3 Eylül 2020 Perşembe

HALKIN İKTİDARI İÇİN HALK SARMAŞIĞI

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti nasıl ki Anadolu halki ile birlikte kurmuşsa, biz de bu birlik ruhu yaşatmalıyız. Cumhuriyetimizi ikinci yüzyılında demokrasiyle taçlandırmak için, demokrasi güçleriyle birlikte iktidara yürümeliyiz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çizmiş olduğu “dostlarımızla yürüme” iradesine itiraz edenler Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihsel adımlarını anlamayanlardır.

Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 25-26 Temmuz 2020 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz 37. Olağan İktidar Kurultayımızda “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nde halk iktidarının yol haritasını açıkladı. Bizim bundan sonraki hedefimiz açıklanan yol haritasını hedefine ulaştırmak için kol kola, omuz omuza mücadele etmektir.

Çalışmalarımızın her aşamasında halkın iktidarını hedefimize koymalıyız. Çünkü Genel Başkanımızın “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nde açıkladığı 5 temel sorununu çözmek için 13 maddelik çözüm manifestosunu hayata geçirmenin ön koşulu halkın iktidarından geçmektedir.

BEŞ TEMEL SORUN

1- Demokrasi Sorunu: Demokrasinin kırıntıları yok edilmiş, hedef olmaktan çıkartılmış, kağıt üzerinde içi boşaltılmış bir sözcük haline getirilmiştir. Saraydaki tek adam; yasama, yürütme, yargı, medya ve diğer tüm alanlarda son sözü söyleyen, istediği kararı alan bir sistem kurmuştur.

2- Ekonomi Sorunu: Türkiye 18 yılda hiç olmadığı kadar fakirleşmiş; dış borcumuz Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirmiştir. Yatırımların durması işsizliği ve yoksulluğu maksimum seviyesine çıkarmıştır. Türkiye artık üreten değil borçla tüketen bir ülkedir.

3- Dış Politika Sorunu: Ülke çıkarlarından çok egemen güçlerin taleplerini gözeten dış politika; ekonomik ve siyasal olarak Türkiye’nin uluslararası çıkarlarını zayıflatmış, avantajlı olduğumuz alanlarda da kaybetmemize neden olmuştur.

4- Eğitim Sorunu: 2012-2013 eğitim öğretim döneminde uygulamaya sokulan, 4+4+4 kesintili eğitim sistemi laik demokratik ve bilimsel eğitime darbe vurmuştur. Pandemi döneminde başlatılan uzaktan eğitimle de kamusal eğitimin ne kadar zorunlu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Öğrencilerin yüzde 66’sı evlerinde bilgisayar, televizyon ve internet bağlantısı olmadığı için uzaktan eğitime erişememiştir.  Üniversitelerimiz de bilim yuvası olmaktan çıkmıştır. Atamayla gelen rektörlerin uyguladıkları politikalarla üniversiteler AKP’nin il ve ilçe başkanlıkları konumuna düşürülmüştür.

5- Toplumsal Barış Sorunu: Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu anlayışı yok edilmiştir. Etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç üzerinden siyaset anlayışı toplumu kutuplaştırmıştır. Kürt sorunu siyasilerin politik manevralarında kullandıkları kanaya bir yaraya dönüşmüştür. 

Bu nedenle, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 37. Olağan İktidar Kurultayımızda  “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nde 13 maddelik çözüm manifestosunu kamuoyu ile paylaşmıştır.

Neydi bu tarihi 13 madde?

1- Yeni Anayasa: İlk hedefimiz darbe hukukundan arındırılmış toplumsal mutabakatla hazırlayacağımız yeni bir Anayasa olacak. Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecek. 

2- Toplumsal Barış: Başta kanayan yaramız olan “Kürt” sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunlarımız TBMM öncülüğünde demokratik yollarla çözülecek. 

3- Liyakat Sistemi: Devlette ve hayatın her alanında liyakat yeniden hayata geçirilecek. 

4- Seçim Yasası Değişecek: Seçim barajı kaldırılarak herkesin TBMM’de temsil edilmesinin önü açılacak. Milletvekillerinin halkın özgür iradesiyle seçilmesi koşulları sağlanacak. Cinsiyet kotası ile kadınların TBMM’de temsil sayısı normalleştirilecek.

5- Siyasi Ahlak Yasası: Siyasi Ahlak Yasası çıkartılacak.

6- Kamu İhale Kanunu Yenilenecek: Yatırımları mercek altına alacağız. Kamu İhale Kanununu yeniden düzenleyeceğiz.

7- Sayıştay Görevini Yapacak: Sayıştay’ın gerçek işlevini yapması sağlanacak. Ulusal Vergi Konseyi ve TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu oluşturulacak. Bu komisyonların başkanları muhalefet partilerinden seçilecek.

8- Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız.

9- Laik, Demokratik ve Bilimsel Eğitim: Laik, demokratik ve bilimsel bir eğitim sistemi kurulacak. Eğitimin bileşenleri ile ortak çalışmalar yürütülerek eğitim yeniden yapılandırılacak.

10- Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için ekosistem kurulacak.

11- Aile Destekleme Sigortası Hayata Geçecek: Aile Destekleme Sigortası sistemini hayata geçireceğiz. Devlet vatandaşına yardım elini uzatacak. Hiçbir aile siyasi partilere mecbur bırakılmayacak. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.

12- Yerel yönetimlerin üzerindeki baskılar ve yetki kısıtlamaları kaldırılacak, kayyum atamalarına son verilecek.

13- Onurlu ve Barışçı Dış Politika: Ortadoğu barış ve işbirliği teşkilatı kurularak; İran, Irak, Suriye ve Türkiye kurucu ortak olacak.

HALK SARMAŞIĞI ÖRGÜTLENMESİ İLE HALKIN İKTİDARINA

CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesini” hayata geçirmesi için; yeni bir çalışma tarzını, örgütlenme modelini, mücadele anlayışını ve bu anlayışı hayata geçirecek liyakatli siyasal kadroları oluşturması gerekmektedir.

Artık klasik dikey ve hiyerarşik örgütlenmeler bugünün ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bugün ihtiyacımız olan, yatay örgütlenmeyle bir araya gelen, sarmaşık gibi birbirini saran halk sarmaşığı örgütlenme modelidir. Sendikaların, odaların, derneklerin, kooperatiflerin, meslek kuruluşlarının… vd  sivil inisiyatiflerin partimizle kuracağı ilişkilerle herkesi kucaklayacak, “Halk Sarmaşığı” örgütlenme modelini hayata geçirmeliyiz.

CHP’nin bugünkü örgütlenme modeliyle iktidar olma şansı yoktur. Nedeni çok açıktır. Örgütlenme yukardan aşağıya dikey bir yapıyla şekillendirilmiştir.  Mahalleden köye, köyden sokağa, sokaktan apartmana dönük bir örgütlenmeyi hayata geçirememiştir.

Şimdi yapılması gereken il örgütlerinin hızla kendisini yenilemesi, yönetim kurulu üyelerinin sadece bir yönetici pozisyonundan çıkıp; bulunduğu yaşam alanlarında ve çalışma alanlarında örgütlenmesini hayata geçirmelidir. Yaşama ve çalışma alanını birlikte örgütleyemediğimiz sürece dikey örgütlenmeden yatay örgütlenmeye geçmemiz mümkün değil.

Bunun için önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde örgütümüzün zayıf olduğu illerimizde yeniden yönetici eğitimi verip, örgütlü olmadığımız ilçeleri, beldeleri, köyleri ve sokakları örgütlemek bizim önümüzdeki en temel görev olmalıdır. Çünkü Hakkari’den, Diyarbakır’dan…Milletvekili çıkartamayan, TBMM’ye halkın iradesini gönderemeyen bir siyasi parti iktidar olmaz.

Çalışma tarzımız sadece 15 günden 15 güne yönetim kurulu toplantılarına katılarak raporlar hazırlamak olmamalıdır. Örgütümüz her il, her ilçe ve her beldede her ayda en az bir defa Türkiye’nin beş temel sorunuyla ilgili konferans ve seminerler düzenleyerek bilgilendirme yapmalıdır.

Kadın Kollarımız ev ev, mahalle mahalle, sokak sokak örgütlenmeyi önüne koymalıdır. Gençlik kollarımız hayatın her alanında olmalıdır. Üniversitelerde, liselerde, işyerlerinde örgütlenmelidir. Her alanda örgütlenerek propaganda yapabilmeliyiz. Giremediğimiz hiçbir yer, örgütlenmediğimiz hiçbir alan kalmamalıdır. 

Bu çalışmayı önümüze koymadığımız müddetçe, yöneticiler kendi alanına ilişkin yürüttüğü faaliyetleri ve aktiviteleri düzenli raporlamadığı müddetçe yönetim kurulu toplantılarından ibaret bir çalışma düzeni bizi iktidara taşımaz.

Mücadelemizi fiili ve meşru zeminde yürümek zorundayız. Bulunduğumuz her bölgedeki sendikalarla, demokratik kitle örgütleriyle ve toplumun farklı kesimleriyle iç içe olmalıyız. Her alanda örgütlenmeli, halkın sorunlarıyla yakından ilgilenmeliyiz.  

Mücadelemizi hukuk ve demokrasi zemininde yürütmeliyiz. Fiili müdahalelerin olduğu yerlerde ise fiili ve meşru mücadele hattını da mutlaka önümüze koymalıyız. Eğer bunlar yapılırsa yeni bir örgütlenme modeline, yeni bir çalışma tarzına, yeni bir mücadele anlayışına kavuşmuş oluruz.

Bunları yapamadığımız müddetçe var olan örgütlenme modelimiz, çalışma tarzımız ve mücadele anlayışımızla Genel Başkanımızın önümüze koyduğu 13 maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”ni hayata geçirmemiz mümkün değildir. Beyannamenin hayata geçebilmesi için öncelikle tüm kademelerdeki yönetim kurulu üyelerine 13 maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nin bir seminer ile anlatılması olmazsa olmazımızdır. Bunu hayata geçirdikten sonra halka nasıl anlatacağımız da önümüze koymak zorundayız.

31 Mart Yerel Seçimlerinde yürüttüğümüz siyaset tarzını daha da yukarılara taşımalıyız. Toplumun her kesimine ulaşmalı; ittifak partileriyle bu hedef doğrultusunda ilişkilerimizi daha da geliştirmeliyiz.  CHP’nin zaman kaybetmeden yarın seçim olacakmış anlayışıyla yola koyulması gerek. Millet İttifakı, demokrasi güçleri ve yerel yönetimlerimizle koordineli çalışmayı şimdiden örgütlemeliyiz.

Halkın iktidarına yürürken, pandemi sürecinde çok iyi sınav veren belediyelerimiz de devam eden hizmetleriyle bu mücadelenin içinde yer almalıdır. Yerel yönetimler eğitimde, üretimde, sosyal devlet politikalarının uygulanmasında daha fazla sorumluluk almalıdır.

AKP’nin tek adam diktatörlüğüne karşı, demokrasi güçlerinin birlikte mücadeleyi önlerine koymaları bir zorunluluktur. Çünkü demokrasi yoksa özgürlük de, barış da, huzur da yoktur.  Demokrasi yoksa Cumhuriyet tehlikededir.

Demokrasiden yana olanların birlikteliği sağlandığında, başarının kaçınılmaz olduğunun en güzel örneği, 31 Mart Yerel Seçimleridir. Millet İttifakı ile demokrasi güçleri yan yana geldiğinde, iktidar da gelmektedir.

Türkiye’nin kangrenleşen sorunlarının çözüm yolu Kılıçdaroğlu Doktrininde gizlidir. Nasıl ki 31 Mart Yerel Seçimlerinde Kılıçdaroğlu Doktrinini uygulayarak sonuç aldık; toplumun her kesimiyle bağ kurduk, önyargıları büyük ölçüde yıktık. Bugün de Kılıçdaroğu Doktrini ile halk için, halkla birlikte mücadele ederek, halkın İktidarını kurabiliriz.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

1 Eylül 2020

Hiç yorum yok: