ŞEKER FABRİKALARININ SATIŞI VE ÖZELLEŞTİRME GERÇEĞİ
AKP, yerli ve milli olduğunu iddia ettiği bir dönemde, şeker fabrikalarını “satışa” çıkartarak yalanın nirvanasına ulaştı. 14 şeker fabrikası; Afyon, Alpullu, Bor, Burdur, Çorum, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Muş, Turhal, Yozgat ve Kırşehir özelleştiriliyor…
Biz de şeker fabrikalarının satılmasına karşı; sendikalar, işçiler, pancar üreticileri, kamyoncular ve halkımızla dayanışma eylemlerini başlattık. 1 Mart Perşembe günü, saat 11:00’da, Kırşehir Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesine hayır demek için, CHP Genel Başkan Yardımcımız ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Parti Meclisi Üyesi Yıldırım Kaya, CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, CHP Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer, CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık, CHP Samsun Milletvekili Kemal Zeybek, CHP Sivas Milletvekili Ali Akyıldız, CHP Kırşehir İl Başkanı Yılmaz Zengin, parti yöneticilerimiz ve partililerimizle Kırşehir Şeker Fabrikası önünde olacağız…
En son verilere göre Kırşehir’de; 5 bölgede, 111 köyde, 3 bin 456 üreticiyle, 128 bin dekara ekim yapılarak, yılda 670 bin ton pancar üretilmekte.
Kırşehir Şeker Fabrikası; yılda ortalama 500 bin ton pancarı işleyerek, 72 bin ton kristal toz şeker, 21 bin ton melas ve 130 bin ton yaş pancar posası elde ediyor. Çalışan 800 işçinin ve yaklaşık 3.500 pancar üreticisinin ekmek kapısı. Ayrıca, kamyonculara, taşıyıcılara iş, çiftçiye hayvan yemi sağlıyor. Hayvancılığın gelişmesine, köylünün ve esnafın kalkınmasına büyük katkı sunuyor.
İşte AKP iktidarı, Kırşehir halkı için bu kadar değerli olan bir fabrikayı özelleştirerek, bölge ekonomisinin can damarlarından birini kesmek istiyor.
SANAYİNİN TEMELLERİNİ CHP ATTI
Yerli ve milli olmak hamasi laflarla, boş söylemlerle olmaz!
Emek vermek, üretmek, kurmak gerek!
Tıpkı CHP’nin yaptığı gibi!
Halkın malını özel sektöre peşkeş çekenler belki bilmezler, biz bir kez daha hatırlatalım…
1933 yılında programında köklü değişikler yapan CHP, “devletçilik ilkesi”ni benimseyerek Türkiye’de sanayinin temellerini attı. 1933-1937 yıllarını kapsayan “Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı”nı hazırlayarak, ilk sanayi kollarının kuruluşunu gerçekleştirdi.
Karabük Demir Çelik Sanayi, Kağıt Sanayi, Seramik Sanayi (Kütahya Seramik, Şişe-Cam, Çimento Fabrikaları), Dokuma Sanayi, Kimya Sanayi, Kükürt Sanayi… CHP’nin öncülüğünde kurulan sanayi kuruluşlarından bazılarıdır.
Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası (1925), Sümerbank (1933), Türkiye Halk Bankası (1933), Etibank (1934) Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuştur.
Yine Cumhuriyetin ilk yıllarında; demiryolları, madencilik, telefon, limanlar, milli güvenlik/stratejik önemi ve toplum yararı gözetilerek bedelleri ödenip millileştirilmiştir.
İşte şeker fabrikalarının temelleri de bu dönemde atılmıştır. Atatürk’ün mirası ilk şeker fabrikası Alpullu Şeker Fabrikası 26 Kasım 1926 tarihinde üretime başlamıştır. Uşak Şeker Fabrikası 17 Aralık 1926, Eskişehir Şeker Fabrikası 1933, Turhal Şeker Fabrikası 1934 yılında üretime başlamıştır…
Bugün, elleri titremeden, özel sektöre peşkeş çektikleri, “babalar gibi” sata sata bitiremedikleri kuruluşların, temellerinin CHP tarafından atıldığı gerçeğinin altını bir kez daha çizmek gerekir.
ÖZELLEŞTİRMELER SERMAYE AKTARIMININ ARACIDIR
Özelleştirmeler, özel sektöre sermaye aktarımının siyasi hamleleridir. Nihai hedef, devletin ekonomiden tamamen çekilmesini sağlamaktır.
Bizde de 12 Eylül 1980 faşist darbesinin hazırladığı elverişli ortam, 24 Ocak kararlarının uygulanmasına zemin hazırladı. Bu dönemde iktidar olan ANAP özelleştirmelerin ilk fitilini ateşledi.
Her şeyin ilacı özelleştirme dendi. Bütün kötülüklerin anası Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ilan edildi. Zarar ettikleri, teknolojilerinin eski olduğu, rekabet edemedikleri, kaliteli ve çeşitli mal üretemedikleri iddia edilerek özelleştirmelere zemin hazırlandı.
KİT’ler satılırsa sermaye tabana yayılacak, verimlilik artacak, zarar eden KIT’lerin yükü sırtımızdan kalkacak, hem devletimiz hem de halkımız kazanacak dendi…
Ancak söyledikleri gibi sermaye hiçbir zaman tabana yayılmadı. Aksine, sermaye bazı ellerde toplandı! Kamu tekelleri özel sektör tekellerine dönüştü. Alım gücü olmayan tabanın, sermayeden pay alması mümkün olmadı!
Söylemlerin aksine, zarar eden kuruluşlar değil, kar edenler teker teker satıldı. Türk Telekom; kar eden, en yeni teknolojiyle dolatılmış, stratejik öneme sahip bir kuruluş olmasına rağmen özelleştirildi.
Anayasa’nın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyet devleti “sosyal bir hukuk” devleti olarak tanımlanmıştır. Devletin “sosyal devlet” olma görevini kamu kuruluşlarıyla yerine getirmesi mümkündür. Eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte, yeni iş alanlarının açılmasında, özel sektörün karlı bulmadığı için yatırım yapmadığı alanlarda sosyal devlete ihtiyaç vardır. Ancak özelleştirmelerle, devletin ekonomik ve sosyal yanları küçülürken, baskıcı yanları büyümeye devam etti.
İstisnalar hariç, sendikalar özelleştirmeye karşı iyi bir sınav veremediler. Birbirleriyle dayanışma içine giremediler. Adeta sıranın kendilerine gelmesini beklediler. Çok sayıda işçi işini kaybetti, sendikalar etkisizleştirildi, üyesi kalmayanlar kapandı…
Dün “Kırşehir Petlas Lastik Fabrikası”nın satışına sessiz kalan Kırşehir halkı, bugün de “Kırşehir Şeker Fabrikası”nın satışına sessiz kalmamalıdır.
Dünden çıkaracağımız çok dersler var.
Haydı! Kırşehir esnafı, pancar üreticileri, kamyoncular, haktan, hukuktan, adaletten yana olanlar… Sendikalar el verin!
Halkın olan halkta kalsın…
Şeker fabrikaları halkın malıdır, sattırmayalım!
Kırşehir halkını 1 Mart Perşembe günü, saat 11:00’da “Kırşehir Şeker Fabrikası” önünde yapacağımız basın açıklamasına bekliyoruz.
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
28 Şubat 2018