini kullanmaya davet ediyorum.

TÜTKİYE BİR TARIM ÜLKESİYDİ
“Türkiye aynı zamanda bir tarım ülkesidir” diye dilimize pelesenk olmuş bir söz vardır. Bu söz doğrudur. Türkiye aynı zamanda bir tarım ülkesidir. Her çeşit meyve sebze yetişen, toprakları zengin, dört mevsimi yaşayan nadir ülkelerden biridir. Çok nadir meyve sebze dışında, her şeyin yetiştirildiği bir ülkeyiz. Bizim aç kalmamıza, muhtaç kalmamıza imkan yok.

Ancak AKP 17 yıllık iktidarında tarımı bitirdi. Halkı kuru soğana muhtaç etti. Savaşın devam ettiği Suriye’den patates ithal edecek duruma düşürdü.

AKP’DEN ÖNCE AKP’DEN SONRA /AKPÖ-AKPS
Türkiye’de tarihi, “AKP’den önce ve AKP’den sonra” olmak üzere ikiye ayırmak gerek.
AKP’den Önce meyve sebze ihraç ediyorduk, AKP’den sonra meyve sebze ithal ediyoruz.
AKP’den önce meyve sebzeyi pazarlardan 5-10 kilo alırdık, AKP’den Sonra tane ile alıyoruz.
Patatesi soğanı, AKP’den Önce çuvalla alırdık, AKP’den Sonra soğan, patates bulamıyoruz.
AKP’nin Türkiye’yi getirdiği durum bu…

TÜRKİYE BİR TURİZM CENNETİ
Türkiye aynı zamanda bir turizm cenneti… Ancak Türkiye bu avantajını da potansiyelini de kullanamıyor. Son yıllarda turizm gelirleri de büyük oranda düştü. Sadece Kuşadası ve Didim değil Türkiye’nin dört bir yanı turizm merkezi olabilecek potansiyele sahip. Denizlerimiz, doğamız, tarihimiz… Turizm cenneti olmak için her şeyimiz var. Ancak helvayı yapacak usta yok. Kendisine usta sıfatını yakıştıranların, gerçek usta olmadığı geç olsa da anlaşıldı.

Türkiye’nin turizmi, tarımı, ekonomiyi, sağlığı, artık usta ellere teslim etme zamanı geldi. 31 Mart’ta da halkımız tercihini gerçek ustalardan yana yapacak.

#MartınSonuBahar

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

16 Mart 2019/Aydın-Efeler

15 Mart 2019 Cuma

HANGİ PARTİDEN OLURSAK OLALIM KARDEŞİZ


Seçim çalışmaları için gittiğimiz Çankırı'da, Şabanözü ve Eldivan ilçelerimizde esnaf ziyareti gerçekleştirdikten sonra, Çankırı Merkezde bir miting yaptık.

HANGİ PARTİDEN OLURSAK OLALIM KARDEŞİZ  

Değerli Çankırılılar,
AKP, yerel seçimleri beka sorunu olarak gösterip oy almanın peşinde. Bir Yandan AKP Genel Başkanı, diğer yandan İçişleri Bakanı kendilerini desteklemeyenleri terörist ilan ederek 24 saat televizyonlarda konuşuyorlar.

Ankara Belediye Başkanı, İstanbul Belediye Başkanı, Çankırı Belediye Başkanı AKP dışında başka bir partiden olursa Türkiye yıkılır diyorlar, Türkiye parçalanır diyorlar.
Çankırı’nın belediye başkanı değişirse ne olur?
Türkiye’mi bölünür?
Çankırı Belediye Başkanı başka bir partiden olursa halka hizmet etmeyecek mi?
Çankırılıların aleyhine mi çalışacak?

Sevgili Çankırılılar
Halkımızın aklıyla dalga geçiyorlar? İnsanlarımızı ötekileştirecek, bölecek, kin ve nefret dilini kullanıyorlar. Ülkesini, milletini seven, bu ülkenin birliği beraberliği için çalışan, mücadele eden insanları, kendilerini desteklemediği için terörist ilan ediyorlar. Üç beş oy için, birkaç belediye başkanlığı için Türkiye’ye büyük kötülük ediyorlar.

Ancak şunu bilsinler ki Anadolu halkını bölüp parçalamak öyle kolay değildir.
Bizler hangi partiden olursak olalım kardeşiz, biriz, bir bütünüz.
Bizlerin farklı partilerde olması bir hizmet yarışıdır, “Ben daha iyi yaparım” iddiasıdır.

Gazetelere, televizyonlara 24 saat AKP propagandası yaptırıyorlar. Başka parti temsilcileri televizyona çıktığında yayınlar kesilip saraya bağlanıyorlar. Yalan haber yapıp, verilen cevapları dahi yayınlamıyorlar.

Gerçek demokrasilerde herkesin kendisini ifade etme, savunma hakkı var. Böyle demokrasi olur mu? Yapılanların adı yargısız infazdır…

Seçim meydanlarında muhalefet liderlerini hapse attırmakla tehdit ediyorlar. Çünkü yargı emirlerinde istedikleri kararı istedikleri gibi çıkartıyorlar. Gerçek demokrasilerde yargı bağımsızdır, siyasiler yargıya müdahale edemez.

Eski Başbakan Binali Yıldırım, 2018’de Çankırı’ya gelerek işsizliğin olmadığını söyledi. “Ankara’dan ve diğer yerlerden gelip burada çalışıyorlar. Çankırı’da işsizlik bitti” dedi.
Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın Çankırı’ya geldiği tarihlerde, Kurşunlu ilçesindeki Seramik Fabrikasında doğal gaz ve elektrik, borç nedeniyle kesilmişti, üretim durmuştu, işçiler ücretsiz izne çıkartılmıştı. Şimdi ise Kurşunlu seramik fabrikası kapandı, binlerce işçi işşiz kaldı.
Binali yıldırımın bunları hangi veriye dayanarak söylediğini bilmiyoruz, anacak Çankırı’da her evde bir işsiz olduğunu biliyoruz.

Çankırı’da köyler boşalıyor, tarım hayvancılık bitmiş, çiftçi çok zor durumda. Gençlerimiz işsiz, Çankırı göç alan değil, artık göç veren illerimizden biri oldu.

DİSK’in 2018 İstihdam Raporuna göre Türkiye’de;
• Gerçek işsiz sayısı 6 milyon
• Gerçek işsizlik oranı yüzde 17,1
• 930 bin üniversite mezunu işsiz
• Kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 750 bini aştı
• Her dört gençten biri işsiz

Değerli Çankırılılar
AKP’nin artık Türkiye’yi yönetemediği ortada… Demokrasilerde siyasi partiler ülkeyi daha iyi yönetme iddiası ile yarışırlar, yerel yöneticiler de kendi şehirlerine daha iyi hizmet yapmak için yarışırlar. İşini iyi yapamayanlar, seçimlerde değiştirilirler. Demokrasilerde, tek bir partinin ya da aynı kişinin bir ülkeyi, bir şehri sürekli yönetmesi söz konusu olamaz.

Çankırı halkı da bu baharda, demokrasinin gereğini yapacak, daha kaliteli hizmet almak için yerel yöneticilerini değiştirecekler.
#MartınSonuBahar

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

15 Mart 2019/Çankırı

14 Mart 2019 Perşembe

SAKARYALILAR 31 MART’TA SANDIĞA GİTTİĞİNDE TANK PALET FABRİKASINI KATAR’A SATANLARDAN HESAP SORACAK


31 Mart Yerel Seçim çalışmamıza Sakarya’yada devam ettik. Esnaflarımızı, Eğitim İş, Eğitim Sen ve Türk Tabipler Birliğini ziyaret ederek, Eğitim Sen’de bir basın toplantısı düzenledik.

SAKARYALILAR 31 MART’TA SANDIĞA GİTTİĞİNDE TANK PALET FABRİKASINI KATAR’A SATANLARDAN HESAP SORACAK

Değerli Basın Emekçileri;
17 gün sonra yerel yöneticilerimizi seçmiş olacağız… Ancak AKP ve MHP öyle bir seçim politikası yürütüyor ki, seçimlerden sonra da etkisi devam edecek. Kendilerini desteklemeyenlere, zillet, illet, terörist diyen bir anlayış, seçimlerden sonra da herkesi kucaklayamaz.

Türkiye’nin en büyük sorununun ekonomik kriz olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz. Ancak AKP Türkiye’nin bir beka sorunu olduğunu söylüyor. AKP her zaman olduğu gibi yine yalan söylüyor. Türkiye’nin beka sorunu yoktur. Biz, bu toprakların beka sorununu, emperyalizme karşı verdiğimiz Kurtuluş Savaşı’nda çözdük.

Beka sorununun ne olduğunu bilmeyenler, Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasını Katar’a satanlardır. Bu satış sıradan bir satış değildir, bu satış “basma” fabrikasını özelleştirmeye benzemez. Bu satış doğrudan ülke güvenliğini ilgilendiren bir satıştır. Sakaryalılar 31 Mart’ta sandığa gittiğinde bu satışın hesabını soracaktır.

En büyük sorunumuz ekonomik krizdir. İşsiz gençlerimize iş, evsizlere ev, aç insanlarımıza aş için mücadele etmeliyiz. Bizim önceliğimiz; eğitim mücadelesidir, ekonomik krizle mücadeledir, huzurlu, mutlu bir hayatın mücadelesidir…

SAĞLIKTA ŞİDDETİ ÖNLEME YASASI İVEDİLİKLE ÇIKARTILMALI
Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Tüm sağlık emekçilerinin bayramını kutluyorum. Sağlık emekçileri de büyük sorunlar yaşıyor. Sağlık emekçileri, mesleki sorunların yanında bir de şiddet sorunuyla karşı karşıyadır. Sağlık emekçilerinin %33’i fiziksel şiddete, %66’sı da sözlü şiddete maruz kalmaktadır.

Sağlıkta şiddeti önleme yasasının ivedilikle çıkartılması gerekir. Biz CHP olarak bu yasanın çıkartılması için her türlü mücadeleyi verdik, bundan sonra da her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.

Türkiye'de 145 bin doktor görev yapmaktadır. 1 doktora 568 hasta düşmektedir. Ağır ve kötü çalışma koşulları, yılda ortalama 150 sağlık emekçisinin intihar etmesine neden olmaktadır.
AKP’nin uyguladığı sağlıkta dönüşüm programı sorunları derinleştirmiş, bütün yetkilerin saraya devredilmesinden dolayı çözüm mekanizmaları da ortadan kaldırılmıştır.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI EĞİTİMİ BIRAKMIŞ BELEDİYE BAŞKANLARINA OY TOPLUYOR
Eğitim sorunlarımız da kangren olmuş durumda. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitimi bir kenara bırakmış, belediye başkanları için köy köy dolaşıp oy topluyor.

”Diyarbakır'ın Ergani ilçesinin Canveren Köyü İlkokulu’nda yanan 3 çocuğumuzla ilgilendiniz mi? Ailelerini aradınız mı? Olayı araştırdınız mı? Yer sıkıntımız var diyerek, ağır yanıkları olan çocukları hastaneden çıkarmaya çalışıyorlar haberiniz var mı?” diye defalarca çağrı yapmama rağmen, Milli Eğitim Bakanlığından bir açıklama gelmedi.

KAMU EMEKÇİLERİNİN SORUNLARI DAĞ GİBİ
Kamu emekçilerinin de artık iş güvenliği yok! AKP, FETÖ ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan, muhalif gördüğü herkesi terörist diye ihraç ediyor. Davayı kazananlar, haklarında hiçbir soruşturma açılmayanlar dahi işe iade edilmiyor. Atamalar liyakate göre değil siyasete göre yapılıyor. Anayasada güvence altına alınan sendikal haklar gasp ediliyor. Kamu emekçilerinin Anayasal hakları olan grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı hala verilmedi.

Öğretmenlerimizi; kadrolu, sözleşmeli, ücretli diye ayırıp emeklerini gasp ediyorlar, ailelerini dağıtıyorlar. KPSS’den en yüksek puanı alıp dereceye giren öğretmenleri mülakatta eleyip, yandaşlara yüksek puanlar vererek atıyorlar.

Bizim tespit ettiğimiz 180 bin öğretmen açığı hala kapatılmadı. Milli Eğitim Bakanı 117 bin öğretmen açığı olduğunu söyleyip, 20 bin atama yaptı. Bakanın açıklamasına göre, 97 bin öğretmenin daha atamasının yapılması gerek.

Sorunlar yumağı her geçen gün büyüyor. Sorunun kaynağı olan AKP’nin bu soruları çözmesine imkan yok.

YÖNETİCİ ATAMALARI ANAYASANIN EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI
Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğini göre Müdürlüğe ve Müdür Yardımcılığına yeniden görevlendirmelerin, yazılı sınava girmeden, “Yönetici Değerlendirme Formu”na göre yapılacağını açıkladı. Bu uygulama, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Ayrıca, yöneticiliğe ilk defa görevlendirmelerde, sözlü sınavın 60 puanla baraj haline getirilmesi, KPSS mülakatları da göz önüne alındığında, yönetici adayları yazılı sınavda 100 dahi alsa “muhalif” olarak değerlendirilen kişilerin yönetici olmaları imkansız hale gelecektir.

Görevlendirmelerin liyakate göre değil de mülakata göre yapılması, var olan yönetici kadrolaşmasının devamı anlamına gelmektedir.

Bu konuda, Milli Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için TBMM Başkanlığına bir de soru önergesi verdik.

Sorunlarımız ne kadar büyük olursa olsun, Türkiye’nin baharı da o kadar yakın…
#MartınSonuBahar

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

14 Mart 2019/Sakarya


13 Mart 2019 Çarşamba

YEDİ BÖLGEMİZDE YETİŞEN PATATESİ İTHAL EDİYORUZ


Seçim çalışmaları kapsamında, Ankara Belediye Başkan Adayımız Mansur Yavaşın da katılımıyla, Kızılcahamam’da Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve muhtarlarla kahvaltıda buluştuk.

YEDİ BÖLGEMİZDE YETİŞEN PATATESİ İTHAL EDİYORUZ  

Sivil Toplum Kuruluşlarının Değerli Temsilcileri

Değerli Muhtarlarımız
Yerel seçimlerin bir bekaa sorunu olamadığını AKP ve MHP’nin yöneticileri de dahil olmak üzere herkes biliyor. Ankara Belediye Başkan Adayımız Sayın Mansur Yavaş’a yapılan son saldırıdan sonra, sorunun Türkiye’nin bekaa sorunu değil, bazılarının rant sorunu olduğu açıkça gördük..
Şizofren ve çocuk tacizcisi bir kişiden medet umanların, şu aşamadan sonra neler yapabileceklerini kestiremiyoruz.
Çünkü saraydaki kibir abidesi 24 saat boyunca televizyonlarda parti başkanlarına tehditler savuruyor, onları hapislerde çürüteceğini söylüyor. İçişleri Bakanı akla hayale gelmeyecek senaryolar kuruyor. Kalem dahi tutamayacak 6 yaşındaki çocukların 1 Nisan’da silahla valilikleri ve kaymakamlıkları basacağını iddia ediyor.
Korkunun ecele faydası yok. Herkes gibi, onlar da baharın geldiğini görüyorlar!
Tüm Türkiye’de olduğu gibi, Kızılcahamam’da da tarım bitmiş, turizm gelirleri sıfırlanmış, millet aç, işsiz…

Pazar, market, manav el yakıyor. Bir liraya aldığımız soğanı, patatesi artık pazarlarda bulamıyoruz. 1-2 liraya aldığımız meyve sebzeyi 8-10 liraya alıyoruz. Meyve sebzeyi taneyle alır hale geldik.

Türkiye’nin yedi bölgesinde de yetişen bir ürünümüz var.
Patates!
Şimdi ithal ediyoruz!
Cumhurbaşkanı Kararı ile 200.000 ton patates ithalatı için gümrük vergileri sıfırlandı! Her bölgesinde patates yetişen bir ülkenin patates ithal etmesi ne acı! 17 yılda tarımı bitirdiler; patatese, soğana muhtaç hale geldik...

Değerli Temsilciler;
Biz Sivil Toplum Kuruluşlarımızın ve Muhtarlarımızın büyük sorunları olduğunu biliyoruz. AKP’nin yönetimi altında olmayan STK’ların büyük baskı gördüğünü, faaliyetlerini yapamaz hale getirildiklerini görüyoruz. AKP iktidar gücünü kullanarak, kendisine yakın olmayan STK’ları baskı altına almakta, faaliyetini yapamaz hale getirmekte ya da kapatmaktadır.
Değerli Muhtarlarımız
Muhtarlarımızın da büyük sorunları olduğunu yaptığımız özel çalışmalardan biliyoruz.
Biz 2017 yılında muhtarlarımızla ilgili çok sayıda çalışma yaptık, toplantılar düzenledik. Muhtarlarımızın sorunlarını tespit ederek kitapçık haline getirdik. Muhtarlarımızın bazı temel sorunları parlamentoda çözülmesi gerekiyor. Bir kısmının da belediyelerimiz tarafından çözülebilecek sorunlar olduğunu gördük.
Yerel Yönetimler tarafından hemen uygulamaya sokulabilecek sorunlar:
• Belediyeler tarafından muhtarlık binalarının çalışma koşullarına uygun hale getirilmesi.
• Muhtarlık binasının; elektrik, su, ısınma, telefon, kırtasiye ve ikram giderleri için ödenek ayrılması.
• Nüfus yoğunluğu olan mahalle muhtarlarına yardımcı çalışan verilmesi.
• Muhtar ücretlerinin en düşük memur maaşı seviyesine çekilmesi.
• Kendi mahalle sorunlarının çözümünde ve planlamasında, belediye meclislerinde ve ilgili komisyonlarda, muhtarın karar alma süreçlerine dahil edilmesi.
• Belediye ve parti etkinliklerinde, muhtarlara protokol kurallarının eksiksiz olarak uygulanması.
• Muhtarların toplu taşım araçlarından ücretsiz yararlanması.
Bu talepler, iktidar partisi tarafından hemen karşılanabilecek taleplerdir. Taleplerin iktidar tarafından karşılanmaması halinde, parti ayrımı gözetmeksizin yerel yönetimler tarafından ivedilikle hayata geçirilmesi gerekir.
Biz buradan muhtarlarımıza söz veriyoruz, parti ayrımı gözetmeden bu talepleri CHP’li belediyeler tarafından yerine getireceğiz.
Muhtarların diğer talepleri:
• Tebligat memuru haline getirilen muhtarların iş yükünün ve masraflarının hafifletilmesi için; nüfus yoğunluğu olan yerlerde yardımcı çalışan verilmesi, masraflarının karşılanması. Bunlar yapılamıyorsa, tebligat görevinin muhtarlardan alınması.
• Muhtar ücretlerinin en düşük memur maaşı seviyesine çekilmesi.
• 442 Sayılı Köy Kanunu’nun günün koşullarına uygun hale getirilmesi.
• 4541 sayılı Mahalle Kanunu’nun günün koşullarına uygun hale getirilmesi.
• 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 9. maddesinin değiştirilmesi, “Bütçe imkanları ölçüsünde” terimi kanundan çıkarılarak, “ayni” yardım kelimesine ek olarak “nakdi’’ kelimesinin eklenmesi. Muhtarlıkların, 75. maddede yer alan kamu kurum ve kuruluşlarından sayılması.
• 2972 Sayılı Kanunun 31. maddesi değiştirilerek, muhtarlık seçimlerine adaylık usulü getirilmesi. Öğrenim durumunun yükseltilmesi ve muhtar adaylığının iyi hal kağıdı ile yapılması.
• Muhtarların görev tanımının daha açık yapılması.
• Büyükşehir meclis ve encümenlerinde, bir kırsal mahalle muhtarı, bir de şehir mahalle muhtarı bağımsız üye olarak temsil edilmesi.
• Muhtarların kent konseylerindeki temsil rolleri güçlendirilerek, yürütme organlarında belli bir oranda temsil edilmelerinin sağlanması.
• Muhtar örgütlenmesinin, “Türkiye Muhtarlar Birliği” adı altında gerçekleşmesi.
Bu sorunların büyük bir bölümünü parlamentoda çözülebilecek sorunlardır. Bu taleplerin takipçisi olacağımızın bir kez daha altını çizmek istiyorum.
#MartınSonuBahar, biz sorunları hiçbir parti ayrımı yapmadan çözmek için geliyoruz…

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

13 Mart 2019/Ankara-Kızılcahamam

12 Mart 2019 Salı

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA İZMİR’İN ESİNTİLERİNİ HİSSEDİYORUM


Seçim çalışmaları kapsamında İzmir İl Örgütü Spor Kurulumuzun düzenlediği "Yerel Yönetimlerde Spor Politikaları Konferansı"na konuşmacı olarak katıldım.

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA İZMİR’İN ESİNTİLERİNİ HİSSEDİYORUM 

Değerli İzmirliler;
Dün Elazığ ve Tunceli’deydim, sizlere kucak dolusu selam getirdim. Türkiye’nin dört bir yanını dolaşıyorum, her yerde İzmir’in esintilerini hissediyorum…
İzmir’de dümenin başındayız…
Ankara'da, İstanbul'da, Antalya'da, Bursa'da, Adana'da, Mersin'de, Kırşehir'de, Eğazığ'da, Tunceli’de...
Türkiye'de dümenin başına geçiyoruz!
Her yerde çiçekler açmış baharı müjdeliyor!

HALKIMIZ BU OYUNLARA GELMEYECEK
AKP’nin halkı bölmek için son kurşununu sıktığı bir seçim sürecini yaşıyoruz. AKP ve MHP yerel yönetim seçimlerini, Türkiye’nin bekaa sorunu haline getirmek için elinden geleni ardına koymayan bir politika izliyor.
AKP bu uğurda, siyasetin dışında tutulması gereken dini değerleri de kullanmaktan çekinmiyor. Her seçim döneminde dini değerleri kullanmak için bir oyun tezgahlıyor. “Geziciler camide içki içti”, “Kabataş’ta başörtülü kadının ve bebeğinin darp edilip üzerine işendiği” yalanları hala hafızlarımızda canlılığını korurken, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan şimdi de ezanı kullanmak istiyor.
Siyasetçilerin dini değerlere saygılı olması, eşit mesafede durması ve siyasi çıkarları için kullanmaması gerekir. Kimsenin bu ülkenin dini değerlerini siyasi çıkarları için kullanmasına izin vermeyiz.
Hangi inançtan olursak olalım, birbirimize saygı duyacağız, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olarak kol kola omuz omuza kardeşçe yaşayacağız.

KAYBEDECEKLERİNİ GÖRDÜLER
Kaybedeceklerini gördükleri için her geçen gün biraz daha kendilerini kaybediyorlar. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i tehdit etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da kime saldıracağını şaşırdı. Önce İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu’yu hedef gösterdi, şimdi de 6 yaşındaki çocukları terörist ilan etti!
Biz de buradan AKP Genel Başkanını ve İçişleri Bakanını, oturdukları koltuğun sorumluğunu yerine getirmeye ve şuura davet ediyoruz!
Bugün 12 Mart 2019… 12 Mart 1971 Muhtırasının üzerinden 48 yıl geçmiş, hala darbelerin zulüm ve baskısı altındayız.
12 Mart muhtırası, 12 Eylül darbesi, 15 Temmuz darbe girişimi ve 20 Temmuz sivil darbelerini yaşadık… Türkiye’nin ilerlemesine büyük darbeler vuruldu, ancak bizler mücadele azmimizden zerre taviz vermedik.
Biz bu oyunlara gelmedik, gelmeyeceğiz, hiçbir ayrım yapmadan; sabırla, sevgiyle, hoşgörüyle halkımızı kucaklamaya devam edeceğiz.
Değerli şairimiz Adnan Yücel’in dediği gibi;
“bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz…

Çünkü #MartınSonuBahar …

YEREL YÖNETİMLRİMİZİN SPOR POLİTİKASI: HERKES İÇİN HER YERDE HAREKET SAĞLIK SOSYALLEŞME
CHP Spor Kurulu olarak, spora dair politikalarımızı belirlemek için uzun zamandan beri Türkiye’nin dört bir yanında örgütlenme çalışmalarımızı yürütüyoruz, toplantılarımızı yapıyoruz. 31 Mart’tan sonra da CHP’nin spor politikalarını hayata geçirmek için, yerel yönetimlerimizle işbirliği yaparak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.


YEREL YÖNETİMLERDE SPOR
• Kentlerimiz planlanırken mutlaka bisiklet yolları olacak
• Parklarımız her yaştaki vatandaşımıza hizmet sunacak biçimde tasarlanacak
• Kaldırımlarımız koşu yapmaya uygun ölçü ve nitelikte yapılacak
• Kadınların spor yaparak sosyalleşmeleri için spor salonları ve merkezleri kurulacak
• Okul takımlarına destek verilecek, spor malzemesi sağlanacak.
• Amatör spor kulüplerine destek verilecek, özellikle de kadın ve engelli sporculara ve spor takımlarına öncelik verilecek.
• Jimnastik, buz pateni ve dans sporu, özel olarak desteklenip ve teşvik edilecek.
• Cemaat ve tarikatların faaliyet alanına dönüşen izcilik faaliyetleri gerçek işlevine kavuşturulacak.
• Folklor özel olarak desteklenip, geliştirilecek. Her belediyenin mutlaka bir folklor ekibi olacak.
• Okullarla işbirliği yapılarak, spor turnuvaları ve yarışmalar düzenlenecek.
• Satranç turnuvaları düzenlenecek.
• Güne sporla başlanması için parklarda sabah sporları yapılacak.

TÜRKİYE’DE SPOR HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİL
Okul çağında 25 milyon gencimiz olmasına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı sporcu sayısı sadece 2 milyon. 2018 spor istatistiklerine göre, lisanslı sporcu sayısı 4.900 bin, bunların sadece 700 bini faal olarak spor yapıyor. Sporcu sayısı kağıt üstünde artarken, altyapı hizmetleri buna paralel olarak artmıyor. 2008 yılında her 156 sporcuya bir kulüp düşerken, bugün her 310 kişiye bir kulüp düşüyor.
Sporcu sayılarına baktığımızda İzmir Belediyesi tüm olanaksızlıklara rağmen, İstanbul'dan daha iyi durumda… İstanbul’da %4,3 olan sporcu oranı, İzmir'de %5
Futbol siyasilerin emrine girmiş durumda. AKP, federasyon seçimlerinden, maçlardaki hakem kararlarına kadar her şeye müdahale ediyor. İddaa ihalesi süreci de sporumuzun içine düşürüldüğü durumu gözler önüne sermesi bakımından büyük bir skandaldı. İhaleye giren federasyon başkanı, istifaya davet etmemize rağmen, ihaleyi alacağını garantilemeden koltuğunu bırakmadı.
Futbol için çok büyük paralar harcanıyor, milyon dolarlık stadyumlar yapılıyor, anacak diğer spor branşlarına ayrılan bütçeler çok yetersiz. Spor futboldan ibaret gören anlayışın değişmesi gerek.

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

12 Mart 2019/İzmir

10 Mart 2019 Pazar

DÜŞTÜĞÜNÜZ NEFRET ÇUKURUNDA BOĞULUN


DÜŞTÜĞÜNÜZ NEFRET ÇUKURUNDA BOĞULUN  

 Değerli Elazığlılar;
17 yıldır İktidarda olan bir parti, seçimlerde aynı vaatleri veriyorsa, daha önce verdiği vaatlerin hiç birini gerçekleştirmemiş demektir. Bunlar kibirden ne yapacaklarını şaşırdılar, artık Türkiye’yi yönetemiyorlar.
Önce halkın yarısını terörist ilan edip, sonra da “ben aslında size terörist demedim” diye durumu kurtarmaya çalışanlar, Elazığ’a geldiklerinde de tehditlerine devam ettiler.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Elazığ’dan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’ı, "Kaçacak deliği de yok, milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak" diyerek tehdit etti.
İnsanların can güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, hayatını insan haklarına adayan İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu’yu hedef göstererek, nefret kustu.
Biz de Elazığ’dan her ikisine de sesleniyoruz, “Sizin tehditlerinize boyun eğen sizin gibi aciz olsun. Boyun eğmiyoruz, korkmuyoruz! Düştüğünüz nefret çukurunda boğulun!
Sevgili Elazığlılar
Elazığ halkı yüksek oy oranlarıyla hep AKP’yi destekledi. Milletvekilliklerini de belediye başkanlıklarını yıllarca hep AKP’den seçti. 2014 Yerel Seçimlerinde de AKP’ye %55.8 oranında destek verdi.
Peki Elazığlılar ana sütü gibi hakları olan hizmeti AKP’den alabildiler mi?
Elazığ doğunun incisi olabildi mi?
Tabii ki olamadı!
Sizin hakkınız olanı kimlere verdiler?

Şimdi, AKP’den oylarınızla hesap sormaya başladınız… Yıllar sonra CHP’den Milletvekili seçerek Meclise gönderdiniz. Şimdi de Millet İttifakı’nın adayını Belediye Başkanı seçerek kibir ittifakına dersini vereceksiniz.

Sevgili Elazığlılar;
AKP’nin halkı bu kadar mağdur etmesinin nedeni Elazığlıların oyunu çantada keklik görmesindendir. “Hizmet etsem de etmesem de bu halk bana oy verir” düşüncesidir.
Elazığ’da klasik belediye hizmetleri dahi verilemiyor. Belediyenin rutin işlerinden olan; yol yapma, kaldırım döşeme, çöpleri toplama büyük hizmetler diye sunuluyor.
Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Kimlere rant aktarılıyor?
• Su boruları çatlak, sular kesilip yeniden akınca çamurlu su akıyor.
• Kaldırımlar bir yılını doldurmadan sökülüp yerine yenileri takılıyor.
• Yeni yapılan asfaltlar kısa sürede çöküyor, herkes malzemeden çalıyor.
• Kentsel dönüşümü ranta çevirmeyi hedefleyen bir yerel yönetim anlayışı hakım.

Elazığ’ın doğal zenginlikleri heba ediliyor
• Harput, Hazarbaba gibi turizm potansiyelleri değerlendirememiştir.
• Elazığ’da dünyanın en değerli mermeri “vişne mermeri” çıkartılıyor, ancak hala bir dünya markası olamamıştır.
• Geniş ovalar, suyla buluşturulamadığı için tarımdan yeterli verim alınamamıştır.
• Bakır, krom, demir gibi yeraltı kaynakları yeterince değerlendirememiş, devletin işlettiği KİT’ler de özelleştirilmiştir.

Sevgili Elazığlılar;
AKP’li Belediye Başkanlarının sadaka kültürünü geliştirme hedeflerinin olduğunu biliyoruz. Halkın iş, aş sahibi olması için değil de, kendilerine muhtaç olması için politika üretiyorlar. İhtiyaç sahibi halkı, oy deposu olarak tutmak istiyorlar. İhtiyaç sahibi vatandaşa, hakkı olan sosyal yardımı rencide edecek şekilde, açıktan vermekten çekinmiyorlar.
Sosyal devletin yapması gereken, ihtiyaç sahibi vatandaşları belirleyip, onların adına açılan banka hesaplarına sosyal yardım parasını yatırmaktır. Esas olan yardımları yaparken, sağ elin verdiğini sol elin görmemesidir.
Biz vatandaşlarımızın ihtiyacı olan parayı banka hesaplarına yatıracağız. Vatandaşımız, verdiğimiz kartlarla hesaplarındaki parayı çekerek istediği gibi ihtiyacını karşılayabilecek. İsteyen mutfak için harcayacak, isteyen, çocuğuna ayakkabı alacak.
31 Mart’ta halk size en güzel cevabı verecek, üstümüze örtmeye çalıştığınız kara bulutlar gidecek, bahar gelecek.
Çünkü #MartınSonuBahar


Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

10 Mart 2019/Elazığ

9 Mart 2019 Cumartesi

DÜZCE’NİN YAYLALARINDA ÇİÇEKLER ERKENDEN AÇMIŞ BAHARI MÜJDELİYOR


DÜZCE'NİN YAYLALARINDA ÇİÇEKLER ERKENDEN AÇMIŞ BAHARI MÜJDELİYOR 

Değerli Düzceliler;
Düzce halkı 2014 yerel seçimlerinde, %54,5 oy oranıyla AKP adayını destekledi. Diğer yedi ilçede de AKP adaylarını seçti.
• Akçakoca %36.3
• Cumayeri %33.2
• Çilimli 68.4
• Gölyaka %49.1
• Gümüşova %50.7
• Kaynaşlı %47
• Yığılca %536

oranında oy verdi.

Peki Düzce’nin hangi sorunları çözüldü?
Aksine, Düzce’nin ve ilçelerinin sorunlarının katlanarak arttığını biliyoruz.
Bugün Düzce’ye baktığımızda, AKP Düzce halkının desteğini hak etmiş mi?
Kesinlikle hayır!

Sevgili Düzceliler;
12 Kasım 1999 Düzce depreminin üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen, hala depremin yaraları sarılmadı. Olası depremlere karşı hiçbir tedbir alınmadı, hazırlık yapılmadı. Ranta yatırım yapanlar Düzce halkının can güvenliğini hiçe saymaya devam ediyor.

12 Kasım Düzce depreminde biz hep buradaydık… Yaraları sarmak için çalıştık, evsiz kalan depremzedelere dayanışma gönüllüleriyle birlikte evler yaptık. Dayanışma bilinci ve ruhuyla yine halkımıza hizmete geliyoruz. Depreme dayanıklı evler yapma, deprem için tedbirler alma, halkın can ve mal güvenliğini koruma bizim işimiz. Rant paylaşımını, halkın can güvenliğinin önüne koyanlar bugüne kadar yapmadılar, bundan sonra da yapmazlar.

Değerli Düzceliler;
Düzce’ye de tıpkı Bursa’ya dediğimiz gibi “Yeşil Düzce” diyorduk. Şimdi Bursa’ya “Beton Bursa” dediğimiz gibi Düzce’ye de “Beton Düzce” diyoruz.
Melen havzası, ormanları, yaylaları, vadileri ve bitki çeşitleri Düzce’yi “Yeşil Düzce” yapmıştı. Düzce bütün bu avantajlarını kullanmamış, bugün Türkiye’nin yaşadığı bütün sorunları yaşayarak boğulmuştur.
• Düzce’nin verimli topraklarında tarım yapılması için gerekli destek verilmemiştir.
• Düzce insanı işsizlikle mücadele eder hale gelmiştir.
• Düzce’de trafik sorunu her geçen gün biraz daha büyüdü.
• Hava kirliliği devam ediyor.
• Su pahalı.
• Ulaşım pahalı.
• Yanlış planlama politikaları, çarpık kentleşmeyi de beraberinde getirmiştir. Düzce’nin kendine özgü kent dokusu kaybolmuştur.
• Turizm avantajları kullanılamamış, Akçakoca, Samandere, Güzeldere, Aktaş ve Sarıyayla şelaleleri değerlendirilememiştir. Topuk ve Kardüz Yaylaları, Efteni Gölü hak ettiği şekilde doğa turizme açılamamıştır.
İlçeleri de Düzce ile aynı kaderi paylaşmıştır. Artık Düzcelilerin bu gidişe dur deme zamanı gelmiştir. Düzce’nin yeniden “”Yeşil Düzce” olması, hak ettiği, elindeki altın değerinde kaynaklarını kullanma zamanı gelmiştir.

Sevgili Düzceliler;
Yol yaptık diyorlar ama yaptıkları yollar hep çöktü. Sürekli yamadıkları yollar artık dikiş tutmuyor. Yolları yamakla belediyecilik olmaz! Artık işi hakkıyla yapanların, halka hizmeti görev bilenlerin yerel yönetimlerde söz sahibi olması gerek.
Bugün Gölyaka İlçemizde, Belediye Başkan Adayımız Abdullah Şahin’le birlikte seçim çalışmalarımıza devam edeceğiz. Gölyakalılar da 31 Mart’tan sonra halkçı belediyecilikle tanışacaklar. Derman Belediyecilik Gölyakalıların da derdine derman olacak.
Düzce halkı AKP’ye mecbur değil. CHP adaylarını ve Millet İttifakının ortak adaylarını destekleyerek yerel yönetimlerde hak ettikleri hizmete kavuşacaklar.

Düzce’nin yaylalarında da çiçekler erkenden açmış, baharı müjdeliyor…

#MartınSonuBahar


Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

9 Mart 2019/Düzce

8 Mart 2019 Cuma

HEP BİRLİKTE BAHARI GETİRECEĞİZ KARDELENLERİN ÜLKESİNE


HEP BİRLİKTE BAHARI GETİRECEĞİZ KARDELENLERİN ÜLKESİNE 
8 Mart 1857’de, Amerika'nın New York şehrinde, 40 bin dokuma işçisi kadın, insanlık dışı koşullarda uzun çalışma saatlerini protesto etti, mücadelenin ateşini fitilledi. Eşit işe eşit ücret istedi, grev dedi… Polis fabrika kapıları kilitledi, barikatlar kurdu. Olaylar anında fabrikada çıkan yangıda kilitli kapıları açamayan 129 kadın işçi yanarak can verdi. Onların anısına sembolleşen 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edildi.
Türkiye’de de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü 1921’den bu yana kadın mücadelesinin simgesi oldu. Türkiye’de de hak, hukuk, adalet, eşitlik diyen kadınlarımız bu mücadele bayrağını onurla taşıyor.
Bu onurlu mücadeleyi verenlerden biri de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucusu, bilim insanı, sağlık ve eğitim alanında zoru başaran Cumhuriyet kadını Prof. Dr. Türkan Saylan oldu.
Prof. Dr. Türkan Saylan, ulusal ve uluslararası alanda büyük başarılara imza atmış bir Cumhuriyet kadını.
Türkan Saylan, Cüzzamla Savaş Derneğini ve Vakfını kurarak hayatlara dokunan, insanlığa hizmet eden bir bilim insanı.
Türkan Saylan, Kardelen Projesini başlatarak kız çocuklarının okutulması için aydınlık bir yol açan eğitim neferi.
Atatürk Devrimlerinin yılmaz savunucusu…
İşte bu yüzden Prof. Dr. Türkan Saylan hedef haline getirildi, kumpaslar kuruldu.
İşte bu yüzden ölümünün ardından 10 yıl geçmesine rağmen, kin ve nefretlerini kusmaya devam ediyorlar. İpleri FETÖ’nün elinde olanlar seçim kazanmak için hala Türkan Saylan’a saldırıyorlar.
Dün FETÖ’ye uşaklık eden AKP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Alinur Aktaş da, kız çocuklarını cemaatlerin, tarikatların eline bırakmayan Türkan Saylan’ı “vatan haini” ilan ederek kinini kustu.
Ey Alinur Aktaş, vatan haini kim?
Sen değil misin FETÖ’ye uşaklık eden, aynı menzilde yürüyen?
Romanya’da FETÖ okullarını ziyaret eden?
Yurtlarında maklube yiyip poz veren?
FETÖ’ye sonsuz teşekkürlerini gönderen?

Bugün Türkiye’de kadınlarımızın çok büyük sorunları var
• Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitliği 2018 raporuna göre; Türkiye cinsiyet eşitliği sıralamasında 147 ülke arasında 130'uncu sırada. Kadınlarımız iş gücüne katılımında 131, siyasal hayata katılımda 113, eğitim eşitliğinde 106, sağlık imkanlarına ulaşımda ise 67’inci sırada yer alıyor.
• Eğitim Reformu Girişimi’nin 2017-2018 Eğitim İzleme Raporuna göre, kadınların yüzde 34’ü okulu bırakıyor.
• Okuma yazma bilmeyen her 5 kişiden 4’ü kadın.
• 2 milyonu aşkın kız çocuğu ilkokula gidemiyor.
Bugün ÇYDD’nin binlerce gönüllü neferi, Türkan Saylan’ın en tepelere çıkardığı bayrağı taşıyor. Türkan Saylan’ın yoldaşları onun açtığı yolda, Anadolu’nun dört bir yanında kardelenlerin eğitim hakkı için mücadele ediyor.
Biz de bu mücadelenin içindeyiz, bayrağı taşıyanlardanız.
Hep birlikte baharı getireceğiz kardelenlerin ülkesine.
Martın sonu bahar olacak…!

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

8 Mart 2019

6 Mart 2019 Çarşamba

SENDİKAL MÜCADELENİN İÇİNDEN GELİYORUM AKP DÖNEMİNDE SENDİKAL HAKLAR DİBE VURDU



Eğitim Sen’in düzenlediği Uluslararası Sendikal Haklar ve Özgürlükler Sempozyumuna katılarak bir konuşma yaptım.

SENDİKAL MÜCADELENİN İÇİNDEN GELİYORUM AKP DÖNEMİNDE SENDİKAL HAKLAR DİBE VURDU
Değerli Misafirler, Sevgili Emekçi Kardeşlerim hoş geldiniz
Bizler sendikal mücadelenin çok zorlu geçtiği, hem işveren hem de hükümetlerin sendikal haklara karşı duyarsız ve acımasız olduğu topraklarda yaşıyoruz.
Ben de gençlik yıllarımdan bu yana, hayatı sendikal mücadeleyle geçmiş biri olarak, bu zorlu mücadelenin canlı tanığıyım.
1979 yılında Konya Cihanbeyli Gölyazı’da öğretmenlik mesleğine başladığım ilk gün TÖB-DER’e üye oldum. 16 günlük öğretmen iken, 2 günlük öğretmen boykotuna katıldım. Ardından da 24 Aralık 1979 yılında yapılan “Kahramanmaraş Katliamı protesto” boykotuna katıldım.
Öğretmenlikte daha bir yılımı doldurmadan 1980 Haziran ayında Sivas Divriği’ye sürgün edildim. 12 Eylül darbesinden sonra da tutuklanarak, Kırşehir Cezaevine getirildim. Çok ağır işkencelerden geçtik. Cezaevinden çıktıktan sonra, işsiz kaldım. Geçimimi sağlamak için bir süre pazarcılık yaptım. Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğine 3 yıl sonra dönebildim.
Öğretmenliğe döndükten sonra da sendikal faaliyetlerimden vazgeçmediğim için, Artvin/Hopa, Şanlıurfa/Bozova’ya ve Rize’ye sürgün edildim.
Sürgünler devam ederken, 1990 yılında Eğit-Sen’in kurucuları arasında yer aldım. 1990-1994 yılları arasında Eğit-Sen Kırşehir Şube Başkanlığı yaptım.
23 Ocak 1995 yılında Eğitim İş ve Eğit Sen’in birleşmesiyle, kurucuları arasında yer almaktan ve ilk Genel Başkanlığını yapmaktan gurur duyduğum Eğitim Sen’i kurduk.
Eğitim Sen, verdiği onurlu mücadeleyle Türkiye Sendikal tarihinde olmazları gerçekleştiren, öncülük eden, sendikal mücadelede bayraklaşan, adını sendikalar tarihine altın harflerle yazdıran bir sendika oldu. Ben de böyle bir sendikanın üyesi olmaktan kendi adıma her zaman gurur duydum.
Sendikal mücadelenin içinden geliyorum, Türkiye’de sendikal mücadele her dönem çok zorlu olmuştur. Ancak AKP döneminde sendikal haklar dibe vurmuştur. Askeri darbe dönemleri de dahil olmak üzere şu an yaşadığımız dönem kadar baskıcı ve yasakçı bir dönem daha yaşanmamıştır.
15 Temmuz darbe girişimi ve 20 Temmuz sivil darbesinden sonra OHAL’in ilan edilmesiyle birlikte, binlerce sendika üyesi açığa alınıp, ihraç edilmiştir. Bütün grevler erteleme adı altında yasaklanmıştır. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan grev yasaklarını ve OHAL’i savunurken “Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” diyerek işçiye, sendikaya, sendikal haklara bakışını açıkça ortaya koymuştur.
Uluslararası sözleşmelerle, Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan grev hakkı keyfi şekilde ortadan kaldırılmıştır. AKP döneminde başlayan 18 grevin tamamı yasaklanmıştır.
DİSK-AR’ın araştırmasına göre, Türkiye’de işçilerin yüzde 90’ı sendikasız, yüzde 93’ü ise toplu sözleşmesizdir. 16 milyon 254 bin işçinin, 14 milyon 395 bini sendikasızdır. Türkiye sendikal haklar bakımından dünya sıralamasında sondan 10. sırada yer alıyor.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının verilerine göre, Ocak 2019 itibariyle resmi sendikalaşma oranını yüzde 13,9’dur. Bu sendikalaşma oranı bile Türkiye’deki sendikal hakları ortaya koymaya yeterlidir.

Değerli Dostlar
Biz tüm bu olumsuzluklara rağmen umutsuz değiliz.
Çünkü “Martın sonu bahar”…
Sorun çok zamanımız kısıtlı… Böylesine güzel bir organizasyonu yapan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası yönetici ve üyelerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Eğitim Sen’in bir parçası olmaktan her zaman onur duydum, duymaya da devam edeceğim… İyi ki varsınız, iyi ki varız…
Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

6 Mart 2019/Ankara



4 Mart 2019 Pazartesi

EĞİTİMDE DE HUKUK TANIMIYORLAR

İsmail Tarman Ortaokulu’nun imam hatibe dönüştürülmesine ilişkin, verdikleri hukuki mücadeleyi kazan, ancak yargı kararını uygulatamayan öğrenci velilerinin okul önünde yaptığı basın açıklamasına destek verdik.


EĞİTİMDE DE HUKUK TANIMIYORLAR  
Bütün okullarımızı imam hatibe dönüştürmeye çalışanlara karşı, verdikleri hukuk mücadelesinden dolayı İsmail Tarman Ortaokulu velilerini kutluyorum.
Başarısıyla kendini ispatlamış bir okulun imam hatibe dönüştürülmesine karşı çıkan velilerimiz, verdikleri hukuki mücadeleyi kazandılar.
Ancak kendilerini yargıdan üstün görenler, mahkeme kararlarını uygulamamakta direniyor. Artık bu ülkede mahkemelerin verdiği kararları uygulatmak için de yeniden yargıya başvurmak gerekiyor.
Herkes imam hatip ortaokul ve liselerinin en başarısız okullar olduğu biliyor. Sınav sonuçlarından da bu çok net görülüyor. Tüm bu gerçeklere rağmen bütün okullarımızı imam hatibe dönüştürmeye çalışan bir anlayış var. Yetkilerini kötüye kullanarak okullarımızı zorla imam hatibe dönüştürmeye çalışanlar, bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyorlar. Türkiye’nin geleceğini çalıyorlar.
Biz, Bütün okulların imam hatibe dönüştürülmesi anlayışına karşıyız. İmam hatiplerin de diğer okul türlerinin de ihtiyacı karşılayacak sayıda olmasını istiyoruz.
Bu eğitim anlayışı Türkiye’yi bir adım ileri götürmez. Eğitimde bilimin yolundan sapmamamız gerek. Eğitim politikalarımızı çağın ihtiyaçlarına göre düzenlememiz gerek…
Buradan, başta Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet ediyorum. Kimse hukuktan üstün değildir. Herkes yargı kararlarına uymak zorundadır. Hiç kimse yargı kararlarını yok sayamaz. Yargı kararlarını uygulamayanlar suç işliyor.
CHP olarak, yargı kararlarının uygulanması için İsmail Tarman Ortaokulu velilerinin haklı mücadelesine destek olacağız. Hukukun katledilmesine, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına asla izin vermeyeceğiz.

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

4 Mart 2019

3 Mart 2019 Pazar

BU CENNET VATANDA VARLIK İÇİNDE YOKLUK YAŞIYORUZ


BU CENNET VATANDA VARLIK İÇİNDE YOKLUK YAŞIYORUZ  

Sevgili Kırklarelililer;
Emperyalizme karşı mücadelenin bayraklaştığı toprakların yiğit insanları merhaba...
Bugün 3 Mart, Tevhidi Tedrisat Kanununun kabulünün 95. yılı. 3 Mart, eğitimde birliğin, laikliğin, bilimselliğin, aydınlık geleceğin tarihi… Bu tarih aynı zamanda; Laik, Demokratik Cumhuriyetimizin temellerinin daha da sağlamlaştırıldığı bir tarihtir.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bizlere Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyetini hediye edenleri bir kez daha minnetle anıyoruz.

Değerli Kırklarelililer,
Trakya’nın tarihi, yiğit insanların tarihidir aynı zamanda...
Sizler, “Ya istiklal ya ölüm” diyenlerin torunlarısınız. Bu onurlu geçmişin sorumluluğunu omuzlarında gururla taşıyan; laik, demokrat, aydınlık Türkiye'nin yılmaz bekçilerisiniz…
Bizim tarihimiz, kendini bu topraklara adayanların tarihidir. Biz onlardan aldığımız zorlu görevi “ah” demeden omuzlarımızda taşıyoruz. Omuzlarımızdaki sorumluluk yükü ne kadar ağır olursa olsun, gönüllüyüz, coşkuluyuz, kararlıyız…
Bizler bu yolda mücadele neferleriyiz.
Bizim yolumuz, emperyalizme karşı büyük zaferlere imza atanların yoludur.
Bizim yolumuz, bizlere bağımsız bir vatan bırakanların yoludur.
Bizim yolumuz, Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği aydınlık yoldur.

Bizim yolumuz emperyalizme karşı “tam bağımsız Türkiye” diyenlerin yoludur.
Bizim yolumuz canını bu toprakların bağımsızlığı için verenlerin yoludur.
Bizim yolumuz, Cumhuriyet devrimlerinin izini sürenlerin yoludur.

Bizler geçmişimize ihanet edenler değiliz, onurlu geçmişimizi göğsümüzde gururla taşıyanlarız.
Birliğimiz beraberliğimiz için fedakarlık yapanlar asla kaybetmezler. Tarihimiz bu örneklerle doludur. Bugün de aynı duygu ve heyecanla mücadelemiz devam ediyor.
Hiçbir mevki, hiçbir koltuk, hiçbir gelecek endişesi bizi yolunuzdan asla döndüremez. Bu, geçmiş tarihimizde böyleydi, bugünde böyle…

Değerli Kırklarelililer;
Bugün zorlu bir krizin içindeyiz. Ekonomik, sosyal ve siyasal krizler yaşıyoruz. Paramızın değeri yok, üretemiyoruz; tarım, hayvancılık, sanayi bitmiş. Eğitimimiz, içinden çıkılmaz karanlık bir yola sokulmuş.
Adalet yok!
İnsan hakları yok!
Demokrasi yok!
Soğan yok!
Patates yok!
Domates yok!
Bu cennet vatanda varlık içinde yokluk yaşıyoruz.
Adeta yoklar ülkesi olduk!

Sevgili Kırklarelililer;
Bugün, bu gidişe dur demenin günüdür. Bizlere bu cennet vatanı armağan edenlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirme günüdür.
Türkiye’nin dört bir yanını geziyoruz. Halkın coşkusu, Trakya’da olduğu gibi, Anadolu’da da baharın geldiğini müjdeliyor bize.
Meydan meydan gezip kin tohumu ekenlere, halkın yarısını “zillet” olarak görenlere inat, halkımızın coşkusuna güveniyoruz…
Kesinlikle #MartınSonuBahar

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili

3 Mart 2019/Kırklareli

AKP’NİN DİKECEĞİ AĞAÇLARIN BÜYÜYÜP YAĞMUR GETİRECEĞİNİ BEKLEMEYİN


AKP’NİN DİKECEĞİ AĞAÇLARIN BÜYÜYÜP YAĞMUR GETİRECEĞİNİ BEKLEMEYİN
Sevgili Karabüklüler;
24 Haziran seçimlerinde Millet İttifakına %67,4 oranında oy verdiniz. AKP 2 Milletvekili çıkardı… Ancak Karabük’ün 17 yılda değişmeyen makus talihi yine değişmedi.
Zonguldak Taşkömürü İşletmesine alınacak 1000 işçi için Zonguldak, Bartın ve Karabük’ten toplam 35770 kişi müracaat etti. Karabük’ten müracaat eden 1610 kişiden sadece 100’ü kurayla işe alınacak.
Karabük Belediye Başkanı, seçim vaatlerini sayarken, “Zonguldak kavşağından Safranbolu’ya kesintisiz ulaşımı sağlayacağız.” diyor. Sormazlar mı 17 yıldır neden bu sorunu çözmediniz.
Ankara’ya ve İstanbul’a en yakın illerimizden biri olan Karabük’ün, Filyos Limanı sorunu 17 yıllık vaatlere rağmen hala çözülememiştir.
AKP 17 yıldır Karabük’ün su sorununu da çözememiş. Safranbolu’daki tüm Belediye Başkan adaylarının vaadi, su sorununu çözmek. Vatandaşlarımız hala su kesintisinden, çamurlu su içmekten şikayetçi. 21 yüzyılın Türkiye’sinde, “temiz su getireceğim” vaatleri gerçekten içimizi acıtıyor.
Değerli Yeniceliler;
Geçen hafta Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Yenice ilçemize geldi, fidan dağıtıp, “7 milyon ağaç dikeceğiz, ağaç olmayınca yağış olmuyor, yağış olmayınca su olmuyor.” dedi. Bugüne kadar dikmedikleri ağaçları dikecekler, ağaçlar büyüyecek, yağmur getirecek, Karabüklüler, Safranbolulular, Yeniceliler de temiz suya kavuşacak…
Bakan Pakdemirli bütün vaatlerini seçim sonrasına bıraktı… Yenice Orman İşletmesine personel takviyesinden, GSM operatörlerinin haberleşme direklerinin kurulmasına kadar her şeyi yerel seçimler sonrasında yapacaklarını vadetti.
Yenice halkı HES’lere karşı büyük mücadele verdi. Halk, Yenice Ormanlarındaki Şeker Kanyonu’nda HES istemiyor. CHP olarak, HES projelerine hep karşı durduk, verilen mücadelenin içinde olduk. Doğayı katledenlere, ormanlarımızı yok edenlere karşı, halkın yanında durmaya da devam edeceğiz.
Yenice’ye verilen doğalgaz vaatleri de yıllardır yerine getirilmedi.
Sevgili Yeniceliler,
Yenice Belediye Başkan adayımız Sabri Cebecik, Maden-İş Sendikası eski yöneticilerinden…
Sabri Cebecik; Zonguldak büyük işçi yürüyüşünün önderi rahmetli Şemsi Denizer’in de yoldaşı, mücadele arkadaşı, işçinin, köylünün, emekçinin dostu. Şimdi de doğduğu ve doyduğu Yenice ilçesine hizmet etmek için geliyor...
Karabük’te de yıllar sonra bir Milletvekilimiz var, çocuklarınızın doktoru Hüseyin Avni Aksoy. Şimdi de Yenice’de belediye başkanımızı seçeceğiz…
Millet İttifakı; Karabük’te Dursun Altıparmak’la, Safranbolu’da Mimar Elif Köse’yle, Ovacık’ta Hidayet Kasımoğlu’la kazanacak… Eflani’de de, Yenipazar’da da Yortan’da da halkla kucaklaşacağız.
Değerli Yeniceliler; temiz su içmek için AKP’nin dikeceği ağaçların büyüyüp yağmur getireceğini beklemeyin. Onların vaatleri 17 yıldır hep başka baharlara ertelendi.
Destek verin!
Martın sonu bahar olsun…


Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
2 Mart 2018 /Karabük-Yenice

1 Mart 2019 Cuma

FİKRET ÜNLÜ’NÜN ARDINDAN

FİKRET ÜNLÜ’NÜN ARDINDAN
Ülkemiz bir spor ve siyaset insanını, sosyal demokrat bir aydınını, değerli bir eğitimcisini Fikret Ünlü’yü yitirdi. Fikret Ünlü öncelikle spor insanı ve eğitimciydi. Bürokrasi ve siyaset yaşamında temel hedefi her zaman spor oldu. Sporu siyasete alet etmedi, aksine siyasi gücünü, spora ve sporcularımıza hizmet için kullandı.
Spor sevdalısı bir Anadolu insanı olarak, beden eğitimi öğretmenliği ve yöneticilik gibi görevlerden sonra, 32 yaşında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü görevini de başarıyla sürdürdü. Spor yönetiminde kısa olan bu dönemde sporumuza çok önemli katkılarda bulundu.
Sporumuza toplumsal ve halkçı bir yaklaşım ve felsefe kazandırmaya çalıştı. Dönemin siyasi koşulları nedeniyle bazı engelleri aşamaması üzerine bu görevinden kendi isteğiyle ayrılarak, bürokrasi ve siyaset yaşamımızda onurlu bir tavırla tarihe geçti.
İstifasının hemen ardından birçok spor federasyonu başkanı da Fikret Ünlü’ye destek olmak için görevlerinden istifa ettiler.
Bugün bürokraside alışık olmadığımız bu onurlu tavrı belki o gün onu değerli bir koltuktan etti, ama Fikret Ünlü’yü Fikret Ünlü yapan da bu tavizsiz ve net duruşuydu.
Değerli eğitimci ve spor insanı Fikret Ünlü, kamu hizmetlerinden sonra siyasi kariyerine başladı. Milletvekilliği dönemlerinde sporcularla spor insanlarına kapısı her zaman açıktı.
1999-2002 yılları arasında Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine getirilmesi spor dünyasında sevinçle karşılandı. İlk kez gerçekten spor kökenli bir spor insanı bu göreve getirilmiş oldu.
Spordan sorumlu devlet bakanlığı döneminde, spor ve atletizm tarihimizde ilkleri gerçekleştirdi. Ülkemizin o zamana kadarki en büyük atletizm başarıları Fikret Ünlü döneminde gerçekleşti. Kendisi bizzat şampiyonalara katılarak sporcularımıza her türlü desteği verdi.
Sydney Olimpiyatlarında ülkemiz 3 altın, 2 bronz madalya olmak üzere toplam 5 madalya kazandı. Sydney Olimpiyatlarını yerinde izleyen Fikret Ünlü başarılı olan sporcularımızın her zaman yanında olup desteklerini sürdürdü.
Bakanlık görevinden ayrıldıktan sonra da spora ve sporcularımıza desteğini hep devam ettirdi.
Değerli Fikret Ünlü, yakalandığı hastalık dönemine kadar aktif spor yapan bir insandı.
Eğitimci, spor ve siyaset insanı Fikret Ünlü’yü sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Anısını spor dünyasında sonsuza dek yaşatacağız.

Yıldırım Kaya
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
Spor Kurulu Başkanı

1 Mart 2019