23 Şubat 2025 Pazar

ZORUNLU EĞİTİM “ZORUNLUDUR”

 ZORUNLU EĞİTİM “ZORUNLUDUR”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in  ''Zorunlu eğitimin çok olduğunu, yakında bunun tartışmaya açılacağını ben de tahmin ediyorum. Bu kadar uzun bir süre standart bir eğitime çocukları tabi tutmak doğru olmayabilir'' açıklamasından sonra zorunlu eğitim tartışmaya açıldı. 

Hemen ardından; Enderun Özgün Eğitimciler Derneği, Maarif Platformu ve Medeniyet Enstitüsü kendilerine pay çıkartarak ''Türk Eğitim Sistemi ve Zorunlu Eğitimin Yansımaları''’ konulu bir çalıştay düzenleyerek "12 yıllık zorunlu eğitim dayatması çocukların kabiliyeti, meslek edinmeleri ve yuva kurmaları önünde büyük bir engel”  görüşünü içeren raporu açıkladı. “Çocukların yuva kurması” ifadesi anlayışlarının kötülüğünü tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Aynı anlayış Ensar’da çocuklara tecavüz edildiğinde de safını belli etmiş, mağdur çocukların yanında durmamıştı.  

Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin de arka planında olan bu tür yapıları laik, bilimsel, parasız, karma ve zorunlu eğitime karşı çalışmalarıyla biliyoruz. Hatta Milli Eğitim Bakanlığının uzman kadroları dışlanarak bu derneklerle çalışmalar yürütülüyor. Kanuna aykırı protokoller imzalanıyor. 

Zorunlu eğitimin kaldırılması kız çocuklarını okuldan uzaklaştıracak, erken evliliğe teşvik edecek. Karma eğitimi tartışmaya açacak, çocuklar uzaktan eğitime itilecek. Çocuk işçiliği daha da artacak. Eğitim niteliksizleşecek, çağdaş eğitimden uzaklaşılacak; ülkemiz dünya standartlarının çok gerisinde kalacak.

Zorunlu eğitimin okul öncesini de kapsaması gerekirken, süresinin kısaltılması gündeme taşınarak, Anayasal bir hak çocuklarımızın elinden alınmak isteniyor.

Okulöncesi, İlkokul, ortaokul ve lisede zorunlu ve kesintisiz eğitim olmazsa olmazdır. Aksi uygulamaların eğitimi kesintiye uğrattığını, telafisi mümkün olmayan nesillerin kaybına neden olduğunu görüyoruz.

AKP’nin yıllardır uygulamaya soktuğu 4+4+4 eğitim sistemi eğitimi kesintili hale getirdi.  Şimdi de 4 yılını kaldırmak istiyor. AKP iktidarının cahillerin ferasetine güvendiğini, okuma oranı arttıkça afakanlar bastığını, okuma oranı düştükçe oylarının arttığını kendi açıklamalarından biliyoruz.

Zorunlu eğitime “dayatma” diyerek hedeflerine koyanlar, Anayasal bir hakkı hedef alarak suç işliyor.

Eğitim sendikalarını, üniversiteleri, eğitimcileri ve eğitimin tüm bileşenlerini geleceğimiz için mücadeleye davet ediyorum.

Yıldırım KAYA

23 Şubat 2025




1 Şubat 2025 Cumartesi

CHP’NİN CUMHURBAŞKANI ADAY BELİRLEME ZAMANLAMASI

 CHP’nin Cumhurbaşkanı Aday Belirleme Zamanlaması

Bir yurttaş olarak duyduğum sorumlulukla, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında tek adam rejiminden kurtulmak ve partimizin iktidar olması için yanıtlar arıyorum.

Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının bir an önce belirlenmesi yönünde kamuoyuna bir yol haritası açıkladı. Partinin ilgili kurulları; PM, Meclis Grubu, il ve ilçe örgütleri konuyu kamuoyuna yapılan açıklamayla öğrendiklerini beyan ediyorlar.

Şimdi hep birlikte bazı sorular sorup, yanıt bulmalıyız.

Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için %50+1 oy gerekiyor. Seçim ikinci tura kalırsa da en fazla oyu alan aday seçimi kazanıyor. CHP’nin nasıl bir strateji izlemesi gerektiği, %50+1 gerçeği dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

CHP’nin seçime tek başına girmesi halinde, son seçimde aldığı %38’lik oyun üzerine, en az %12+1 oranında ek oy gerekecektir. Bugünkü konjonktürde AKP, MHP, HÜDAPAR, BBP ve DSP’nin “Cumhur İttifakı” çatısı altında seçime katılacağını varsayarsak; CHP’nin tek başına aday çıkarması seçimi kazanma şansını riske atabilir.

CHP’nin bu gerçeği dikkate alarak, “Millet İttifakı” benzeri veya daha geniş bir “Türkiye İttifakı” modelini örgütlemesi kaçınılmaz olacaktır. Eğer böyle bir ittifak hedefleniyorsa, CHP’nin tek taraflı aday belirlemesi doğru bir strateji olur mu? Bu soruya net bir yanıt verilmeden alınacak kararlar, partinin seçim stratejisini ve olası ittifak içindeki konumunu zayıflatabilir.

Seçim takvimi ortada yokken, erken aday belirleme sürecinin nasıl işleyeceği şimdiden tartışma konusu olmuşken… CHP’nin içine dönerek erkenden aday belirlemesi parti içi birlik ve beraberliğin korunması açısından riskli değil mi? Yönetimde çift başlılığa yol açmaz mı? Erken aday belirleme süreci parti içinde bölünmelere, iç çekişmelere veya olası kutuplaşmalara neden olmaz mı? Seçim sürecinde CHP’nin hareket kabiliyetini ve alanını olumsuz etkilemez mi? 

Anayasa, Cumhurbaşkanı aday belirleme sürecinde hakim denetiminde bir ön seçim yapılmasına olanak tanımadığına göre, CHP üyelerle nasıl aday belirleyecek? 

Adaylar arasında bir seçim yapılacaksa, bu sürecin kriterleri neler olacak?

Adaylar üyelere ne vadederek propaganda yürütecek? 

Üyelerinin katılacağı bir oylama öngörülüyorsa, 1 milyon 600 bin üyenin kaçı katılım gösterdiğinde seçim geçerli sayılacak? 

Aday olmak isteyenler arasında herhangi bir ön eleme olacak mı?

Her üye aday olabilecek mi? 

Katılım oranı düşük olursa seçimin meşruiyeti nasıl sağlanacak? 

Kaç üyenin oyunu alan kişi CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilecek?

Tüm bu sorular, yalnızca partinin iç işleyişi açısından değil, aynı zamanda CHP’nin birliği beraberliği ve seçim stratejisini belirleme sürecinde kritik öneme sahiptir. 

Aday belirleme sürecinin şeffaf, kapsayıcı, parti içi birliği ve uyumu koruyacak bir yöntemle şekillendirilmesi gerekir. Muhalefetin birliğini sağlayıp, güçlü bir adayla iktidara giden yolu hep birlikte açmalıyız.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.

Yıldırım KAYA

1 Şubat 2025