15 Temmuz darbe girişiminin diğer yüzü: Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edildi
15 Temmuz gecesi darbe karşıtı ilk açıklamayı Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. "Cumhuriyete ve demokrasimize sahip çıkıyoruz” diyerek darbeye ve darbecilere meydan okudu.
Darbe girişiminin ulusal ve uluslararası ayağı araştırılarak kamuoyuna açıklanmalı, darbeciler yargılanarak en kısa zamanda hak ettikleri cezaları almalıdır.
CHP, askeri darbeye olduğu gibi, sivil darbeye de karşıdır. Yargılamaların evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yapılması, insan hakları ihlalleri ve işkencenin olmaması için yoğun bir mücadele vermektedir.
Bu kapsamda, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra “Darbe Girişimi Sürecini İzleme Komisyonu” kuruldu. Komisyona siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar on binlerce kişi müracaat etti.
Gerçek demokrasilerde haksızlığa uğrayan kişiler mahkemelere koşarken, bizde siyasi bir partiye, CHP’ye koşuyor. Gelişmiş demokrasilerde böyle bir olayın gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını düşünerek kahroluyoruz.
Komisyona toplumun her kesiminden müracaatlar oldu. Üst düzey bürokrattan, taşeron işçiye kadar, siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar on binlerce kişi müracaat etti. Hepsi sorgusuz, sualsiz, yargısız infaza maruz kalan kişiler. Savunma hakları ellerinden alınmış, neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Hukuk onlar için işlemiyor. Bilgi edinme hakları da ortadan kaldırılmış.
CHP olarak mağdurların yanında yer aldık, almaya da devam edeceğiz. Başta Genel Başkanımız olmak üzere, milletvekillerimiz ve komisyon üyelerimizle tüm il ve ilçelerimizde 15 Temmuz şehitlerinin ailelerini ve gazileri ziyaret ederek acılarını paylaştık, paylaşmaya devam edeceğiz.
Komisyonda Mağdurların hayal kırıklıklarını dinledik, acılarını İçimizde hissettik. Annesi gözaltında olan 61 günlük Mehmet Bülent bebeği halasının kucağında gördüğümüzde gözyaşlarımızı tutamadık. Mağdurlarla ağladık, yüreğimiz sıkıştı.
Bize gelen müracaatlardan gördük ki, hükümet, gerçek darbecileri yargılamaktan vazgeçmiş. Muhalefeti bastırmak için cemaatle mücadele eden kişileri meslekten ihraç etmeye başlamış.
Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edildi
1 Temmuz 2016 tarihinde, darbe girişiminden sadece 14 gün önce, ISPARTA Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Fethullah Gülen hakkında silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan gıyabında tutuklama kararı veriyor. AKP hükümeti bu hakime ne yapıyor peki? 15 Temmuz sonrası önce tutukluyor, sonra da meslekten ihraç ediyor.
Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edilirken, darbenin kara kutusu Genelkurmay’ın imamı Adil Öksüz apar topar mahkemeden salıveriliyor.
Hakim ve Savcılar mahkemede değil CHP’de haklarını arıyor
HSYK seçimlerinde, AKP yandaşı, “Yargıda Birlik Platformu” adaylarına oy vermedikleri için, tutuklanan, meslekten ihraç edilen, açığa alınan hakim ve savcılar, haklarını mahkemelerde değil siyasi bir partide arıyorlar. Bu durum yargının iflas ettiğinin en acımasız resmi olarak yüzümüze çarpıyor.
Suçun şahsiliği ilkesi sadece AKP’liler için geçerli
Mağduriyetten kurtulmak için AKP’li Anayasa Prof. Burhan Kuzu’yu tanıma ya da referansının gerekli olduğu trajikomik bir dönemden geçiyoruz.
Darbe girişiminden sonra suçların şahsiliği ilkesi sadece AKP’liler için geçerli olmaya başladı. Kamu çalışanları aile boyu ihraç edilirken, darbeci Tümgeneral Mehmet Dişli’nin kardeşi Şaban Dişli, hala AKP Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunda oturmaya devam ediyor.
Komisyonumuza müracaata eden mağdurlar kim
15 Temmuz gecesi darbe girişiminden haberdar olmayan emir komutaya uyan er ve erbaşlar tutuklandı. Onların aileleri komisyonumuza müracaat ederek çocuklarının serbest bırakılmasını istiyor.
Bir günlük erin annesi gözyaşları içinde bizden yardım istiyor. Ellerine kına yakarak askere gönderdiği oğlunun tutuklanmasının şokunu yaşıyor.
Kurdelesi Tansu Çiller, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen tarafından kesilerek açılan Bank Asya’dan ev kredisi kullanan, banka kartı alan, 2,5 TL hesabı olduğu için açığa alınan, ihraç edilen kamu çalışanları yardım istiyor.
AKP Hükümetinin ve belediyelerinin büyük desteğiyle arsa verilerek kurulan cemaat okullarında çalışan, okul kapatıldığı için işsiz kalan, başka okullarda çalışmalarına izin verilmeyen öğretmenler çalışma izni istiyor.
Devlet desteği verilen cemaat okuluna çocuğunu gönderdiği için İhraç ya da açığa alınan kamu çalışanları da komisyonumuzdan çözüm bekliyor.
14 yılda devlet yurdu yapmayarak öğrencileri cemaatin kucağına iten hükümet, şimdi cemaat yurtlarında kalan kamu çalışanlarını ihraç ediyor.
Savaşa karşı çıkıp barış olsun diye imza veren akademisyenler de puslu havada görevden ihraç ediliyor.
Rektörlük seçimlerinde yandaşların listesine oy vermediği için, üniversite yönetimlerinin keyfi bir şekilde hazırladığı listelere alınan akademisyenler bir gecede ihraç ediliyor.
Laik, demokratik, bilimsel eğitim isteyen, demokrasi ve barış dediği için açığa alınan 11.500 Eğitim Sen’li ve Eğitim-İş’li öğretmen… O öğretmenler ki meslek hayatları boyunca cemaatle mücadele etmiş kişiler! Onlar da açığa alınıp ihraç edilenler arasında.
Darbe gecesi, darbecilerin kullandığı tankı ele geçirip TBMM'nin her iki kapısını koruma altına alan, olay gecesi amirleri tarafından takdir edilen, halk tarafından coşkuyla karşılanıp alkışlanan emniyet amiri ve eşi de meslekten ihraç edilenler arasında yer alıyor.
Ankara Akıncılar’da darbeye karşı çıktığı için darbeci komutanların emriyle arkadan vurularak şehit edilmesine rağmen ordudan İHRAÇ edilen Yüzbaşı Özkan Hekin’in ailesi de komisyonumuza müracaat ederek hak arıyor. Darbeci subay, onu arkadan vurarak şehit ettiğini itiraf etmesine rağmen, Yüzbaşı Özkan Hekin hala hain olarak kabul ediliyor.
15 Temmuz gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde, içinde bulunduğu Tanktan ateş edilmesi emrine karşı çıktığı için ensesinden tek kurşunla vurulduğu iddia edilen Üsteğmen Eray Demir'in eşi Fatma ve küçük çocuğu da suçluları arıyor.
Şanlıurfa ve Sakarya'da kaldıkları Askeri Lojmanlardan sokağa atılan, kiralık ev dahi verilmeyen aileler çocuklarıyla çaresiz bir şekilde komisyonumuzdan yardım istiyor.
Hiçbir yargı kararı olmaksızın mallarına el koyulan işadamları da hak aramak için mahkemelere değil partimize koşuyor.
Hükümetin izniyle kurulan sendikalara üye oldukları için ihraç edilen kamu çalışanları, bu sendikaların kurulmasına, örgütlenmesine izin verenlerden hesap sorulmasını istiyor.
Sınav soruları çalınıyor diye yıllarca uyarı yapılmasına kulak tıkayan yöneticiler görevine devam ediyor. Sınav sorularını çalanlar ve o sorularla sınav kazananalar hala görevlerinin başında yer alıyor. Ama sınavda hakkıyla başarılı olanlar mülakatla eleniyor.
Okullar da darbe girişiminin sorumlusu olarak ilan edildi. Subay yetiştiren okullar, özellikle de tarihi öneme sahip KULELİ ASKERİ LİSESİ kapatıldı.
Cezaevleri birer işkencehaneye dönüşmüş durumda. Gözaltına alınıp işkence gören kişiler raporlarıyla birlikte komisyonumuza müracaat ediyor. Hakim, savcı ve üst düzey askerler tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Yatak yetersiz, tutuklular sırayla uyuyor. Cezaevleri çok soğuk, buna rağmen yeterli kıyafet verilmiyor. Görüş günleri keyfi bir şekilde değiştiriliyor. Bu durum özellikle başka şehirlerden gelen aileler için büyük bir işkenceye dönüşmüş durumda.
Biz CHP olarak mazlumun yanında durmaya, zalimin karşısında olmaya devam edeceğiz.
Çünkü!
CHP varsa herkes için var!
25.10.2016
Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi