22 Mayıs 2020 Cuma

OTİZMLİ VATANDAŞLARA ŞEHİRLERARASI YOLCULUK İZNİ VERİLSİN

Otizmli Vatandaşlara Şehirlerarası Yolculuk İzni Verilsin
Covid-19 salgını sürecinde hayat hepimiz için zorlaştı, ama engelli vatandaşlarımız için daha da zorlaştı. Yaşamımızı artık yeni kurallara göre dizayn etmeye başladık, ancak her zaman olduğu gibi yine engelli vatandaşlarımızı göz ardı ediyoruz. Yeni kuralları belirlerken, engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırma sorumluluğumuz da var…

İçişleri Bakanlığı yayınladığı genelgeyle; otizm, ağır mental retardasyon, down sendromu gibi özel gereksinimi olanlar ile bunların veli, vasi veya refakatçilerinin sokağa çıkma yasağından muaf tutulmasını sağladı. Bu karar önemli ve yerinde bir karardır.

Otistik çocuklarımız, gençlerimiz ve aileleri bu süreçte çok zorlanmaktadır. Otistik çocuklar ve gençler eğitim aldıkları kurumlara gitmek istemekte, aileler kurumların kapalı olma nedenini anlatmakta zorlanmaktadır. Sokağa çıktıklarında da maske takmayı reddetmekte, aileler risk almamak için sokağa çıkmayı genel olarak tercih etmemektedir.

Çocuklarımız okulların kapanmasıyla uzaktan eğitime adapte olmaya çalışırken, otizmli çocuklar bu süreci çok sancılı geçiriyor. Çünkü otizmli çocuklar rutin düzenleri bozulduğunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Aileler de bu süreçte çok yıpranıyor.

Otizmli vatandaşlarımız için sokağa çıkma yasağı yok, ancak şehirlerarası yolculuk yapmaları yasak.
Buradan Sağlık Bakanımız Sn. Fahrettin Koca’ya ve Bilim Kurulu üyelerimize seslenmek istiyorum; bu zorlu süreçte otizmli vatandaşlarımıza da şehirlerarası yolculuk izni verilmesi çok faydalı olacaktır. Gerekli tedbirler alınarak, otizmli vatandaşlarımızın da köylerine, yazlıklarına refakatçılarıyla birlikte gitmeleri için uygun koşullar sağlanmalıdır.

Talebimizin İvedilikle değerlendirileceğine inanıyoruz. Alacağınız bu karar otizmli vatandaşlarımıza da bir bayram hediyesi olacaktır.

Yıldırım KAYA
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
22 Mayıs 2020












20 Mayıs 2020 Çarşamba

OHAL KOMİSYONU BAZI DOSYALARIN İNCELEMESİNİ BEKLETİYOR

OHAL Komisyonu Bazı Dosyaların İncelemesini Bekletiyor
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun yavaş çalışmasını Meclis gündemine taşıyarak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması için TBMM Başkanlığına bir soru önergesi verdim. 

TBMM’ye verdiğim soru önergesi:
Görev süresi 26 Aralık 2019’da 1 yıl daha uzatılan, “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu”, ivedilikle incelenmesi gereken dosyaların incelemesini, hala tamamlamamıştır. Haftada 1250 dosya incelediğini açıklayan Komisyonun, Covid-19 sürecinde çalışmalarını daha da yavaşlattığı gözlenmektedir.

Eğitimin uzaktan yapıldığı, futbol maçlarının oynanmasına karar verildiği, AVM’lerin açıldığı bir süreçte; sosyal mesafe korunarak çalışma imkanı bulunan komisyonun, çalışmalarını daha da yavaşlatması, adalet bekleyen vatandaşın mağduriyetini arttırmaktadır.

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu 2019 raporunda, “Komisyonca, yargı mercileri tarafından verilen kararlar UYAP sistemi üzerinden takip edilmekte, haklarında takipsizlik ve beraat kararı verilen başvurular öncelikli olarak incelenmektedir.” denilmektedir. Ancak, haklarında takipsizlik ve beraat kararı verilen kişilerin dosyaları hala bekletilmektedir.

Örneğin, KESK’e bağlı sendikaların üyesi olan çalışanların ve kamuoyunda “Barış Akademisyenleri” olarak bilinen, Anayasa Mahkemesinin de barış talebini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiği Akademisyenlerin dosyaları hala incelenmemiştir. Bu kişiler göreve iade edileceği için dosyalarının özellikle bekletildiği de iddia edilmektedir.

OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunda dosyası bulunan vatandaşlarımız, “Geciken adalet adalet değildir.” anlayışıyla, dosyalarının ivedilikle incelenerek sonuçlandırılmasını beklenmektedir.

Bu bilgiler kapsamında;
1. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışmalarının yavaş yürümesinin nedenleri nelerdir?
2. Haklarında takipsizlik ve beraat kararı verilen vatandaşların dosyaları neden bekletilmektedir?
3. Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen “Barış Akademisyenlerinin dosyaları neden bekletilmektedir?
4. KESK üyeleri ve Barış Akademisyenlerinin dosyalarının özellikle sona bırakıldığı iddiaları doğru mudur?
5. Komisyon haftada kaç dosya incelenmektedir?
6. Komisyonda inceleme bekleyen kaç dosya vardır?

19 Mayıs 2020 Salı

19 Mayıs 2020 Gençlerimiz Ata'mızı Andı

101. yılın onuruyla…
Ata'mızı 16 Mayıs'ta İstanbul'dan Bandırma Vapuru'yla Samsun'a uğurladık. Gençlerimiz de "Kurtuluştan Kuruluşa" Samsun, Amasya,Tokat,Erzurum,Erzincan,Sivas, Kayseri,Kırşehir, Ankara... Onun izinde! Bayraklarıyla Anıtkabir'de huzuruna çıktı.
#YerGökDinlesin


17 Mayıs 2020 Pazar

OKULLARIN DEZENFEKTAN VE MASKE BEDELİNİ KİM ÖDEYECEK

Okulların Dezenfektan ve Maske Bedelini Kim Ödeyecek
Milli Eğitim Bakanlığının okullar için satın aldığı ‘otomatik sensörlü dezenfektan cihazlarının’ bedelinin okul idareleri tarafından ödenmesi için IBAN numarası gönderdiği ortaya çıktı. Konuyu, TBMM’ye verdiğim soru önergesiyle Meclis’in gündemine taşıyarak, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a sordum. 

TBMM'ye verdiğim soru önergesi:
Basında yer alan bazı haberlerde, Milli Eğitim Bakanlığının okullar için satın aldığı otomatik sensörlü dezenfektan cihazlarının bedelini okul idarelerinden talep ettiği iddia edilmektedir.

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğünün talimatıyla, İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin okul idarelerine gönderdikleri mesaj ile otomatik sensörlü dezenfektan cihazlarının fatura bedelinin ivedi bir şekilde, verilen IBAN numarasına yatırılmasının talep edildiği de iddialar arasında yer almaktadır.

İddialar arasında, Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü KDV dahil 1.675 TL olan cihaz bedelinin ödenmesi için İlçe Milli Eğitim Müdürlerini, İlçe Milli Eğitim Müdürleri de okul yöneticilerini görevlendirdiği yer almıştır.

Bu bilgiler kapsamında;
1. Okul idarecilerinden dezenfektanın maliyetinin talep edildiği iddiaları doğru mudur?
2. Bu iddialar doğruysa; Adana ili ile mi sınırlıdır? Yoksa bütün ilerimizi mi kapsamaktadır?
3.Milli Eğitim Bakanlığı ve ilgili bakanlıkların sorumluluğunda olan dezenfektan alımı, okul idarecilerinden ve Okul Aile Birliklerinden talep edilmesi kanuna aykırı değil midir?
4. Okul idareleri ve Okul Aile Birlikleri tarafından dezenfektan bedelleri ödenmeyen okullarımızın hijyen ihtiyaçları nasıl karşılanacaktır?
5. Haziran ayında yapılacak LGS, YKS vb. sınavlarında hijyen nasıl sağlanacaktır?
6. Sınavlarda öğrencilere dağıtılacağı açıklanan maskeler ücretli mi olacak?
7. Okullara zamanında ve yeterli sayıda maske dağıtımı yapılmış mıdır?

14 Mayıs 2020 Perşembe

ÖĞRETMENLER KARARNAME BEKLİYOR MECLİS KAPALI


Öğretmenler Kararname Bekliyor Meclis Kapalı 
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 18 Mart 2020 günü, “Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı”ndan sonra, “Bugün, 20 bin öğretmenin daha atamasını gerçekleştirdiğimizin müjdesini paylaşmak istiyorum" diyerek, 20 bin öğretmenin atamasını gerçekleştirdiklerini açıkladı.

Oysaki 16 Mart’ta Kovid-19 salgınından dolayı okullara ara verilmişti; herkes ondan sağlıkçı ataması yapmasını bekliyordu. O ise sağlıkçı değil, öğretmen ataması müjdesini verdi. (Bu atamaya rağmen öğretmen açığımız devam ediyor, atanan bu sayı bu açığı kapatamaz)

Toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yaptığı konuşmada, devletin, olağanüstü dönemde de bütün iş ve işlemlerini sürdürdüğünü söyleyerek, verilen müjdeden memnuniyetini ifade etti.

18 Mart’ta ataması yapılan öğretmenler ise göreve başlama heyecanıyla hemen çalıştıkları işlerinden ayrılıp, görev yerlerine gitmek için gün saymaya başladılar. Artık kamu çalışanı oldukları için yasal olarak sigortalı bir işte çalışmaları hukuken de mümkün değildi.

Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği müjde 20 bin öğretmenin kursağında kaldı. O gün bugündür ataması yapılan 20 bin öğretmen kararnamelerinin çıkmasını bekliyor. Ataması yapılan 20 bin öğretmen 58 gündür kararnameleri çıkmadığı için göreve başlayamıyor ve maaş alamıyorlar.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise atamaların yapıldığı gün yaptığı konuşmanın tam tersi açıklamalar yapıyor. Son açıklamasında, "Şu anda bu öğretmenlerimizin okulu yok, bu öğretmenlerimizin öğrencisi yok, sınıfı yok. Böyle bir durumda bizim öğretmenlerimizi fiili olarak, salgın döneminde okula başlatma imkanımız yok. Durum o kadar net ki okullar açıldığında göreve başlayacaklar. Asla bir hak kaybı söz konusu olmaz." diyebiliyor.

Biz de bu açıklamaya pes diyoruz! 18 Mart günü müjde diyerek 20 bin öğretmen atamasını yaptıklarında, okullara 16 Mart’ta ara verilmişti. Öğrenciler evlerinde, sınıflar da boştu. Sayın Ziya Selçuk bunu bilmiyor muydu?

Sayın Bakan, nasıl hak kaybı yok diyebiliyorsunuz. Bu öğretmenler atamaları yapıldığında çalıştıkları işyerlerinden ayrılıp, valizlerini topladı. Hiçbir gelirleri yok. Maaş da alamıyorlar. Korona günlerinde ne yiyip, ne içecekler? Bundan daha büyük mağduriyet olur mu?

Madem maaş ödememek için kararnameler imzalanmayacaktı, neden atamalar alelacele yapıldı? Neden çalıştıkları işlerinden ayrılmalarının yolu açıldı? Öğretmenlerimiz devletine güvenemeyecekse kime güvenecekler?

Türkiye Cumhuriyeti ataması yapılan 20 bin öğretmenin maaşını ödeyemeyecek aciz bir devlet değildir. 20 bin öğretmenin devlete aylık toplam maliyeti 124 milyon TL civarındadır. Her şeye para ayırıp ataması yapılan 20 bin öğretmene maaş ödememek için kararnamelerini bekletmek kabul edilemez.

Devlette israf diz boyu. Sarayın liyakatsiz çalışanlarına, elektriğine, suyuna, doğalgazına ödenen paraların haddi hesabı yok. Toplam makam aracı sayısı 125 bin, Cumhurbaşkanlığı'na ait lüks araç sayısı ise 268… Türkiye bu konuda dünya rekorunu elinde bulunduruyor.

Cumhurbaşkanlığının hava filosundaki uçak sayısı 2016 yılından bu yana hızla artarak 16’ya ulaşmış. Katar’dan örtülü ödenekle 400 milyon dolara alınan (2 milyar 800 milyon lira) uçan saray da bu filonun içinde yer alıyor.

İsrafın en büyüğünü bin yüz odalı kaçak saraya yaptırdı; ama orası da dar geldi, saraydan kaçıp İstanbul’da yaşamaya başladı.

Tüm bu israfları yapan saray hükümeti 20 bin öğretmene aylık 124 milyon TL’lik maaş ödememek için 58 gündür kararnameleri imzalamıyor. Katardan alınan uçağın fiyatıyla 20 bin öğretmenin iki yıllık maaşları ödenir.

AVM’leri açanlar, maçları oynatanlar, TBMM’yi kapalı tutuyorlar. Milletvekillerinin canı halkın canından daha mı değerli. Covid-19 riski varsa herkes için var.

TBMM’nin çalışmalarına en çok ihtiyaç duyulduğumuz bir zamanda, Meclis kapalı. Bizim öncelikle yapmamız gereken Meclisimizi çalıştırmaktır. TBMM derhal açılmalıdır. Halkın lehine olan yasalar ivedilikle çıkartılmalıdır. Ataması yapılıp 58 gündür kararnamesi çıkartılmayarak mağdur edilen öğretmenlerimizin mağduriyetinin giderilmesi için Meclis sorumluluk almalıdır. İşsizin, işini kaybedenin, esnafın, çiftçinin derdine derman olmak için ortak çözüm üretilmelidir.

Kurtuluş Savaşı boyunca Gazi Meclisimiz hep açık kaldı, en zor şartlarda çalışmalarını yürüttü. Şimdi ise Covid-19 tehdidi bahane edilerek Meclis devre dışı bırakılıyor. Her yer kapatılabilir, her sektör çalışmasına ara verebilir, ancak TBMM’nin kapalı tutulması kabul edilemez.

Saray Hükümeti halkın derdine derman olamaz…
Milletin Meclisini açın!
Kalkın derine derman bulsun!

Yıldırım KAYA
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
14 Mayıs 2020

8 Mayıs 2020 Cuma

BEŞ MASKEYİ DAĞITAMAYANLAR LİGLERİN BAŞLATILMA KARARINI DA TFF’YE BIRAKTI

Beş Maskeyi Dağıtamayanlar Liglerin Başlatılma Kararını da TFF’ye Bıraktı
Liglerin başlatılma kararının ardından bazı kulüplerin, teknik direktörlerin ve futbolcuların kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda liglerin başlamasıyla ilgili endişeler dile getirilmiş, kamuoyuyla paylaşılmıştır. Kulüplerimizde çalışan masöründen futbolcusuna, malzemecisinden teknik ekibine kadar büyük bir topluluk bundan olumsuz etkilenecektir.

Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun dahil olmak istemediği, sorumluluğu tamamen TFF’nin üzerine attığı bir ortamda, sporcularda, çalışanlarda Covid-19 testinin pozitif çıkması durumunda bunun sorumlusu kim olacak?

Kulüplerimizin büyük çoğunluğu müsabakaların başlaması için henüz erken olduğunu düşünmekte. Ayrıca alt liglerdeki kulüplerimiz büyük ekonomik zorluklar yaşamakta. Bırakın futbolcuların maaşlarını ödemeyi, bir otobüsle bile deplasmana zor gidebilen kulüplerimiz, sosyal mesafe kuralları gereğince üç otobüsle nasıl deplasmana gidecekler?

Seyircisiz oynanması nedeniyle bu kulüplerin oluşacak maddi kayıpları, TFF tarafından karşılanacak mı? Yabancı uyruklu futbolcular ülkelerinden döndüklerinde karantina uygulanacak mı?

Bu kadar temasın olduğu bir sporda, Bilim Kurulu’nun özellikle üzerinde durduğu sosyal mesafe nasıl korunacak? Oynamak istemeyen futbolculara herhangi bir yaptırım uygulanacak mı? FIFA, oynamak istemeyen futbolcuları haklı bulursa ve kulüplerimize bir yaptırım uygularsa TFF, kulüplerin zararını karşılayacak mı?

Normalleşme sürecinin daha başlamadığı bir aşamada liglerin “acilen” başlatılmasının sebebi nedir? “Ben başlatıyorum” diyerek bu kadar insanın hayatını riske atmaya kimsenin hakkı yoktur!

Futbolcuların, çalışanların Corona-19 tersti pozitif çıkmasına rağmen kulüplerden herhangi bir tepki gelmiyor. Kimden korkuyorsunuz? Son olarak Fenerbahçe Kulübü çalışanının Covid-19 testi pozitif çıkmış ve antrenmanlar ertelenmiştir.

Her konuda konuşan, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konuda neden konuşmuyor?
Gençlik ve Spor Bakanı neden susuyor?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın feryadını saray neden duymuyor?
Sözü geçen tek kişi TFF başkanı mı?
Üç “büyük” kulübün başkanları neden sessizsiniz?

Yıldırım KAYA
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
8 Mayıs 2020

6 Mayıs 2020 Çarşamba

SAĞLIK BAKANLIĞINA GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞINA VE TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONUNA ÇAĞRI YAPIYORUZ


Sağlık Bakanlığına Gençlik Ve Spor Bakanlığına Ve Türkiye Futbol Federasyonuna Çağrı Yapıyoruz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca futbol ligleri ile ilgili kararı Türkiye Futbol Federasyonuna (TFF) bırakılmıştır. TFF Başkanı Sayın Nihat Özdemir de bugün (6 Mayıs 2020 Çarşamba) kamuoyuna liglerin geleceği ile ilgili açıklamalarda bulunacaktır.

Kamuoyu önünde ilgililere ve yetkisizlere çağırı yapıyoruz!
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Covid-19 salgını başladığı günden bu yana takındığı tavrı sürdürmüş ve sorumluluktan kaçmıştır.

TFF’nin, Bilim Kurulunun görüşü almadan sadece ekonomik kaygılarla liglerin bir an evvel başlatılması çabası başta sporcu ve insan sağlığının hiçe sayılması anlamını taşımaktadır. Dün Ankaragücü Kulübümüzün antrenmanında bir futbolcunun Covid-19 testinin pozitif çıkması da bu durumun en acı göstergesi olmuştur.

TFF’nin Alman Federasyonu tarafından yazılan salgın günlerinde uyulacak futbol prosedürünü taklit ederek Türkiye şartlarına uyarlaması, Covid-19 salgınına engel olmayacaktır.

6 sporcu ile sosyal mesafeli antrenmanlar yaptırıp sahaya 22 futbolcu, 4 hakem, saha kenarında yedek futbolcular, teknik direktörler, top toplayıcı çocuklar ve yayıncı kuruluşun kameramanlarını çıkartmak son derece vahim sonuçlar doğurabilir.

Unutulmamalıdır ki İtalya ve İspanya’da oluşan salgının büyük yayılımı bir şampiyonlar ligi maçıdır. Hatta İtalya’daki seyircisiz oynatılan bazı maçlarda futbolcuların hastalanmasına neden olmuştur.
Bu nedenlerle Gençlik ve Spor Bakanlığı kulüplerin içerisinde bulunduğu ekonomik zorluklara çare bulmalıdır. Konu TFF’nin tek başına alacağı bir karar değildir. İnsanlara evlerinizde oturun, maske takın derken futbolcudan sahaya çıkıp adam adama mücadele etmesini, topa güvenli şekilde kafa vurmasını, futbolun gereklerini yerine getirmesini bekleyemeyiz.

Gençlik ve Spor Bakanlığı ve TFF, sporcuları “modern köleler” gibi görüp sağlıklarını hiçe sayıp sahaya sürmemelidir.

Yıldırım KAYA
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
Spor Kurlu Başkanı
6 Mayıs 2020

5 Mayıs 2020 Salı

YKS VE LGS TARİHLERİNİ DEĞİŞTİRENLER GENÇLERİN ENDİŞELERİNİ DİKKATE ALMADI

YKS VE  LGS Tarihlerini Değiştirenler Gençlerin Endişelerini Dikkate Almadı
Bir kez daha Milli Eğitim Bakanının da, YÖK Başkanının da etkisiz elaman olduğunu gördük. Bunlar boşuna o makamları işgal ediyor. Eyy diplomasızların söylediği söz üstüne söz söyleyemeyenler! Koltuklarınız gençlerin gelecek planlarından daha mı cazip!

Milli Eğitim Bakanı kim?
Sağlık Bakanı kim?
YÖK Başkanı kim?
Bilim Kurulu kim?

Turizm Bakanı sınavların haziran ayında yapılmasının, turizmimiz için daha uygun olacağı tavsiyesinde bulundu! Turizminin fendi hem sağlığa; hem de çocuklarımızın, gençlerimizin yüreğindeki tedirginliğine üstün geldi. Para hırsı gençlerin geleceğinden baskın çıktı.


Eğitim bilimciler de, Bilim Kurulu da devre dışı kaldı.
Saray rejiminin, tek adamın dediği oldu!

Gençleri kobay, okulları AVM olarak gören diplomasızlar; eğitim bilimini ve öğrenci psikolojisini ayaklar altına aldı.

Gençler soluklarını tuttu, YKS tarihi “öne alınmasın” diye günler öncesinden yazıp çizmeye, seslerini duyurmaya çalıştı. Çocuklar “LGS sınavı ileri bir tarihe ertelensin korkuyoruz, psikolojimiz bu sınavı kaldıracak durumda değil” diye haykırdı.

Sonunda beklenen gün geldi; AKP Genel Başkanı ekranlarda konuşmaya başladı... LGS’nin 20 Haziran’a, YKS’nin de 27-28 Haziran’a alındığını tek cümlede söyleyip geçti.

Gençlerin ve çocukların hayatlarının dönüm noktası saydıkları bir sınavı, onların istemedikleri bir tarihe alıp, tek bir cümleyle de olsa gerekçesini açıklama gereği duymadı.

Geleceğimize, gençlerimize, çocuklarımıza karşı bu kadar hoyrat, düşüncesiz, umursamaz olma hakkını size kim veriyor!

Gelecek planlarını altüst ettikleriniz; günü gelir, iktidar planlarınızı değiştirir!

Yıldırım KAYA
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
05 Mayıs 2020



4 Mayıs 2020 Pazartesi

ÇOCUKLARIMIZ KOBAY DEĞİLDİR



Çocuklarımız Kobay Değildir
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Covid-19 salgını nedeniyle başlatılan uzaktan eğitimin 31 Mayıs’a kadar devam edeceğini açıkladı.

Yükseköğretim Kurumu (YÖK), ise üniversitelerin bahar dönemi eğitim öğretim sürecinin uzaktan eğitimle yapılacağını duyurdu.

YÖK ayrıca, 20-21 Haziran'da yapılması planlanan Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nı (YKS), 25-26 Temmuz 2020'ye ertelendiğini açıkladı.

Milli Eğitim Bakanlığı ise 6 Haziran’da yapılacak İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Bursluluk Sınavları (İOKBS) ile 7 Haziran’da yapılacak olan Liselere Geçiş Sistemi Merkezi Sınavının (LGS) ertelenmesine ilişkin bir açıklama yapmadı.

Covid-19 salgını devam ederken 31 Mayıs’tan sonra okullar açılacak mı?
Açılacaksa milyonlarca öğrencinin, öğretmenin, velinin güvenliği nasıl sağlanacak? Çoğu veli okulların açılması halinde çocuklarını okula göndermeyeceğini şimdiden ilan etti.

Salgın bitmeden okulları açma kararı alan Fransa ve Danimarka’da da veliler çocuklarını okullara göndermeyerek tepkilerini ortaya koymuştu.

6 Haziran’da yapılacak İOKBS ile 7 Haziran’da yapılacak olan LGS’yi, Covid-19 tehdidini ve sınav stresini dikkate alarak düşünmemiz gerekir. Çocuklarımızın şu anki psikolojisi bu sınavları kaldıracak durumda değildir.

Diğer yandan sosyal mesafenin korunması gereken bir zamanda, milyonlarca insanın temas halinde olmasının toplumun sağlığını tehdit edeceği de unutulmamalıdır.

YÖK tarafından Covid-19 salgını nedeniyle 25-26 Temmuz’a ertelenen YKS’nin yeniden öne alınacağı; 20-21 Haziran veya 27-28 Haziran tarihlerinde yapılacağı iddiaları gündemdedir.

Bu iddialar, YKS’ye girecekler üzerinde büyük bir stres ve baskı yaratmıştır. Bu tartışmalara rağmen yetkililerden de bir açıklama gelmemiştir.

Tüm bu tartışmaların son bulması için ivedilikle şu kararların alınmasını öneriyoruz:

• İlk ve ortaöğretimde 2019-2020 eğitim- öğretim döneminin uzaktan eğitimle tamamlanacağı açıklanmalıdır.
• Haziran ayında yapılacak olan LGS ve İOKBS Temmuz ayında uygun bir tarihe ertelenmelidir.
• 25-26 Temmuz’a ertelenen YKS’nin yeniden öne alınmayacağı, zamanında yapılacağı açıklanmalıdır.
• 18 Mart'ta atama sonuçları açıklanan, ancak kararnameleri çıkartılmadığı için maaş alamayan 20 bin öğretmenin kararnameleri ivedilikle çıkartılmalıdır.

Okullara, eğitim sistemine AVM mantığıyla bakılamaz.

Ekonomiyi canlandıracağım diye AVM’leri açmaya hazırlananların; okullarımızı ticarethane, öğrencilerimiz de müşteri olarak görmelerine asla izin veremeyiz.

Hiç kimse eğitim bilimini, eğitim psikolojisini yok sayarak başarılı bir sonuç elde edemez.

Sağlık Bakanı,
Milli Eğitim Bakanı,
YÖK Başkanı ve ÖSYM Başkanına çağrımızdır;

Bilim Kurulu’nu bilgilendirerek, doğru kararların alınması için elinizi taşın altına koymalısınız.

Tek adam her şeyi bilir anlayışından vazgeçilmelidir.

Çocuklarımız hiç kimsenin kobayı değildir.

Talep ve önerilerimizi bir kez daha tüm öğrenci, öğretmen, veli ve kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Yıldırım KAYA
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ankara Milletvekili
4 Mayıs 2020