26 Ekim 2018 Cuma

VİZYON BELGESİ DEĞİL MİSYON BELGESİ (TBMM BASIN AÇIKLAMASI 26 2018)



VİZYON BELGESİ DEĞİL MİSYON BELGESİ  
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk,  adına “vizyon belgesi” dedikleri bir açıklama yaptı. Açıklamanın içeriğine baktığımızda bunun eğitimin geleceğine dönük bir “vizyon belgesi” değil, AKP’nin bugününü tespit eden bir “misyon belgesi” olduğunu gördük.

16 yıldır eğitimimizi dünya sıralamasında gerilere taşıyan AKP’den, geleceğe dönük ciddi bir “vizyon belgesi” açıklamasını beklemiyorduk. Aydınlık bir gelecek hedefleri olmayanların; laik, bilimsel, demokratik eğitimi hedeflemeyenlerin, bir vizyonunun olması da imkansız…

Ancak bir hakkı teslim etmek adına, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’a; AKP’nin 16 yıllık iktidarında eğitimi ne hale getirdiğini, neleri yapmadığını, neleri bozduğunu tek tek tespit ederek bizlere aktardığı için teşekkür etmek istiyorum. Bakanın açıklaması bir “vizyon belgesi” değildi, ancak eğitimin içler acısı resmini çekerek önümüze koyması açısından çok önemliydi. 

Sayın Bakanın altını çizdiği konuların bir kısmını CHP olarak yıllardır söylüyoruz. Ancak bu eleştirilerimiz ne AKP tarafından dikkate alınıyor, ne de havuz medyası tarafından tek bir satırına yer veriyordu. Açıklama Milli Eğitim Bakanı tarafından gelince, bütün havuz medyası çarşaf, çarşaf yayınladı.  

Açıklanan belgeyle, eğitimin içler acısı durumunu, AKP’nin yetkili bir ağzından, Milli Eğitim Bakanından duymuş olduk. Halk, 2002’de iktidara gelen AKP’nin, 16 yıl önce vadettiklerini yapmadığı ve 16 yıl sonra 2018’de yeniden yapmayı vadettiğine tanıklık etti.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sözleşmeli öğretmenlerin aile bütünlüğünü dağıtan 4+2 modelini, 3+1’e indirileceğini ve ücretli öğretmenlerin ücretlerinde iyileştirme yapılacağını duyurdu. Bu açıklama bir çözüm değil, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamalarının devam edeceğinin ilanıdır.

Sorunun tek çözüm yolu; sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına son verilerek, tüm öğretmenlerin kadroya alınması ve  “kadrolu”  çalıştırılmasıdır.   

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 5 yaş erken çocukluk eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına gireceğini de açıkladı. Bu uygulama ne zaman başlayacak, ne kadar bütçe ayrıldı, bir altyapı çalışmanız var mı? Bu soruların hepsi cevapsız kaldı.

Sayın Bakan, önümüzdeki süreçte tüm yöneticilerin ehliyet ve liyakata göre atanacağını söyledi. Bu açıklama,  bugüne kadar yapılan atamaların liyakata göre yapılmadığının da itirafıdır.

Sayın Bakan, liyakata göre atamaların “önümüzdeki süreçte” başlatılacağını söyleyerek, topu taca atıyor. AKP 16 yıldır sıkıştığı her konuda “önümüzdeki süreçte” diyerek halka gazel okudu.  Sayın Milli Eğitim Bakanı da kısa süre önce göreve başlasa da AKP’nin siyaset anlayışını öğrenmiş görünüyor…

Sayın Bakanın son yaptığı açıklamada, “eğitim yoğun bakımda” tespitine katılmamak mümkün değil. Tespit doğru olmakla birlikte eksik… Sadece eğitim değil Türkiye yoğun bakımda, tek sorumlusu da 16 yıllık AKP iktidarı...    

Sayın Bakan sorunları çok güzel sıraladı,  bürokratik iş yükü fazla dedi, öğrencilerin sınav yükü çok ağır dedi, elverişsiz koşullarda görev yapan öğretmenlerimizin olduğunu söyledi,  okul bütçelerinin yetersiz olduğunu söyledi, özel gereksinimli çocukların tespitinın yapılmadığını, özel yetenekli çocuklar için mevzuatın olmadığını, pansiyonlardaki yatılı öğrencilerin yemek, yatak ve sosyal imkanları yetersiz olduğunu söyledi…

Sayın Bakan, sizin göreviniz sorunları süslü laflarla, saraylarda düzenlenen basın toplantılarında açıklamak değildir. Sizin göreviniz var olan sorunlara ilişkin çözüm önerilerinizi açıklamak ve bu sorunları ivedi bir şekilde çözmektir. Türkiye’nin eğitim sorunlarını başka bir bahara erteleyecek lüksümüz yok…

Mecliste çoğunluğunu kaybetmiş, topal ördek durumuna düşmüş bir AKP’nin, 16 koca yılda yapmadıklarını, şimdi yapacağı konusunda, zerre kadar umudumuz yok.
Sayın Ziya Selçuk’un elle tutulur tek açıklaması, “ Öğretmenler Meslek Kanunu” oldu.  CHP olarak bizim “Öğretmenler Meslek Kanunu” teklifimiz hazır. Meclisteki tüm partilere yaptığım çağrıyı yenilemek istiyorum… Öğretmenlerimize olan borcumuz ödenmez ama gelin hep birlikte,  tüm öğretmenlerimize bu kanunu hediye edelim.               

Yıldırım Kaya
CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu
Genel Başkan Yardımcısı

26 Ekim 2018


24 Ekim 2018 Çarşamba

VİZYON BELGESİ DEĞİL AKP’NİN 16 YILDA YAPMADIKLARININ İTİRAF BELGESİ (CHP GENEL MERKEZİ BASIN TOPLANTISI 24 EKİM 2018)



VİZYON BELGESİ DEĞİL AKP’NİN 16 YILDA YAPMADIKLARININ İTİRAF BELGESİ   
Dün Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bir “vizyon” belgesi açıkladı. Açıklanan vizyon belgesi öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve velilerimizi büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Oysaki yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “vizyon belgesi” açıklayacağını duyurduğunda, herkes heyecanlanmıştı. Maalesef Sayın Bakan beklentileri boşa çıkarttı.   Bir Vizyon belgesi değil bir “uygulama” belgesi açıkladı.

Türkiye’nin Milli Eğitim Bakanı, eğitimle ilgili vizyon belgesini bir siyasi parti genel başkanının huzuruna çıkarak, onun sarayında açıkladı. Daha önce Milli Eğitim Bakanı için, “davul boynunda tokmağı sarayda” demiştik.  Son gelinen noktada davulunu da saraya kaptırdı. Davulu da boynuna takan saray, hem çalıp hem oynayacak.

Adına vizyon belgesi dedikleri “belge”, AKP’nin 16 yılda yapmadıklarının itirafıdır.  Sayın Ziya Selçuk, açıkladığı belgeyle, kendisinden önceki 6 Milli Eğitim Bakanının yapmadıklarının altını çizmiştir. 

·         Milli Eğitim Bakanı, sözleşmeli-ücretli öğretmen uygulamasının devam edeceğini beyan etti.
·         Sözleşmeli öğretmenlerin aile bütünlüğünü dağıtan 4+2 modelinin, 3+1’e indirilerek devam edeceğini açıkladı.
·         Öğretmenlere uygulanan mülakat sisteminin değişmeyeceğini söyledi.
·         Bugüne kadar liyakata önem verilmediğini de itiraf etti.
·         Bakan, “5 yaş erken çocukluk eğitimi, zorunlu eğitim kapsamına alınacak” diyor. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Çocuklarımızı merdiven altına teslim etmeyin” diyor. İyi diyorsunuz da neden kapatmıyorsunuz? Her merdiven altında sizin bahsettiğiniz okul adı altında çocuklarımızın hayatını karartan her türlü pisliğin yapıldığı yerler hala faaliyette. Neden bunlara müdahale etmiyorsunuz? Kameraların önünde ayrı konuşup uygulamada ayrı şeyler yapıyorsunuz.  Yetkiniz mi yok? Yaptığınızın adı danışıklı dövüştür… Diliniz ayrı söylüyor, yaptıklarınız ayrı.

Halka yalan söylemeyin, çıkın gereğini yapın. Cemaatlere, tarikatlara gebe olduğunuzu biliyoruz… Siz daha önce de FETÖ denen kişinin ayaklarını öptüğünüz cemaate, devleti teslim etmiştiniz. Şimdi de diğer cemaatlere devleti peşkeş çekiyorsunuz.

·         Sayın Bakan, ders saatleri ve çeşitlerinin azaltılacağını açıkladı. Biz de çocuklarımızın omuzlarındaki ders yükünün hafifletilmesini istiyoruz. Diğer yandan da hangi derslerin kaldırılarak, saatlerinin düşüreceğini merak ediyoruz.

Nasıl bir uygulama olacak, felsefe dersini kaldırdığınız gibi mi olacak? Atatürk’ü ders kitaplarından çıkarttığınız gibi mi olacak? Matematiği, fiziği, kimyayı mı kaldıracaksınız? Bunu nasıl yapacaksınız? Yakın takipçisi olacağız.

·         Neden yurt sorununu çözeceğinizi, çocuklarımızı cemaat ve tarikatların yurtlarına mecbur bırakmayacağınızı açıklamadınız?

·         Sayın Bakan, “okul yöneticiliğine atanmada liyakat temelli bir değerlendirme yapılacağını açıkladı. Bizim taleplerimizden biri de siyasi tercih değil liyakatın esas alınmasıydı.
            Sayın Bakan, bu açıklamasıyla, bugüne kadar liyakata uyulmadığını da itiraf ediyor.

Bu açıklamanın da yakın takipçisi olacağız. Çünkü AKP’nin liyakat anlayışı çok farklı…  Karşımızda, TÜBİTAK’a hayvanat Bahçesi müdürünü atayan bir anlayış duruyor

·         Pedagojik formasyon şartının kaldırılacağını ve bu eğitimi Milli Eğitim Bakanlığının vereceği açıklandı. Milli Eğitim Bakanlığının görevi formasyon dersini vermek değildir. Formasyon dersi eğitim fakülteleri tarafından uzman kişiler eliyle verilmelidir.

·         Vizyon belgesinde, öğretmenlerimiz ekonomik durumlarını iyileştirecek, somut bir şeyin olmaması, öğretmene verilen değerin göstergesidir.

·         Sayın Bakan, imam hatip okullarıyla üniversiteler arasında işbirliği mekanizmaları kurulacağını açıkladı.  Bu uygulama neden imam hatip okullarıyla sınırlandırılıyor. Diğer Okullar neden bu uygulamanın dışında tutuluyor.

·         Sayın Bakanın, “Öğretmenler Meslek Kanunu”nu çıkartacaklarını açıklamasını çok olumlu karşılıyoruz. 

Biz de eğitimin paydaşlarının görüşlerini de alarak, bir “Öğretmenler Meslek Kanunu” hazırladık.  1 Kasım Perşembe günü TBMM’ne sunacağız.

Buradan AKP’ye ve tüm partilere çağrı yapıyorum; gelin, hep birlikte öğretmenlerimiz için bu kanunu çıkartalım.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada gençlere seslenerek, “Geleceğin Alpaslanları, geleceğin Fatihleri olmaya hazır olun” dedi. “Geleceğin Atatürk’ü olun diyemedi.

Ey Recep Tayyip Erdoğan, Alpaslan da bizim, Fatih’te bizim, Atatürk’te bizim! Geleceğin Alpaslanı, geleceğin Fatihleri olmaya hazır olun diyorsun… Niye geleceğin Mustafa Kemal Atatürk’ü olmaya hazır olun diyemiyorsun?

Atatürk’e bu düşmanlık niye? Özgür bir vatan bıraktığı için mi, bu düşmanlığınız? Gençlerimize bilim yolunu gösterdiği için mi bu kininiz?

AKP Genel Başkanı, tabela üniversiteleri kurmakla övünüyor, üniversitelerin hiç olmadığı kadar özgür olduklarını söylüyor. Sonra da önemli bir itirafta bulunuyor. Neden dünyadaki 500 üniversite arasında Türkiye’den tek bir üniversite yok diyor.

Bütün okulları imam hatibe dönüştürme gafleti içinde olan birinin bu soruyu sorması ne acı.  

Siz, üniversiteleri AKP’nin il ve ilçe teşkilatlarına dönüştürmeden önce, dünya sıralamasına giren üniversitelerimiz vardı.  

2002 yılından önce 76 üniversiteden,  5-6 üniversitemiz dünya sıralamasına giriyordu. Şimdi 220 üniversite var, dünya sıralamasına giren üniversitemiz yok.

Sen, dünya sıralamasında yer alan ODTÜ’yü kapatmakla tehdit edeceksin, fikrini açıklayan, eleştiri hakkını kullanan, parasız eğitim isteyen üniversite öğrencilerini hapse tıkayacaksın, rektör seçimini tamamen kaldırıp, atamayla yandaşları rektör yapacaksın, bilim insanlarının AKP’ye biat etmelerini isteyeceksin, sonra da neden dünya üniversiteleri arasında Türkiye’nin yeri yok diye soracaksın…

Açıklanan “belge” bir vizyon belgesi değil, AKP’nin, “16 yılda yapmadıklarının ve ilerleyen süreçte de yapamayacaklarının belgesidir.

Biz de soruyoruz, tüm bu açıkladıklarınızı 16 yılda neden yapmadınız. Zamanınız mı yoktu? Yetkiniz mi yoktu? Yeriniz mi dardı? Elinizi tutan mı vardı?

Yıldırım Kaya
CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu
Genel Balkan Yardımcısı
24 Ekim 2018


20 Ekim 2018 Cumartesi

SPOR KARDEŞLİĞİMİZE KÖPRÜ OLSUN



Başkanlığını da yaptığım, CHP Spor Kurulu Doğu Anadolu Batı Bölge Toplantısı’nı Malatya'da gerçekleştirdik. Toplantıya; CHP Genel Başkan Yardımcımız ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya İl Başkanımız Enver Kiraz, Diyarbakır İl Başkanımız Mehmet Sayın, Arguvan Belediye Başkanımız Mehmet Kızıldaş, çok sayıda sporcu ve sporsever katıldı.



Spor Kardeşliğimize Köprü Olsun
Bugün, spor kurulumuzun son bölge toplantısı için Malatya’da buluştuk. Sporun dostluk ve kardeşlik olduğunu bilen bizler, 16 yılda mahvettikleri toplumsal barışı yeniden inşa ederken, doğu ile batı arasında sporu bir kardeşlik köprüsü olarak görüyoruz. Bu nedenle de son toplantımızı Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Malatya ve Tunceli illerimizin katılımı ile yapıyoruz.

Öncelikle, amatör ligde yıllarca mücadele ettikten sonra, dişiyle tırnağıyla kazıyarak 2017 yılında Süper Lig’e yükselen ve Malatya’yı temsil eden Yeni Malatyaspor takımını kutlarım. Azim ve kararlılıkları tüm Amatör kulüplerimize örnek olmalı. Tabi kulüplerimizin azmi tek başına yeterli değil, başta siyasi iktidar olmak üzere, kamu gücünü elinde bulunduranların da amatör spor kulüplerimizi desteklemesi oldukça önemli. İktidar kendi yandaşı 3-5 büyük kulübe sağladığı olanakları amatör kulüplerimizden esirgemekte, sporu da siyasetin arka bahçesi haline getirmekte. Yerel yönetimlere sahip olduğumuz yerlerde ise amatör kulüplerimizin her şekilde arkasında bulunuyoruz. Hepimizin çabalarıyla, 31 Mart’tan sonra daha fazla sosyal demokrat belediyeyle, amatör kulüplerimizin her türlü derdine derman olacağız.

Bu iktidar liyakatsız ve beceriksizdir. Bakın Erzurum’a, Dünya Üniversiteler Kış Olimpiyatları için 7 Ocak 2011’de Erdoğan orada tesis açılışı yaptı. Orada yapılan pistlere Jeoloji Mühendisleri Odası itiraz etti “buraya bu pist olmaz, heyelan olur” diye uyardı, dinlemediler. 2014 Temmuz ayında toprak kayması sonucu pistler kullanılmaz hale geldi. Tam 100 milyon lira para çöpe atıldı. “Her şeyi ben bilirim” şımarıklığının faturası tüm halka çıktı. İşte bu yüzden, liyakat diyoruz. Bu yüzden, işi ehline yaptırın diyoruz. Bu yüzden 31 Mart’ta, belediyeciliğin ehli, sosyal demokratlar yerel yönetimleri alacak. Sivil toplumla, meslek odalarıyla birlikte demokratik ve çağdaş değerlere yakışır yerel yönetimlerimiz, bu yağmacı iş bilmezlerden de vatandaşlarımızı kurtaracak.

Ülkemizde ne eğitimde ne istihdamda yer alan 5 milyon genç var. Bu 5 milyon gencin içinden sağlam bir spor politikasıyla her alanda güçlü sporcular yetiştirme şansı var. Ancak, ülke sporunu yönetemeyenler yurtdışından getirdikleri sporcularla uluslararası yarışmalarda başarı arıyor. Getirdikleri sporcular da müsabakalardan sonra dopingli çıkıyor. Nasıl tarımı bitirip GDO’lu sebze, meyve ithal ediyorlarsa, sporu bitirip yurtdışından dopingli sporcu getiriyor.

Malatya’da, kurucu liderlerimizden İsmet İnönü’nün memleketindeyken, Kurtuluş savaşı kahramanımıza dil uzatanlara sesleniyorum. Ne algı operasyonu yaparsanız yapın, tarih ortada. Kimin emperyalizme karşı cephede savaştığını, kimin İngiliz gemileriyle kaçtığını bu toplum biliyor. Ey, dün BOP’un eş başkanıyım diye dolaşanlar, Amerikalı şirketlerden medet umanlar, yargıyı Trump’ın emrine bağlayanlar. İsmet Paşa yurtseverliğinin zekatını size verse zengin olursunuz.

O İsmet Paşa ki yetkilerinden vazgeçmiş ve ülkeyi çok partili hayata geçirmiş bir demokrasi kahramanıdır. Bugün demokratik rejimi yıkıp yerine tek adamlığı getirmeye çalışanlar bilsin ki, İsmet İnönü Türkiye’nin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinin tartışmasız öncüsüdür. Kendilerince İsmet İnönü’yü tartışma konusu haline getirenlerin kastı Cumhuriyet ve onun mirası olan laik-demokratik değerlerdir. Bu değerler bizim kırmızı çizgimizdir ve o kırmızı çizgi 1923’te çizilmiştir.

Yıldırım Kaya
CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu
Genel Başkan Yardımcısı
Spor Kurulu Başkanı

20 Ekim 2018/Malatya





1 Ekim 2018 Pazartesi

Milli Eğitim Bakanlığına Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş Hakkında Soru Önergesi

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş tarafından kurulan ve hissedarı olduğu,  Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları Merkezi  (EDAM)’ın, Milli Eğitim Bakanlığının kitaplarını bastırdığı iddialarına ilişkin, TBMM'e Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yazılı olarak cevaplaması için soru önergesi verdik.




TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıda yer alan sorularımın Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 1 Eylül 2018



                                                                                                   Yıldırım KAYA
                                                                                                 Ankara Milletvekili

Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş tarafından kurulan ve hissedarı olduğu, Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları Merkezi (EDAM)’ın, Milli Eğitim Bakanlığının kitaplarını da bastırdığı iddia edilmektedir.

Alpaslan Durmuş, EDAM ile ilişkisinin olmadığını iddia etse de, EDAM’ın hissedarı olduğunun, vergi kayıtlarından da tespit edildiği iddiaları mevcuttur.

1. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, EDAM’ın kurucusu ve hissedarı mıdır?
2. Alpaslan Durmuş EDAM’ın kurucusu ve hissedarı ise; EDAM’ın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kitaplarını bastırdığı iddiaları doğru mudur?
3. EDAM, bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığına kaç kitap bastırmıştır?
4. Milli Eğitim Bakanlığı EDAM’a kaç Türk Lirası ödeme yapmıştır?
5. EDAM’ın, Milli Eğitim Bakanlığı yayını olarak bastırdığı, kaç ders kitabının okullara dağıtımı yapılmıştır?
6. EDAM yayını olan ders kitaplarından kaç tanesinin dağıtımdan kaldırılması talebiyle dava açılmıştır?
7. EDAM yayını kitaplardan kaç tanesine, Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur?