(Yıldırım Kaya CHP Parti Meclisi Üyesi/16 Ekim 2017)
12
Eylül’ün Etkisi Devam Ediyor
12
Eylül darbesinin 37. yılını geride bırakmamıza rağmen, etkisi hala sürüyor. Hiroşima’ya Nagazaki’ye atılan atom bombası
gibi 12 Eylül darbesi de yeni nesilleri zehirlemeye devam ediyor.
12
Eylül bugünün temellerini attı. Bugünü anlamak için biraz daha geçmişe gitmemiz
gerek. Çünkü ağır aksak ilerleyen demokrasimiz darbeyle birlikte rafa
kaldırıldı.
12 Eylül’de;
- · Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edildi.
- · Siyasi partiler, sendikalar, dernekler, gazete ve dergiler kapatıldı.
- · TBMM lağvedildi.
- · Dokunulmazlıklar kaldırıldı, siyasiler gözaltına alınıp tutuklandı.
- · Yasama, Yürütme ve Yargıyı yetkisi Milli güvenlik Konseyi’nde toplandı.
- · Onbinlerce insan gözaltına alındı, işkence edilip, tutuklandı.
- · Gazeteler kapatıldı, gazeteciler tutuklandı.
- · 30 bine yakın kişi işten atıldı.( 3.854 Öğretmen, 120 Öğretim Üyesi ve 47 hakim)
- · 171 kişi işkence edilerek öldürüldü.
- · 50 kişi idam edildi. (18’i sol, 8’i sağ, 23 adli suçlu)
- · OHAL ilan edildi, sokağa çıkma yasağı getirildi.
- · Yönetime KHK çıkarma yetkisi verildi.
- · Kitaplan yasaklanıp yakıldı.
- · Yurt dışına çıkma yasağı getirildi.
- · 24 Ocak kararları ile ekonomik yaptırımlar uygulamaya sokuldu
- · Özelleştirmeler başlatıldı.
- · 1982 yılında darbe Anayasa’sı %92 oyla halk tarafından kabul edildi.
Bütün
bu olanlar günümüz Türkiye’sine hiçte yabancı değil. Bugün de sivil yönetim adı
altında dikta dönemini yaşıyoruz. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, 20
Temmuz’da OHAL ilan eden AKP, kendi sivil darbesini gerçekleştirip, Türkiye’yi
darbe hukukuyla yönetmeye başladı. Oysaki AKP 12 Eylül hukukuyla hesaplaşacağı
propagandası yaparak iktidar olmuştu.
12
Eylülü yaşamayan gençler, bütün bunlara yabancı değil aslında. Çünkü 20 Temmuz
darbesinden sonra da benzer uygulamaları, hatta daha da ağırlarını yaşıyoruz.
20 Temmuz darbesinde;
- · OHAL ilan edildi.
- · Türkiye KHK’larla yönetilmeye başlandı.
- · Televizyon, gazete, radyo ve dergiler kapatıldı.
- · Gazeteciler tutuklandı.
- · Sendikalar kapatıldı.
- · İnternete kısıtlama getirildi, internet siteleri kapatıldı, sosyal medya denetim altına alındı.
- · Adalet, AKP’nin denetimine girdi
- · Kamudan ihraç edilenlerin sayısı 150.000 kişiyi aştı.
- · Açığa alınanların sayısı 46.000.
- · Tutuklu sayısı 50.000.
- · İhraç edilen öğretmen sayısı 50.000.
- · İhraç edilen hakim/savcı sayısı 3.500.
- · Tutuklu gazeteci sayısı 147.
- · İhraç edilen akademisyen sayısı 7.600’ün üzerinde. Bu sayı her geçen gün daha da artıyor.
- · Kapatılan; dernek, vakıf, sendika, hastane, okul, üniversite 2.500.
- · Yurt dışına çıkış yasağı.
- · İşkence ve kötü muamelenin boyutları ilerleyen süreçte ortaya çıkacak…
- · Muhale olan herkesi FETÖ’cü ilan edildi
· 667 sayılı KHK’nın 4. maddesi kapsamında kamu görevinden çıkarılmış
olanlar resmi gazetede açıklanmadığı için sayıları tam olarak bilinmiyor.
(İşçi, memur, sözleşmeli…vb kamu çalışanı)
12 Eylül Darbesi Laik Bilimsel Ve
Demokratik Eğitimi Vurdu
12
Eylül darbesi, din dersleri zorunlu hale getirerek laik eğitim sistemine büyük
bir darbe vuruldu.
Darbeci
Kenan Evren’i “Cennetlik” ilan eden Fethullah Gülen şöyle diyor: “Bu iş, öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir
hiç sevabı olmasa da bu icraatı ona yeter.
Evren cennete gidebilir” O
gün Kenan Evren’e “Cennet”ten yer
parselleyen FETÖ’ye, Dün de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melik Gökçek
Ankara’yı parselledi.
AKP’nin
Eğitimdeki Hedefi
AKP’nin Eğitimdeki hedefi “laik,
demokratik, bilimsel” ve “Milli”
Eğitimden “Dinsel” Eğitime Geçiş projesidir.
12 Eylül darbecileri din dersini zorunlu
hale getirdi, 20 Temmuz darbecileri de “cihat”ı zorunlu ders olarak
çocuklarımıza öğretecekler.
Son 15 yılda, 12 Eylül darbe hukukunu
harfiyen uygulayan AKP, devleti cemaatler arasında paylaştırdı. Eğitimi FETÖ’ye teslim ederek “laik,
demokratik, bilimsel” eğitimi bitirme noktasına getirdi.
Milli Eğitim Bakanları Değişti
Strateji Değişmedi
AKP
tek başına iktidar olmasına rağmen “altı” Milli Eğitim Bakanı değiştirerek
rekor kırdı. Sürekli “Milli Eğitim
Bakanı” değiştirmesine rağmen uyguladığı stratejide hiçbir değişiklik yapmadı.
AKP’nin
15 yıllık eğitim politikasını büyük oranda cemaatler belirledi. Cemaatlere yurt
ve okullar açtırarak genç beyinler zehirlendi. Devletin bütün imkanları
ayaklarının altına serildi.
AKP eğitimde;
· Türk-İslam
sentezine dayalı, ırkçı ve gerici bir eğitim politikası uygulayarak, eğitimi
yıllarca geriye götürdü.
·
Bütün okulları imam
hatipleştirmeyi hedefine koydu.
·
4+4+4 sistemini
getirerek eğitimi kesintiye uğratıp, gençleri İmam Hatibe yönlendirdi.
·
Eğitim cemaatlere ve tarikatlara terk edildi.
·
Özel okullar cemaatlerin
denetiminde çığ gibi büyüdü.
·
Laik, bilimsel
ve demokratik eğitimden uzaklaşıldı.
·
Eğitimde özelleştirme
politikası uygulandı.
·
Gizli özelleştirme politikalarıyla parasız
devlet eğitimi paralı hale getirildi. Okulların ihtiyaçları veliler ve
öğrenciler tarafından karşılanmaya başlandı.
Eğitim
bir haktır parayla satılamaz!
Bilimsel Eğitimi Savunan FETÖ Karşıtı
Öğretmenler İhraç Edildi
20
Temmuz darbesinden sonrası, FETÖ/PDY örgütünü çökertme bahanesi ile
öğretmenlere yönelik kıyım hareketi başlatıldı. FETÖ Terör Örgütü ile uzaktan
yakından ilişkisi olmadığı gün gibi açıkta olan Eğitim Sen ve Eğitim İş üyesi
binlerce öğretmen; “Laik, Demokratik, Çağdaş ve Bilimsel Eğitimi” savundukları
için açığa alınıp, ihraç edildi. Şimdi de sürgün ediliyorlar.
Mülakatla Öğretmen Atamak Emek
Hırsızlığıdır
OHAL’den
destek alan AKP hükümeti öğretmenleri mülakatla atamaya başladı. Adı her ne
kadar mülakat olsa da özünde sınavdan düşük puan alan yandaşlara yapılan bir
torpildir.
KPSS’den
85-90 alan öğretmen adaylarına mülakatta 40’a 45 puan vererek eledi. Aynı
şekilde 60 puan alan bir yandaş öğretmen adayına da mülakatta yüksek puan
verilerek ataması yapıldı.
Cemaat Üniversiteleri kapatıldı
15
Temmuz’dan sonra, FETÖ Terör Örgütü tarafından kurulan 15 Üniversite kapatıldı.
AKP hükümeti ve Belediyelerinin büyük
desteğini alarak kurulan bu üniversiteler
“Altın Nesil”i yetiştirme projelerinin bir parçasıydı. Yetiştirdikleri
”Altın Nesil” sonunda gelip TBMM’ni bombaladı. 250 Vatandaşı da gözünü kıpmadan
katletti.
Onların
yetiştirdiği nesillerin geleceği son nokta hep halkına ihanet olmuştur. Biz
antiemperyalizme karşı 6. Filo’yu protesto ederken, onlar emperyalistlere arka
çıkarak halkın onurlu çocuklarını ve devrimcilerini katletmişlerdi.
Geçmişleri karanlığın ve ihanetin
tarihidir!
Okullar İmam Hatibe Dönüştürülüyor
Türkiye’nin
diğer meslek liselerine olduğu gibi, İmam Hatiplere de ihtiyacı var. Ancak,
bütün okulların İmam Hatipleştirilme hedefi geleceğimizi tehdit eden bir
uygulamadır.
FETÖ
Terör Örgütü ile ilişkilendirilen 1029 okul kapatıldı. Bu okulların %80’i imam
Hatip okullarına dönüştürüldü. Bir kısmı ise tecavüzcü “Ensar Vakfı”na
devredildi.
Okulların İmam Hatipleşmesi Başarı
Getirdi Mi?
ÖSYM’nin 2017 yükseköğretim merkezi
yerleştirme sonuçlarına göre
·
Fen Lisesi mezunu 22 bin adaydan 12 bini
·
Anadolu Lisesi mezunu 396 bin adaydan 138
bini,
·
İmam Hatip Lisesi mezunu 223 bin adaydan 40
bini
lisans tercihlerine yerleşebildi.
Yüzdelik
başarı oranları ise şöyle;
- · Fen Lisesi (%55)
- · Anadolu Lisesi: ( %35)
- · İmam Hatip Lisesi ( %18)
PİSA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme
Programı) Sonuçlarında Son Sıralardayız
Yol
ve köprü yapmakla övünen hükümet, eğitimi uluslararası alanda son 12 yılın en
alt seviyesine taşıdı.
Başarısızlık,
öğrencilerin uluslararası ölçekte “fen”, “matematik” ve “okuma” becerilerinin
ölçüldüğü sınavlardan biri olan PISA 2015 sonuçlarına da yansıdı. Türkiye, 70
ülke arasında “fende” 51'inci, “matematikte” 48'inci, “okumada” ise 49'uncu
sırada yer aldı.
Yüzümüzü Bilime Dönmeliyiz
Şu
bir gerçek ki İmam Hatiplerle hedefimize ulaşmamız mümkün değildir. Almanya,
Japonya, ABD olmayı hedeflemeliyiz… Rusya’ya Domates, biber patlıcan
satıp, S-400 füzesi alarak hedefimize
ulaşamayız. Bizim de S-400 füzesi üretebilecek seviyeye ulaşmamız için bilimsel
eğitime ihtiyacımız var
Mevcut
eğitim sistemi tamamen değişmelidir. Avrupa’nın Almanya’sına, Uzakdoğu’nun
Japonya’sına, çölün ortasındaki İsrail’e… Ve ABD’ye bakılmalı. Dünyaya
teknoloji pazarlayan ülkelerin eğitim politikaları incelenmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nı FETÖ’ye
Teslim Eden AKP’dir
AKP
hükümeti halkın oylarıyla gelip, devleti FETÖ’ye teslim eden, onunla işbirliği
yapan tek sorumludur. Çünkü AKP ve FETÖ devlet içinde kendi “Paralel
Devlet”lerini kurmaya kalktılar.
“Aynı
menzile farklı yollardan yürüyenler” devleti aralarında paylaştı. Milli Eğitim
Bakanlığı FETÖ’ye ve cemaatlere teslim etti. Eğitim kadroları cemaatin istediği
kadrolarla dolduruldu.
Cemaate
biat etmeyenlerin, onların sendikalarına üye olmayanların, değil okul müdürü olmak, yönetici olmak,
sıradan bir yer değiştirme dahi yaptırmaları mümkün olmadı. Kamu çalışanları ya
AKP’li ya da cemaatçi olmaya zorlandı. Liyakat uygulaması kaldırılarak devletin
kadroları; tecrübesiz, yeteneksiz, bilgisiz, partili ve cemaatçi ve yandaşlarla
dolduruldu.
AKP Laik ve Bilimsel Eğitimi Yok Ediyor
Bakanlık hazırladığı yeni müfredatta
“Pozitivizm” ve “Sekülerizm” kavramlarını “inanç sorunu” olarak gösteriyor. Seküler yaşamı problemli
bir hayat tarzı olarak öğrencilere anlatmaya hazırlanıyor.
Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye ders
programlarında daha az yer verilerek, Cumhuriyetimizin kurucuları unutturulmaya
çalışılıyor. “Cihad” konusu “Değerler “ başlığı altında, yeni nesillere
aktarılmak isteniyor. Müfredatta yer alan bilim ve siyaset felsefesi gibi
konular kaldırılarak, felsefenin sadece tarihi anlatılıyor.
Felsefe düşünme sanatıdır. Çağı yakalamak için, insanlık için meraklı
nesiller yetiştirmeliyiz. Yeni nesiller evreni merak etmeli, soru sormalı ve
sorgulamalı, bilinmeyenin peşinden koşmalı, Aksi halde sorduğumuz soruların
değil, soru soranların arkasından koşmaya devam ederiz.
Laik Cumhuriyet eğitimini hedef alan
hükümet güdümlü bir sendikanın teklifi doğrultusunda müfredat hazırlamış. Söz
konusu sendika bilimsel eğitimi hedef alarak,
“Pozitivist bir bilim anlayışı çerçevesinde modern eğitim sistemi
tasarlandı. Aklı ve bilimi kutsayan ve dini aşağılayan pozitivist anlayışı ile
insan yetiştirmek hedeflendi” açıklamasını yapmıştı.
Biliyoruz, sizler asla tatmin
olmasınız!
Bütün okulları imam hatibe
çevirsek, matematiği, feni, felsefeyi,
Cumhuriyet tarihini, tümüyle ders programından çıkartsak…
Bu defa da karma eğitime karşı
çıkarsınız.
O da olmadı…
Kız çocukları okutulmasın dersiniz.
Ta ki Laik Cumhuriyeti yıkıp,
parçalara ayırana kadar…
Ama unutmayın ki bu ülkede bağımsızlık
uğruna savaşanlar, cumhuriyet için can verenler, demokrasi ve barış için bedel
ödeyen devrimciler var.
Çocuk Tecavüzcüsü Cemaatler Eğitimde
Söz Sahibi
Milli
Eğitim Bakanlığı, mahkeme kararlarıyla da yöneticileri tarafından çocuklara
tecavüz edildiği kesinleşen, Ensar Vakfı ile imzaladığı protokolle ülke
genelindeki 1000’e yakın Halk Eğitim Merkezi'nde kurs düzenleme hakkı verdi.
5-6
yaşındaki çocuklara dini eğitim veriyorum diye köhne binaların bodrum
katlarında ve cemaat yurtlarında tecavüz edilmesine sessiz kalarak tecavüze
ortak oluyor.
Osmanlı’nın Neden Yıkıldığı
Sorgulamıyor/Dayakçı Eğitim Savunuluyor
Bunlar
“Osmanlı’nın torunları” olduklarını söylüyorlar. Ama Osmanlı’nın neden
yıkıldığını, geri kalma nedenlerini hiç sorgulamıyorlar. Sorgulamadıkları için
“laik, demokratik, bilimsel” eğitime karşı duruşu başarı olarak görüyorlar. Sorgulamadıkları için dayağı eğitimde
alternatif olarak sunuyorlar.
Karşı
oldukları “bilimin” nimetlerinden sonuna kadar faydalanıp” o buluşları yapanlara
karşı “lafla” “hurafelerle” rekabet edebileceklerini sanıyorlar.
Lafla peynir gemisi yürümüyor! Yarın
ABD, “Benim silahlarımı şurada şurada kullanamazsın” der. Sen bir “Ecevit”
değilsin. Onun kadar cesur kararlar alamazsın! Türkiye’nin felaketi olursun!
AKP, Çocukların Darwin’in Evrim Teorisini
Öğrenmesini Sakıncalı Buluyor
Darwin’in
Evrim Teorisini sakıncalı bulan “Milli Eğitim Bakanlığı”; düşünen, sorgulayan,
araştıran nesiller değil, ezberleyen ve itaat eden nesiller yetiştirmek
istiyor.
Dünyanın
Güneş’in etrafında döndüğünü, kilisenin bütün baskılarına rağmen savunan
Galileo tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Onu Engizisyon Mahkemeleri’nde
yargılayıp hapislerde çürüten “kilise” ise bugün onun görüşlerini kabul ediyor.
AKP’nin
yetiştirdiği “dindar ve kindar” nesil ise hala dünyanın “düz” olduğunu
savunuyor. Bu gerici düşünce karşısında, hayret etmek bile anlamını yitiriyor!
“Sen ne dersen de, dünya dönüyor”
“Suyu tersine akıtamazsın” “Yer çekimine karşı gelemezsin”
“Yeni dünyaların keşfedilmesini
engelleyemezsiniz!”…
AKP Felsefeye Neden Düşman
Çünkü,
Felsefe düşünme sanatıdır.” Kimsenin düşünmesini sorgulamasını istemiyor.
Sadece ezberlemesini ve biat etmesini istiyor.
Ama
biz biliyoruz ki, çağı yakalamak için, insanlık için meraklı nesiller
yetiştirmeliyiz. Yeni nesiller evreni merak etmeli, soru sormalı ve
sorgulamalı… Bilinmeyenin peşinden
koşmalı, Aksi halde sorduğumuz soruların değil, soru soranların arkasından
koşmaya devam ederiz.
Çocuklarımıza
Yurtta Barış Dünyada Barış Yerine “Cihat” Öğretiliyor
Çocuklarımıza Atatürk’ün “Yurtta barış
dünyada barış” sözünün yerine din adına savaşmayı, öldürmeyi öğreten “cihat”
konusunu zorunlu olarak öğretecekler.
·
Eğitimin dini kurallara göre verilemeyeceğini,
·
Devletin dini kurallara göre
yönetilemeyeceğini,
·
İnsanların inançlarına göre ayrılamayacağını
·
Din derslerinin zorunlu olamayacağını,
Bütün bunları yok sayarsak sonumuzun
felaket olacağını bilmemiz gerekiyor.
Anadolu Müslümanlığı Yok Ediliyor
Tehlikenin
farkında mıyız? Çocuklarımızı nasıl bir
tehlikenin beklediğini hayal edebiliyor muyuz? Yakın bir gelecekte dinini yayma
adına insanlarımızın birbirini öldürmesi, kesmesi doğal mı karşılanacak?
Dini inancı uğruna insan öldürmeyi
öğreten bir eğitim sisteminin bizleri götüreceği yer “Ortaçağ” karanlığıdır.
AKP’nin
kindar nesil projesi de meyvesini vermeye başladı. Ölülerin dahi aynı
mezarlıkta yatmasına izin verilmiyor. Ölülerini ayıran bir toplumun, dirileri
nasıl bir arada yaşayacak?
Hz Peygamber, bir Yahudi kadının cenazesini gördüğünde
ayağa kalkıp, “Cenazeyi gördüğünüzde hemen ayağa kalkınız.” demiştir.
Cenazeyi mezardan çıkartan sözde “dindarlara”
sormak gerek, siz kimsiniz? Neye inanıyorsunuz?
Oysaki Anadolu Müslümanlığı bize
hoşgörüyü, barışı, kardeşliği, paylaşmayı, farklı olana saygı ve sevgiyi
öğretir. Bunlar Anadolu Müslümanlığının hoşgörü kültürünü yok etmek istiyorlar.
Mevlana’nın
dediği gibi;
“Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyIe, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne
diye? …”
Her şeye rağmen bizler biliyoruz ki
devrimci öğretmenler öğrencilerine barışı öğretecek, “laik, bilimsel,
demokratik” eğitim verecek!
Karanlığa yürüyenlerin ömrü, AKP
iktidarının ömrü kadardır.
Biz aydınlığa yürüyoruz.
Gelecek aydınlığa yürüyenlerindir!
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
16
Ekim 2017 /CHP Mersin İl Başkanlığı 1. Eğitim Çalıştayı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder