Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti nasıl ki Anadolu halki ile
birlikte kurmuşsa, biz de bu birlik ruhu yaşatmalıyız. Cumhuriyetimizi ikinci
yüzyılında demokrasiyle taçlandırmak için, demokrasi güçleriyle birlikte
iktidara yürümeliyiz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çizmiş
olduğu “dostlarımızla yürüme” iradesine itiraz edenler Mustafa Kemal Atatürk’ün
tarihsel adımlarını anlamayanlardır.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 25-26 Temmuz 2020
tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz 37. Olağan İktidar Kurultayımızda “İkinci
Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nde halk iktidarının yol haritasını açıkladı. Bizim
bundan sonraki hedefimiz açıklanan yol haritasını hedefine ulaştırmak için kol
kola, omuz omuza mücadele etmektir.
Çalışmalarımızın her aşamasında halkın iktidarını hedefimize
koymalıyız. Çünkü Genel Başkanımızın “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nde
açıkladığı 5 temel sorununu çözmek için 13 maddelik çözüm manifestosunu hayata
geçirmenin ön koşulu halkın iktidarından geçmektedir.
BEŞ TEMEL SORUN
1- Demokrasi Sorunu: Demokrasinin kırıntıları yok edilmiş, hedef olmaktan çıkartılmış, kağıt üzerinde içi boşaltılmış bir sözcük haline getirilmiştir. Saraydaki tek adam; yasama,
yürütme, yargı, medya ve diğer tüm alanlarda son sözü söyleyen, istediği kararı
alan bir sistem kurmuştur.
2- Ekonomi Sorunu:
Türkiye 18 yılda hiç olmadığı kadar fakirleşmiş; dış borcumuz Türkiye’yi dışa
bağımlı hale getirmiştir. Yatırımların durması işsizliği ve yoksulluğu maksimum
seviyesine çıkarmıştır. Türkiye artık üreten değil borçla tüketen bir ülkedir.
3- Dış Politika Sorunu: Ülke çıkarlarından çok egemen güçlerin taleplerini gözeten dış politika;
ekonomik ve siyasal olarak Türkiye’nin uluslararası çıkarlarını zayıflatmış,
avantajlı olduğumuz alanlarda da kaybetmemize neden olmuştur.
4- Eğitim Sorunu:
2012-2013 eğitim öğretim döneminde uygulamaya sokulan, 4+4+4 kesintili eğitim
sistemi laik demokratik ve bilimsel eğitime darbe vurmuştur. Pandemi döneminde
başlatılan uzaktan eğitimle de kamusal eğitimin ne kadar zorunlu olduğunu bir
kez daha ortaya koymuştur. Öğrencilerin yüzde 66’sı evlerinde bilgisayar,
televizyon ve internet bağlantısı olmadığı için uzaktan eğitime erişememiştir. Üniversitelerimiz de bilim yuvası olmaktan
çıkmıştır. Atamayla gelen rektörlerin uyguladıkları politikalarla üniversiteler
AKP’nin il ve ilçe başkanlıkları konumuna düşürülmüştür.
5- Toplumsal Barış Sorunu: Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu anlayışı yok
edilmiştir. Etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç üzerinden siyaset anlayışı
toplumu kutuplaştırmıştır. Kürt sorunu siyasilerin politik manevralarında
kullandıkları kanaya bir yaraya dönüşmüştür.
Bu nedenle, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 37.
Olağan İktidar Kurultayımızda “İkinci Yüzyıla
Çağrı Beyannamesi”nde 13 maddelik çözüm manifestosunu kamuoyu ile paylaşmıştır.
Neydi bu tarihi 13 madde?
1- Yeni Anayasa: İlk hedefimiz darbe hukukundan
arındırılmış toplumsal mutabakatla hazırlayacağımız yeni bir Anayasa olacak.
Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecek.
2- Toplumsal Barış: Başta kanayan yaramız olan “Kürt”
sorunu olmak üzere tüm toplumsal sorunlarımız TBMM öncülüğünde demokratik
yollarla çözülecek.
3- Liyakat Sistemi: Devlette ve hayatın her alanında
liyakat yeniden hayata geçirilecek.
4- Seçim Yasası
Değişecek: Seçim
barajı kaldırılarak herkesin TBMM’de temsil edilmesinin önü açılacak.
Milletvekillerinin halkın özgür iradesiyle seçilmesi koşulları sağlanacak.
Cinsiyet kotası ile kadınların TBMM’de temsil sayısı normalleştirilecek.
5- Siyasi Ahlak Yasası: Siyasi Ahlak Yasası çıkartılacak.
6- Kamu İhale Kanunu
Yenilenecek:
Yatırımları mercek altına alacağız. Kamu İhale Kanununu yeniden düzenleyeceğiz.
7- Sayıştay Görevini
Yapacak: Sayıştay’ın
gerçek işlevini yapması sağlanacak. Ulusal Vergi Konseyi ve TBMM’de Kesin Hesap
Komisyonu oluşturulacak. Bu komisyonların başkanları muhalefet partilerinden
seçilecek.
8- Stratejik Planlama Teşkilatı
kuracağız.
9- Laik,
Demokratik ve Bilimsel Eğitim: Laik, demokratik ve bilimsel bir eğitim
sistemi kurulacak. Eğitimin bileşenleri ile ortak çalışmalar yürütülerek eğitim
yeniden yapılandırılacak.
10- Gelecek nesillere yaşanabilir bir
dünya bırakmak için ekosistem kurulacak.
11- Aile
Destekleme Sigortası Hayata Geçecek: Aile Destekleme Sigortası sistemini
hayata geçireceğiz. Devlet vatandaşına yardım elini uzatacak. Hiçbir aile
siyasi partilere mecbur bırakılmayacak. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.
12- Yerel yönetimlerin üzerindeki
baskılar ve yetki kısıtlamaları kaldırılacak, kayyum atamalarına son verilecek.
13- Onurlu
ve Barışçı Dış Politika: Ortadoğu barış ve işbirliği teşkilatı kurularak; İran,
Irak, Suriye ve Türkiye kurucu ortak olacak.
HALK SARMAŞIĞI
ÖRGÜTLENMESİ İLE HALKIN İKTİDARINA
CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesini” hayata geçirmesi için; yeni
bir çalışma tarzını, örgütlenme modelini, mücadele anlayışını ve bu anlayışı
hayata geçirecek liyakatli siyasal kadroları oluşturması gerekmektedir.
Artık klasik dikey ve hiyerarşik örgütlenmeler bugünün
ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bugün ihtiyacımız olan, yatay örgütlenmeyle bir
araya gelen, sarmaşık gibi birbirini saran halk sarmaşığı örgütlenme modelidir.
Sendikaların, odaların, derneklerin, kooperatiflerin, meslek kuruluşlarının… vd sivil inisiyatiflerin partimizle kuracağı
ilişkilerle herkesi kucaklayacak, “Halk Sarmaşığı” örgütlenme modelini hayata
geçirmeliyiz.
CHP’nin bugünkü örgütlenme modeliyle iktidar olma şansı
yoktur. Nedeni çok açıktır. Örgütlenme yukardan aşağıya dikey bir yapıyla
şekillendirilmiştir. Mahalleden köye,
köyden sokağa, sokaktan apartmana dönük bir örgütlenmeyi hayata geçirememiştir.
Şimdi yapılması gereken il örgütlerinin hızla kendisini
yenilemesi, yönetim kurulu üyelerinin sadece bir yönetici pozisyonundan çıkıp;
bulunduğu yaşam alanlarında ve çalışma alanlarında örgütlenmesini hayata
geçirmelidir. Yaşama ve çalışma alanını birlikte örgütleyemediğimiz sürece
dikey örgütlenmeden yatay örgütlenmeye geçmemiz mümkün değil.
Bunun için önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
örgütümüzün zayıf olduğu illerimizde yeniden yönetici eğitimi verip, örgütlü
olmadığımız ilçeleri, beldeleri, köyleri ve sokakları örgütlemek bizim
önümüzdeki en temel görev olmalıdır. Çünkü Hakkari’den, Diyarbakır’dan…Milletvekili
çıkartamayan, TBMM’ye halkın iradesini gönderemeyen bir siyasi parti iktidar
olmaz.
Çalışma tarzımız sadece 15 günden 15 güne yönetim kurulu
toplantılarına katılarak raporlar hazırlamak olmamalıdır. Örgütümüz her il, her
ilçe ve her beldede her ayda en az bir defa Türkiye’nin beş temel sorunuyla
ilgili konferans ve seminerler düzenleyerek bilgilendirme yapmalıdır.
Kadın Kollarımız ev ev, mahalle mahalle, sokak sokak
örgütlenmeyi önüne koymalıdır. Gençlik kollarımız hayatın her alanında
olmalıdır. Üniversitelerde, liselerde, işyerlerinde örgütlenmelidir. Her alanda
örgütlenerek propaganda yapabilmeliyiz. Giremediğimiz hiçbir yer,
örgütlenmediğimiz hiçbir alan kalmamalıdır.
Bu çalışmayı önümüze koymadığımız müddetçe, yöneticiler kendi
alanına ilişkin yürüttüğü faaliyetleri ve aktiviteleri düzenli raporlamadığı müddetçe
yönetim kurulu toplantılarından ibaret bir çalışma düzeni bizi iktidara
taşımaz.
Mücadelemizi fiili ve meşru zeminde yürümek zorundayız.
Bulunduğumuz her bölgedeki sendikalarla, demokratik kitle örgütleriyle ve
toplumun farklı kesimleriyle iç içe olmalıyız. Her alanda örgütlenmeli, halkın
sorunlarıyla yakından ilgilenmeliyiz.
Mücadelemizi hukuk ve demokrasi zemininde yürütmeliyiz. Fiili
müdahalelerin olduğu yerlerde ise fiili ve meşru mücadele hattını da mutlaka
önümüze koymalıyız. Eğer bunlar yapılırsa yeni bir örgütlenme modeline, yeni
bir çalışma tarzına, yeni bir mücadele anlayışına kavuşmuş oluruz.
Bunları yapamadığımız müddetçe var olan örgütlenme modelimiz,
çalışma tarzımız ve mücadele anlayışımızla Genel Başkanımızın önümüze koyduğu 13
maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”ni hayata geçirmemiz mümkün
değildir. Beyannamenin hayata geçebilmesi için öncelikle tüm kademelerdeki
yönetim kurulu üyelerine 13 maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”nin bir
seminer ile anlatılması olmazsa olmazımızdır. Bunu hayata geçirdikten sonra
halka nasıl anlatacağımız da önümüze koymak zorundayız.
31 Mart Yerel Seçimlerinde yürüttüğümüz siyaset tarzını daha
da yukarılara taşımalıyız. Toplumun her kesimine ulaşmalı; ittifak partileriyle
bu hedef doğrultusunda ilişkilerimizi daha da geliştirmeliyiz. CHP’nin zaman kaybetmeden yarın seçim
olacakmış anlayışıyla yola koyulması gerek. Millet İttifakı, demokrasi güçleri
ve yerel yönetimlerimizle koordineli çalışmayı şimdiden örgütlemeliyiz.
Halkın iktidarına yürürken, pandemi sürecinde çok iyi sınav
veren belediyelerimiz de devam eden hizmetleriyle bu mücadelenin içinde yer almalıdır.
Yerel yönetimler eğitimde, üretimde, sosyal devlet politikalarının
uygulanmasında daha fazla sorumluluk almalıdır.
AKP’nin tek adam diktatörlüğüne karşı, demokrasi güçlerinin
birlikte mücadeleyi önlerine koymaları bir zorunluluktur. Çünkü demokrasi yoksa
özgürlük de, barış da, huzur da yoktur.
Demokrasi yoksa Cumhuriyet tehlikededir.
Demokrasiden yana olanların birlikteliği sağlandığında,
başarının kaçınılmaz olduğunun en güzel örneği, 31 Mart Yerel Seçimleridir.
Millet İttifakı ile demokrasi güçleri yan yana geldiğinde, iktidar da
gelmektedir.
Türkiye’nin kangrenleşen sorunlarının çözüm yolu Kılıçdaroğlu
Doktrininde gizlidir. Nasıl ki 31 Mart Yerel Seçimlerinde Kılıçdaroğlu
Doktrinini uygulayarak sonuç aldık; toplumun her kesimiyle bağ kurduk,
önyargıları büyük ölçüde yıktık. Bugün de Kılıçdaroğu Doktrini ile halk için,
halkla birlikte mücadele ederek, halkın İktidarını kurabiliriz.
Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
1 Eylül 2020