30 Mayıs 2022 Pazartesi

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA SAHTE DİPLOMALI KAÇ ÖĞRETMEN VAR?

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA SAHTE DİPLOMALI KAÇ ÖĞRETMEN VAR?

ÖĞRETMENLER ATAMA TAKVİMİ BEKLERKEN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDA SAHTE DİPLOMALI KİŞİLER ÖĞRETMENLİK Mİ YAPIYOR?

Milli Eğitim Bakanlığı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, sahte diploma ve evraklarla ilgili, Bakanlık bünyesinde çalışan başta öğretmenler olmak üzere tüm çalışanlara yönelik kapsamlı soruşturma başlatmıştı. Dönemin Milli Eğitim Bakanları doğrudan açıklama ya da kendilerine yöneltilen soru önergelerine verdikleri yanıtlarla soruşturmalar sonucunda görevine son verilen kişilere ilişkin önemli bilgiler vermişti.

Milli Eğitim Bakanlığında sahte diploma ile öğretmen olarak çalışan kişilerle ilgili başlatılan soruşturmaların akıbetini,  TBMM Başkanlığına verdiğim soru önergesi ile Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER’e sordum.

Eğitim Fakültelerini başarıyla bitirmiş 700 bin atanmayan öğretmen, atama takvimi beklerken sahte diplomalı kişilerin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak çalıştırılması kabul edilemez.

 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 30.05.2022

Yıldırım KAYA

Ankara Milletvekili 

Milli Eğitim Bakanlığı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, sahte diploma ve evraklarla ilgili, Bakanlık bünyesinde çalışan başta öğretmenler olmak üzere tüm çalışanlara yönelik kapsamlı soruşturma başlatmıştı.

Dönemin Milli Eğitim Bakanları doğrudan açıklama ya da kendilerine yöneltilen soru önergelerine verdikleri yanıtlarla soruşturmalar sonucunda kaç kişinin görevine son verildiğine ilişkin önemli bilgiler vermişti. 

Soruşturmaların eski Milli Eğitim Bakanlarından Nabi Avcı ve İsmet Yılmaz dönemlerinde ısrarlı biçimde sürdürüldüğü sonrasında ise bu tavırdan 2021 başından itibaren vazgeçildiği, konuyla ilgili yazılı soru önergelerine verilen yanıtlardan anlaşılmaktadır.

2021 yılına kadar dönemin bakanlarının farklı zamanlarda yaptıkları açıklamalardan 191 öğretmenin görevine son verildiği, ancak bu sayının kesin olmadığı görülmektedir.

Bu bilgiler kapsamında;

1. Milli Eğitim Bakanlığının FETÖ soruşturmalarını da dikkate alarak yaptığı bu soruşturmalar sonucunda, göreve başlama evraklarında başta diploma ve geçici mezuniyet belgesi olmak üzere sahte evrakla göreve başladığı tespit edilen ve bu nedenle görevine son verilen öğretmen ve diğer Bakanlık çalışanı sayısı kaçtır?

2. Bu kişiler hangi yıllarda göreve başlamıştır?

3. Yapılan soruşturmalar sonucunda, bu evrakların diploma çeteleri ve terör örgütleri tarafından organize edildiğine ilişkin delillere ulaşılmış mıdır?

4. Soruşturmaların sonucunda sahte evrakla göreve başlayan ve bu kişilere yardımcı olanlar hakkında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuş mudur?

5. Bu türden suç duyuruları var ise sayısı kaçtır? Suç duyuruları sonucu açılmış kaç dava vardır? Bu davalar sonucunda ceza alan veya beraat eden kişi sayısı kaçtır?

6. Soruşturmalar sonucunda görevine son verilen, ancak daha sonra mahkeme kararına bağlı olarak veya doğrudan Milli Eğitim Bakanlığının takdiriyle görevine tekrar başlatılan personel bulunmakta mıdır?

7. Kamuoyunda sahte diploma soruşturması olarak bilinen bu soruşturmalar, Bakanlık tarafından halen devam ettirilmekte midir? 

8. Sahte evrakla göreve başlayan ve görevine son verilen kişiler hukuken hak sahibi olamayacaklarına göre kendilerine yapılmış maaş ve diğer ödemeler yasal faizleriyle birlikte geri alınmış mıdır? 


28 Mayıs 2022 Cumartesi

ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMAMIZIN ON İKİNCİSİ SAKARYA ARİFİYE KÖY ENSTİTÜSÜ

ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMAMIZIN ON İKİNCİSİ

SAKARYA ARİFİYE KÖY ENSTİTÜSÜ

Kocaeli'nin Arifiye köyünde 1937 yılında Köy Eğitmenleri Kursu kuruldu. 17 Nisan 1940 yılında Köy Enstitüsü Kanunu çıktıktan sonra da Arifiye Köy Enstitüsü oldu.

Arifiye Köy Enstitüsü’nün kurucu Müdürü Süleyman Edip Balkır’dır. 

Kocaeli, Bolu, Bilecik, Bursa ve İstanbul’un Anadolu yakasından (Beykoz, Üsküdar, Yalova vd.) öğrenci alınmıştır.

Arifiye Köy Enstitüsü’nün ilk kayıt yaptıran öğrencisi bir kız öğrencidir. Geyve’den gelen Süheyla Emre… Düzakçaşehir köyünde çiftçi olan babası Ahmet Bey, 12 yaşındaki 1928 doğumlu kızı Süheyla’yı kendi elleriyle okula teslim etmiştir.

Gerede’den gelen helvacı çırağı Şakir Karataş da, çıraklık ettiği dükkanda helva sardıkları eski bir gazetede Arifiye Köy Enstitüsü’ne köylerden öğrenci alındığını okuyup geldiğini söyler.

İlk aşamada beş ilden 153 öğrencinin kaydı yapılır.   Daha sonra bu sayı 200’e çıkar. 

Arifiye Köy Enstitüsü’nün Kuruluş Hikayesi:

İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Köy Enstitüleri kurulmadan önce Kastamonu Eğitmen Kursu’nda görev yapan dostu Süleyman Edip Balkır’a “Dişini biraz daha sık. Galiba Arifiye’de demiri atacaksın.” diyerek Balkır’ı Arifiye’ye inceleme yapması için gönderir. 

Süleyman Edip Balkır incelemelerini yaptıktan sonra İsmail Hakkı Tonguç’a gönderdiği mektupta, “Adapazarı sapağında kör bir istasyon. Şurasından, burasında zorla ayakta durabilen birkaç ev. Sivrisinek yatağındaki bu bataklıkta hayvan bile zor yaşar. Eğer oturulabilecek bir yer olsaydı zengin, kalabalık bir köy olurdu şimdi. Burası dize kadar çamurlu suyu ile sellere yataklık eden bir cehennem.” diye yazar.

Ancak  İsmail Hakkı Tonguç, bu umutsuz mektuba karşılık, “Yahu Edip, sen de mi yıkıldın ve daha ne çabuk. Daha işin içine girmeden bu ne yalınkatlık!” diyerek çaresizliği kabullenmez.

Süleyman Edip Balkır, okulun bekçisi Süleyma ile el ele verir. İstasyondan birkaç görevli, bir onbaşı, bir er, topal Celal ve Arifiye muhtarı Arnavut Şakir de onlara katılır. Yokluk, kıtlık, tahtakuruları, susuzluk içinde ellerinden geleni ilk hazırlıkları yaparlar. 

Süleyman Edip Balkır, bir yandan öğretmen ve idareci kadrosunu ayarlamaya uğraşırken, diğer yandan da teknik eksiklikleri gidermeye çalışır. 

Süleyman Edip Balkır çalışmalarını, “Kadro eksikliğini çabucak tamamlayarak kayıtlarımızı 30 Ağustos 1940 tarihinde kapattık. Aldığımız öğrencilerle ellişer mevcutlu dört sınıf kurduk, her sınıf dörder gruba ayrıldı. Hazırlanan plana göre öğleden önce iki sınıf kültür dersleri yapıyor, iki sınıf da tarım çalışmalarına gidiyordu. Yine belli sıraya göre nöbete yollananlar dışında kalanlar da zanaat çalışmalarına gidiyorlardı. Bu zanaatlar duvarcılık, dülgerlik, demircilik bölümlerine ayrılmıştı. Yalnız kız öğrencilerin ev idaresi derslerinin yoluna konulması işi, başlangıçta kolay olmadı…” diye anlatır. 

İlk yıl, 19 kız kız öğrenci biçki-dikiş ve ev idaresi derslerini, Süleyman Edip Balkır’ın evinde, eşi Nimet Balkır’dan alırlar.

1940 yılında 4 arkadaşıyla Arifiye’ye giden Ali Ersever 5 Ağustos 1940’da kayıtlarını yaptırırlar. 123 numaralı öğrenci Ali Erseven’in anlatımlarından o dönem görülen dersler şöyledir:

‘Sınıf öğretmenimiz Cahide Acar’dı. Okulumuzun Tarih-coğrafya öğretmeniydi. Müdürümüz Süleyman Edip Balkır’dı. Müzik dersimize Ahmet Hamdi Daner ve Nurettin Akhun, Tarih dersimize Cevdet Tinel, daha sonraki yıllarda Tarihe Enver Kartekin, Coğrafyaya Cahide Acar, Türkçeye Sabahat Kartekin, Resim dersimize Aziz Arsan, Matematik dersimize İhsan Ataç, bir başka sene de Bahtiyar Sim, Tarım derslerimize İsmail Hakkı Tanberk ve Mustafa Eyüpoğlu, Beden eğitimine ve Askerlik dersimize İsmail Eryılmaz, Zooteknik yani Hayvancılık dersimize Şeref insel gelirdi. Ayrıca öğretmenlerimizden hariç Marangozluk, Dülgerlik, Demircilik, İnşaat (yapı) atölyeleri vardı. Meslek öğretmenleri vardı atölyelerde. Onlar çalıştırırdı bizi. Süleyman Özsu inşaat, Demircilik dersine Adapazarılı Orhan Badem, inşat işine yine Hikmet Öz, balıkçılık atölyesi Şerif Kuytak geldiler. Meslek derslerimize ise; dülgerlik (çatıcılık) dersimize Hamdi Demirel, Marangozluk dersimize Cihat Engür gelmişlerdi.”

O dönem verilen dersler;  eğitim içinde üretim, üretim içinde eğitim yapıldığını göstermesi açısından önemlidir. 

İsmet İnönü Arifiye’ye Geliyor

İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, “Cumhuriyetin doğal bekçileri” olarak gördüğü, Köy Enstitülerine büyük değer veriyordu. İsmet İnönü 1942 yılında, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile birlikte Arifiye Köy Enstitüsünü ziyaret ettiklerinde, okulun orkestra ve korosu bir konser verir. Orkestra Beethoven’den eserler çalar, halk türküleri söyler…

Aşık Veysel Arifiye’de Müzik Dersi Verir

Aşık Veysel 1941 yılında öğrencilere saz dersleri vermek için Arifiye Köy Enstitüsü'nde öğretmenlik yapıyor. Kurucu Müdürü Süleyman Edip Balkır Aşık Veysel’in gelişini şöyle anlatıyor:

"Aşık Veysel, elinde Tonguç'un mektubu, bir gün çıkageldi. Mektupta, Aşık'tan elden geldiğince yararlanmamız belirtiliyordu. Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne yollanılan 10.03.1942 tarih ve sayılı rapordan bu işle ilgili bölümü buraya aktarıyorum:  Aşık Veysel, 25.01.1942’de işe başladı. Çocukların mümkün olduğu kadar çok türkü öğrenmelerini istediğimiz için her sınıf için başka başka türküler, ayrı ayrı listeler hazırladık. Şimdiye kadar 17 türkü üzerinde çalışıldı. Aşık ayrıca bir çocuğa saz dersi verdi. Musa Yılmaz adındaki bu öğrenci kendi yaptığı saziyla bazı türküleri çalacak hale geldi. Çocuklar Aşık Veysel’i çok sevdiler.”

 Öğrencilerin Aşık Veysel’e İlişkin Anlatımları Şöyle:

“O sene Aşık Veysel müzik dersimize giriyordu. Hiç unutmam; Enise öğretmenimiz, ‘bana karşı saygısızlığınızı affedebilirim ama Aşık Veysel’e karşı saygısızlık ederseniz affetmem, lütfen saygılı olalım’ diye bizlere sıkı sıkı tembihte bulunmuştu. O dönemde Tonguç’un isteğiyle rahmetli Aşık Veysel, birer ay her köy enstitüsünde müzik dersleri veriyordu.”

Bugün ise Aşık Veysel’in adı memleketi Sivas’ta okullardan siliniyor. Ancak şunu herkes iyi bilsin ki ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de Sivaslılar Aşık Veysel’in adının unutturulmaya çalışılmasına izin vermeyecek. Yapılan uygulama er ya da geç düzeltilecek. Aşık Veysel’in adı başka okullara da verilerek yaşatılacak.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili 

TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü

 28 Mayıs 2022/Sakarya-Arifiye

 

 


27 Mayıs 2022 Cuma

ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMAMIZIN ON BİRİNCİSİ KASTAMONU GÖL KÖY ENSTİTÜSÜ

ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMAMIZIN ON BİRİNCİSİ

KASTAMONU GÖL KÖY ENSTİTÜSÜ

 Köy Enstitüsü Kanunu çıkmadan önce 1 Nisan 1938’de köy eğitmeni yetiştirmek amacıyla “Gölköy Eğitmen Kursu” açılmıştır. 17 Nisan 1940 yılında 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanununun çıkmasıyla okul 1 Haziran 1940 tarihinden itibaren “Göl Köy Enstitüsü” olmuştur.

• Göl Köy Enstitüsü’nden 1940-1952 yılları arasında toplam 1494 öğretmen mezun olmuştur.

• 1952 yılında köy enstitülerinin öğretim süresinin 6 yıla çıkarıldığı içim 1952-1953 öğretim yılında mezun vermemiş,   1954 yılında ise Köy Enstitüleri kapatılarak, “İlköğretmen Okulu” olmuştur.

• İlk müdür Ali Doğan Toran’dir 

• Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Çankırı ve Çorum’dan öğrenci almıştır.

• Göl, İzmir Kızılçullu ve Eskişehir Çifteler'den sonra kurulan  üçüncü enstitüdür. Ancak diğer iki eğitmen kursu ve  öğretmen okulunda hazır  binalar, işlikler vardır. Gölköy’de ise hiçbir şey yoktur. "İlk bebek" olarak da kabul edilmektedir.

• Göl enstitü mantığıyla kurulmuş, diğer enstütülere de model olmuştur.  

Kuruluş Hikayesi

Ülkeyi enstitülerle donatmak isteyen İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç 1938 yılında Kastamonu Gölköy'e bir enstitü kurulmasının kararını alır…

Enstitünün kurulması için görevi Mahmudiye Eğitim Kursu'nun da yöneticiliğini yapmış, İstanbul İlköğretim Müfettişi Süleyman Edip Balkır'a verir.

Ertesi gün Kastamonu’ya doğru yola çıkılır. Kastamonu'da dönemin valisi Avni Doğan'ın yanına gidilir. Açılması planlanan Eğitmen Kursu ve Öğretmen Okulu için gerekli resmi yazışmalar tamamlanır.

Okulun açılması için yapılan ilk plan, Kastamonu yakınlarında Gölköy’de bulunan Tarım Bakanlığı'nın kullanılmayan Tarım Okulu ve 700 kişilik Şeyh Ziya Efendi Köşkü'nün tamir edilerek kullanılmasıdır.  

Ancak planlanan yere vardıkları anda umutları suya düşer, büyük bir hayal kırıklığı yaşanır. Çünkü karşılarına bomboş bir ova ve yıkıntıya dönüşmüş bir bina çıkarar.

İsmail Hakkı Tonguç ortamdaki kara bulutları dağıtmak için "Tamam, ilk aşamada 700 çocuğu alamayabiliriz arkadaşlar. Ama birkaç onarımla en az 250 çocukla kursu başlatabiliriz bence. Tamam, aklınızdan bu onarım sürerken nerede kalacağız, ne yiyeceğiz gibi şeyler geçiyor olabilir. Kolay, onun da çözümü var. Çadırlar getirtiriz Kızılay'dan. Birini mutfak yaparız, birkaçını yatakhane yaparız. Ya da geçici süre yakın yerlerdeki köylerde kalırız. Geçici bir süre değil mi, sıkarız dişimizi. Sonra usta yapı elemanları gönderirim ben size Ankara'dan. Sıtmaya karşı da kinin iğneleri filan. Tamam mı?” der.

Bir süre suskunluktan sonra  "Tamam, sen yaparız diyorsan yaparız." derler.

Kastamonu’ya geri dönerler. Yemek yedikleri lokantada İsmail Hakkı Tonguç, "Ne bu hal çocuklar, sevinsenize yahu. Şimdi önümüzde neyi çözmemiz gerektiğini biliyoruz hiç olmazsa." diyerek moral vermeye çalışır.

Yan masada konuşmaları duyan iki kişi okulun yapılması için yardım edebileceklerini söylerler. Bunlardan biri Kastamonu Açıkgöz Gazetesi’nin sahibi ve yazarı Hüsnü Açıksöz, diğeri ise eski öğretmen, ticaretle uğraşan tüccar Celal Bayar'dır. Bu Celal Bayar, 6. Dönem Kastamonu milletvekili Muharrem Celal Bayar’dır.

Celal Bayar, bir dönem Kastamonu Öğretmen Okulu'nda öğretmenlik yaptığını, Hüsnü Açıksöz de Gölköy'de okul kurma çalışmalarını gazetesinde haber yapacağını söyler.

Göl Eğitmen Kursu gazetede haber yapılır, Celal Bayar da esnaftan destek toplar; kurs için gerekli araç, gereçleri temin eder. At, araba, fayton alınmasına yardımcı olur.  

İsmail Hakkı Ankara’ya döner. Kızılay aracılığıyla Gölköy’e 250 çadır gönderir. Çadırlar kurulur; derslikler, mutfak, yatakhane hepsi çadırdan ibarettir.

Bu şekilde “Göl Eğitmen Kursu” olarak öğrenci almaya başlar.

İsmail Hakkı Tonguç okula öğrenci alınmaya başlandığı haberini alınca mutluluktan Ankara’dan öğrencilere  "dal oğlum, bal kızım" türküsünü söyler.

Okul binaları da imece usulüyle yapılamaya başlanır. Çalışmalar 6 Nisan'da başlar, 19 Ekim'e tarihleri arasında yedi ay sürer.  

İki katlı merkez bina, yani okul binası için 300 bin tuğlaya ihtiyaç vardır. Ancak para da bu kadar tuğlayı yapacak tuğlacı da yoktur.

Ancak umut vardır!

Süleyman Edip Balkır ya vazgeçecek ya da tuğlaları kendilerinin yapacağı bir yol bulacaktı. “Bu tuğlaları bana yaptırtacaksınız.” diyerek kollar sıvanır.

Önce Çorum’dan İki tuğla ustası bulunur, daha sonra da tuğla toprağı aranmaya başlanır. 8 kilometre uzakta tuğla toprağı bulunur. Topraklar, kız ve erkek öğrenciler tarafından okula taşınarak ocaklara getirilir. Ustalar tuğla kalıplarını yaparken, odun kömür toplanır, ya da hibe edilir.

Göl’de ilk tuğla fırını 18 Haziran 1938'de ateşlenir. Öğretmenler, öğrenciler, ustalar fırınların başında heyecanla saatlerce beklerler…

Sonra Süleyman Edip Balkır öğretmen, "pişmiştir tuğlalar açalım." diyerek ocağı açtırır. Nar gibi kızarmış tuğlaları görünce herkes sevince boğulur.  

Sonra Tonguç babaya, "Gece bu fırınları bir görmelisin Tonguç baba. Karşınızda görkemli bir kor parçası gibi duruyorlar. Seyirleri o kadar zevkli ki!" diye mektuplar yazılır.  

Kısa bir süre sonra İlköğretim Müdürü Tonguç Baba'ya Kastamonu’dan ağır bir paket gelir. Paketi açtığında İçinden nar gibi kızarmış dört tane tuğla çıkar. Gözleri dolar, tuğlaları masya dizerek seyreder… Süleyman Edip Balkır öğretmen başarmıştır.

Göl'de dört defa tuğla fırını yakılarak 279.000 tuğla üretilmiştir. O dönem 1000 tuğla  8 liraya satılırken, Balkır öğretmenin fırınından çıkan tuğlaların 1000 tanesinin maliyeti sadece 130 kuruştur.

Daha sonra kurulan Köy Enstitülerinin tuğlaları da Göl’de yapılmıştır.

1954 yılına kadar; okul, öğretmen evleri, revir, toplantı salonu, çamaşırhane, depolar, atölyeler, kantin, idare binası, kümesler, yemekhane ve mutfaktan oluşan toplam 58 bina yapılmıştır.

Göl Köy Enstitüsü;

• 1954 yılında Göl İlköğretmen Okulu

• 1976 yılında Öğretmen Okulu

• 1991 yılında Anadolu Lisesi bünyesinde açılan Kız Anadolu Öğretmen Lisesi

• 2000 yılında okulun Gölköy’de bulunan binaları Türk Silahlı Kuvvetlerine verilmiştir.

 

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü

27 Mayıs 2022/Kastamonu Gölköy


20 Mayıs 2022 Cuma

ANTALYA AKSU KÖY ENSTİTÜSÜ “İKİNCİ PERGE” ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ ZİYARETLERİMİZİN SEKİZİNCİSİ

 Değerli Basın Emekçileri 

Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla başlattığımız 21 Köy Enstitüsü ziyaretimizin sekizincisini Antalya Aksu Köy Enstitüsü’ne yaptık.  Ziyaretimiz TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi, Muğla milletvekilimiz Suat Özcan, Antalya İl Yöneticilerimiz Gülser Avar, Ali Murat Özel, Orkun Murat Muratlı; Aksu İlçe Başkanımız Kenan Yıldız, Doç. Dr. Ahmet Yıldız, sendika/dernek temsilcileri ve Köy Enstitüsü mezunlarından oluşan bir heyetle birlikte gerçekleştirdik.

 


ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ ZİYARETLERİMİZİN SEKİZİNCİSİ

ANTALYA AKSU KÖY ENSTİTÜSÜ “İKİNCİ PERGE”

Genç Cumhuriyet’in en büyük sorunu eğitimdi. 1935 yılında yapılan nüfus sayımına göre erkelerin yüzde 76,7’si, kadınların ise %91,8’i okuma yazma bilmiyordu. O dönem 40 bin köy vardı ve bu köylerin 31 bininde okul yoktu.

İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Antalya’da kurulacak Köy Enstitüsü için 8 Mart 1940’da Emin Soysal ve Tahir Erdem’in de bulunduğu bir heyetle birlikte Antalya’ya gelir. Tonguç ve arkadaşları Yeniköy Karabayır yöresinde incelemelerde bulunur. Ancak yeterli tarım alanı olmadığını görürler.

Yaşlı bir köylü onlara devlete ait geniş arazilerin bulunduğu Karanlıksokak’a gitmelerini, orada yontmaya gerek olmayan taşlar bulunduğunu söyler. Tonguç ve heyetindeki arkadaşları söylenen yere gittiklerinde, bahsedilen taşların Perge’nin yıkıntıları olduğunu görürler.

(PERGE, Antalya'nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan, Pamfilya Bölgesine başkentlik yapmış antik bir kenttir. Şehirdeki akropolisin Tunç Çağı döneminde kurulduğu düşünülmektedir. Helenistik dönem boyunca şehir eski dünya içerisindeki en zengin ve güzel şehirler arasında sayılmaktadır.)

İsmail Hakkı Tonguç, Perge’yi kuşbakışı seyrettikten sonra çok etkilenir ve “ikinci Perge’yi buraya kuruyoruz” der.

− Ahmet Tekelioğlu Ağadan 7.000 TL’ye 2.000 dönüm arazi alınır.

− Yerleşkenin çevresi de Macun köyünden Osman Ağa’dan alınır.

− Arazinin güneyi ve batısı ormanlık alandır.

− Kuzeyi kıraç ve fundalık bir tepedir.

− Tepeyle yerleşke arası çöküntü bir alandır. İçinde akrep, yılan, kurbağa olan bataklıktır.

• Köy Enstitülerinin altıncısı, Antalya Aksu Köy Enstitüsü olarak 8 Nisan 1940 yılında kurulur.

• Macun Köyü ilkokul binasında, ‘Eğitmen Kursu ve Köy Enstitü Müdürlüğü’ olarak faaliyete geçer.

• Aksu Köy Eğitmenleri Kursu 1940 yılının Nisan ayında 83 öğrenci ile eğitim öğretime başlar.

• 1940 yılında Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü’nden gelen 18 öğrenci, 8 baraka yapar. Bu barakaların dördü eğitmenler, dördü de enstitü için kullanılır.

• Okula 30 kız, 30 erkek öğrenci alımına karar verilir, ancak okula alınacak yeterli sayıda kız öğrenci bulunamadığından daha çok erkek öğrenci kaydı yapılır.

• Antalya Aksu Köy Enstitüsüne Antalya, Muğla ve Mersin’in köylerinden öğrenci alınır.

• Aksu Köy Enstitüsüne alınan ilk öğrenci Karabayır köyünden Süleyman Koç’tur.

• İlk Müdürü;  Talat Ersoy’dur, ondan sonraki de Halil Öztürk’dür. 

• Aksu Köy Enstitüsü, İlköğretmen okuluna dönüştürüldüğü 1954 yılına kadar toplam 751 mezun verir.

Aksu Köy Enstitüsü;  

✓ 1940-1954-Aksu Köy Enstitüsü

✓ 1954-1968- İlk Öğretmen Okulu

✓ 1968-1973- Aksu Öğretmen Okulu

✓ 1973-1977- Aksu Öğretmen Lisesi

✓ 1977-1979- Aksu Eğitim Enstitüsü

✓ 1989-2014- Aksu Anadolu Öğretmen Lisesi

✓ 2014 – ……- Aksu Fen Lisesi olarak eğitim öğretime devam etmektedir.

Köy Enstitüleri demek sanat demek, şiir demek, edebiyat demek.  Sanata, şiire, edebiyata sahip çıkacağız… Halkın iktidarında okullarımızda bu derslere hak ettiği değeri vereceğiz.

Yıldırım KAYA

CHP Ankara Milletvekili

TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü

 20 Mayıs 2022/Antalya-Aksu


19 Mayıs 2022 Perşembe

MİLLİ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER ŞOFÖRÜNÜ ÖNCE ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ SONRA DA ŞUBE MÜDÜRÜ YAPTI

MİLLİ EĞİTİM BAKANI MAHMUT ÖZER ŞOFÖRÜNÜ ÖNCE ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ SONRA DA ŞUBE MÜDÜRÜ YAPTI/ SORU ÖNERGESİ 

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, şoförlüğünü yapan İlyas Öcal’ı önce “Bakan Özel Kalem Müdürlüğü” makamına istisnai kadro ile getirerek devlet memuru yaptı. İlyas Öcal, Özel Kalem Müdürlüğü kadrosunda birkaç gün görev yaptıktan sonra da “Milli Eğitim Bakanlığına Şube Müdürü” olarak atandı.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türk musiki sanatçısı Aylin Şengün Taşçı’yı Milli Eğitim Bakan müşaviri ve başdanışmanı; kız kardeşi Jale Şengün’ü de Bakan danışmanı olarak atadı. 

 Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer;  Bakan Yardımcılığı döneminde de, Zonguldak’ta rektör olarak görev yaptığı dönemdeki ekibini, Milli Eğitim Bakanlığında genel müdür, daire başkanı ve müşavir olarak atamıştı.  

Eğitim fakültesi mezunu öğretmenlerimiz beklerken, yapılan atamalar kamuoyunda büyük tepki çekmiştir. Konuyu CİMER’e ve TBMM Başkanlığına verdiğim soru önergesiyle Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e sorarak Meclis’in gündemine taşıdım. 

Soru önergesini ekte bilgilerinize sunar, sağlıklı günler dilerim.



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 96 ve 99’uncu maddelerine uygun olarak, T.C. Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. 19.05.2022

                 Yıldırım KAYA

            Ankara Milletvekili 

Çeşitli Basın yayın organlarında yer alan haberlerde; şoförlüğünüzü yapan İlyas Öcal’ı Bakan “Özel Kalem Müdürlüğü” makamına istisnai kadro ile devlet memuru yaptığınız; Özel Kalem Müdürlüğü kadrosunda birkaç gün görev yaptıktan sonra da “Milli Eğitim Bakanlığına Şube Müdürü” olarak atadığınız iddia edilmektedir.

Türk musiki sanatçısı Aylin Şengün Taşçı’yı Milli Eğitim Bakan müşaviri ve başdanışmanı; kız kardeşi Jale Şengün’ü de Bakan danışmanı olarak atadığınız da iddialar arasında yer almaktadır.

Eğitim fakültesi mezunu öğretmenler beklerken, yapılan atamalar kamuoyunda büyük tepki çekmiştir. 

Bu bilgiler kapsamında;

1. Şoförlüğünüzü yapan İlyas Öcal’ı önce Özel Kalem Müdürü, sonra da Milli Eğitim Bakanlığı Şube Müdürlüğüne atadığınız iddiaları doğru mudur? İddialar doğru ise hangi liyakat esasları dikkate alarak atamayı yaptınız?

2. İki kız kardeş olan Türk musiki sanatçısı Aylin Şengün Taşçı’yı Milli Eğitim Bakan müşaviri ve başdanışmanı; Jale Şengün’ü de Bakan danışmanı olarak atadığınız iddialar doğru mudur? Doğru ise hangi liyakat esaslarına göre bu atamalar yapılmıştır?

3. Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen açığı ne kadardır? 

4. Öğretmen atama takvimi ne zaman açıklanacak? Kaç öğretmen ataması yapılacak? 


18 Mayıs 2022 Çarşamba

ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ YEDİNCİ ZİYARETİMİZ TRABZON BEŞİKDÜZÜ KÖY ENSTİTÜSÜ’NE

 


ÇÖZÜM KÖY ENSTİTÜSÜ
YEDİNCİ ZİYARETİMİZ TRABZON BEŞİKDÜZÜ KÖY ENSTİTÜSÜ’NE
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla başlattığımız 21 Köy Enstitüsü ziyaretimizin yedincisini Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsü’ne yaptık.  Ziyaretimiz TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi, Muğla milletvekilimiz Suat Özcan, Trabzon İl Başkanımız Ömer Hacısalihoğlu, Beşikdüzü İlçe Başkanımız Ahmet Kıran, sendika/dernek temsilcileri ve Köy Enstitüsü mezunlarından oluşan bir heyetle birlikte gerçekleştirdik.  
 
Köy Enstitüleri kurulmadan önce, 1939 yılına Beşikdüzü’nde bir Eğitmen Kurs Merkezi açılmıştır. Bu Eğitmen Kursu, 17 Nisan 1940’da Köy Enstitüleri Kanunu çıktığında Beşikdüzü Köy Enstitüsüne temel olmuştur.

Doğu Karadeniz'de kurulacak Köy Enstitüsü için yer tespiti yapan heyet, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in de memleketi olan Giresun’un Görele ilçesini düşünür. Ancak yöre halkı okul için kullanılacak arazide tarım yaptıklarını söyleyerek,  arazilerini vermezler.
Heyet ise halkın gerekçesine hiçbir itirazda bulunmaz, yer arayışına devam eder.
Heyet, Trabzon Beşikdüzü’ne giderek, Trabzon ve Giresun’a yakın bir konumda olan Beşikdüzü’nü okul için uygun görülür.
•       Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsü 8 Temmuz 1940’da 25 öğrenci ile eğitim öğretime başlamıştır. İlk alınan öğrencilerin sadece 2’si kız öğrencidir.  
•       İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç,  Denizli Milli Eğitim Müdürü Hürrem Arman’ı Beşikdüzü Köy Enstitüsüne ilk müdür olarak atamıştır.
Tonguç Baba, Hürrem Arman’ı Trabzon Beşikdüzü’ne gönderirken  “Senin tarlan Karadeniz olacak. Büyük çapta balıkçılık yapacaksın. Diğer köy enstitülerinin de balık ihtiyacını sen karşılayacaksın. Belki ilerde balık tozu, balık gübresi ve balık konservesi fabrikaları da kuracaksınız.” der.
Böyle bir öngörünün önünde bize de saygıyla eğilmek düşer…
•       Hürrem öğretmen, bazı kişilerin kollarını olmadığını görür,  bunun nedeninin ise dinamit ile yapılan balık avının olduğunu öğrenir. Okulda balıkçılardan da zaman zaman ders alınır. Kiralanan gemilerle öğrencilere pratik balıkçılık dersleri verilir. Hürrem öğretmen hem kendisi öğrenir, hem de öğretir.
Geleneksel bilgilerle ve ilkel yöntemlerle balıkçılık yapan Doğu Karadeniz halkına da bilimsel yöntemlerle balıkçılık yapması öğretilerek, ülke ekonomisine büyük katkı sağlanır.
•       1944 yılına gelindiğinde Beşikdüzü Köy Enstitüsü öğrencileri kendi işliklerinde 11 ton kapasiteli bir deniz motoru yapmayı başarırlar. Deniz motorunun adı ise “Tonguç” olur.
•       1945 yılına kadar Beşikdüzü Köy Enstitüsü işliklerinde; iki balıkçı motoru, bir nakliye motoru, on sekiz tane kayık, iki hamsi ığrıbı, bir palamut gırgırı, otuz kalkan ağı ile Karadeniz'in en güçlü balık işletmesi kurulmuştur. Konserve endüstrisinin temelleri de ilk burada atılmıştır.
•       Beşikdüzü Köy Enstitüsü bölge halkının modern tarım, hayvancılık, balıkçılık, tekstil ve demircilik alanlarında eğitilmesini de sağlamıştır.
•       Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsü’ne; Trabzon, Gümüşhane, Ordu, Artvin, Giresun, Ordu, Rize ve   Hopa’dan öğrenci alınmıştır.
•       Beşikdüzü Köy Enstitüsü kurulan ilk 14 Köy Enstitüsü içinde yer almıştır.
•       Deniz kıyısında bulunan tek Köy Enstitüsü Beşikdüzü’dür. 
“Ahırları Yıktık, Yurt Yapıyoruz”
2018 yılında Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nün binaları yıkılıp yerine KYK yurdu yapılmasını, AKP’li Beşikdüzü Belediye Başkanı Orhan Bıçakçıoğlu “Ahırları yıktık, yurt yapıyoruz’’ diye duyurmuştu.
Bundan 82 sene önce, resmi kuruluştan öncesini de sayarsak 85 yıl önce o şartlarda yapılanları AKP iktidarı bugünkü şartlarda yapamıyor. “Bir mühür, bir rektör” anlayışıyla her ile kurduğu, adı dışında üniversite olmayan yapılar var. Kurduğu bu “üniversitelerin” ne Türkiye’de, ne de dünyada esamesi okunmuyor.
İşte bu yüzden Köy Enstitülerinde verilen eğitim değerlidir. İşte bu yüzden Köy Enstitülerinin mirasına sahip çıkıyoruz. İşte bu yüzden “laik, demokratik, bilimsel ve kamusal”  eğitim diyoruz.
 
Yıldırım KAYA
CHP Ankara Milletvekili
TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü
 18 Mayıs 2022 Trabzon-Beşikdüzü