Divan Başkanlığını yaptığım Diyarbakır İl Kongremizi; Genel Başkan Yardımcılarımız, Tekin Bingöl, Erdal Aksünger, İstanbul Milletvekillerimiz Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, il, ilçe başkanlarımız ve üyelerimizin katılımı ile gerçekleştirdik. Örgütümüze hayırlı olsun.
Diyarbakır İl Kongremizde yaptığım konuşmam aşağıda yer almaktadır.
Yarın 29 Ekim! Emperyalizme karşı omuz omuza savaşıp, birlikte kurduğumuz Cumhuriyetimizin kuruluşunun 94. yıldönümü. Kutlu olsun…
Cumhuriyeti, Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Arabıyla… birlikte kurduk, yıkmak isteyenlere karşı da birlikte yaşatacağız.
Cumhuriyeti, Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Arabıyla… birlikte kurduk, yıkmak isteyenlere karşı da birlikte yaşatacağız.
İl kongremizin Kürt sorununun çözümü için bir adım, iktidar yürüyüşümüz için bir başlangıç olmasını diliyorum.
“Kürt sorunu” Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Hep kanayan, hiç kabuk bağlamayan…Oysaki herkesin istediği sadece “barış”.
AKP, Kürt sorununu çözeceğini, barışı getireceğini söyleyerek tek başına iktidar oldu. Kapalı kapılar ardında görüşmeler yürüttü, “akil” insanlardan heyetler kurdu. Ama sorunu nasıl çözeceğini hiç açıklamadı. Tüm Türkiye barışın geleceği günleri beklerken, seçilmiş milletvekillerini, belediye başkanlarını zindanlara attı. AKP’nin barış için niyetinin de planının da olmadığı anlaşıldı.
AKP 15 yıllık iktidarında siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla sorunun çözümü konusunda iletişime geçmedi. Üniversitelerin, bilim insanlarının, sendikaların fikrini sormadı. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun barış için her türlü desteği ve krediyi vermeye hazırız açıklamasına, dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Sen nereye kredi vereceksin, sen krediye muhtaçsın” diyerek işbirliğini reddetti.
Demokrasiyi özümsememiş, “Demokrasi bir amaç değildir, demokrasi bir araçtır” diyen anlayışın Kürt sorununu çözmesi mümkün değildir.
Halkı, katır sırtında mazot kaçakçılığı yapmaya mahkum edip, üzerine bomba yağdıran, ölen köylüleri terörist ilan edip, hesap vermeyenler bu ülkeye barışı getiremezler.
AKP’nin yeni açacağı cezaevlerinin müjdesinden başka, halka verebileceği hiçbir şeyi kalmamıştır. Daha önce de Diyarbakırlılara cezaevi müjdesi vermişti. Bizim yeni cezaevlerine, kalekollara değil fabrikalara, okullara, üniversitelere, yeni iş alanlarına ihtiyacımız var…
Soruyorum sizlere…
Sizin ihtiyacınız yeni cezaevleri mi? Fabrikalar mı?
Yeni kalekollar mı? Okul mu? Üniversite mi?
Bizim umut olmamız, umut vermemiz gerek. Biz tabela partisi değiliz. Artık bu bölgede tabela partisi olmaya tahammülümüz yok. Diyarbakır’dan, Şanlıurfa’dan, Mardin’den, Van’dan, Batman’dan, Siirt’ten, Hakkari’den… Ankara’ya milletvekilleri göndermemiz gerek.
Ortadoğu’nun da Türkiye’nin de, Türklerin de, Kürlerin de kurtuluşu CHP iktidarı ile mümkündür. Bu topraklarda yaşayan halklar barış istiyor. O yüzden barışa çok yakınız. İnanırsak barış kolaydır! Barışın anahtarı bizim elimizde. Barışın kapılarını açmak için tek ihtiyacımız olan şey halkın oylarıyla iktidar olmaktır.
AKP’nin başarılı olduğu alanlardan biri de algı yönetimidir. Korkulardan beslenip, önyargıların gücünü kullanıyor. Yıllardır CHP’yi din düşmanı bir parti olarak göstererek propaganda yapıyor. Kürtlerin dini duygularını sömürerek oy topluyor. Kendisi dışında herkesi dinsiz ilan edip dini hassasiyetleri kullanıyor.
İŞİD’le aynı çuvala giren AKP, bize din ve vicdan özgürlüğünden bahsedemez. Din sömürüsü konusunda AKP’nin eline kimse su dökemez.
Bizim önyargıları, korkuları, algıları yıkmamız gerek. Bir Kürt yurttaşımız kimliğini kaybetme korkusu olmadan, inancına, yaşam tarzına müdahale korkusu yaşamadan bize oy verebilmelidir.
Size barış getireceğim dedi, Kürtlerden aldığı oylarla iktidar oldu. Yıllardır akan kan durmadı. Her seçimde yarın barış gelecek vaadiyle oyları topladı. Ama yalancının mumu sonunda söndü… MHP ile kolkola girip savaşın altını harlamaya başladı. İktidar ömrünü uzatmak istiyor. MHP ile aynı çizgiye gelen AKP Türkiye’ye barışı getiremez. Artık Kürtlerin de bunu görmesi gerek.
Kürt sorununun, askeri yöntemlerle çözülemediğini/çözülemeyeceğini zaman bize çok acı bir şekilde gösterdi. Sorunlarımızı silahla çözmeye çalışmak, açık yaralarımızı kanatmaktan başka bir işe yaramadı. Birbirimizi öldürerek, halkı tehdit ederek, sivilleri öldürerek, askeri öldürerek yaralarımızın kangren olduğunu biliyoruz. Yarayı artık sarmamız, bir “süre” koymadan konuşmaya başlamamız gerek.
Kürt sorunu Türkiye’nin sorunudur. Toplumsal mutabakatla, tüm siyasi partilerin katılımı sağlanarak TBMM’de çözülmelidir. Halkın benimsemediği hiçbir çözüm kalıcı barışı sağlayamaz.
İnanca saygı, düşünceye özgürlük ve eşit vatandaşlığı benimsemeyen hiçbir düşünce Kürt sorununu çözemez.
Kürt sorununu biz çözeriz!
İnsanları dinine, diline, etnik kökenine göre ayırıp siyaset yapanlar kaybedecek, barış kazanacak.
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
28 Ekim 2017/Diyarbakır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder