17 Ağustos 2016 Çarşamba

Darbenin Darbesi Eğitime Olmasın

Darbenin Darbesi Eğitime Olmasın
Aydınlık geleceğe yürümede toplumun ana lokomotifi eğitim ve eğitimin ana lokomotifi ise öğretmendir. Bilimsel eğitimle topluma yön verilir ve ancak aydın öğretmen ile o yönde ilerleme kaydedilir. Bu bakımdan eğitim ve öğretmen değerli ve önemlidir. İnsanlık için cehaletten daha büyük bir düşman yoktur. Bu düşmanın tek yok edicisi eğitimdir. Öğretmendir. Eğitim alanında ne yapılırsa azdır. Çünkü eğitimin maliyeti cehaletin bedeli ile ölçülür. Buralarda oluşacak bozulmalar tüm toplumu etkiler. Eğitim cephesindeki bir yenilgi sadece toplumun değil tüm insanlığın bir yenilgisidir. Bir toplum eğitime ve öğretmenine verdiği değer kadardır.

Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşının ortasında "Türkiye Muallime ve Muallimler Kongresini" toplamıştır. Çünkü o eğitim cephesinde verilecek savaşın en önemli savaş olduğunun farkında olan bir liderdi. Eğitime ve öğretmenlere önem vererek adeta bugünleri görmekteydi. Atatürk’ün irfan ordusu olarak nitelendirdiği öğretmenler günümüzde kuşkusuz çok daha önemlidir. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, eğitimin ve öğretmenin önemi daha da artmıştır. Darbeyle görülmüştür ki FETÖ’cü darbeciler nasıl ki ordunun her biriminin personel daire başkanlıklarını ele geçirip örgütlenmişlerse, MEB’de de İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünü, il ve ilçelerdeki personelden sorumlu şube müdürlüğü ve müdür yardımcılıklarını ele geçirerek örgütlenmişlerdir.

Tüm bu süreçler yaşanırken, öğretmen istihdam politikalarının etkinleştirilmesi gerekirken;
Sayın MEB Bakanı İsmet Yılmaz şu talihsiz açıklamaları yaptı: 
"Bundan sonraki bütün öğretmen atamaları sözleşmeli olacaktır. Şimdi alacağınız sözleşmeli, Şubat ayında alacağınız kadroluysa ben buna başvurmayayım, Şubat ataması için başvurayım, diyen oluyor. Bundan sonraki bütün öğretmen atamaları, sözleşmeli öğretmen kapsamında olacak. Sözleşmeden kadroya da dört yılın sonunda geçecekler. Artık Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen ihtiyacını sözleşmeli öğretmenlerden karşılayacaktır"
Sayın Bakan, eğitimde sözleşmeli istihdam olmaz. İmamın sözleşmelisi var mı ki, öğretmenin de olsun. Öğretmenin ücretlisi, sözleşmelisi, kadrosuzu olmaz. Öğretmen öğretmendir. EĞİTİM DEMEK ÖĞRETMEN DEMEKTİR. Öğretmenin niteliklisi olur. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına geçerek, kamuda güvencesiz istihdamın kapısını aralıyorsunuz. Çünkü kamu çalışanları içinde en büyük sayıya sahip olan grup öğretmendir. Bundan sonraki öğretmen alımlarının hem sözleşmeli olacağını hem de mülakat ile alınacağını belirtiyorsunuz. Sayın Bakan, bu uygulamalar telafisi mümkün olmayan hatalara yol açar. Eğitim stratejik bir alandır. Piyasacı bir yaklaşımla yönetilmez.

Sizi uyarıyoruz. Bu politik uygulamanın amacı iş güvencesini ortadan kaldırmaktadır. Geleceğin nesillerini yetiştirmek değildir. Beş yıl sonra yeniden sözleşmeli öğretmenliği getiriyorsunuz. Bununla ancak niteliksel bozulmalara yol açıp, öğretmenler arasında statü farkları oluşturursunuz. Ayrıca sözlü sınav yeni paralel yapıların önünü açar. Liyakati ön plana çıkarmamız gerekirken, sözlü sınavı getirmeniz darbeden ders alınmadığını gösterir. Ülkemizde sözlü sınav torpilin ve rüşvetin önünü açar. Alınacakların listesi sarı sendikada ve iktidarın ilçe başkanlıklarında hazırlanır bu uygulamayla. Öğretmen atamaları, iş güvencesine dayalı objektif kriterlerle yapılmalıdır.

AKP’yi anlamak çok kolay değil. Daha önceden kendilerinin kaldırdıkları sözleşmeli öğretmenliği kendileri getiriyorlar tekrar. Siz, memleketin ihtiyaçlarına göre mi, yoksa konjonktürel politik çıkarlara göre mi pozisyon alıyorsunuz? Bu alım biçiminin her aşaması ayrı bir tartışma konusudur. Sözleşmeli öğretmenlik bir sorun, mülakatla alım ayrıca sorun, mülakat biçimi-jürinin yetkileri-mülakatların kayıt altına alınmıyor olması ayrı bir sorun olacaktır. Bu yöntemle kim alım yaparsa yapsın, torpili engelleyemezsiniz. Ayrıca sözleşmeli öğretmenlere 4 yıl boyunca başka yere atanamayacakları, her yıl sözleşmelerinin yenilenerek süreyi doldurmaları, dört yıl sonrasında iki yıl daha aynı yerde kalmayı kabul etmeleri halinde kadroya geçirilecekleri gibi ağır şartlar ileri sürülmesi kabul edilemez.

AKP hükümeti sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına geri dönüşün gerekçesi olarak, “Kalkınmada Öncelikli Yerler” (KÖY) olarak ifade edilen bölge ve illerde öğretmenlerin uzun süre çalışmak istemediğini göstermektedir. Bu sözleşmeli öğretmenliğin geri getirilmesinin gerekçesi olamaz. Bu sorunu çeşitli teşvik politikaları (yüksek hizmet puanı, ek ücret vb.) ile çözebilirsiniz. Öte yandan bölgedeki dolaşım yoğunluğunu engellemek için beş yıl çakılı pozisyon getiriyorsunuz. Anladık da bunu sözleşmeli statüde yapmanıza gerek yok ki! “Gelin kalkınmada birinci öncelikli bölgelere öğretmeni kadrolu olarak atayın, mesele süre ise kadrolu atadıklarınız 5 yıl yer değiştirmesin.” Mesele güvenilir öğretmen almaksa, mülakata gerek yok. Kamu görevlisi alımında detaylı bir güvenlik soruşturması yapılarak, istenmeyen yapılarla ve cemaat örgütleriyle mücadele edilebilir. Ama siz bunun yerine torpilin ön plana çıkacağı bir mülakatı tercih ediyorsunuz. Sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımına karşıyız. Öğretmenler toplumun ana lokomotifidir. Öğretmen niteliği ile toplumun ilerlemesi doğru orantılıdır.

Bu nedenle CHP olarak;

Öğretmenliği yeniden toplumun en saygın mesleklerinden biri haline getireceğiz. Öğretmenin çağın en üst standartlarında yetişmesini sağlayacağız. Öğretmenlerin ekonomik güvencelerini ve özlük haklarını iyileştireceğiz. Ücretli öğretmen uygulamasına son vereceğiz. Tüm öğretmenleri kadrolu olarak atayacağız. Öğretmenlerin devlet kadroları içindeki statüsünü, ek göstergelerini ve ek ders ücretlerini yükselteceğiz. Öğretmenlerin özlük haklarını özel bir yasayla güvence altına alacağız. Aday öğretmenlerin, devlet memurlarının yararlandığı tüm haklardan yararlanmasını sağlayacağız. Öğretmen adaylarının seçimini objektif kriterlere bağlayacağız. Öğretmen atamalarında, kayırma ve kadrolaşma amaçlı sözlü sınavları kaldıracak, başarı ve liyakati esas alacağız. Öğretmenlerin sosyal yaşantılarını ve eğitimlerini olumsuz etkileyen mevcut sınav sistemini yeniden düzenleyeceğiz. Atama bekleyen öğretmen sorununu kadrolu atamayla çözeceğiz. Öğretmen açığını kapatacağız. Hiçbir öğretmen ve yöneticiyi üyesi bulunduğu sendikaya göre değerlendirmeye tabi tutmayacağız. Okul yöneticilerinin ideolojik yaklaşımlarla atanmasına son vereceğiz.

Aman dikkat ediniz. OHAL uygulamalarınız zaten darbe almış eğitim sistemine darbenin darbesi olmasın!      17 Ağustos 2016

Yıldırım KAYA
CHP Parti Meclisi Üyesi



Hiç yorum yok: