31 Ekim 2016 Pazartesi

“Cumhuriyet” ve özgürlüklerin sesi olacağız

“Cumhuriyet” ve özgürlüklerin sesi olacağız
AKP, FETÖ’cülerin askeri darbe girişiminden kendisine sivil darbe fırsatı çıkardı. Sarayın hizbe köşelerinde hazırlanan karanlık planlar uygulamaya sokuldu. OHAL ilan eden AKP, toplumun muhalif kesimlerine karşı topyekun savaş açtı.

Muhalif olan herkesi susturmak istiyorlar   
İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun bireysel silahlanmayı teşvik edeceklerine yönelik açıklamasından sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’a silahlı saldırı düzenlendi.
 
Cumhuriyetin ve demokrasinin yılmaz savunucusu, Cumhuriyet Gazetesi’ni susturmak için bu sabah karanlık güçler yine iş başındaydı.  Sayısız defa gazete binaları basılan, yazarları katledilen, tutuklanan gazete yeni bir saldırıya maruz kaldı.

Onlarca gazete, dergi ve televizyonu kapatıp, muhalif gazetecileri tutuklayan anlayış Cumhuriyet Gazetesini de susturmak istiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, hem  “FETÖ/PDY” hem de “PKK/KCK” terör örgütlerine üye olmamakla birlikte,  örgüt adına suç işlemekten soruşturma başlattığını açıkladı.

Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı tutuklanarak halkın iradesine müdahale edildi.  

OHAL kapsamında Onbinlerce kamu çalışanı sorgusuz sualsiz ihraç edildi. Son çıkan 675 sayılı KHK ile 10 bin 131 kamu çalışanı daha ihraç listesine eklendi.

Darbeyle, darbecilikle uzaktan yakından ilişkisi olmayan, sendika üyesi, barış yanlısı, laik ve demokratik eğitimin savunucusu 2 bin 219 eğitim emekçisi daha ihraç edildi.   Sendikal mücadelenin gücünü kırmak, örgütlülüğü dağıtmak için önce birlerce öğretme açığa alındı. Kamuoyuna haklarında inceleme yapıldığı izlenimi verildi. Önceden hazırlanan ihraç listelerindeki sendikal mücadelenin öncüsü öğretmenler ve şube başkanları ihraç edildi.  

AKP 15 yılda Cumhuriyetin temellerinin yeterince zayıflattığını düşünerek son darbeyi vurmak istiyor.

Ama çok yanılıyor!
Haksızlığa, zulme, yargısız infazlara karşı direnmek haktır.  
Biz Cumhuriyetin sesi olacağız. Cumhuriyet Gazetesi'ni susturmayacağız.
Biz halkın vicdanı olacağız, halkın iradesini savunacağız, seçilmişlerin yanında olacağız.
                                                                                                             
                                                                                                             31.10.2016
Yıldırım Kaya
         Parti Meclisi Üyesi

28 Ekim 2016 Cuma

Cumhuriyeti Devrimciler Yaşatacak

Cumhuriyeti Devrimciler Yaşatacak!
1 Kasım 1922 yılında babadan oğula geçen Saltanat kaldırıldı. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet emperyalizme karşı kazanılan bağımsızlık savaşının taçlandırılmış, vücuda bürünmüş halidir.

23 Nisan 1920’de demokrasinin ilk temelleri atılmış, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü o gün Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylenmiştir.

AKP, bu gün yeni keşfetmiş gibi dillendirip, meydanlarda ışıklı panolara yazıyor. Ancak 2015 yılında tek başına iktidar olma şansını kaybedip, birkaç ay sonra halka yeni bir seçimi dayatan anlayışın bunu anlaması mümkün değildir.
Cumhuriyet halkın gerçek iradesidir

Cumhuriyet, tek adamların, başkanların, şahların, kralların, sultanların yönettiği ya da yönetmeye çalıştığı bir düzen değildir. Halkın özgür iradesiyle kendi temsilcilerini seçtiği, seçilme hakkını kullandığı sistemin adıdır Cumhuriyet.
Laik Demokratik Cumhuriyeti kuran parti, “Cumhuriyet Halk Partisi” demokrasinin yerleşmesi için de çok partili dönemin temellerini atmıştır. 1950 seçimlerinde iktidarı “Demokrat Parti ”ye bırakarak büyük bir demokrasi dersi vermiştir. 

Cumhuriyetin hedefi çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktır. Yasama, yürütme ve yargının bağımsız olduğu temeller üzerine kurulmuştur. Antidemokratik müdahaleleri kabul etmez. Halkın iradesiyle gelenler, yine halkın iradesiyle giderler.

Ama mutlaka giderler!

Cumhuriyet kadın haklarıdır

Cumhuriyet değerleri kadınları özgürleştirmiştir.  Cumhuriyet kadına eşit yurttaş olma, birey olma hakkını kazandırmıştır.

Seçme ve seçilme hakkı kadınların en önemli kazanımlarındandır.
  • 3 Nisan 1930 yıllında kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı verildi. 
  • 25  Ekim 1933 yılında ise kadınlara muhtar olma, ihtiyar meclisine seçilme hakkı verildi. 
  • 5 Aralık 1934 yılında ise milletvekili seçme ve seçilme hakkı Anayasal bir hak olarak düzenlendi.
Cumhuriyet kadınları 1930-1935 yıllarında seçme seçilme hakkı kazanmışken; Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Japonya’da 1945, İsrail’de 1948, demokrasinin beşiği Yunanistan’da 1949 yılında bu haklara sahip olabildi.

İsviçre'de kadınlar seçme ve seçilme haklarını 7 Şubat 1971'de kazanabildi. Iraklı kadınlar 1980,  Katar 2003,  Kuveyt 2005,  Birleşik Arap Emirlikleri 2006 yılında bu haklara kavuşabildi.

Suudi Arabistan’da, 25 Eylül 2011 yılında seçme ve seçilme hakkı verilen kadınlar, 2015 yılında bu haklarını kullanabildi.

Suudi Arabistan’da hala kadınların insan olup olmadıkları tartışılıyor. Daha yeni, 2016 yılının Şubat ayında, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da  “Kadın insan mıdır” konulu bir seminer düzenlendi.  Konferansın bilimsel (!) sonucunu bilmiyoruz ama kadınların insanlığından şüphe duyanların evrim sürecinin daha başında olduklarını söyleyebiliriz.

Ama biz Cumhuriyet erkekleri ünlü ozanımız Neşet Ertaş’ın dediği gibi, “kadınlar insandır, erkekler insanoğlu” diyoruz.
Cumhuriyet çağdaş eğitim demek
1 Kasım 1928 yılında gerçekleşen harf devrimiyle eğitimde eşitlik sağlandı. Erkeklerde %7 (Yüzdeyedi), kadınlarda %04 (Bindedört) olan okuryazar oranı hızla artarak 1935 yılında %20’lere ulaştı.
Çağdaş, laik, demokratik, bilimsel eğitim Cumhuriyetin en önemli kazanımlarındandır.
Cumhuriyet devrimlerine saldıranlar harf devrimiyle halkın bir gecede cahil bırakıldığını iddia etse de, okuma yazma bilmeyenlerin bir sabah uyandığında cahil kalması söz konusu değildir. 
Cumhuriyet devrim demek
Mustafa Kemal Atatürk, “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimlerimizin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen düşünüş biçimlerini darmadağın etmek zorunludur.” diyerek Cumhuriyet devrimlerinin hedefini çok net ortaya koymuştur.

Atatürk çağdaş uygarlığa ulaşabilmenin yolunu devrimlerin devamlılığında görmüştür. Hep yeniye, hep ileriye, hep bilime vurgu yapmıştır.

Cumhuriyeti Devrimciler Yaşatacak!
28.10.2016
        Yıldırım Kaya
CHP Parti Meclisi Üyesi

25 Ekim 2016 Salı

15 Temmuz darbe girişiminin diğer yüzü: Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edildi



15 Temmuz darbe girişiminin diğer yüzü: Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edildi 

15 Temmuz gecesi darbe karşıtı ilk açıklamayı Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. "Cumhuriyete ve demokrasimize sahip çıkıyoruz” diyerek darbeye ve darbecilere meydan okudu.

Darbe girişiminin ulusal ve uluslararası ayağı araştırılarak kamuoyuna açıklanmalı, darbeciler yargılanarak en kısa zamanda hak ettikleri cezaları almalıdır.  

CHP, askeri darbeye olduğu gibi, sivil darbeye de karşıdır. Yargılamaların evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yapılması,  insan hakları ihlalleri ve işkencenin olmaması için yoğun bir mücadele vermektedir.   

Bu kapsamda, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra “Darbe Girişimi Sürecini İzleme Komisyonu” kuruldu. Komisyona siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar on binlerce kişi müracaat etti.

Gerçek demokrasilerde haksızlığa uğrayan kişiler mahkemelere koşarken, bizde siyasi bir partiye, CHP’ye koşuyor. Gelişmiş demokrasilerde böyle bir olayın gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını düşünerek kahroluyoruz.

Komisyona toplumun her kesiminden müracaatlar oldu. Üst düzey bürokrattan, taşeron işçiye kadar,  siyasi yelpazenin en sağından en soluna kadar on binlerce kişi müracaat etti. Hepsi sorgusuz, sualsiz, yargısız infaza maruz kalan kişiler. Savunma hakları ellerinden alınmış, neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Hukuk onlar için işlemiyor. Bilgi edinme hakları da ortadan kaldırılmış.

CHP olarak mağdurların yanında yer aldık, almaya da devam edeceğiz. Başta Genel Başkanımız olmak üzere, milletvekillerimiz ve komisyon üyelerimizle tüm il ve ilçelerimizde 15 Temmuz şehitlerinin ailelerini ve gazileri ziyaret ederek acılarını paylaştık, paylaşmaya devam edeceğiz.    

Komisyonda Mağdurların hayal kırıklıklarını dinledik, acılarını İçimizde hissettik.  Annesi gözaltında olan 61 günlük Mehmet Bülent bebeği halasının kucağında gördüğümüzde gözyaşlarımızı tutamadık.  Mağdurlarla ağladık, yüreğimiz sıkıştı.

Bize gelen müracaatlardan gördük ki, hükümet, gerçek darbecileri yargılamaktan vazgeçmiş. Muhalefeti bastırmak için cemaatle mücadele eden kişileri meslekten ihraç etmeye başlamış. 

Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edildi 
1 Temmuz 2016 tarihinde, darbe girişiminden sadece 14 gün önce, ISPARTA Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Fethullah Gülen hakkında silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan gıyabında tutuklama kararı veriyor.  AKP hükümeti bu hakime ne yapıyor peki? 15 Temmuz sonrası önce tutukluyor, sonra da meslekten ihraç ediyor. 

Fethullah’ı yargılayan hakim ihraç edilirken, darbenin kara kutusu Genelkurmay’ın imamı Adil Öksüz apar topar mahkemeden salıveriliyor.

Hakim ve Savcılar mahkemede değil CHP’de haklarını arıyor
HSYK seçimlerinde, AKP yandaşı, “Yargıda Birlik Platformu” adaylarına oy vermedikleri için, tutuklanan, meslekten ihraç edilen, açığa alınan hakim ve savcılar, haklarını mahkemelerde değil siyasi bir partide arıyorlar. Bu durum yargının iflas ettiğinin en acımasız resmi olarak yüzümüze çarpıyor.

Suçun şahsiliği ilkesi sadece AKP’liler için geçerli
Mağduriyetten kurtulmak için AKP’li Anayasa Prof. Burhan Kuzu’yu tanıma ya da referansının gerekli olduğu trajikomik bir dönemden geçiyoruz.

Darbe girişiminden sonra suçların şahsiliği ilkesi sadece AKP’liler için geçerli olmaya başladı. Kamu çalışanları aile boyu ihraç edilirken, darbeci Tümgeneral Mehmet Dişli’nin kardeşi Şaban Dişli, hala AKP Genel Başkan Yardımcılığı koltuğunda oturmaya devam ediyor. 

Komisyonumuza müracaata eden mağdurlar kim
15 Temmuz gecesi darbe girişiminden haberdar olmayan emir komutaya uyan er ve erbaşlar tutuklandı. Onların aileleri komisyonumuza müracaat ederek çocuklarının serbest bırakılmasını istiyor.

Bir günlük erin annesi gözyaşları içinde bizden yardım istiyor. Ellerine kına yakarak askere gönderdiği oğlunun tutuklanmasının şokunu yaşıyor.

Kurdelesi Tansu Çiller, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen tarafından kesilerek açılan Bank Asya’dan ev kredisi kullanan, banka kartı alan,  2,5 TL hesabı olduğu için açığa alınan, ihraç edilen kamu çalışanları yardım istiyor.

AKP Hükümetinin ve belediyelerinin büyük desteğiyle arsa verilerek kurulan cemaat okullarında çalışan, okul kapatıldığı için işsiz kalan, başka okullarda çalışmalarına izin verilmeyen öğretmenler çalışma izni istiyor.

Devlet desteği verilen cemaat okuluna çocuğunu gönderdiği için İhraç ya da açığa alınan kamu çalışanları da komisyonumuzdan çözüm bekliyor.

14 yılda devlet yurdu yapmayarak öğrencileri cemaatin kucağına iten hükümet, şimdi cemaat yurtlarında kalan kamu çalışanlarını ihraç ediyor.

Savaşa karşı çıkıp barış olsun diye imza veren akademisyenler de puslu havada görevden ihraç ediliyor. 

Rektörlük seçimlerinde yandaşların listesine oy vermediği için, üniversite yönetimlerinin keyfi bir şekilde hazırladığı listelere alınan akademisyenler bir gecede ihraç ediliyor.

Laik, demokratik, bilimsel eğitim isteyen, demokrasi ve barış dediği için açığa alınan 11.500 Eğitim Sen’li ve Eğitim-İş’li öğretmen…  O öğretmenler ki meslek hayatları boyunca cemaatle mücadele etmiş kişiler! Onlar da açığa alınıp ihraç edilenler arasında.

Darbe gecesi, darbecilerin kullandığı tankı ele geçirip TBMM'nin her iki kapısını koruma altına alan, olay gecesi amirleri tarafından takdir edilen,  halk tarafından coşkuyla karşılanıp alkışlanan emniyet amiri ve eşi de meslekten ihraç edilenler arasında yer alıyor.

Ankara Akıncılar’da darbeye karşı çıktığı için darbeci komutanların emriyle arkadan vurularak şehit edilmesine rağmen ordudan İHRAÇ edilen Yüzbaşı Özkan Hekin’in ailesi de komisyonumuza müracaat ederek hak arıyor.  Darbeci subay, onu arkadan vurarak şehit ettiğini itiraf etmesine rağmen, Yüzbaşı Özkan Hekin hala hain olarak kabul ediliyor. 

15 Temmuz gecesi Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde, içinde bulunduğu Tanktan ateş edilmesi emrine karşı çıktığı için ensesinden tek kurşunla vurulduğu iddia edilen Üsteğmen Eray Demir'in eşi Fatma ve küçük çocuğu da suçluları arıyor.

Şanlıurfa ve Sakarya'da kaldıkları Askeri Lojmanlardan sokağa atılan, kiralık ev dahi verilmeyen aileler çocuklarıyla çaresiz bir şekilde komisyonumuzdan yardım istiyor.

Hiçbir yargı kararı olmaksızın mallarına el koyulan işadamları da hak aramak için mahkemelere değil partimize koşuyor.

Hükümetin izniyle kurulan sendikalara üye oldukları için ihraç edilen kamu çalışanları, bu sendikaların kurulmasına, örgütlenmesine izin verenlerden hesap sorulmasını istiyor.

Sınav soruları çalınıyor diye yıllarca uyarı yapılmasına kulak tıkayan yöneticiler görevine devam ediyor.  Sınav sorularını çalanlar ve o sorularla sınav kazananalar hala görevlerinin başında yer alıyor. Ama sınavda hakkıyla başarılı olanlar mülakatla eleniyor.

Okullar da darbe girişiminin sorumlusu olarak ilan edildi. Subay yetiştiren okullar, özellikle de tarihi öneme sahip KULELİ ASKERİ LİSESİ kapatıldı.

Cezaevleri birer işkencehaneye dönüşmüş durumda. Gözaltına alınıp işkence gören kişiler raporlarıyla birlikte komisyonumuza müracaat ediyor. Hakim, savcı ve üst düzey askerler tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Yatak yetersiz, tutuklular sırayla uyuyor. Cezaevleri çok soğuk, buna rağmen yeterli kıyafet verilmiyor. Görüş günleri keyfi bir şekilde değiştiriliyor. Bu durum özellikle başka şehirlerden gelen aileler için büyük bir işkenceye dönüşmüş durumda.

Biz CHP olarak mazlumun yanında durmaya, zalimin karşısında olmaya devam edeceğiz.
Çünkü!
CHP varsa herkes için var!
                                                                                                           
                                                                                                             25.10.2016
                                                                                                          Yıldırım Kaya
                                                                                                  CHP Parti Meclisi Üyesi








5 Ekim 2016 Çarşamba

Darbelerin Değişmez Mağduru Öğretmenlerimiz “Gününüz Kutlu Olsun”


Darbelerin Değişmez Mağduru Öğretmenlerimiz “Gününüz Kutlu Olsun”
Türkiye öğretmenlerinin tarihi, darbelerle mücadele tarihi gibidir. Öğretmenlerimiz, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü, mücadele, eylem, gözaltı, açığa alınma ve ihraçlarla karşılıyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra silindir gibi ezilen öğretmenler yine de mücadeleyi bırakmıyor.

Öğretmenlerimiz her darbe döneminde en fazla mağdur olan meslek grubunda yer aldı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da kural değişmedi. Kamuda çalışan binlerce öğretmen açığa alınıp ihraç edilirken, kapatılan okullarda çalışan öğretmenlerin de çalışma lisansları iptal edildi.

Darbe girişiminden sonra 28 bin öğretmen ihraç edilirken, 45 bin öğretmen de açığa alındı. Özel sektörde çalışan öğretmenleri de eklediğimizde 50 binin üzerinde öğretmen işsiz kaldı. Açığa alınan öğretmenler de işsiz kalma endişesi içinde bekliyor.

OHAL’den faydalanan hükümet kamuda güvencesiz çalışmayı yerleştirmeye çalışıyor. Diğer yandan da kadrolaşmayı hedefliyor. İhraç edilen öğretmenlerin yerine sözleşmeli öğretmenler alınıyor. Yapılan sözlü mülakatlarla yandaşlar kamuya yerleştiriliyor.

KPSS’den yüksek puan alan muhalifler mülakatta düşük puan verilerek elenirken, düşük puan alan yandaşlara yüksek puan verilerek atamaları yapılıyor.

OHAL kapsamında darbeyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan darbe karşıtı, laik, bilimsel eğitim diyen, barışın savunucusu binlerce öğretmen de açığa alındı.

Mağduriyetlerin giderilmesi için görüştüğümüz Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; darbe karşıtı, barışın savunucusu öğretmenlerin mağdur edilmeyeceği sözünü verdi. Açığa alınan binlerce öğretmen verilen bu sözün yerine getirilmesini umutla bekliyor.

12 Eylül 1980 darbesi çağdaş eğitime büyük bir darbe vurdu. Bilimsel eğitimin içini boşaltarak geleceğimizi kararttı. Öğretmenleri tutuklayarak ağır işkencelerden geçirdi. TÖB-DER’i kapatarak örgütlenmeyi yasakladı.

Ama devrimci, demokrat, laik, bilimsel eğitimi savunan öğretmenlerimiz mücadeleden asla vazgeçmedi. Kenan Evrenin faşist cuntasına hiçbir zaman boyun eğmedi.

Şimdi de eğmeyecek!

Ne FETÖ Terör Örgütü’ne, ne de Saray darbesine!

12 Eylül kalıntılarına asla geçit vermeyeceğiz!

Tüm mücadele duygularımla, darbelerin değişmez mağduru tüm öğretmenlerimizin “Dünya Öğretmenler Günü”nü kutluyorum.

                                                                                                    05.10.2016
                                                                                                   Yıldırım Kaya
                                                                                          CHP Parti Meclisi Üyesi

2 Ekim 2016 Pazar

Mülakatla Öğretmen Atamak Emek Hırsızlığıdır

Mülakatla Öğretmen Atamak Emek Hırsızlığıdır
OHAL’den de destek alan AKP hükümeti öğretmenleri mülakatla atamaya başladı. Adı her ne kadar mülakat olsa da özünde sınavdan düşük puan alan yandaşlara yapılan bir torpildir.

Bir başkasının kazandığı hakkı iktidar gücünü kullanarak elinden alıp, hak etmeyene veren karanlık bir dönemden geçiyoruz. Haktan, adaletten bahsedenlerin mülakat aldatmacasıyla yaptığı emek hırsızlığına hep birlikte tanıklık ediyoruz.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada, mülakatın ehliyet ve liyakati sağlamak için yapıldığını söylüyor. Yılmaz, “Bu kimse anlayabiliyor mu, anladığını öğrencilere anlatabiliyor mu, hitabet gücü var mı? İkna kabiliyeti var mı? Liderlik yeteneği var mı?” diye soruyor.

Biz de Sayın Milli Eğitim Bakanımıza soruyoruz;
Mülakatı yapanların yeterliliği var mı?
KPSS’den 85-90 puan alanları eleyip, 60 puan alanları atayanların vicdanları var mı?
Adayların siyası düşüncelerini sorgulayan komisyon üyelerinin adalet anlayışları var mı?
Öğretmenlerin inançlarını sorgulayan komisyon üyelerinin hakkaniyet duyguları gelişmiş mi?
“Ne yemek yapıyorsun” diye soru hazırlayanların psikolojik durumları normal mi?

Sayın Bakan siz önce, KPSS’den 85-90 alan bir öğretmenin puanının mülakat sonucu 40’a 45’e nasıl düşürüldüğünü açıklayın.

Milli Eğitim Bakanlığı sözleşmeli öğretmen alımı için yaptığı mülakat sınavında öğretmenlere akıl almaz sorular soruyor. Yıllardır atamadığı aç bıraktığı öğretmenlere, “Ne yemek yapıyorsun” diye anlamsız sorular yöneltiyor.

14 yıllık iktidarı döneminde çözemediği, kangren haline getirdiği sorunların çözümünü öğretmenlerden istiyor. “Doğuya gitsen barışı nasıl sağlarsın” sorusuyla karşılaşan öğretmenler, siyasi bir tartışmanın içine çekilmek isteniyor.

En akıl almaz sorulardan biri de, “Reis deyince aklınıza kim geliyor” sorusu. Bu soruya öğretmenlerimizin nasıl cevap verdiğini bilmiyoruz ama “Reis” denince bizim aklımıza tekne kaptanı geliyor. Hem de küçük bir tekne kaptanı. Büyük ve devasa gemileri diplomasız küçük tekne kapatanlarına teslim ederseniz er ya da geç batırır. Bu nedenle Büyük gemileri küçük tekne kaptanlarına teslim etmemek gerek.

Gezi travmasından kurtulamayanlar, “Gezi’de ne hissettin?” diye sormayı da ihmal etmemişler.

Gezi'nin asi çocuklarından korkmayın!
Çünkü aydınlık geleceği onlar kuracak!

Unutmayın!
Bileziğini satarak çocuğunu okutan annenin iki eli yakanızda olacaktır.
Bugün değil ama yarın vicdanlarınız sizi rahat bırakmayacak!

Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’a sesleniyoruz; insanların vicdanlarında kabul görmeyen mülakat sınavını iptal edin. Herkese aldığı puanlarla tercih yapma hakkı verin adalet yerini bulsun.

Biz halkımıza söz veriyoruz!
CHP iktidarında hiçbir öğretmen işsiz, hiçbir çocuk öğretmensiz ve eğitimsiz kalmayacak.

                                                                                                            02.10.2016
                                                                                                          Yıldırım Kaya
                                                                                                  CHP Parti Meclisi Üyesi