Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın TEOG’un yerine açıkladığı, “Mahalli Yerleştirme Sistemi” eğitimde fırsat eşitliğini tamamen ortadan kaldıran, yeni sistemin adıdır. 15 yıl sonra eğitimde eski sistemin de gerisine düşülmüştür. Getirilen bu sistemle, eğitimde fırsat eşitliği tuzla buz edilmiştir!
Milli Eğitim Bakanı; okulların %10'unun nitelikli, %90'ının da niteliksiz olduğunu ilan etti. “Nitelikli” okullara, “nitelikli” öğrencilerin yerleştirileceğini, “nitelikli” öğretmenlerin atanacağını; diğer “niteliksiz” okullara da “niteliksiz” öğrencilerin yerleştirileceğini ve “niteliksiz” öğretmenlerin atanacağını tüm Türkiye’ye duyurdu.
Sınavı kaldıracağız, çocuklarımızı sınav stresinden kurtaracağız diye yola çıkıp, daha acımasız bir sistemi topluma dayattılar. Okulları, öğrencileri, öğretmenleri, “nitelikli, “niteliksiz” diye ikiye ayırdılar…
Aslında sınav kalkmadı!
Bu sistemle, çocuklarımız, kaldıramayacakları büyük bir yükün altına sokulmuştur. Bakanın açıkladığı %10’luk “nitelikli” okullara girmek için yarış daha da kızışacak, rekabet daha acımasız bir hal alacak. Öğrenciler bu dilime girmek için daha büyük stres yaşayacak. Parası olan dershaneyi kendi evine taşıyarak, özel dersler alacak, diğerleri de merdiven altlarına taşınan dershanelerde umut arayacak!
Sınavda %10’luk dilime giremeyen diğer başarılı öğrenciler ne olacak?
• “Mahalli Yerleştirme Sistemi” ile “niteliksiz” okullardan birine mi yerleştirilecek?
• Kontenjanları bir türlü doldurulamayan meslek liselerine mi yönlendirilecek?
• Gelir seviyesi düşük semtlerin başarılı çocukları mahallesindeki bir okulda okumaya mecbur mu bırakılacak?
• Başarılı öğrencilerin daha iyi bir okulda okuma hakları ellerinden mi alınacak?
AKP, ne vadediyor halka! “Biz ara eleman ülkesiyiz, mucit çıkaramayız” diyor. “Ey halkım bize oy vermeye devam et. Çocuklarınızı, kaportacı boyacı, cenaze yıkayıcısı, tornacı, tasfiyeci yetiştireyim.” diyor.
Her meslek değerli ve kutsal olsa da, kendi çocuklarını bu mesleklere laik görmemeleri oldukça düşündürücüdür.
Ne diyor AKP Genel Başkanı kadınlarımıza; seçimlerde kapı kapı dolaşıp oy toplayın bize. Biz, milletvekili, başbakan, bakan olalım, kendi çocuklarımızı en iyi okullarda, yurt dışında okutalım, sizin çocuklarınızı da meslek liselerine yönlendirelim!
AKP’ye kapı kapı oy toplayan anneler, siz çocuklarınız için nasıl bir gelecek hayali kuruyorsunuz? Çocuklarınız, doktor, mühendis, avukat mı olsun? Tornacı, tesviyeci, vaiz mi? Hangisi?
Onların hayal ettiği Türkiye bu!
Ara eleman yetiştiren, bağımlı bir ülke!
Ara eleman yetiştirme hedefini önüne koyan bir iktidarla, %90’ı “niteliksiz” okullarla dünyayı yakalama şansımız olabilir mi?
Denizi doldurup dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Hollanda, Çölün ortasındaki bir İsrail, 2. Dünya Savaşı’nda atom bombalarıyla yok edilen teknoloji devi Japonya, Avrupa’nın lokomotifi Almanya… Bu ülkeleri yönetenlerin hedefi “ara eleman” yetiştirmek değildi. Önlerinde büyük hayalleri vardı, İnsana yatırım yaptılar…
Bu sistemle birlikte, eğitimde “gizli özelleştirme” planı da aleni bir şekilde uygulamaya sokulmuş oldu. Parası olan çocuğunu özel okullara, olmayan da evini, arabasını neyi varsa satıp bunu gerçekleştirme yoluna girecektir.
Parası olanın adres değişikliği ile çocuğunu iyi semtlerde, iyi okullara kaydettirme hakkının olduğu bir sistemde, "En iyi okul en yakın okul" propagandası, iyi okulların olduğu semtlerde oturanlar için geçerli bir slogandan öteye geçmeyecektir.
Diğer yandan da en başarılı öğretmenlerin seçilerek görev yaptığı, “nitelikli” olarak tanımlanan proje okullarına yandaş sendika üyeleri liyakata bakılmaksızın yerleştiriliyor.
AKP’den “Bilimsel, Laik, Demokratik” bir sistem kurmasını beklemek “eşyanın tabiatına aykırı”dır. Sanılmasın ki AKP daha iyi bir sistem kurmak isterken oldu bütün bunlar. Eğitimin düştüğü son durum, onların “fıtratına” uygundur ve planlıdır.
Biz, eğitim uzmanlarının, bilim insanlarının, öğretmen, öğrenci, veli, eğitim sendikaları ve tüm siyasi partilerin temsilcilerinin katılacağı “Demokratik Eğitim Kurultayı”nın düzenlenerek, konunun tartışılması gerektiğini söylüyoruz. Eğitimde stratejik planın, tüm bu tartışmalar ve öneriler ışığında hazırlanması gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz.
Çünkü eğitim tek adamın insafına bırakılmayacak kadar hayati bir konudur.
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi
8 Kasım 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder