14 Temmuz 2018 Cumartesi

15 TEMMUZ’DA BİR ÖMRE KAÇ DARBE SIĞAR DİYE DÜŞÜNDÜM



15 TEMMUZ’DA BİR ÖMRE KAÇ DARBE SIĞAR DİYE DÜŞÜNDÜM
15 Temmuz 2016 akşam… CHP Genel Merkezinin 7. Katındaki odamdayım. Alçak uçuş yapan jetlerin sesi kulaklarımızı yırtıyor. Bir ömre kaç darbe sığar diye düşünüp, eskilere dalıyorum. Hatıralar canlanıyor gözümde. 12 Mart, 12 Eylül darbelerini görmüş, darbelerin en ağır darbesini yemişim.

12 Mart darbesi olduğunda ortaokul öğrencisiydim daha. Denizler yakalandığında duyduğum hüzün, Mahirler öldürüldüğünde çocuk yüreğimin sızısı var hala yüreğimde.

12 Eylül darbesi olduğunda devrimci bir öğretmendim. Tutuklandım, işkence gördüm, yıllarca mesleğimden uzak kaldım… Hayat mücadelesi verdim, pazarcılık yaptım, çorap, çamaşır sattım…
Türkiye’de darbeler hep gece yarısı, siviller uykudayken yapılırdı. Gündüz gözüyle bir darbeye şahitlik etmemiştim… Askerlerin kendi meclisini bombaladığı, halkın üzerine ateş açtığı, helikopterlerle halkı taradığı bir darbeye ilk defa tanıklık ediyordum.

Her şey çok garipti!
Hiçbir şey darbenin, darbecinin kurallarına uymuyordu.
Zaten kısa süre sonra da gerçekler ortaya çıkmaya başladı.
15 Temmuz darbe girişimi, 20 Temmuz’da tüm yurtta ilan edilen OHAL ile sivil darbeye dönüştü…

15 Temmuz’dan sonra, özellikle de kamudan ihraç olan, açığa alınan memurlar ve aileleri partimize gelmeye başladı. 22 Temmuz 2016’da CHP Genel Merkezi bünyesinde kurulan “Darbe Girişimi Sürecini İzleme Komisyonu’nunda görev aldım. CHP Genel Merkezi 7. katında bulunan odamda mağdurlarla görüşmeye başladım.

Kimin darbeci, kimin cemaat sempatizanı, kimin FETÖ üyesi, kimin FETÖ karşıtı olduğu ayrımı yapılmadan insanların mağdur edildiğine tanıklık ettim. On binlerce insanla görüştüm… Hepsine insan hakları temelinde yardımcı olmaya çalıştım, adil yargılamanın yapılması, suçlu suçsuz ayrımı yapılması için mücadele ettim.

Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da büyük bir duyarlılık göstererek, mağdurların kamuoyundaki sesi oldu. Komisyonda görev alan tüm Milletvekili ve Parti Meclisi Üyelerimiz de mağduriyetin giderilmesi için özverili bir şekilde çalıştı.

CHP’YE GELEN MAĞDURLAR ZİHNİMİZDE İZ BIRAKTI
250 vatandaşımızı katledip, meclisi bombalayanlarla, masum vatandaş arasında ayrım yapılmadığına tanıklık ettim. Adaletin olmadığını, adamı olanın paçayı kurtardığını, dağ kanunlarının uygulandığını gördüm…

Adalet isteyen insanlar zihnimizde derin izler bıraktı.
Mağdurlara ağaç kabuğu yesinler diyen AKP’lilere “siz de zıkkımın kökünü yiyin” diyen Genel Başkanımızı, cezaevindeki koğuşlarında çılgınca alkışladıklarını anlatan memurun gözlerindeki coşkuyu.

“Size karşı yüzüm yok, biz hep AKP’ye oyumuzu verdik, oğlum şimdi tutuklu, sizden başka tutunacak dalımız yok, bize yardım edin” diyen köyden gelen anayı.

“Onun inandığına ben artık inanmıyorum” diye ihraç olmuş memuru.

“Çocuğumun gözleri kanserden kör oldu, gözleri ameliyatla alınacaktı, İhraç olduğum için ameliyatı yapmıyorlar” diyen polis memuru annenin gözlerindeki kederi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden ihraç edilen FETÖ karşıtı solcu Profesörün hüngür hüngür ağlamasını.

Devlet desteği verilen FETÖ okuluna kızlarını gönderdiği için ihraç edilen Urfalı öğretmeni…

Eşi Ufuk Sen’e üye olduğu için ihraç edilen, “Her seçimde AKP’ye militan gibi çalıştım, ev toplantıları yaptım. AKP Genel Merkezine ve TBMM’e gittiğimde Milletvekilleri beni Cumhurbaşkanı gibi karşılardı… Simdi AKP Genel Merkezinin kapısından giremedim, Milletvekilleri görmezden geldi” diyerek hıçkırıklara boğulan ev kadınını.

Annesi karakolda tutulan 5 günlük bebeğin, halasının kucağında Genel Merkezimize gelişini, Genel Başkanımızın bu dramı grup toplantısında basına açıklamasından sonra anne sütüne kavuşmasını.
“Bize içmemiz için verdikleri suların içinde dışkı parçaları yüzüyordu” diyen hakimi.

Rizeli Hacı Veysel Kılıç’ın telefonda, askeri öğrenci olan oğlunun ömür boyu hapse mahkum olduğunu hıçkırarak söylemesini.
Bacakları tutmayan 15 Temmuz gazisi Kenan Konuk’un sahipsiz kalmasını.

FETÖ ile hiçbir bağı olmadığı halde; ihraç edilen, tutuklanan, işkence gören… Solcuları, devrimcileri, Atatürkçüleri, sendikacıları, öğretmenleri, doktorları, kamu çalışanlarını, işçileri, Atatürkçü subayları, muhalifleri…

Hiç unutmadım!

250 vatandaşımızı, masum er ve öğrencileri katledenlerin en ağır cezaları alması, sorumluların hesap vermesi, tüm mağdurların haklarının iade edilmesi için, TBMM’de de mücadelem devam edecek…


Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
Ankara Milletvekili
15 Temmuz 2018

Hiç yorum yok: