Kahramanlık İle Hainlik Arasındaki İnce Çizgi
- Darbecilere karşı canı pahasına direnen Özkan Yüzbaşı nasıl hain ilan edildi?
- Hain olduğuna nasıl hükmedildi, hangi deliller ışığında karar verildi?
- Kahramanken hain ilan edilen, pardon diye geçiştirilen daha kaç Özkan Yüzbaşı var?
- Özkan Yüzbaşı'nın ailesinin yüreğindeki yangını bir "pardon" ile söndüremezsiniz!
Aslanların tarihini avcılar yazdıkça, avcılar hep haklı çıkacaktır. Av olanların kanıyla beslenenler ne yazık ki hep var olacaklardır. Bir oyun var ortada karanlık, karmaşık ve hain bir oyun! Egemenler "Kandırıldık, eski ortaklarımız hain" diyorlar, insanları hain ya da kahraman diye ayırıp, bir bir ilan ediyorlar!
Her gece TV ekranlarında cemaat tarafından 40 yıl 'kandırıldıklarını' söyleyen 'cemaatin imamları olduğunu bildiğimiz itirafçılarını' izliyoruz. Gazete ve televizyonlarda Hoca efendinin eski şakirtlerinin 'ne kadar güzel kandırıldık' hikayeleri anlatılıyor, gerçek mağdurların hikayeleri ise gözlerden kaçıyor.
Yüzbaşı Dreyfus davasının üzerinden tamı tamına 122 yıl geçmiş unutulmuş olabilir. Fakat çok değil üç beş yıl önce 'asrın davası' 'Türkiye bağırsaklarını temizliyor' denilerek yüzlerce insanın vatan hainliği ve casuslukla suçlandığı ve tutuklandığı binlerce yıllık cezalar aldığı mahkemeler yerinde dursa da bu cezaların altında imzası bulunan hakimler ve savcılar yerlerinde yoklar. Hatta o kadar yoklar ki ülkede bile bulunamıyorlar. Onlardan geriye büyük bir "kumpas" ve kocaman bir 'kandırılmışlık' kalıyor.
15 Temmuz darbesiyle, yeni vatan hainleri ve yeni kahramanlar yaratılırken, erdemli bir tavırla darbeye karşı çıkıp hayatını kaybedenlerin isimlerinin önüne hiç bir araştırma yapılmadan 'hain' yaftası yapıştırılıyor. Tank paletlerinin ezemediği, ezemeyeceği GERÇEKLER, yönetemeyen ve 'kandırılan' bir iktidarın Vatan haini retoriğinin dişleri-dişlileri arasında çiğnenip duruyor.
"Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta/Her şey naylondandı o kadar"
Bkm. Yzb. ÖZKAN HEKİN
19141016306
İktidarın söylemlerine bakarsanız mezar yeri verilmeyen cenaze namazı kılınmayan (sözde) bir hain, yakınlarının söylediklerine, olayı araştıran savcılığın Genelkurmay’a yazdıklarına bakarsanız, yanan bir naylon gibi zihnimize damlayan gerçeklerle, yani Yüzbaşı Özkan'ın aşağıda okuyacağınız iç burkan yaşamı ya da ölümü, hain mi, kahraman mı olduğunu anlatan öyküsü ile karşılaşacaksınız.
Yüzbaşı Özkan TSK İnsani Yardım Tugayı Lojistik Destek Bakım Bölük Komutanlığı’nda bölük komutanı olarak görev yaparken, 15 Temmuz gecesi saat 20.00 civarında evden göreve çağrılır. Ali Eraslan isimli bir Albay tarafından Akıncılar üssüne götürülür.
Özkan Yüzbaşı gece boyu polis yeğenine çektiği mesajlarda iyi olduğunu söyler, daha sonra sabah 08.57 civarında eniştesini arar ve bir telaşla "Beni gelin buradan hemen alın, burada garip işler oluyor" der. Ama telefonda ki çığlığına kimsenin ulaşması mümkün değildir. Telefondaki konuşma şöyle devam eder;
Özkan Yüzbaşı kendisine verilen, "halkın ve polislerin üzerine ateş açtırması' emrini yerine getirmeyeceğini, halka ve polise ateş etmeyeceğini, kendisinin Türk askeri olduğunu söyler. Ama darbeci caniler kendisine, "O zaman sen de sonucuna katlanırsın" der. Telefonda bir el silah sesi duyulur. Özkan Yüzbaşı, "Beni arkamdan bizimkiler vurdu" der. Eniştesi, "Kim vurdu?" deyince telefon kesilir ve gündüzün aydınlığı, Özkan HEKİN Yüzbaşı ve ailesi için zifiri bir karanlığa dönüşür.
Özkan Yüzbaşı yanında bulunan bir grup asker tarafından bir ambulansla Sincan Devlet Hastanesi'ne götürülür. Hastaneye geldiğinde bilinci açıktır, doktora darbecilerin verdiği emri yerine getirmediği için, darbeci asker tarafından arkasından vurulduğunu söyler, bunu ilk müdahaleyi yapan doktor da teyit etmektedir. Daha sonra kan kaybı nedeniyle bilinci kapanır. Atatürk Hastanesi'ne sevk edilir ancak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybeder.
Adli Tıp'ta yapılan otopside arkadan tek kurşunla vurulduğu, kurşun çekirdeğinin üçe ayrıldığı söylenmektedir. Kurşunla ilgili gerekli yasal prosedürler, suç duyurusu ailesi tarafından yapılmıştır. Akıncılar üssünde öldürülen tek asker, Yüzbaşı Özkan olmuştur.
Özkan Yüzbaşı darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz tarihinden bir hafta önce yıllık izne ayrılmak istemiş, fakat izin alamamış, ne yazık ki ailesi ve sevdikleri ile geçireceği günler yerine yaşama veda etmek zorunda kalmıştır.
Tüm bunlara rağmen darbecilere karşı direnen Özkan Yüzbaşı nasıl hain ilan edildi?
16 Temmuz tarihinde halkın üzerine ateş açtırmadığı ve açmadığı için darbeciler tarafından şehit edilen Özkan Yüzbaşı önce hain ilan edildi.
Genel Kurmay Başkanlığı, Yüzbaşı Özkan HEKİN’i 5 Ağustos 2016 tarihinde, “Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirildiğinden… Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın teklifi, Genelkurmay Başkanı’nın İnhası ve Milli Savunma Bakanı’nın onayı ile KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILMASINA” karar verdi.
Ancak gerçekler çok farklıydı!
Ailesinin yaptığı araştırmalar sonucunda, son olarak vurulma anında yanında olan ve tutuklanan bir asker yakınının, Özkan Yüzbaşı’nın ailesine ulaşması sonucunda Özkan Yüzbaşı’nın darbeciler tarafından vurulduğunu anlatmış ve bu konuda mahkemede tanıklık da yapabileceğini belirtmiştir. Bu bilgilerde Ankara Cumhuriyet Savcılığına yazılı olarak iletilmiştir.
Yüzbaşı Özkan HEKİN’i arkadan vuran kişi bellidir!
Yüzbaşı Özkan HEKİN’i şehit eden Astsubay Halil Burak Balcı FETÖ Terör örgütü üyesidir. 2015 yılında ABD’ye ‘Emerald Warrior’ isimli tatbikata giden 8 MAK'çıdan biri olan Balcı, tatbikatı yarıda keserek Gülen’i Pensilvanya’da ziyarete gidenlerden biridir.
Kazan Cumhuriyet Savcılığı da 11 Ağustos 2016 tarihlinde Genel Kurmay Başkanlığı’na gönderdiği yazıda;
“15.07.2016 günü FETÖ/PYD Terör Örgütü tarafında Anayasal Düzeni Yıkmaya Yönelik darbe teşebbüsü kapsamında İnsani Yardım Tugayı’ndan çağrılarak nizamiyeye gelen Yüzbaşı Özkan HEKİN’in Akıncı 4. Ana Jet Üssü Yenikent 2 nolu nizamiyesinde 16.07.2016 günü sabah saatlerinde Konya 3. Ana Jet Üssü Komutanlığı’nda görevli Halil Burak Balcı tarafından vurularak öldürüldüğü anlaşılmıştır.
Yapılan soruşturma kapsamında Yüzbaşı Özkan HEKİN’in İnsani Yardım Tugay Komutanı Ali ERASLAN’ın emriyle 4. Ana Jet Üssü 2 Nolu nizamiyesine geldiği fakat geldikten bir süre sonra nizamiyede bulunan diğer askerler tarafından nizamiyeye darbe olduğunu öğrenerek gelen sivil halka ateş edildiğini, orda bulunan bir askerin vatandaşın tepkisi üzerine roket istediğini görerek nizamiyede o gün nöbetçi bulunan üs personellerine “sakın bunlara roket vermeyin, bunlar halka roket atacaklar” diyerek engel olmaya çalıştığı, sabah saatlerinde ise durumu görerek nizamiyeden ayrılmak istediğinde diğer askerler tarafından kendisine engel olunmaya çalışıldığı, yürüyerek nizamiye dışına çıktığında ise yukarıda adı geçen tarafından vurulduğu, bu haliyle Yüzbaşı ÖZKAN HEKİN’in darbeci olan askerlerle beraber hareket etmediği değerlendirilmiştir.” ifadelerine yer verdi.
Tüm bu tanıklıklar yazılı olarak ilgili makamlara ulaştırıldıktan sonra ise; "Pardon, yanlışlık olmuş, Özkan HEKİN Yüzbaşı, Darbecilerle birlikte Vatan Haini değilmiş, Vatanı için canını feda eden bir Kahramanmış" denilerek, Şehit Yüzbaşı Özkan Hekin'in el konulanan aracı, ailesine iade edildi.
Bu "Pardon" ile, Hekin ailesinin yüreğindeki yangını söndüreceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Şimdi yapılması gereken ise; Şehit Yüzbaşı Özkan Hekin'in, ŞEHİTLİK mertebesine çıkartılması, tüm haklarının yeniden verilmesidir.
Şimdi soruyoruz!
Genel Kurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve adalet sistemimiz Özkan Yüzbaşı’nın hain olduğuna hangi deliller ışığında karar vermiştir?
Bu şekilde hain ilan edilen daha kaç Özkan Yüzbaşı vardır? 17 Ağustos 2016
YILDIRIM KAYA
CHP Parti Meclisi Üyesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder