27 Kasım 2020 Cuma

GAZETECİ MURAT AĞIREL’E BERAAT ETTİĞİ SUÇLAMAYLA İLGİLİ YENİDEN DAVA AÇILMASI HAKKINDA SORU ÖNERGESİ MECLİS’TE

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, Adalet Bakanı Abdulhamit GÜL tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 27.11.2020 

Yıldırım KAYA 
Ankara Milletvekili

Gazeteci Murat Ağırel, Yeniçağ gazetesinde yazdığı “İstanbul Baronu” başlıklı köşe yazısıyla ilgili, Yenişafak Gazetesi’nin sahibi Nuri Albayrak’ın hakaret gerekçesiyle açtığı davada yargılanarak beraat etmiştir. Ancak beraat ettiği aynı suçlama ile hakkında yeniden bir dava daha açılmıştır. 

Mahkemelerin beraat kararlarının yok sayılması, uygulanmaması, üst mahkemenin verdiği karara alt mahkemenin uymaması kamuoyunda adaletin nasıl tecelli edeceği konusunda ciddi endişeler uyandırmıştır.

Bu bilgiler kapsamında;
1. Bir kişinin beraat ettiği davadan, gerçekten beraat etmesi için kaç defa yargılanması gerekmektedir?
2. Beraat edilen aynı suçlamayla yeniden dava açılmasının hukuki dayanakları nelerdir?

23 Kasım 2020 Pazartesi

Öğretmenlik Meslek Kanununu Çıkaracağız

Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü… Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum. Görevlerini özveriyle yapan öğretmenlerimize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Bir 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü yine sorunlarla karşıladık…  Mevcut sorunların üzerine Covid-19 pandemisinin ağır koşulları da eklendi.

Öğretmen seminerlerinin yüz yüze yapılması ve uygun olmayan koşullarda yüz yüze eğitimde ısrar edilmesi sonucu, çok sayıda öğretmenimiz Covid-19’dan hayatını kaybetti.

Bu süreçten sadece öğretmenlerimiz mi etkilendi?

Tabii ki hayır…

Aileleri de, öğrenciler de, veliler de yanlış uygulamaların kurbanı oldu.

Hayatını kaybeden eğitim neferlerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum.

Covid-19’dan ölen öğretmenlerimizin sayısını hala bilmiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da bir açıklama yapılmadı. Covid-19’a yakalanan öğretmen ve öğrenci sayısını sorduk ona da yanıt alamadık.

Covid-19 pandemi koşullarında canla başla çalışan öğretmenlerimize, acımasız eleştiriler yapıldı.

Dendi ki “Öğretmenler evde yatıyor!”

Uzaktan eğitimde canlı dersleri verenler kimdi?

Vefa Sosyal Destek Gruplarında görev yapanlar kimdi?

Filyasyon ekiplerinde çalışanlar kimdi?

Otogarlarda görev yapanlar kimdi?

Tabii ki öğretmenlerimizdi…

“Öğretmenin hakkı ödenmez” sözü dilimize pelesenk olmasına rağmen, öğretmenlere verilen sözler tutulmadı.

Öğretmenlerimiz ekonomik zorluk yaşıyor, geçim sıkıntısından intihar eden çok sayıda öğretmenimiz var!

Eğitim İş’in 24 Kasım Öğretmenler Günü’nden önce yaptığı ankete katılan 5 bin 514 öğretmenin;

•             Yüzde 43’ü daha iyi para kazanacakları bir iş bulursa mesleği bırakmayı düşünüyor
•             Yüzde 61’i gelir yetersizliğinden psikolojik sorun yaşıyor
•             Yüzde 63’ü çocuklarının gıda ihtiyacını karşılayamıyor
•             Yüzde 73’ü kıyafetlerini karşılayamıyor
•             Yüzde 47’si eğitim ihtiyaçlarını rahat bir şekilde karşılayamıyor
•             Yüzde 59'u gelecekten umutsuz
•             Yüzde 86’sı çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor
•             Yüzde 96’sı son bir yılda yaşanan fiyat artışlarını bütçelerini etkilediğini söylüyor
•             Yüzde 93’ü öğretmenliğin toplumda saygınlığının azaldığını düşünüyor
•             Öğretmenlerin yüzde 26’sı ek iş yapıyor
•             Yüzde 29’u esnafa borçlu
•             Yüzde 35’i şahıslara borçlu
•             Yüzde 84’ü son bir yılda tiyatroya, yüzde 73’ü sinemaya hiç gitmemiş
•             Yüzde 62’si her ay bir kitap alamıyor
•             Yüzde 46’sı görevden alınma korkusu yaşıyor
•             Yüzde 83’ü yönetici atamalarında torpile ihtiyaç olduğunu düşünüyor
•             Yüzde 48’i yöneticilerin öğretmenlere siyasi baskı yaptığını söylüyor
•             Yüzde 83’ü devlet okullarında eğitimin niteliğinin düştüğünü ve özel okullara talebin                     arttığı söylüyor
•             Yüzde 80’i Coronavirüs sürecinde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’u başarılı bulmuyor.

             Yüzde 80’i uzaktan eğitimin başarılı bulmuyor

Milli Eğitim Bakanı Sn. Ziya Selçuk’un da bu anketin sonuçlarını dikkatle incelemesi gerekir.

ACİL ÖĞRETMEN ATANMASI YAPILMALI

Sayıştay’ın MEB raporunda 138 bin 393 öğretmene ihtiyaç olduğu tespit edilmiş. Bizim tespitlerimize göre de 250 bin acil öğretmene ihtiyaç var. Ancak ilk aşamada 2020 yılı içinde 60 bin öğretmen ataması yapılarak az da olsa rahatlama sağlanmalıdır.

ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU ÇIKARTACAĞIZ

Öğretmenlerimiz yüklendikleri sorumluluğun ağırlığına rağmen, üzülerek söylemliyiz ki hak ettikleri toplumsal statü ve saygınlıktan yoksundur.

Öğretmenlerimize hak ettikleri saygınlığı kazandıracak; ekonomik ve sosyal haklarını verecek, yetiştirilme ve çalışma şartlarını düzenleyecek “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun acilen çıkartılmasına ihtiyaç vardır.

Biz bu ihtiyacı görerek, 22 Kasım 2018 yılında TBMM Başkanlığına Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifini verdik. Ancak teklifimiz komisyona dahi getirilmedi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da bir teklif hazırlayarak Cumhurbaşkanlığına sunduğunu söyledi. Ancak bugüne kadar AKP’nin hazırladığı teklif ne Meclis’e geldi, ne de gören oldu. Sarayın dehlizlerinde kayboldu…

Çıkarılmazsa er ya da geç biz bu kanunu mutlaka çıkaracağız!

SON 10 YILDA ÖĞRETMEN MAAŞLARINDAKİ DRAMATİK DÜŞÜŞ

Öğretmen maaşları son 10 yılda dramatik olarak düşmüştür.

2010 yılında 9/1 derecedeki bir öğretmenin ortalama maaşı 1387 TL iken;  991 dolar ve 13 çeyrek altın alınabiliyordu.

2020 yılına geldiğimizde 9/1 derecedeki öğretmenin ortalama maaşı 4369 TL’ye yükselmiş olmasına rağmen, 567 dolar ve 5,9 çeyrek altın alınabiliyor.

2010 yılında öğretmen maaşıyla 630 litre ayçiçek yağı alınırken, 2020 yılında 291 litre ayçiçek yağı alınabiliyor. Yarısı dahi alınamıyor…

Her fırsatta bizi kıskandıkları söylenen ülkelerde öğretmen maaşları nasıl bir de ona bakalım. 

            ABD ve Almanya’da öğretmen maaşları ortalama 3 bin dolar

             Fransa’da lise öğretmeni 3 bin 821 dolar, ortaokul öğretmeni 3 bin 319 dolar

             Öğretmenlerine en yüksek maaşı veren Lüksemburg’da 7-10 bin dolar arasında

             Türkiye’de ise en yüksek öğretmen maaşı 736 dolar, en düşük derecede ise 567 dolar.                   Asgari ücretin altında ücret alan ücretli öğretmenlerin ise 261-300 dolar arasında…

Bugün Türkiye’de en üst kademedeki öğretmen maaşı 5 bin 634 TL’dir. Bu rakam bile Türk-İş’in açıkladığı 2020 Ekim ayı yoksulluk sınırı olan 8 bin 86 TL’nin çok altındadır. 

Sözün kısası, “bütün öğretmenlerimiz yoksuldur!”

Tüm bu gerçeklere rağmen 2021 bütçesinden Milli Eğitim Bakanlığına yeterli pay ayrılmamıştır.

COVİD HASTASI ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERDEN KESİNTİ

Son dönemde ücretli öğretmenlerimizden feryatlar yükseliyor. Ücretli öğretmenler Covid-19’a yakalandıkları için ücretlerinden kesinti yapılıyor.

Asgari ücretin altında ücret alan öğretmenlerimize yapılan uygulama hem hukuka, hem de insan haklarına aykırıdır. Bu insanlık dışı uygulamaya derhal son verilmelidir.

YÖNETİCİ ATAMALARINDA SİYASİ TERCİH

Milli Eğitim Bakanlığında yönetici atamaları siyasi tercihe göre yapılmaktadır. Liyakatsiz kişiler hak etmedikleri makamlara getirilerek hizmetin kalitesi düşürülmekte, adalet de yok edilmektedir. 

Liyakatsiz atamaların devleti içten içe çürüttüğü artık görülmelidir.

Öğretmen atamalarında sistem değişikliğinden kaynaklı mağduriyetler giderilmelidir.

Tüm öğretmenler kadroya alınarak sözleşmeli, ücretli öğretmen uygulamasına son verilmelidir.

Engelli öğretmenlerimizin atamaları ivedilikle gerçekleştirilmelidir.

Atama ve yer değiştirmede öğretmenlerimizin yaşadığı sorunların giderilmesi için gerekli düzenlemeler yapılarak mağduriyetlere son verilmelidir.

İkinci iller arası isteğe bağlı yer değişikliği talep eden 20 bin öğretmenin sorunları derhal çözülmelidir. 

PIRLANTADAN ÖTV ALINMIYOR ÖĞRENCİ BİLGİSAYARINDAN DA KDV ALINMASIN

Covid-19 pandemisi sürecinde uzaktan eğitimin başlamasıyla öğrencilerimizin bilgisayar ve tablet ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını gördük.

Pırlantada ÖTV’yi sıfırlayanların,  öğrencilerimiz için de bilgisayar ve tabletlerde KDV’yi sıfırlamaları gerekir. Çünkü bizim en değerli pırlantamız öğrencilerimizdir.

SARAY EĞİTİMDEN ELİNİ ÇEKSİN

Milli Eğitim Bakanlığımıza karşı, bir de “ Saray Eğitim Bakanlığı” olduğunu biliyoruz…  Saraya hükümetine soruyorum bugüne kadar öğretmenin hangi sorununu çözdünüz?

Sözleşmeli ve ücreti öğretmenleri kadroya mı aldınız?

Öğretmen açığını mı kapatınız?

Okul ve derslik ihtiyacını mı karşıladınız?

Öğretmenlere 3600 göstergeyi mi verdiniz?

Öğretmen Meslek Kanununu mu çıkardınız?

Engeli öğretmenlerin atamasını mı yaptınız?

Öğretmenlerin ücretlerini mi iyileştirdiniz?

Öğretmenlerin atama ve yer değiştirme sorununa adaletli bir çözüm mü getirdiniz?

Daha nice sorunları çözmediniz!

Halkın iktidarında tüm bu sorunları biz çözeceğiz!

Her yıl öğretmenler gününde yaptığım çağrıyı yenilemek istiyorum. Öğretmenlerimizin hakkı ödenmez ama bu 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerimize bir maaş ikramiye vererek günlerini kutlayalım…

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

23 Kasım 2020


11 Kasım 2020 Çarşamba

İŞÇİLERİN BİRLİĞİ KIDEM TAZMİNATINI HEDEF ALAN YASAYA GEÇİT VERMEDİ

Covid-19 dünyayı kasıp kavururken, dünyada sosyal devlet politikalarının ve iş güvencesinin ne kadar can alıcı olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Dünya ülkeleri bu konuda eksiklerini tamamlamaya ve yeni tedbirler almaya başladı.

Peki AKP ve saray hükümeti bu süreçte ne yaptı? Covid-19 pandemisini kıdem tazminatını ortadan kaldırmak için fırsata çevirmek istedi. 

Yıllardır raflarda bekletip, fırsatını bulduğunda indirip, seçim endişesiyle tekrar raflara kaldırdığı kıdem tazminatını ortadan kaldırmak için TBMM’ye “İşsizlik Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”ni getirdi.Teklif AKP ve MHP oylarıyla hızla komisyondan geçirildikten sonra, TBMM Genel Kuruluna getirildi.

Ancak AKP’nin hiç beklemediği bir şey oldu. Torba yasa teklifine karşı tüm işçi sendikaları birleşti. İşçi Konfederasyonları TÜRK İŞ, HAK-İŞ VE DİSK “Kıdem Tazminatı kırmızı çizgimizdir.” diyerek ortak tavır ve eylem kararı aldı. Parlamentoda da başta CHP olmak üzere AKP ve MHP hariç muhalefet partileri torba yasaya karşı ortak tavır aldı.

Sendikalarımızın sokaktan yükselen fiili direnişi ile parlamentoda muhalefet milletvekillerinin ortak mücadelesi sonuç verdi. 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanların belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmalarını düzenleyen; yine 25 yaş altı gençlerin 10 günden az çalışmaları halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi yatırılmasını kaldıran; kıdem tazminatını, ihbar tazminatını ve iş güvencesini tamamen yok eden, esnek çalışmayı düzenleyen 33 ve 37. maddeleri ile 21, 24, 25 ve 40. maddeleri yasa teklifinden çıkartıldı.

Bu başarı sendikalarımızın ve parlamentodaki muhalefet partilerinin fiili ve meşru mücadelesi sonucu alınmıştır. Tarihi bir değere sahiptir. 

En ön saflarda mücadele eden işçi konfederasyonlarımız TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in değerli başkanlarına ve üyelerine; parlamentoda partimizle birlikte torba yasaya karşı ortak mücadele veren siyasi partilerimize teşekkür ediyorum.

Emekçilerin sesini duyurmak için Meclis’e gelen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve yöneticileri polisin coplu, tekmeli, müdahalesine maruz kaldılar. Sokaklarda mücadele yürütürken Covid-19’a yakalanan, esnek çalışma maddelerinin geri çekilmesinde büyük emeği olan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğluna da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Sokaklar senin Arzu Çerkezoğlu, Covid-19'u da yeneceksin, birlikte mücadeleye devam edeceğiz.

Ancak AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş’un esnek çalışmaya ilişkin 33 ve 37’nci maddelerin tekliften çıkarılmasına ilişkin kararı açıklarken “…bu iki maddeyi daha detaylı çalışmak üzere metinden çıkaracağız…” demesinden anlıyoruz ki yasa teklifi sadece rafa kaldırılıyor, uygun bir zamanda yeniden Meclis gündemine getirilecek. Sayın Mehmet Muş’a buradan sesleniyorum; işçiler ve emekçiler fabrikalardan, tarlalardan, çalışma alanlarından, sokağa çıkıyor. Bu ayağa kalkış, emeğin en yüce değer olduğunu bilenlerin bilmeyenlere haykırışıdır. Duyun bu sesi! Emekçilerin haklarını gasp etmek için puslu havları beklemeyin!

Covid-19 sürecinde sendikalarımızın şu taleplerinin de ivedilikle hayata geçirilmesi gerekir:
1. İşçi sendikaların Covid-19 salgını sürecinde “İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanma koşullarının işçi lehine genişletilmesi teklifi hayata geçirilmelidir.
2. İşsiz kalan işçiyi desteklemek amacıyla kurulan “İşsizlik Sigortası Fonu” işvereni desteklemek için kullanılmamalıdır.
3. İşsizlik Fonu işverene peşkeş çekilmemelidir. İşsizlik Fonundan yararlanma koşulları işçinin lehine esnekleştirilmelidir.
4. İşsizlik Fonundan yararlanma koşulları, işverenin SGK’ya bildirim koduna bağlı olmamalıdır.
5. Ücretinden İşsizlik Fonuna kesinti yapılan her işçi, işsiz kaldığında işsizlik fonundan koşulsuz yararlanmalıdır.
6. Asgari ücret vergi dışında bırakılmalıdır.
7. Ücretiyle geçinenler için vergide adalet sağlanmalıdır.
8. Covid-19 süresince temel gida maddelerinden vergi alınmamalıdır.
9. Su, doğalgaz ve elektrik faturalarında asgari ücret ve altında ücret alanlarla, işsizlere indirim yapılmalıdır.

Bu taleplerin hayata geçirilmesi için sendikalarımızın, demokratik kitle örgütlerimizin, parlamentodaki muhalefet partilerimizin birleşerek fiili ve meşru mücadeleyi devam ettirmesi bir zorunluluktur.

Bugün bir kez daha gördük ki emeğin bölünmüş gücü birleşince önünde hiçbir güç duramıyor. Yıllar önce söylenen “Silkele başkan düşecekler” sloganımız hayat buluyor.

Yaşasın emeğin örgütlü mücadelesi.

Yıldırım KAYA CHP
Ankara Milletvekili 
11 Kasım 2020

9 Kasım 2020 Pazartesi

YÜZ YÜZE EĞİTİM-ÖĞRETİM VE YÜZ YÜZE SINAVDA COVİD OLAN ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ SAYISI NEDİR?

TBMM Başkanlığına verdiğim soru önergesi ile Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a yüz yüze eğitim-öğretim ve yüz yüze sınav sonucunda Covid-19’a yakalanan öğretmen ve öğrenci sayısını sordum.


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 09.11.2020 

Yıldırım KAYA
Ankara Milletvekili
Covid-19 pandemisi koşullarında okullar 31 Ağustos 2020 tarihinden itibaren kademeli ve seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitim-öğretime başlatılmıştır. Bakanlığınızın açıkladığı yönetmeliğe göre de yüz yüze ve uzaktan eğitim gören tüm öğrenciler, okullarında yüz yüze sınavlara tabii tutulmaktadır.

Okulların yüz yüze eğitim-öğretime başlaması, son olarak da tüm öğrencilerin okullarında yüz yüze sınavlara girmesi çok sayıda öğretmen ve öğrencinin Covid-19’a yakalanmasına neden olmuştur.

Bu bilgiler kapsamında;

1. 31 Ağustos 2020 tarihinden itibaren yüz yüze eğitim-öğretimin başlamasından sonra kaç öğretmen ve öğrenci Covid-19’a yakalanmıştır. (İllere göre ayrı ayrı) 

2. Yüz yüze sınavların başlamasından sonra kaç öğretmen ve öğrenci Covid-19’a yakalanmıştır? (İllere göre ayrı ayrı)

6 Kasım 2020 Cuma

Yüz Yüze Sınav Dayatması Kabul Edilemez

Covid-19 pandemisi koşullarında okullar 31 Ağustos 2020 tarihinden itibaren kademeli ve seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitim-öğretime başladı. Yüz yüze eğitim-öğretim tercihi ise velilerin inisayifine bırakıldı. Bu kapsamda okula gönderilmeyen öğrenciler de uzaktan eğitimden sorumlu tutuldu.

Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitimi zorunlu tutmayarak velilerin inisiyatifine bırakırken, son yaptığı açıklamada sınavların yönetmelik gereği yüz yüze yapılacağını açıklandı. Covid-19 riski nedeniyle yüz yüze eğitime katılmayan öğrencilerin yüz yüze sınava mecbur bırakılmaları eğitimde fırsat eşitliğinin yok sayılmasıdır; kabul edilemez. Konuya ilişkin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlanması için TBMM Başkanlığına bir soru önergesi verdim.  


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA 
Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 05.11.2020

Yıldırım KAYA 
Ankara Milletvekili 

Covid-19 pandemisi koşullarında okullar 31 Ağustos 2020 tarihinden itibaren kademeli ve seyreltilmiş olarak yüz yüze eğitim-öğretime başladı. Yüz yüze eğitim-öğretim tercihi ise velilerin inisayifine bırakıldı. Bu kapsamda okula gönderilmeyen öğrenciler de uzaktan eğitimden sorumlu tutuldu. 

Velilere tanınan bu esneklik nedeniyle, bir kısım veli çocuğunu yüz yüze eğitim-öğretime gönderirken, bir kısmı da uzaktan eğitimi tercih ederek çocuğunu okula göndermedi. Bakanlığınız tarafından yüz yüze eğitim zorunlu tutulmazken, son yapılan açıklamada sınavların yönetmelik gereği yüz yüze yapılacağı açıklandı. 

 Bu bilgiler kapsamında;
1. Çocuklarını Covid-19 pandemisi nedeniyle okula göndermeyen ailelerin çocuklarına yüz yüze sınav dayatması mı yapılıyor?

2. Yüz yüze eğitim-öğretimde Covid-19 bulaşma riski kabul edilirken, yüz yüze sınavda bulaşmayacağı mı varsayılıyor?

3. Çocuklarını Covid-19 nedeniyle okullardaki fiziki koşullara güvenmediği için yüz yüze eğitim-öğretime göndermeyen ailelere; “Çocuklarınızı sınav için mutlaka okula getireceksiniz, karne notuna etki edecek.” şeklinde SMS ve WhatsApp mesajları gönderilerek baskı yapılmakta mıdır?

4. Çocuklarını Covid-19 nedeniyle okullardaki fiziki koşullara güvenmediği için yüz yüze eğitim-öğretime göndermeyen ailelerin çocuklarına negatif ayrımcılık yapılarak, yüz yüze eğitim-öğretimin içeriğinden sorumlu tutulacakları doğru mudur?

5. Yüz yüze eğitim-öğretimde dersliklerin 10-12 kişiden oluşacağı açıklanmasına rağmen, bazı okullarda derslik mevcudunun 25 ve daha üzerinde olduğu doğru mudur?

6. Covid-19 riskine karşı gerekli güvenlik önlemleri alınmadan ve fiziki koşullar sağlanmadan yüz yüze eğitim-öğretimin başlatılması öğrencilerin, öğretmenlerin ve dolaylı olarak da ailelerin can güvenliğini tehdit etmiyor mu?

4 Kasım 2020 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Açıkladığı Hedeflere 2021 Bütçesiyle Ulaşamaz

İzmir’de meydana gelen depremde 114 canımızı kaybettik, çok sayıda da yaralımız var. Acımız çok büyük. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın değerli ailelerine ve tüm sevenlerine başsağlığı, yarlılarımıza da acil şifalar dilerim. Bir kez daha öldürenin deprem değil, tedbirsizlik olduğunu gördük. Yarın deprem olacakmış gibi tedbirlerin alınması gerektiğini artık tüm yetkililerin görmesi ve tedbir alması, ivedilikle de Türkiye genelinde tüm okulların depreme dayanıklılık kontrolünün yapılması gerekir.

2021 EĞİTİM BÜTÇESİ HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Covid-19 pandemisi etkisini artırarak devam ederken, eğitime ayrılan bütçe hayal kırıklığı yaratmıştır. 2020 yılında Covid-19 pandemisi yokken Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi 125 milyar 396 milyon, eğitim yatırımlarına ayrılan pay ise yüzde 4,65 idi. Bu bütçenin normal koşullarda dahi yetersiz kaldığını gördük. Covid-19 pandemisi koşullarında hazırlanan 2021 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi ise 146 milyar 920 milyon olarak öngörülmüş. Yatırımlara ayrılan pay ise 7,69 olmuş. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde sadece 21 milyar 524 milyonluk bir artış söz konusu.

Covid-19 pandemisi koşullarında Milli Eğitim Bakanlığının bütçesini değerlendirdiğimizde, bir artışın söz konusu olmadığını, aksine pandemi koşulları nedeniyle geçen yıla göre daha da aşağıda kaldığını söyleyebiliriz. Çünkü pandemi koşullarında yüz yüze eğitime geçmek için derslik ve öğretmen açığının kapatılması birinci koşuldur. Uzaktan eğitim yapabilmek için de bilgisayar/tablet televizyon, internet ihtiyacının karşılanması gerekir.


MİLLİ EĞİTİM BAKANI 2021 BÜTÇESİYLE AÇIKLADIĞI HEDEFLERE ULAŞAMAZ
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 2021 bütçe görüşmelerinde hedef olarak; 
• Tekli eğitime geçileceğini, 
• Eğitimde fırsat eşitliği sağlanacağını, 
• Öğretmenlerin sorunlarının çözüleceğini, 
• Köy okullarının açılacağını, 
• EBA alt yapısının iyileştirileceğini, 
• Öğrencilere 500 bin tablet dağıtılacağını, 

 açıkladı. 

Ancak bu bütçeyle bu hedeflerin gerçekleşemeyeceğini kendisi de çok iyi biliyor. Buradan AKP ve MHP Milletvekillerine sesleniyorum, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 2021 yılı bütçesinde açıkladığı hedefleri gerçekleştirmesi için gelin hep birlikte buna uygun bir bütçe verelim. Aksi halde, 2021 Milli Eğitim Bakanlığı bütçesiyle ne öğretmen açığı kapatılabilir, ne derslik ihtiyacı giderilebilir, ne öğrencilerin, bilgisayar, tablet ve internet bağlantısı karşılanabilir, ne de Milli Eğitim Banının açıkladığı hedeflere ulaşılabilir.

2021 BÜTÇESİYLE ÖĞRETMEN AÇIĞI KAPATILAMAZ
• 20 bin köy okulu açıldığında bile, her okula en az 2 öğrenmen, toplamda ise 40 bin öğretmen ataması yapılamaz. 
• Her okula pandemi koşullarını takip edecek en az bir öğretmen, toplamda 54 bin 715 öğretmen atanması yapılamaz. 
• Uzaktan eğitimin sağlıklı yapılaması için her okula bir teknoloji öğretmeni, toplamda en az 54 bin 715 öğretmen atanması yapılamaz. 
• 4+4+4 eğitim siteminden kaynaklı ortaöğretime başlayan fazladan 600 bin öğrenciyi için 100 bin öğretmen ataması yapılamaz. Bu bütçeyle ne bizim tespit ettiğimiz 250 bin öğretmen açığı kapatılabilir, ne 2019 Sayıştay Raporuna göre 138.393 öğretmen ihtiyacı karşılanabilir.

20121 BÜTÇESİYLE DERSLİK İHTİYACI KARŞILANAMAZ
Devlet okullarındaki dersliklerdeki ortalama öğrenci sayısı 26’dır. Bu sayı Bilim Kurulunun pandemi sürecinde yüz yüze eğitim için açıkladığı 15 öğrenci ortalamasının çok üstündedir. Her derslikte 15 öğrenci olması için 424 bin 659 dersliğe daha ihtiyaç vardır. Pandemi sürecinde ikili eğitim yapılacağını varsaydığımızda ise en az 212 bin 329 dersliğe ihtiyaç duyulmaktadır. 2021 Milli Eğitim bütçesiyle derslik ihtiyacının karşılanmasına da imkan yoktur.

2021 BÜTÇESİ ÖĞRENCİLERİN BİLGİSAYAR İNTERNET İHTİYACINI KARŞILAYAMAZ
• Eğitimin uzaktan yapılması halinde, internet bağlantısı bulunmayan 3 milyon 621 bin öğrencinin evine internet bağlantısı sağlanamaz. 
• Uzaktan eğitime bilgisayar/tablet ve televizyonu olmadığı için erişemeyen 12 milyon öğrencinin ihtiyacı karşılanamaz.

ÜNİVERSİTELER BU BÜTÇEYLE NASIL BİLİMSEL ARAŞTIRMA YAPSIN
2020 yılı bütçesinde Yükseköğretim Kurumu ve üniversitelerin bütçelerinin toplamı, 36 milyar 034 milyon 244 bin TL iken; 2021 bütçesinde YÖK ve Üniversitelere 45 milyar 395 milyon 788 bin TL ayrılmıştır.

YÖK ve Üniversiteler, ilave olarak verilen 9 milyar 361 milyon 544 bin TL’yi pandemi koşullarında eğitim-öğretim için mi harcasın yoksa bilimsel araştırmalar mı yapsın? Bu koşullarda üniversitelerimizden ne bekleyebiliriz? Dünyadaki ilk 500 üniversite içine tek bir üniversitemizin girememesinin yanıtı burada gizli değil mi?

EĞİTİM YATIRIMI 2002 YILI ORANINA ÇEKİLSİN
AKP iktidara geldiği 2002 yılında Milli Eğitim Bakanlığı eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde %17,18 idi. AKP eğitim yatırımlarına ayrılan payı iktidara geldiği 2002 yılındaki seviyeye çekerek, en az 17,18 yapmalıdır.

2021 yılı eğitim bütçesinde bir artış olmazsa eğitimi zor günler bekliyor. Bu bütçeyle eğitimde fırsat eşitliği sağlanamayacak, çocuklarımız sağlıksız koşullarda pandeminin gölgesinde mağdur edilecekler. 2021 bütçesi “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor” anlayışın eğitime reva gördüğü bütçedir. 

Yıldırım KAYA CHP
Ankara Milletvekili 
4 Kasım 2020