Bizim Önümüzde Köy Enstitüleri Örneğimiz Var
Türkiye’nin dört bir yanından gelen, mimarlık öğrencilerinin buluştuğu, “Paçva Taş Mektep” onarımı kampında bulunmaktan büyük onur duyuyorum. Boşaltılan ve çürümeye bırakılan “Paçva Taş Mektep”in devrimci dayanışmayla yeniden eski ruhuna kavuşturulması hepimizi heyecanlandırıyor…
Köy Enstitülerinin ruhu, Fındıklı’nın Façva köyünde yeniden canlanıyor. Buraya gelen öğrenciler, 80 yıl önce Köy Enstitüsü öğrencilerinin heyecanıyla ve dayanışma bilinciyle çalışmalarını yürütüyorlar.
Bu çalışmalar 2 yılı aşkın süredir devam ediyor. Mimarlık öğrencileri, mimar odaları, akademisyenler, gazeteciler, muhtarlıklar, gönüllüler el birliğiyle, taş mekteplere can veriyorlar. Dünü, bugüne taşıyarak, yarınlarımıza ışık tutuyorlar… Nesilden nesile bir kültürü, yaşam tarzını, eğitim anlayışını taşıyorlar.
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…
1940 yılında kurulan Köy Enstitüleri Türkiye’nin eğitim ihtiyacından doğmuştur…
Köy Enstitüleri, eğitimi yurdun en ücra köşelerine kadar götüren, fırsat eşitliği sağlayan, yeteneğine göre eğitim veren, eğitirken üretim de yapan eşi benzeri görülmemiş bir sistem kurmuştur.
1935 yılında yapılan CHP kurultayında; askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapmış olan köy çocuklarını, kısa dönemli eğitimden geçirerek, doğdukları köylerinde eğitmen olarak görevlendirme kararı alındı. Uygulamanın başarılı olması, projenin daha da geliştirilmesi fikrini doğurdu.
Köy Enstitüleri, İnönü’nün talimatıyla, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in döneminde kurulmuştur. Köy Enstitüleri’nin mimarı ise eğitim bilimci, dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tur.
Tamamen yerli ve milli olan Köy Enstitüleri, 1954 yılında Demokrat Parti tarafından kapatılmıştır. O dönem Köy Enstitülerini kapatanlar, Türkiye’ye büyük kötülük etmiştir. Köy Enstitüleri aynı ruhla devam edip gelişimini sürdürseydi, şu an eğitimi tartışıyor olmayacaktık.
Günümüzde halkını çağın ilerisine taşıma hayalleri olan, bir Milli Eğitim Müdürü var mıdır, çok merak ediyorum? Milli Eğitim Müdürünü geçtik, böyle bir Milli Eğitim Bakanı ya da Cumhurbaşkanı var mıdır?
Türkiye’deki eğitimin içler acısı durumuna bakınca maalesef yok… Türkiye’nin geleceği için plan, proje ve stratejileri olmayanların böylesine büyük hayalleri de olmaz.
İkinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı bir dönemde, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” politikasını hayata geçirip savaşa girmeyen genç Türkiye Cumhuriyeti eğitim savaşını başlatmıştı.
Eğitim seferberliği başlatıldığında nüfusun %80’i köylerde yaşıyordu. 40 bin okulun 37 bininde okul yoktu…
KÖY ENSTİTÜLERİ TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİYDİ
Köy Enstitülerinde, “eğitim içinde üretim, üretim içinde eğitim” modeli uygulanıyordu. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında söylediği, “Eğitim programımızı takip eden insanlar güzel çiftçi, kunduracı, fabrikacı, tüccar olacak; pratik, yararlı, verimli adam olacak” sözleri hayat buluyordu.
Köy Enstitülerinde eğitim, öğretimin yanında üretimde yapılırdı. Devletten aldıkları ödeneğin yanında, kendi ürettikleri de vardı. Köy Enstitüsü öğrencileri kendi yaptıkları binalarda kalır, ekmeklerini kendileri yapar, ektiklerini biçer, kendi elektriklerini kendileri üretirdi. Ürettiklerini köylülere de dağıtırdı.
Bu öğrenciler sıradan değillerdi. Zamanlarının çok ilerisinde, üreten, yardım eden, sorun çözen, paylaşan bir ruhtu onlar…
Köy Enstitülerinde öğrenciler sporla ve sanatla iç içeydiler. Türkü söyler, müzik aleti çalardı, sazları başköşede olurdu… Halk oyunu oynar, yüzer, dağa tırmanır, bisiklet sürerdi. Güreş, futbol, voleybol oynar, halay çekerdi.
Köy Enstitülerinde laik bilimsel eğitim verilirdi. Hepsi barışçıydı, ırkçılık, mezhepçilik yoktu, düşünceye, inanca sonsuz saygı vardı. Öğrenciler kitap okur, özgürce tartışırdı…
Köy Enstitüleri, Türkiye’nin geleceğiydi, tam da Türkiye’nin ihtiyacı olan nesilleri yetiştiriyordu. Zamansız dalından kopartıldı…
Köy Enstitülerini açanların önlerinde, örnek alabilecekleri bir eğitim modelleri yoktu, ama başardılar. Bizim ise önümüzde, Köy Enstitüleri örneğimiz var. Daha iyisini başarmamız gerek…
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
Ankara Milletvekili
25 Temmuz 2018/Rize- Fındıklı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder